TamSaha 189. Sayı / Ağustos 2020

alacak ve Championship’e yüksele- ceklerdi. O günden sonraysa Leeds United’ın gözü hep Premier Lig’de oldu olmasına ama bunun için de bir 10 yıl daha beklemeleri gerekti. Sekiz sezon boyunca orta sıralara saplanıp kalmalarının ardından, 2017’de kulübün tümhisselerine sahip olan İtalyan işadamı Andrea Radrizzani’nin 2018-19 sezonu öncesinde teknik direktörlüğe Arjantinli Marcelo Bielsa’yı getir- mesiyle birlikte kulübün kaderi bir kez daha değişecekti. Aslında bu birliktelik, Bielsa’nın kariyeri açısından da çok önemli bir dönümnoktasıydı. Zira Arjantinli teknik adam, yıllardır futbol dünyasında çok iyi bir taktisyen olarak nam salmasına karşın bu özelliğini somut başarılarla fazla süsleyememiş olmaktan da muzdarip bir isimdi. 2002’de kadro- sunda Gabriel Batistuta, Juan Sebastian Veron, Hernan Crespo, Claudio Lopez ve Pablo Aimar gibi oyuncuların bulunduğu Arjantin ile Dünya Kupası’na ilk turda veda etmesi kariyerine büyük bir darbe indirmiş, 2011-12 sezonunda çalıştırdığı Athletic Bilbao ile hem UEFA Avrupa Ligi’nde hemde Kral Kupası’nda finale kadar gitse de iki kupayı da kaybetmesiyle de o bek- lediği yeniden sıçramayı yapama- mıştı. Dolayısıyla bu birliktelik neticesinde hem Leeds hemde Bielsa ya birlikte aydınlığa çıkacak- lar ya da bir müddet daha birlikte karanlıkta kalacaklardı. 2018-19 sezonunda Bielsa yöneti- mindeki Leeds United sezonun büyük kısmını Championship’in zirvesinde götürse de sonlarda adeta bir kâbusun içine düşecekti. Beyazlar, son dört haftaya girilirken ikinci sırada olmalarına karşın son dört maçından sadece bir puan çıkartınca üçüncülüğe geriliyor ve doğrudan Premier Lig’e yükselmek varken play-off oyna- mak zorunda kalıyordu. Burada da Derby County’ye, deplasmandaki ilkmaçı 1-0 kazanmalarına karşın evlerinde 4-2 mağlup olarak şok bir biçimde eleniyorlardı. Bu büyük hayal kırıklığı sonrasında Bielsa’nın görevine devam edip etmeyeceği de hayli tartışılmıştı. Ancak başkan Radrizzani’den gelen güvenoyu neticesinde Yorkshire ekibi, 2019-2020 sezo- nuna da Arjantinli futbol adamı- nın önderliğinde girdi. Bu kez işi şansa bırakmaya niyeti olmayan Leeds, ilk haftadan liderlik koltu- ğuna kuruluyordu. Her ne kadar Eylül sonundan Ekim sonuna kadar oynadıkları altı maçta 10 puan kaybedip üçüncü sıraya gerileseler de sonrasında yedi maçlık bir galibiyet serisi yakala- yarak yeniden zirveye çıkacak- lardı. Yeni yılın ilk yedi maçında 16 puan birden kaybedilmesi, büyük bir krize yol açabilirdi belki ama o esnada rakiplerin de sav- rukluk etmesi neticesinde Leeds ikinci sıradan aşağı düşmemişti. Devamındaysa beş maçlık bir galibiyet serisi, liderlik koltuğuna yeniden kurulmalarını sağlaya- caktı. En nihayet 17 Temmuz’da takipçileri West Bromwich’in Huddersfield deplasmanında 2-1 mağlup olmasıyla birlikte Leeds, sezonun tamamlamasına iki maç kala Premier Lig’e yükselmeyi garantiliyordu. Hatta bunun bir gün sonrasında, diğer takipçisi Brentford’un da Stoke City’ye deplasmanda tek golle yenilmesi neticesinde Leeds’in ligi şampiyon olarak tamamladığı da kesinleşe- cekti. Neticede 1960’ların ortasından 1970’lerin ortasına kadar Ada fut- bolunda en büyük güçlerden biri olan, 1990’lardan 2000’lerin başla- rına değin de yine genellikle zirveyi zorlayan Leeds United, üçüncü kademeye bile düştüğü 16 yıllık bir aranın ardından tekrar- dan Premier Lig’e kavuşmuş oldu. Yorkshire ekibinin Marcelo Bielsa yönetiminde bu lige nasıl bir renk katacağı da şimdiden fazlasıyla merak edilmeye başlandı bile. 118

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==