TamSaha 189. Sayı / Ağustos 2020
Gönülden Kaleme 2019-2020 Cemil Usta Sezonu, takımların Avrupa kupalarında ön eleme müsabakası oynayıp oynamayacaklarına göre, Hazi- ran ayının başından ortasına kadar uzanan çeşitlilikteki ta- rihlerde açıldı. Tüm takımlar hedefleri doğrultusunda tespit ettikleri eksikleri tamamladı. Yapılan bu trans- ferlerde en önemli etken kulüplerin ekonomik du- rumları oldu. “Takımlarımız bu transfer döneminde mecburen ayaklarını yorganlarına göre uzattı” diye- bilmeyi çok isterdimama limitler yine zorlandı. Yine oyuncu transferlerinde karavana oranı, isabet ora- nına göre fazlaydı. Her sezon olduğu gibi bu sezon da yabancı oyuncular revaçtaydı. Yine altyapı oyuncuları görmezden gelinerek, kendi gencine güvensizlik diz boyu oldu. İstisnasız hiçbir hoca çokmecbur kalma- dıkça yerli kaynağından bedavaya yetiştirdiği oyun- cuyu oynatmadı. Oysa tüm takımların başkan ve yöneticileri hocalarını altyapıdan oyuncu oynatmaları için teşvik etmeliydi. Çünkü onlar da artık denizin bit- tiğini, öz kaynakları daha aktif kullanmaktan başka şanslarının olmadığını görüyor olmalıydı. Yöneticiler her sezon olduğu gibi bu sezon da hayali düşmanlar yaratarak, taraftar kitlelerinin kendilerine yönelecekmuhtemel öfkelerini hedeften saptırma yoluna gitti. Hakemlerin kendi aleyhlerine yaptıkları hataların, takımlarının önünü kesmek için organize bir girişimolduğunu söylediler. Yöneticiler arası demeç savaşları yaşanmaya bu sezon da devam etti. Tabiî spor basınımızın bir kısmı her zamanki gibi bu demeç savaşlarının üstüne benzin dökmekle kalmadı, körükle ortalığın daha çok kızışmasını sağladı. Buna aklıselim, sağduyulu yazılar yazarak, Türk futbolunu düşünen yazarlar dâhil değil. Ligin devre arasına gelindiğinde dünyanın başına bela olacağı o günlerde tahmin edilemeyen virüsün, insan hayatını tehdit ederek tümdünyada pandemiye sebep olacağı doğal olarak bilinmiyordu. Bizlerin hayatına virüsle birlikte yeni kavramlar girdi. Temizlik, maske, mesafe gibi… Hastalığın bulaşma hızı bu kurallara uyulup uyulmamasına göre seyretti. İnsanların öncelikleri değişti, artık yaşamak ve yaşatmak her şeyin önüne geçti. Tümdünyada, başta ülkelerin ligleri olmak üzere ulusal, uluslararası spor müsabakaları ertelendi veya iptal edildi. Bazı ülkelerin federasyon- ları liglerini o günkü puan durumuna göre tescil etti. Virüs ülkemize nispeten daha geç geldi. Önce seyirci- siz oynatma yoluna gitti Futbol Federasyonu, daha sonra gelişmeler doğrultusunda liglere mecburen ara verildi. Yaklaşık doksan günlük ara sonunda tartışmalar ara- sında ligimize kaldığı yerden devam edildi. Pandemi öncesi formunun zirvesinde olan takımların bazıları lig tekrar başladığında aynı formu tutturamadı. Ligin kalan sekiz haftasına girerken dört beş şampiyonluk adayı varken, maçlar oynandıkça aday sayısı önce üçe, sonra da ikiye düştü. Bu arada seyircisiz oynanan maçlarda hakemlerimizinmaçın sonucuna doğrudan etki eden hata oranları oldukça düştü. Bu gelişme “Acaba hakemlerimiz seyirci baskısını kaldıramıyor mu?” sorularının sorulmasına sebep oldu. Başakşehir ve Trabzonspor yarışta baş başa kalan iki kulübümüzdü. Daha az hata yapan, lige verilen üç aylık arayı iyi değerlendiren şampiyon olacaktı. NitekimBaşakşehir’in hocası Okan Buruk ve futbol- cuları az hata yaparak şampiyonluk ipini göğüsledi ve ülkemizin altıncı farklı takımı olarak lig tarihimize adlarını yazdırdı. Bunu böyle anlatırsak, bu şampi- yonluğu hafife almış oluruz. Bu şampiyonluğun geçmişinde ortaya konulan hedef, bu hedef doğrultusunda bir plan, bu plana uygun, yönetimde istikrar var. Yönetimin Abdullah Avcı’ya takımı teslim etmesi ve ilk zamanlar alınan onca kötü sonuca rağmen hocanın yanında durarak, hoca istik- rarının sağlanması var. Abdullah Hocanın da kendine duyulan güveni boşa çıkarmayıp ilmek ilmek bugünkü takımın iskeletini kurarken, her sene şampiyonluğa oynayan, oynadığı futbolla ligimizde taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan bir takım oluşturduğu gerçeği var. Okan Buruk Hocanın takımın başına getirilmesi, hocanın takımın genlerine işleyen pas oyunundan vazgeçip çok farklı oyun sistemi denemek yerine, kendi oyun felsefesiyle takımın genlerinde olanı sentezlemesi var. En önemlisi de tüm futbolcuların bu sisteme cevap vermeleri ve büyük emekleri var. Kaleci Mert’ten santrfor Demba Ba’ya kadar, ilk on bir oynayan, oyuna sonradan giren, kadroda kendine yer bulamayan tüm futbolcuların bu şampiyonlukta inanmışlığı var. Okan Hoca ve teknik ekibi başta olmak üzere tüm futbolcuları, başkan ve yönetimkurulunu kutlar, Şampiyonlar Ligi’nde de başarılar dilerim. Sağlığımız için sosyal mesafe, maske ve hijyene uyalım. Yaşamınızda yeni normal kuralları eksik olmasın… İsmail Gökçek ‘Yeni normal’ şampiyonu 138
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==