TamSaha 189. Sayı / Ağustos 2020

En küçük dayı Stan Milburn ise 1950’lerde Leicester City adına ter dökecekti. Bu futbolcular ailesinden o güne kadar çıkan en önemli isimse 1940’lar ve 1950’lerde New- castle United adına 200’ün üzerinde gole imza atarak siyah-beyazlıların efsanelerinden biri haline gelecek olan annelerinin kuzeni Jackie Mil- burn’dü. Dolayısıyla Jack Charlton’ın da gelecekte bir futbolcu olabilme hususunda genetik açıdan hayli avantajlı olduğu söylenebilirdi. Her ne kadar anne tarafından bu kadar futbolcu akrabası olsa da Jack Charlton’ın baba tarafı içinse tersi bir durum söz konusuydu. O tarafta bırakın futbol oynayan birilerinin çıkmasını, babaları Ro- bert’ın futbola karşı en ufak bir ilgi- sinin dahi olduğu söylenemezdi. Bir kömür madeninde çok ağır şartlar altında çalışan Robert’ın zaten istese de futbolla ilgilenecek hali ve vakti yoktu. Ancak kardeşlerinin neredeyse hepsinin futbolcu olma- sının da etkisiyle, ailede çocuklara futbol sevgisini aşılayacak kişi, anneleri Cissie idi. Cissie, mahalle- lerindeki okulun futbol takımını ç alıştıracak kadar bu sporla içli dışlı olan birisiydi. Fırsat bulduğunda sokakta çocuklarıyla futbol oyna- maktan da geri kalmıyordu. Hatta bir keresinde kuzeni Jackie Mil- burn’ün de oynadığı Newcastle United takımı, Ashington Futbol Kulübü ile özel bir maç yapmak için kasabaya geldiğinde Cissie çocuk- larını bumaça da götürmüş, Jack Charlton da bu sayede daha küçük yaşta sıkı bir Newcastle United ta- raftarı olmuştu. İlginçtir, kendisi ileride futbolculuğu döneminde hiç Newcastle’da oynama şansı elde edemeyecekti belki ama buna rağ- men siyah-beyazlı kulübe duyduğu sempatiyi de gizlemeyecekti. Jack Charlton henüz dört yaşınday- ken II. Dünya Savaşı patlak vermişti. Altı yıl sürecek savaş esnasında da haliyle Avrupa’nın tamamına yakı- nında olduğu gibi İngiltere’de de futbol durmuştu. Ada’da ligler yeni- den başladığındaysa sene 1946 idi ve Jack de 11 yaşında bir ortaokul öğrencisiydi. Jackie Milburn’ü seyrettiği Newcastle maçına da bu dönemde gitmişti. Kimbilir, belki de savaş nedeniyle verilen o ara ol- masa Jack’in içindeki futbol sevdası çok daha önceden alevlenecek ve kariyer hikâyesi de bambaşka bir hal alacaktı. Üç dayısının Leeds United’da oyna- ması, Jack Charlton’ın Yorkshire kulübü tarafından altyapı seçmele- rine çağrılmasında da muhakkak etkili olmuştu. Söz konusu seçme- ler yapılacağı esnada Jack 15 yaşın- daydı. Bir kulüpte futbol oynamaya başlamak için bunun pek de erken bir yaş olduğu söylenemezdi ama tekrar hatırlatmakta fayda var, II. Dünya Savaşı futbolu uzun bir süre sekteye uğrattığından İngilte- re’de 1935 doğumlu bir oyuncunun zaten ilkokul çağındayken bir kulü- bün altyapısında futbol eğitimi almaya başlaması da pekmümkün değildi. Madencilikten futbolculuğa Ne var ki Charlton ailesininmaddi zorluklar çekiyor olması, Jack’in de kendi üzerinde birtakım sorumlu- luklar hissetmesine yol açmıştı. Jack, babası zor şartlar altında çalı- şırken onun en büyük oğlu olarak vaktinin büyük kısmını top peşinde koşturmakla geçirmeyi içine sindi- rememişti. Hal böyle olunca da Leeds’ten gelen teklifi kibarca red- dedecek ve babasının da çalıştığı kömür madeninde işe başlayacaktı. Fakat kısa süre sonra madenciliğin tahmin ettiğinden de daha zor bir iş olduğunu görmüştü. Bunun üzerine de polis memuru olabilmek için emniyet teşkilatına başvuruda bulunacaktı. Öte yandan Leeds kulübüyle de tekrar iletişim içine girmiş ve bir sonraki seçmelere ka- tılmak istediğini belirtmişti. Şansa bakın ki emniyet teşkilatının ken- disiyle yapacağı mülakat ve Leeds altyapısının seçmeleri aynı güne denk gelmişti! Jack artık keskin bir yol ayrımındaydı. Ya Leeds’i ikinci kez reddedecek ve muhtemelen bir daha futbolcu olma şansı yakalaya- mayacak ya da polis olmaktan vazgeçerek erken yaşta memur olma fırsatını tepecekti. Kısa bir süre düşünmenin ardındansa futbolun cazibesi ağır basıyor ve Jack, soluğu Leeds United’ın altyapı tesislerinde alıyordu. Sonrasındaysa Leeds United yetki- lileri, seçmelerde Jack’in iri ve kuv- vetli yapısından hayli etkileniyor, ondan çok iyi bir savunma oyun- cusu olabileceğini düşünerek genç oyuncuyu altyapılarına dâhil etmek istiyorlardı. Tabiî Leeds şehrinin, Ashington’ın 200 kilometre güne- yinde yer alıyor olması, Jack’in çok erken bir yaşta ailesinden uzağa taşınması gerekeceği anlamına geliyordu. Elbette bu bir çocuk için alması kolay bir karar değildi fakat Jack’in ufacık bir evde, küçük kar- deşleri Bobby, Gordon ve Tommy ile yattıkları yatağı bile paylaşmak zorunda kalarak yaşadığı düşünül- düğünde, kendisinin Leeds tesisle- rinde en azından fiziken çok daha rahat bir ortam içinde olacağı da aşikârdı. Sonuçta Jack, Leeds aka- demisinde şansını denemeye karar veriyor, başta annesi olmak üzere de ailesi ona bu konuda tamdestek oluyordu. Jack, Leeds’in genç takımlarında yaklaşık bir yıl oynadıktan sonra, 16 yaşına geldiğinde rezerv takım kadrosuna dâhil edilecekti. Bir sene sonra da kendisine, hayatının ilk profesyonel sözleşmesi önerili- yordu. Leeds United’ın o günkü kadrosunda sadece kulüp tarihinin değil, Ada futbolunun da gelmiş geçmiş en önemli isimlerinden biri olan John Charles oynamaktaydı. Galli futbolcunun alâmetifarikası ise gerektiğinde santrhaf, gerekti- ğinde de santrfor oynayabilmesiydi. Charles santrhaf oynadığında, aynı mevkideki Jack Charlton’ın forma bulma şansı haliyle bulunmuyordu. Fakat Charles’ın santrfor olarak kullanıldığı maçlar, genç oyuncu- nun kendisini göstermesi için bir fırsat olabilirdi. 25 Nisan 1953 tarihinde Doncaster Rovers ile oynanan ikinci ligmücadelesinde Charles santrfora çekildiğinde de Jack Charlton için beklenen şans gelmiş ve kendisi, profesyonel kariyerinin ilkmaçına çıkmıştı. Müsabaka 1-1’lik eşitlikle sona ererken Jack, teknik ekipten geçer not almıştı. Fakat birkaç ay sonra 18 yaşını dol- durmasıyla birlikte Jack Charlton’ın o günkü kurallar gereği askerlik vazifesini yerine getirmesi gereke- cekti ve bunun süresi de iki yıldı. Kraliçe’ninmuhafız birliğinde görev alan Jack, bundan dolayı 1953-54 sezonunda herhangi bir maça çıka- mayacak, ertesi sezonsa, sezonun sonuna doğru takıma dönmesinin ardından bir maçta forma giyebile- cekti. Charles’tan bayrağı devraldı 1955-56 sezonuyla birlikte Jack Charlton’ın futbolculuk kariyeri gerçek anlamda başlıyordu. Üstelik bu, çok da anlamlı bir başlangıç ola- caktı zira Leeds, sezonu ikinci ligde ikinci sırada tamamlıyor ve 1947’de veda ettiği İngiliz futbolunun en üst seviyesine, dokuz yıllık bir aranın ardından geri dönüyordu. Ayrıca John Charles’ın artık ağırlıklı olarak santrfor oynaması sayesinde Jack de ligdeki 42 maçın 34’ünde forma giyerek bu başarıda pay sahibi olmuştu. 1.87’lik boyu ve geniş omuzları sayesinde Jack Charlton doğal bir savunmacıydı. Çok iyi pozisyon alabilmesi ve zamanlama becerisi sayesindeyse kısa süre içinde çok değerli bir defans oyuncusuna dö- nüşecekti. En önemli özelliklerinin başındaysa hava toplarındaki üs- tünlüğü geliyordu. Kanattan yüksek ortalarla hücum etmenin fazlasıyla tercih edildiği Ada futbolunda Jack Charlton gibi bu ortaların büyük kısmını tek başına bertaraf edebile- cek savunmacılar her daimbüyük nimetti. Yine de Jack, birinci ligdeki ilk sezonunda 21 maçta sahaya çık- mıştı zira zorlumaçlarda tecrübe- sinden ötürü John Charles’ın halen savunmada tercih edildiği oluyordu. Bunun yanı sıra genç oyuncu kendisini bir müddet gece hayatının cazibesine de kaptırmış ve bu 99 98

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==