TamSaha 190. Sayı / Eylül 2020

Real Madrid’i 2-1 mağlup etmeyi başarmış ve böylelikle yurt çapın- daki ilk önemli kupasını da kazan- mıştı. Espanyol, bu başarısını 11 yıl sonra, 1939-40 sezonunda da tek- rarlayacak ve o dönemde General Franco’dan ötürü Copa del Genera- lisimo (General Kupası) adı altında oynatılan kupayı, finalde yine Real Madrid’i, bu kez 3-2’lik bir skorla devirerek ikinci kez müzesine götü- recekti. Mavi-beyazlılar ligdeyse 1960’lara kadar genellikle hep orta sıralarda yer alacaktı. Bunun birkaç istisnası da yok değildi tabiî. 1933’te üçüncü, 1930, 1953 ve 1954’te dördüncü, 1940’ta da beşinci olmuşlardı. 1960’larsa, kulübün o güne kadar çizdiği tablonun aksine büyük iniş-çıkışlara sahne olacaktı. 1962’de küme düşüp bir yıl sonra geri dönen Espanyol, 1966-67 sezo- nuna gelindiğindeyse Real Madrid ve Barcelona’nın ardından ligi üçüncü sırada bitirerek tarihinin en iyi derecelerinden birine imzasını atacaktı. Fakat bundan sadece iki sezon sonra bir kez daha küme dü- şeceklerdi. Yine bir yıllık bir aranın ardından La Liga’ya dönenmavi- beyazlılar 1972-73 sezonundaysa ligde belki de ilk kez kendilerini şampiyonluk yarışının içinde bula- caktı. Sezonun bitimindeyse mutlu sona ulaşan taraf, 34maçta 48 puan toplayan Atletico Madrid olmuş, 46 puanlı Barcelona ikinci sırayı alırken Espanyol ise 45 puanla üçüncü sırada kalmıştı. Üç yıl sonra bir de lig dördüncülüğü yaşayan Espanyol’un bunun haricinde 1970’lerdeki genel görünümü yine orta sıralarda gezinmekten ibaretti. 1980’lerin ilk yarısında da bu gidi- şatta bir değişiklik olmamıştı. 1986’da Javier Clemente’nin teknik direktörlüğe gelmesinin ardındansa mavi-beyazlıları sıra dışı iki sezon bekliyor olacaktı. 1986-87 sezo- nunda, Real Madrid ile Barcelona arasındaki şampiyonluk yarışına dâhil olamasalar da diğer takımları geride bırakmayı başararak bir üçüncülük daha elde etmişlerdi. Bu sayede katıldıkları UEFA Kupa- sı’ndaysa tarihlerinin o ana kadarki en iyi derecesini elde edeceklerdi. Final yolunda Milan ve Inter’i devirdiler Espanyol, kupanın ilk turunda Bo- russia Mönchengladbach ile eşleş- mişti. 1975 ve 1979’da bu kupayı iki kez kazanmış olan Alman temsil- cisi, eşleşmenin de favorisiydi. Ancak deplasmandaki ilkmaçı 1-0 kazanmayı bilen Espanyol, evindeki rövanşı da 4-1’lik net bir skorla geçerek ikinci tura kalan taraf olacaktı. Bu turdaysa işleri daha da zordu, zira karşılarına Gullit, van Basten ve Baresi gibi yıldızlara sahip olan Milan çıkmıştı. İtalyan ekibinin saha kapama cezası nede- niyle Lecce’de oynanan ilkmaç, Espanyol’un 2-0’lık galibiyetiyle bi- terken, Barselona’daki rövanştaysa taraflar golsüz eşitliği bozamayacak ve böylece Espanyol, tur vizesini alacaktı. İnanması güç belki ama ilk iki turda iki şampiyonluk adayını eleyen Es- panyol’un üçüncü turdaki rakibiyse Inter olmuştu. Bu kez ilkmaçı dep- lasmanda oynayan Espanyol, rakip- leriyle 1-1 berabere kalacaklardı. İki hafta sonra evleri Sarria’da oyna- dıkları maçtan da tek golle galip ayrılmayı başaranmavi-beyazlılar böylece çeyrek finale de adlarını yazdırıyordu. Bu turdaysa nihayet daha makul bir rakiple, Çekoslovak temsilcisi Vitkovice ile eşleşmiş- lerdi. Bu rakibini de 2-0 ve 0-0’lık skorlarla geçen Espanyol, yarı finale geldiğindeyse Club Brugge ile eşleş- mişti. Belçika’da oynanan ilkmaç, ev sahibi ekibin 2-0’lık üstünlü- ğüyle sona ererken, Espanyol adına da peri masalının sonunun geldiği düşünülmekteydi. Ancak Barselo- na’daki rövanşta 90 dakikayı bu kez Espanyol 2-0 önde tamamlıyor, uzatmaların son dakikasında da üçüncü golü bularak finale yüksel- meyi başarıyordu. Finaldeki rakipleriyse, kendileri gibi ilk kez bu seviyeye gelmiş olan Bayer Leverkusen’di. Ne var ki final, Espanyol için belki de olabilecek en feci kaybetme se- naryosunu içerecekti. İki maç üze- rinden oynanan finalin Sarria’daki ilk ayağında Espanyol fırtına gibi esmişti. İlk yarının sonlarında Se- bastian Losada mavi-beyazlıları 1-0 öne geçirmiş, 49’daysa Miquel Soler farkı ikiye çıkartmıştı. 56. dakikada Losada’dan bir gol daha gelmesiyle de Espanyol adeta kupayı kucakla- mış götürmek üzereydi. Maçın 3-0 tamamlanması sonrasında da artık herkes Espanyol’un kupayı çoktan kazandığını düşünüyordu. Kupayı penaltılarla kaptırdılar İki hafta sonra Leverkusen’deki maça gelindiğinde de başlarda Clemente’nin öğrencileri için işler gayet iyi gitmekteydi ve karşılaş- manın ilk yarısı golsüz eşitlikle ge- ride kalmıştı. Ancak ikinci devreyle birlikte bu durumbir anda tersine dönecekti. 57. dakikada Tita, Lever- kusen adına gol perdesini açarken altı dakika sonra Falko Götz skoru 2-0’a getiriyor ve maçtaki gerilim bir anda artıyordu. 81’deyse Cha Bum-Kun Leverkusen’in üçüncü golünü kaydediyor ve böylece şart- lar eşitleniyordu. 90 dakikanın da bu şekilde tamamlanması üzerine uzatmalara geçilecek, bu bölümde de bir değişiklik olmayınca sıra penaltılara gelecekti. Aslında penaltı atışları da Espanyol adına iyi başlamıştı. Mavi-beyazlılar ilk iki atışlarını Pichi Alonso ve Job ile gole çevirirken, Leverkusen ise Ralf Fal- kenmayer ile atıştan yararlanama- mıştı. Fakat sonrasında Leverkusen başka hata yapmazken Urquiaga, Zuniga ve Losada ile peş peşe üç atışı kaçıran Espanyol, bir bakıma kupayı altın tepside rakibine sunmuş olacaktı. Üstelik Espanyol’un o dönemyaşa- dığı travmalar bununla da sınırlı kalmayacaktı, zira ertesi sezona gelindiğinde de ligi 17. sırada ta- mamlayarak küme düşeceklerdi. 2. Lig’de yine bir yıl süren bir misa- firliğin ardından La Liga’ya geri gelseler de 1993’te bir kez daha dü- şeceklerdi. Neyse ki bu ayrılıkları da bir yıl sürecekti. Geri dönüşün ar- dındansa ilk sezonlarında altıncı, ikinci sezonlarında da dördüncü oluyor ve kötü günleri geride bırak- tıklarının sinyallerini veriyorlardı. Espanyol adına 21. yüzyılın ilk yılla- rıysa hayli parlak geçecekti. 2000 yılında Kral Kupası’nı, finalde Atle- tico Madrid’i 2-1 mağlup ederek üçüncü kez müzelerine götürecek- lerdi. 2006 yılına gelindiğindeyse bu kupadaki dördüncü zaferlerini yaşıyorlardı. Bu kez de finalde Real Zaragoza ile karşılaşmışlar ve rakiplerine 4-1’lik net bir üstünlük kurmuşlardı. Bu başarının ardından katıldıkları UEFA Kupası’ndaysa adeta 18 yıl öncesini anımsatan bir hikâye yaşanacaktı. İkinci UEFA finalinde de penaltıların kurbanı oldular UEFA Kupası’nın 2006-2007 sezo- nunda Espanyol ilk turda Slo- vakya’dan Petrzalka’yı elemiş, ardından tek devreli olarak oyna- nan grup aşamasında da Ajax, Aus- triaWien, Sparta Prag veWaregem ile oynadığı dört maçı da kazanarak grubunu lider tamamlamıştı. Üçüncü turda Livorno’yu 2-0 ve 2-1, dördüncü turda da Maccabi Haifa’yı 4-0 ve 0-0’lık skorlarla geçen Es- panyol, çeyrek finalde Benfica’ya rakip oluyor ve rakibini kendi evinde 3-2 mağlup etmesinin ardından Lizbon’dan da golsüz beraberlikle dönerek yarı finale kalmasını biliyordu. Bu turda da Werder Bremen ile eşleşenmavi- beyazlılar evlerindeki ilkmaçtan 3-0, deplasmandaki rövanştan da 2-1’lik galibiyetlerle ayrılıyor ve adlarını finale yazdırıyordu. Espanyol’un kupayla arasındaki son engelse, hâlihazırda “son şam- piyon” unvanını da taşımakta olan Sevilla’ydı. 16 Mayıs 2007’de Glasgow’un kadim Espanyol, 1988-89 sezonunda UEFA Kupası’nda önce Milan’ı ardından da Inter’i elemişti Espanyol ve Leverkusen kaptanları 1988-89 sezonu UEFA Kupası’nın final seremonisinde Espanyol ikinci kez çıktığı UEFA Kupası finalini de bu defa Sevilla’ya penaltılarla kaybetmişti... 70 71

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==