TamSaha 190. Sayı / Eylül 2020

enerbahçe’de başlayıp Sarıyer’de son bulan, millî formanın guru- ruyla süslenen futbol hayatında, bir döneme damga vuran isimler- den biriydi o… Kâh şampiyonluk sevinci yaşadı, kâh ‘dışlanmışlık’ hüznü… Kariyeri boyunca her duyguyu tadan ve şimdilerde TFF bünyesinde genç oyuncula- rın gelişimi ile ilgilenen CemPa- miroğlu’na hayat her futbolcuya nasip olmayacak bir onur da sun- muştu. Dünyanın şapka çıkardığı müzisyen Fazıl Say, tambir Pa- miroğlu hayranıydı… Her ay Türk futbol tarihinde ayrı bir yeri olan efsanelerden birini ağırlayan TamSaha’nın bu ayki konuğu Fenerbahçe’nin unutulmaz isim- lerinden CemPamiroğlu oldu. Çocuk yaşta kapısından girdiği Fenerbahçe’de adını efsane isim- ler arasına yazdırmasının yanı sıra defalarcamillî formayı da terleten Pamiroğlu, kariyerine dönemin önemli kulüplerinden Sarıyer’de nokta koydu. Ancak adı hep jübile maçında da kendi- sine kucak açan Fenerbahçe ile anıldı. Yeşil sahalarda ter dökme dönemi sona erdikten sonra kendini o büyülü arenada boy gösterecek yeni yeteneklerin ge- lişimine adayan tecrübeli antre- nörün elinden kimler geçmedi ki? Hepsi ve daha fazlasını bulacağı- nız keyifli sohbetimize her zaman yaptığımız gibi CemPamiroğ- lu’nun ‘çocukluğuna inerek’ başlamak istiyorum… Kadıköy’ün çocuğu Nasıl başladı CemPamiroğlu’nun hayat serüveni? Aile yapısı na- sıldı mesela. Futbola nasıl bakı- yorlardı?.. 1957’de rahmetli annemve rah- metli babamın da doğumyeri olan Kadıköy’de dünyaya geldim. İki kuşak Kadıköylüyüz yani. Bundan da gurur duyuyorum. Ailemin tek çocuğuyum. Babamı küçük yaşta kaybettim. O ne- denle tümyük annemin omuzla- rına kaldı. O yüzden bendeki yeri çok ama çok özeldir. 2002’de onu da kaybedince içimde tarifsiz bir boşluk oluştu. Ama eşimve çocuklarım sayesinde zamanla yaramkabuk bağladı. Babam vefat ettiğinde henüz 13 yaşın- daydım. Babamda 47 yaşındaydı. Siroz hastasıydı. Annemde löse- miye yakalandı. Hastalandıktan 2-3 ay sonra da kaybettikmaale- sef. Sıkıntılı günleri desteği ile atlat- tığınız ailenizden söz edelim biraz da… 5 yıllık beraberliğin ardından 1982’de eşimle evlendim. 1987’de oğlumPamir, 1992’de de kızım Pırıl doğdu. Çocuklarınız şimdi ne yapıyor? Pamir özel bir şirkette çalışıyor. Pırıl da kendi sosyal iletişim sis- temini kurdu. “İyilik kazansın” adını taşıyan bir sitesi var. O site üzerinden herhangi bir markadan alışveriş yaptığınız zaman ekstra ücret ödemeden kendi seçtiğiniz bir sivil toplum kuruluşuna yardımgöndermiş oluyorsunuz. Sonra da mesaj ve mail yoluyla bilgilendirildiğiniz bir sistemleri var. Ne yazık ki babanız gurur günlerinize tanık olamadı. Peki, anneniz ilgili miydi futbola? Maçlarınıza gelir miydi? Hayır, annemmaç izlemeyi sev- medi. Özellikle benimoynadığım maçları… Bir kez tribüne geldi ama bir daha uğramadı. Düşüp kalkıyoruz, birileri bana vuruyor, ben birilerine vuruyorum. Kaldırmadı ana yüreği. 1970’te F. Bahçe altyapısında Ufak ufak futbola doğru yönele- lim isterseniz. Kariyerinizin nasıl başladığına gidelimmesela… Mahallenin haylaz çocuklarından biriydim. Fenerbahçe ile tanış- mam 1970’te gerçekleşti. Asıl hedef futbol sevgimi kullanıp beni bir kulüp vasıtasıyla disip- line etmekti. Annemle babamın eski Kadıköylü olmasının getir- diği avantajla Büyük Fikret, Can Bartu, Küçük Fikret, Melih Ilgaz, Faruk Ilgaz gibi kulüp tarihinin unutulmaz isimleri ile arkadaş ortamındaydım. 1970’te Fener- bahçe’ye adım attımve o sene altyapıda oynadım. O süreçte Genç Millî Takımlarda da forma giy- dim. 1975’te A takımla antrenman- lara çıkmaya başladım. 1976 ile 1987 arası Fenerbahçe’de A takım for- ması giydim. Şampiyonluklar yaşa- dım, kupalar kaldırdım. Unutulmaz günlerdi. Sonra bir ayrılık süreci var… Evet maalesef. Kendi tercihim dışında Sarıyer’e gitmek zorunda kaldım. Üç sezon da orada oynadık- tan sonra futbolu bıraktım. Neydi o zorunluluk? Kötü bir sezonun ardından bizi ca- miadan koparmak isteyen zihni- yetle karşı karşıya kaldık. Yönetim istemedi bizi. Bizi diyorum çünkü 7-8 oyuncu aynı sonu yaşadı. Sarı- yer’de de unutulmaz anılarımoldu. Çok iyi bir takımkurulmuştu. Sel- çuk Yula’lar, Yaşar Yiğit’ler, Erdoğan Arıca’lar, Silvalar, Erdal Keser’ler, Fikret Demirer’ler… Çok iyi bir sezon geçirmiştik. Sanırım sezonu dör- düncü sırada bitirmiştik. 1990’da da Fenerbahçe maçıyla jübile yaptım. Oyundan çıkarken Fenerbahçe for- ması giydimve futbola vedamda başlayışımgibi sarı-lacivert oldu. Sonrasında hemen antrenörlüğe mi geçiş yaptınız? Fenerbahçe rahmetli Erdoğan Arıca ile beni İngiltere’ye gönderdi. Orada 1 sene hem lisan hemde futbol eğitimi aldım. İstanbul’a dönüp 1992-1993 sezonunda Fenerbahçe altyapısında hocalığa başladım. 1993-1995 arası da Holger Osieck döneminde yardımcı antrenörlüğe geçiş yaptım. Sonra Osieck gitti, Ivic geldi. Ivic döneminde de yardımcı antrenördüm. Ben başladığımda Güven Sazak başkandı. Sonra Ali Şen yönetimi geldi. 1995’te Fener- bahçe ile yollarımbir kez daha ayrıldı. Ne yaptınız ondan sonra? Başka kulüplerde çalıştım. Ağrı- spor, Orduspor, Şekerspor, Rize- spor, Çanakkale ve Göztepe’de görev aldım. 1996-1998 arası Mus- tafa Denizli’nin teklifi üzerine AMillî Takım’da kendisinin yardımcılığını yaptım. Aynı dönemde Rıza Çalım- bay ile birlikte Ümit Millî Takım Teknik Direktörlüğü’nü üstlendim. 1998’de ayrılarak Ağrıspor’a gittim. Türkiye’de hiçbir bölgeyi ayırma- dan, dudak bükmedenmemleketin her köşesinde çalıştım. En doğu- sundaki Ağrıspor’dan en batısın- daki Çanakkale’ye kadar her yerde keyif alarak çalıştım. Levent Bıçakçı Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı olduğu dönemde bana bir teklifte bulundu. Genç Millî Takım- larda yeni bir yapılanma vardı. 2004-2006 arası U19 Millî Takımı’nı çalıştırdım. F Sarıyer’in 1987-1988 sezonunda CemPamiroğlu kaptanlığındaki kadrosu. Soldan sağa ayaktakiler: İlker Çelik, Cengiz Güzeltepe, Osman Yıldırım, Zoran Vorotovic, Selçuk Yula, CemPamiroğlu. Oturanlar: Yaşar Yiğit, Erdoğan Arıca, Mehmet Kaplan, Erdal Keser, ErdemAcar. 78 79

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==