TamSaha 190. Sayı / Eylül 2020
Oyuncularımın hepsi şimdi teknik direktör Bugün ülke futbolunda söz sahibi olan isimlerle yolunuz kesişti bir anlamda… Evet... Ümit Millî Takım’daki oyun- cularımın hepsinin teknik direktör olarak görev yapması beni çok mutlu ediyor. Hüseyin Cimşir, Erol Bulut, Tamer Tuna, Ümit Özat gibi oyuncular bizimkadromuzdaydı. U19 Millî Takımı’nı çalıştırdığım dönemde de 1987 doğumlu oyuncu- lardan kurulu Millî Takım, sonradan AMillî Takımı oluşturdu. Arda Turan, Serdar Özkan, İlhan Parlak, Mevlüt Erdinç, Ferhat Öztorun, Vol- kan Babacan… Çok iyi bir kadromuz vardı. O seçilmiş kadro çok özel oyunculardan kuruluydu. Hepsi AMillî Takımve Süper Lig seviye- sinde Türk futboluna hizmet ediyor hâlâ. TFF’ye dönüşünüz nasıl oldu? 2008’de dönemin Futbol Gelişim Direktörü Ahmet Güvener bana bir- likte çalışmayı önerdi. Ben antrenör olduğumu ve başka yerlerde çalış- mak istediğimi söyledim. Ama ısrar etti. Ben de Bölgeler Koordinatörü unvanıyla üçüncü kez TFF’de gö- reve başladım. O günden beri de TFF bünyesindeyim. Bölgeler Koor- dinatörlüğü ile başladım. Sonra Gelişmekte Olan Millî Takımlar dediğimiz Kadın, Plaj ve Futsal Millî Takımlarının sorumluluğunu üst- lendim. Sonraları plaj futbolu ve fut- salı ayırdık. Kadınlar başka bir birim oldu. Uzun yıllar futsal ve plaj fut- bolunu yönettim. Futbol Gelişim Direktörlüğü’ne Tolunay Kafkas gel- dikten sonra Genç Oyuncu Gelişim Müdürü sıfatı ile Türkiye’deki bütün altyapıların programını yönetmeye başladım. Burada her şeyi ortak futbol aklıyla yönetiyoruz. Kadroda Oğuz Çetin, Rüştü Reçber, Tolunay Kafkas, ben, Ömer Kaner var. Birkaç gün öncesine kadar Mehmet Ekşi de vardı. Eskiye göre ne değişti? Tolunay Kafkas’ın da girişimiyle U21 Ligi’ni kaldırdık. Genç oyuncu geli- şimine pek fayda sağlamadığını gördük. U17-U19 için A takımlardan ayrı, farklı bir lig organizasyonu yaptık. Bunda çok başarılı olduk. Buradaki havuzun içinde her ligden takımvar. Kimin altyapısı iyiyse kendine yer buluyor. Çok faydalı bir anlayış. 14 yaştan 16 yaşa kadar olan Elit Ligler dediğimiz bir ligimiz var. Süper Lig ve TFF 1. Lig’de hangi kulüpler varsa onların 14-15-16 yaş gruplarının bu programda devam etmesi gerekiyor. Dört bölgeye ayı- rıyoruz. Onlara da kendi içlerinde maçlar yaptırıyoruz sezon içinde. Sonra da her yaş grubunun finalle- rini yapıyoruz. 14-15-16 yaş Türkiye Şampiyonası’nı ortaya koyuyoruz. Üstlendiğiniz görevden keyif aldı- ğınız çok belli oluyor. Gençlerin ge- lişimlerine katkıda bulunmak sizi fazlasıyla mutlu ediyor sanırım. Kesinlikle öyle. Futbolun içinden gelen ve her kademesinde bulunan biri olarak görevimi hak ettiğimi de düşünüyorum. Kadınlarla çalıştım, futsalla tanıştım. Hepsi benim için ayrı tecrübe oldu. Ardından herke- sin dudak büktüğü plaj futboluyla karşılaştım. Beni çok etkileyen bir alan oldu. Kurallarıyla, oynanış şekliyle… Plaj futbolundan bahsederken, oynanış şeklinden söz ettiniz. Sizin sahalara adım attığınız yıllarda sanırımpek çok şeymahalle arala- rında şekilleniyordu. Sizin de bu yönde bir hikâyeniz yokmu? Olmaz mı? Elbette var. Ama ben biraz avantajlıydım sanırım. Anne- min ve babamın Kadıköylü olması bir avantajdı mesela. Kadın kuaförü olmaları da öyle. Can Bartumahal- leden komşularıymış örneğin. Ben de o zamanki her erkek çocuk gibiydim. Enerjimyüksekti ve sü- rekli topun peşinden koşuyordum. O zamanlar her yer açıklık, her ma- hallede bir top sahası var. Evden sabah çıkar, akşamgirerdik. Özellikle yazlarımız top peşinde geçerdi. Fenerbahçe’nin tesisleri bir anlamda mahallemizdeydi. Kulübe yürüyerek gider gelirdim. O zaman ufak tefektim. Bize yatırımyapma- ları için inanmaları lâzımdı. O yıllara gitmişken… İlk hocanızı hatırlıyor musunuz? Unutulur mu hiç? Bizimmahallede tekstil işiyle uğraşan Muharrem Göksu hocamvardı. Genç takımda benim ilk hocamdı. Mehmet Reşat Nayır vardı bir de. İlk hocalarım- dan... Ogün Altıparmak da altyapıda oynayıp, tekrar yürümem için ön ayak olan kişilerdendir. NedimGünar keza öyle… Uzun yıllar Fenerbahçe’nin kalesini koruyan Datcu da genç takımda hocalığımızı yaptı. Ben A takıma çıktığımda Datcu orada yardımcı antrenördü. Teknik direktör gidince Datcu göreve geldi. Bana da şans verdi ve onun tanıdığı şans yükselmemi sağladı. Geçmişte kalalımbiraz daha. Sizin döneminizin oyuncuları genellikle zorluklar çekerek gelmiş insanlar. Sizin de benzer anılarınız var mı? Ben ailenin tek çocuğuydum. Üstüme titreniyordu. O nedenle çok rahat çocukluk geçirdim. Güzel günlerdi. Mahalledeki bütün çocuk- lar kardeş gibiydi. Aynı ekmeği böler, aynı şişeden kola, su içerdik. Evimizde yemek olmazsa bir arka- daşımıza giderdik. Mahalledeki her ev bizim evdi aslında. Böyle ortam- larda büyüdük. Şimdiki nesile bunu anlatınca onlara garip geliyor. Çünkü artık her şey çok farklı. Fenerbahçe’den koparıldım O günlere dair burukluklarınız var mı? Babanızı erken kaybetmiş olmanın getirdiği acıyı saymazsak tabiî… Çocukluk süreci için yok. Ama Fenerbahçe’den ayrılmak çok üz- müştü beni. Ben gözümü orada açtım. 18-19 yaşlarımda A takımda oynamaya başladım. Daha sonra millî oldum. İlk kulübümFener- bahçe. O yüzden Sarıyer’e içimbur- kularak gitmiştim. Fenerbahçe’de en uzun süre oynayan dördüncü oyuncuydum. Belki şimdi Volkan (Demirel) geçmiştir beni. Aşağı yu- karı 4 yıl daha o takımın formasını giyebilirdim ama bu şans elimden alındı. Antrenör ile kulüp arasındaki anlaşmazlıktan dolayı ayrılmak zorunda kaldım. Koparılarak ve içim acıyarak gittim. Bizim zamanımızda Fenerbahçeli bir oyuncuya teklif gelmesi mümkün değildi. Ancak kulüp istemezse ayrılık olurdu. Ben tamamen yönetimle teknik kadro anlaşmazlığından dolayı gittim. Detaylara girip tekrar kaşımaya gerek yok. Biraz girsek en azından… Rahmetli Yılmaz Yücetürk bir ara Fenerbahçe’nin başına gelmişti. Ben 1987’de kiralık gidip geldikten sonra yönetime 1-2 sene daha kal- mak istediğimi ilettim. Camiadan ayrılmak istemediğimi söyledim. “Bizim için sakıncası yok ama hocayla da konuş” dediler. Gittim hocanın yanına. Bana “Seni antren- man kadrosunda düşünmüyorum” dedi. Ben de “Hocam çalışırım. Sana destek olurum” filan diye ısrar ettim. Ama ikna edemedim. Yönetime, “Cembizim evladımız, kalsın” diyebilirdi ama demedi. Böylece kopmak zorunda kaldım. Yılmaz Yücetürk rahmetli oldu. O nedenle bunları konuşmak iste- miyordum ama yine girdik konuya. Hatta yıllar sonra ben Osieck’le çalışmaya başlayınca Yılmaz Yüce- türk de menajer olarak başımıza geldi. “O zaman benimde hatam oldu” gibi şeyler söyledi. Hatta ben, “Şimdi de beni istemeyebilirsin” dedim. “Hayır, kalacaksın” dedi. Bir yerde günah çıkardı. Zaten ben Fenerbahçe’den ayrıldıktan sonra işler kötü gitti. İki ay sonra o da ayrıldı. Ama o iki ay için benim 17 senemgitti. 1994’te kulübe üye oldum. Ancak o ayrılık yüzünden geride kalan 17 yılım sayılmadı. Divan üyesi olmak için geçen seneye kadar beklemek zorunda kaldım. Başka kimlerle çalıştınız Fener- 80 81
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==