TamSaha 190. Sayı / Eylül 2020
John Clark Celtic, 1967’de Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kazana- rak bu kupayı Britanya’ya getiren ilk kulüp olmuştu. Haliyle böylesine müstesna bir başarı elde eden o takımın futbol dünyasında apayrı bir yeri olacaktı. Takımın en çok ön plana çıkan isimleriyse sağ açık Jimmy Johnstone, sol açık Bobby Lennox, santrfor Stevie Chalmers ve savunmada da kaptan Billy McNeill’dı. McNeill’ın savunmanın ortasındaki partneri John Clark ise hakkında “iyi bir savunmacı” denilebilecek bir oyuncuydu elbette ama fazlasını söylemeyi gerektirecek özelliği de yoktu. Clark, 13 yıl süren Celtic kariyeriniyse altı lig şampiyonluğu, dört İskoçya Kupası, bir Şampiyon Kulüpler Kupası ile süslemişti. Ramon Grosso Real Madrid altyapısından yetişen Grosso, 1964’ye A takım seviyesine yükselmişti. Di Stefano takımdan yeni ayrılmıştı, Puşkaş da artık futbol hayatının sonuna gelmekteydi. Yeni golcülere ihtiyaç duyan Real Madrid’de gol yollarında değerlendirilecek isimlerden biri de genç Grosso olacaktı. Ancak Grosso, Puşkaş-Di Stefano seviyesinin çok gerisinde kalacaktı. 12 yıl boyunca formasını terlettiği Real’de 100 gol barajını dahi aşamamıştı. Aslında ilk sezonlarında gol ortala- ması daha yüksekti ama kendisinden en uçta beklenen verim alınamayınca kanatlarda ve daha geride oynatılmaya başlamıştı. Buna karşılık Grosso Real Madrid ile yedi lig, üç kupa, bir de Şampiyon Kulüpler Kupası şampiyonluğu yaşamayı başarmıştı. Antonio Ruiz Real Madrid, 1956’dan 1960’a kadar üst üste beş sezon Avrupa şampiyonu olduğu dönemde hemen hemen tepeden tırnağa yıldızlarla doluydu. O kadroda pek iz bırakamayan nadir isimlerden biriyse zaman zaman orta sahada görev yapan Antonio Ruiz’di. Profesyonel kari- yerine Real Madrid’de başlayan ve yedi yıl beyazlı formayı giyen Ruiz, beş yıllık Avrupa şampiyonluğu serisine de ikinci sezondan dâhil olmuştu. Dolayısıyla Real Madrid ile dört Şampiyon Kulüpler Kupası kazandı. Buna ek olarak da dört lig, bir kupa, bir de Kıtalararası Kupa şampiyonluğu gördü. Fernando Cruz Benfica, 1960’larda Avrupa futbolundaki en önemli güçlerden biriydi. Şampiyon Kulüpler Kupası’nda beş kez final oynayan Portekiz ekibi, bunlardan ilk ikisinde, üstelik Barcelona ve Real Madrid gibi devlere karşı zafere ulaşmayı da bilmişti. O takımda başta Eusebio olmak üzere Mario Coluna, Jose Augusto ve Antonio Simoes’in adlarını tüm futbol dünyası ezberlerken neredeyse kimsenin dikkatini çekmeyen belki de bir kişi vardı, o da sol bek veya sol haf olarak görev yapan Fernando Cruz’du. O yıllarda bol gollü galibiyetler almasıyla meşhur Benfica’da 11 sezon oynamasına karşın oynadığı 346maçta sadece tek bir gol atması da neden gölgede kaldığını açıklar cinsten bir istatistikti. Fakat kazandığı kupalarsa bambaşka bir manzara ortaya koyuyordu. Sekiz lig şampiyonluğu, üç Portekiz kupası, iki de Şampiyon Kulüpler Kupası. Antonio Andre Rio Ave’den 1984 yılında Porto’ya transfer olan Antonio Andre, tam da mavi-beyazlı ekibin yükselişe geçtiği döneme denk gelmişti. O günlere dek Benfica-Sporting rekabetinin gerisinde kalan Porto bir anda şaha kalkarken orta sahada savunmaya dönük oynayan Andre de sessiz sedasız işini yaparak o takımın değişmez oyuncularından biri olmayı bilmişti. Ancak hiçbir zaman yıldız statüsüne de yükselememişti. Yine de 1987 yılında Bayern Münih’i 2-1 mağlup ederek kazandıkları Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde de 90 dakika oynamış ve kulüp tarihinin ilk Avrupa şampiyonluğuna da katkı sağlamıştı. Andre, 11 yıllık Porto kariyerinde bu başarıya ek olarak yedi lig, üç Portekiz Kupası, bir UEFA Süper Kupa, bir de Kıtalararası Kupa şampiyonluğu görmüştü. Adrian Bumbescu Şampiyon Kulüpler Kupası tarihindeki en önemli sürprizlerden biri, 1986’da Rumen şampiyonu Steaua Bükreş’in, Barcelona’yı penaltılarla devirerek kupaya uzanmasıydı. Bu sonuç sürpriz olsa da o kadroda Maruis Lacatuş, Victor Piturca, Miodrag Belodedici ve Laszlo Bölöni gibi son derece kaliteli ayaklar da vardı. Steaua üç sene sonra bu kupada bir kez daha finale gelip Milan’a kaybettiğin- deyse Gheorghe Hagi, Ilie Dumitrescu ve Dan Petrescu gibi yeni yıldızlara da kavuşmuştu. Tabiî bunların aksine kadroda topla pek haşir neşir olamayan birkaç oyuncu da vardı. Onların başında belki de stoper Adrian Bumbescu geliyordu. “Top geçer adamgeçmez” ekolünden bir savunmacı olan Bumbescu gaddar görüntüsüyle eğer Türkiye’de doğsaydı Yeşilçamfilmlerinin aranılan kötü adamlarından biri bile olabilirdi. En iyi yaptığı şeyinse doğru zamanda doğru yerde bulunmak olduğu su götürmez bir gerçekti zira kısıtlı yeteneklerine rağmen Steaua’ya gelmeden önce Craiova ve Dinamo Bükreş’le de birer lig şampiyonluğu gören Bumbescu, Steaua’daysa ligi beş defa daha kazanırken bunların üzerine 1986 yılındaki Şampiyon Kulüpler Kupası ve UEFA Süper Kupa zaferlerini de eklemişti. 98 99
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==