TamSaha 192. Sayı / Kasım 2020

Babam ilk olarak 2000 yılında Tür- kiye’ye gelmiş. Ben o zaman dün- yada yokmuşum. 10 yıl geçtikten sonra tekrar gelmiş. Buraya iş bulup çalışmak için gelmişti. Babamın mesleği aşçılık. Kazakistan’da restoranımız vardı. Ancak babam Türkiye’de pek iş bulamadı ve boyacılığa başladı. Ben profesyonel olduktan sonra ise artık çalışmıyor. Ailece Türkiye vatandaşı olduk ve onlar da Türkiye’de yaşıyor. Sendeki futbol yeteneğini ilk kim keşfetti? Dediğimgibi, 7 yaşına kadar Kaza- kistan’daydımve o zamanlar topla hiç alâkamyoktu. Ama buraya gel- dikten sonra sınıf arkadaşlarımla hemen top oynamaya başladık. Okulda Nevrak Apaydın adında bir öğretmenimvardı. Sınıf öğretme- nimdi. Beni çok beğendi ve “Seni bir kulübe yazdıralım. Tanıdığımbir antrenör var, seni ona götürelim” dedi. Bir beden öğretmenimiz vardı; Mesut Karadeniz. O da Kültürspor’un sahibi olan Ceyhun Kurtlar’la arkadaştı. Beni oraya önerdi. Kayıt için babamla birlikte gitmiştim. Maddi durumumuz iyi değildi. Kayıt parası istenince, babam, “Bunu veremeyiz” dedi ve geri dönmeye karar verdik. Sonra Ceyhun Hocambana, “Gel seni bir deneyelim; bakalımnasılsın?” dedi. Denedikten sonra başladım. O yıl çok iyi geçti. Okul takımında oynu- yordum. Sonra Ceyhun Kurtlar’ın, Altınordu scout ekibinde olduğunu öğrendim. Beni Altınordu’ya önerdi. Üç kez denenmeye gittim. İlkinde gitmek istemiyordum çünkü biz Bursa’da yaşıyorduk ve İzmir çok uzaktaydı. Üçüncü kez gittiğimde, “Burada kalacaksın” dediler. Ben yine gözümyaşlı annemlere bakıyordum. Babambütün gece düşündü ve sabah bana, “Gel evi- mize gidelim. Burada olmaz” dedi. Ben de, “Yok baba burada kalmak istiyorum” cevabını verdimve Al- tınordu serüvenimböyle başladı. Eğitimhayatın hakkında bilgi alabilir miyiz? Birinci sınıfı Kazakistan’da okudum. Sonra Türkiye’ye geldimve ikinci sınıftan devam ettim. O dönemde hiç Türkçemyoktu. Rusça konuşu- yordum. Şimdi Rusçam çok geriledi. Anlıyorum ama konuşmayı unut- muşum. İlkokulu Bursa’da Ayşe Müzeyyen İlkokulu’nda okudum. 5, 6 ve 7’yi farklı okullarda okudum, çünkü devreye futbol girmişti. Lisede ise mecburen açığa geçmek zorunda kaldım. Çünkü çift antren- man yapıyorduk. Benim için çok daha iyi oldu. Çünkü çift antren- manda kendimi çok geliştirdim. Kulübün de verdiği eğitimler vardı. Özellikle dil eğitimleri beni çok geliştirdi. Ama açıktan devam eder- ken yine okulu asmadım. Girdiğim sınavlardan tampuan aldım. Şu an açık lisedeyim. Üniversitede de okumak istiyorum. Spor üzerine okuyacağım inşallah. 29 Ocak 2016’da Altınordu kulü- bünde filiz lisansının çıktığını görüyoruz. Altınordu, Türkiye’nin futbolcu fabrikası gibi çalışan bir kulübü. Sen bu takımdan içeri nasıl girdin? Dediğimgibi, ilk gittiğimde 11 yaşın- daydım. Takım arkadaşlarım, hoca- larım olsun çok farklı bir ortamdı benim için. Türkçeyi öğrenmiştim ama çok sosyal biri değildim. Oraya gidince arkadaşlık gördüm. Daha çok olgunlaştım. Orada verilen eğitimbambaşkaydı. Okul masraf- larımız, tüm ihtiyaçlarımız karşıla- nıyordu. Benimle birlikte yeni bir hoca gelmişti. Yeni olduğu ve eski- leri tanımadığı için beni kaptan yapmıştı. Kaptan olunca da öz gü- venim tamamen arttı. Kendimi kulübe daha fazla ait hissettim. Böylece yıllarımdaha rahat geçti. Bütün hocalarımın sözünü dinlerim. Çalışmayı çok sevdiğim için ne de- nirse yapmaya çalışırım. Beslenme olsun, dinlenme olsun, ne denirse yaparım. Okuldaki başarımda buradan geliyor. Notlarım90’ın üzerinde. Geçen sene Haziran ayında profes- yonel sözleşmeye imza attın ve sonra baş döndürücü bir hızda ba- samakları tırmandın. Geçen sezon Altınordu ile TFF 1. Lig’de 32, Türkiye Kupası’nda 1 maçta forma giydin ve dikkatleri üzerine çektin. Geçen sezonu nasıl değerlendirir- sin? Bana ilk profesyonel olacaksın dendiğinde çok heyecanlanmıştım. Babam aramış ve “Salı günü gidiyo- ruz. Profesyonel sözleşme imzala- yacağız” demişti. Tabiî çok heyecanlıydım. Ama büyükler vardı benden önce. Takımda oynayamam diye düşünüyordum. Enes Sığırcı abimvardı, beşinci antrenmanda sakatlık yaşadı. Kötü bir sakatlıktı. Sonra hoca hazırlıkmaçlarında beni değerlendirmeye başladı. İsteklerini yapabildiğim için bana karşı güveni oluştu, daha çok şans vermeye başladı. Böylece karşılıklı bir güven ilişkisi içinde daha rahat oynuyor- dum. Hata yapsamda Hüseyin Eroğlu Hocam arkamda oldu. Onun verdiği güvenle kendimi geliştirdim. Sadece antrenman yapıpmaç oy- namasaydımbu kadar gelişeceğimi düşünmüyorum. Seninle birlikte futbola başlayan birçok arkadaşın bugün futbolcu olamadı. Ama sen bunu başardın ve emin adımlarla yolunda ilerli- yorsun. O arkadaşlarına göre neleri farklı yaptığını düşünüyorsun? Ben arkadaşlarımı her zaman izle- dim. Bakıyordum onlara. Davranış- ları bana ders oluyordu. “Gitmesek mi, yapmasakmı?” diyorlardı. Hep bir isyan vardı. Ben elimden geleni yapmaya çalıştım. Bana ne denirse onu yaptım. Ders varsa derse gir- dim. Hiçbir isyanım olmadı. Diğer arkadaşlarımın kaybetme nedeni budur bence. Çok imkân vardı ama onlar bunu yanlış değerlendirdi. Ben 5-6 yıl Altınordu’da oynadım. Verilen imkânlar hiçbir yerde yok. Arkadaşlarım, “Biz daha fazla geze- Benimle birlikte yeni bir hoca gelmiş ve beni kaptan yapmıştı. Kendimi kulübe daha ait hissettim. Bütün hocalarımın sözünü dinlerim. Çalışmayı çok sevdiğim için ne denirse yapmaya çalışırım. Okuldaki başarımda buradan geliyor. Notlarım 90’ın üzerinde. “ Kayıt için babamla birlikte gitmiştim. Maddi durumumuz iyi değildi. Kayıt parası istenince, babam, “Bunu veremeyiz” dedi ve geri dönmeye karar verdik. “ Ben arkadaşlarımı her zaman izledim. Davranışları bana ders oluyordu. “Gitmesekmi, yapmasakmı?” di- yorlardı. Hep bir isyan vardı. Bense bana ne denirse onu yaptım. “ Altınordu’ya üç kez denenmeye gittim. Bursa’da yaşıyorduk ve İzmir çok uzak- taydı. “Burada kalacaksın” dediler. Ben gözümyaşlı an- nemlere bakıyordum. Babam “Evimize gidelim. Burada olmaz” dedi. “Burada kalmak istiyorum” cevabını verdimve Altınordu serüvenim böyle başladı. “ 73 72

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==