TamSaha 193. Sayı / Aralık 2020

den söz edilir. Her futbolcu “Ben asla yapmayacağım” diyerek gelir, fakat işin rengi pek öyle olmaz. Ben de hayatın profesyonel tarafına pek tutunamadım. Bu yüzden Galatasa- ray’da iz bırakamadım. Bunun piş- manlığını halen yaşıyorum. Bugünün golcüleri ile sizin dönemi- nizin santrforlarını kıyaslamanızı istesem… O zamanki santrforların bir deza- vantajı vardı. Bütün takımlar libe- rolu oynuyordu. Şimdiki gibi değil. Sarkık libero dediğimiz, stoper önde, libero en az 5 metre arkada oynuyordu. Öndeki stoper de santr- forla bire bir oynayan oyuncuydu. Yüzde 100markaj altındaydık. İki rakiple mücadele etmek zorunday- dık. Birini geçince arkada da libero vardı. Onun arkasında da beklerin kademeleri... Şimdi tandemuygula- nıyor. Biraz zeki, sprinter ve özellikli santrforlar için daha avantajlı gibi. Rakip arkasına sızmak daha kolay diye düşünüyorum. Kendinizi nasıl bir futbolcu olarak tanımlarsınız? En belirgin özelliğim olarak hava toplarındaki üstünlüğümden söz edilirdi. Benden çok daha iyi fizikli stoperlerle savaşmak zorunda kal- dım. Ona rağmen her topa vurmayı hedeflerdim. Sürekli bireysel an- trenmanlar yapıyordum. Özellikle Eskişehir Demirspor’da. Şöyle ki; o zamanlar sarkaç toplarımız vardı. Defalarca, dakikalarca bıkmadan, usanmadan sarkaç topunda çalışır- dım. Her defasında daha yükseğe çıkararak. Sağa, sola… O zaman gereçler şimdiki gibi modern değil. Vücut geliştirme yayları vardı. Ben onu ayağıma takardım. Onları çe- kerdimyatarak. Ayaklarımda kum torbasıyla çalışırdım. Yeleklerimiz vardı, çelikler, demirler koyarak, ağırlık yaparak çalışırdım. Bilmeden de olsa, amatörce de olsa sanırım o bireysel çalışmalar bana avantaj kazandırdı. Hava toplarındaki becerimi o bireysel çalışmalara borçluydum. Kaleci Yaşar’ı boş geçmezdim! Kapısından döndüğünüz Fenerbah- çe’ye attığınız gollerden söz eder misiniz? Yaşar’ın da kulaklarını çınlatalım (gülümsüyor). Bazı golcülerin şan- sının tuttuğu kaleciler vardır. Ya da o psikolojiyle çıktığınız maçlar... Kaleci Yaşar’ı golsüz geçmemişim- dir mesela. Hâlâ görüşüyor ve şakalaşıyoruz. Gerçek Galatasaraylı olmak için Fenerbahçe’ye atılan golün de ayrı bir önemi vardı tabiî... Şenol Güneş’e hırs yapardımme- Demirspor’dan antrenörüm Zeynel Soyuer geldi. Kocaelispor’un antre- nörü olmuş. Rahmetli Mehmet Efe de genel kaptan. O zaman genel kaptanlar çok önemliydi. Şimdiki sportif direktörler gibi. Her takımın böyle bir abi yöneticisi vardı. Kocaelispor’un teklifi zora soktu Durun tahmin edeyim; Kocaeli- spor’a istiyorlar sizi (gülüşüyoruz)… Evet. Sadece ziyaret değil tabiî. Neyse askeri yetkililerden izin aldılar, geldiler, konuşuyoruz. Beni Kocaelispor’a istiyorlar. “Hocam teşekkür ederim, memnun oldum ama ben Fenerbahçe ile anlaştım, söz verdim” dedim. 4milyon lira gibi bir para söz konusuydu üstelik. 1-1.5 saat beni ikna etmeye çalıştı- lar. Ama 10milyon lira da verseler sözümnedeniyle gidemeyeceğimi söyledim. Mehmet Efe teşekkür etti. O zamanki transfer yönetmeli- ğine göre kulüpler oyuncuları belirli bir süreliğine satışa çıkarıyordu. Bu süre içinde satışını istemezsen, tali- bin de çıkmazsa kulübünde kalıyor- dun. Bu zaman diliminde de ben Katar’da şampiyonada olacaktım. Mehmet Efe, “Eğer satışını istemez- sen Rizespor’da kalırsın. O zaman 2. Lig’de oynarsın” dedi. Bu durum benim aklımı çeldi. Saat 18.00-19.00 oldu. Beni ikna ederlerse diye An- kara’da bir büroda noter de bekleti- yorlarmış. Sen satışını iste ama yine Fenerbahçe’yi seç dediler. O zaman satışını istediğinde birkaç kulüp talip olsa bile seçimi kendin yapabiliyordun. Ben de satışımı is- tedim. Ama iyi bir şey yapmadığımı biliyordum. İçime bir karamsarlık düştü. Sorun oldumu sizin açınızdan? Geliyorumoraya… Akşamyattık, sabah kalktık. O zaman Yaşar (Duran) ile beraberiz. O da Fener- bahçe’ye transfer olmuş. Ona anlat- tımdurumu. “İyi bir şey yapmadım, kulübe de telefon açamıyorum. Sen kulübe bir telefon açıp konuşur musun? Yine Fenerbahçe’yi tercih edeceğim” dedim. O dönemOrhan Ergüder diye bir genel kaptan vardı. Onu aramış Yaşar. O zaman başkan Ali Şen. Ona sirayet ediyor konu. Ali Şen de haklı olarak gönül koyuyor ve “Sinan hariç diğerlerini alın” diyor. Derken benimFenerbahçeli- liğimbaşlamadan bitiyor. Dediğiniz kadar enteresanmış. Sonra?.. Maç için Katar’a gittik. Fatih Terim aradı. O zaman Galatasaray’da kap- tan. “Sinan bize gelmeni istiyoruz” dedi. “Olur abi. Dönüşte konuşuruz” dedim. Geldik İstanbul’a. Fatih abi ile dönemin genel kaptanı Ersan Feray karşıladı beni. Bir tarafta da rah- metli Serkan Acar var. O da Fener- bahçeli oyuncuları karşılamaya gelmiş. Onunla da göz göze geldik. Çünkü söz vermiştim. Fatih abi ile birlikte Yeşilköy’deki Çınar Otel’e gittik. Şartları konuştuk, anlaştık. Böylece Fenerbahçe derken Galatasaraylı oldum. “Asla yapmam” dedim ama yaptım Bugün için Galatasaray ne hissetti- riyor size? Galatasaray deyince hâlâ içimde bir hüzün hissediyorum. Futbol hayatı- mın en verimsiz üç sezonuydu. Hâlâ borçlu olduğumu düşünüyorumGa- latasaray’a. Daha fazla katkı verebi- lirdim, daha iyi oynayabilirdim. Sporda en önemli unsurlardan biri de dinlenmektir. O dinlenmeleri hiç yapamadım. İstanbul’a gelecekler için hep gece hayatının tehlikelerin- Galatasaray’ın 1983-84 sezonunda ligi üçüncü sırada bitiren kadrosu. Soldan sağa ayaktakiler: Mustafa Denizli, Sinan Turhan, Raşit Çetiner, Ali Çoban, Tarık Hodzic, Haydar Erdoğan. Oturanlar: Mirza Sejdic, Öner Kılıç, Ahmet Ceyhan, Fatih Terim, Bülent Alkılıç. (Kadro fotoğrafları ayaktakileroturanlar.com’ dan alınmıştır.) 112 113

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==