TamSaha 194. Sayı / Ocak 2021
rio, iki maçta da fileleri havalandır- mıştı belki ama bu, tur için yeterli olmamıştı. PSV, 1988’in Aralık ayında Kıtalararası Kupa için Tokyo’da, Uruguay’ın Nacional ekibiyle karşı karşıya geldiğinde de 120 dakikası 2-2 bitenmaçta raki- bine penaltı atışları sonunda boyun eğmişti. Romario bumaçta da bir golle oynamıştı. 1989 Şubat’ında Mechelen’a karşı oynanan UEFA Süper Kupa finalindeyse Mechelen ilkmaçı 3-0 kazanmış, PSV’nin rövanşta aldığı 1-0’lık galibiyetse pek bir şey ifade etmemişti. 40 yıl sonra kazanılan Copa America Romario, 1989 yılının Temmuz ayın- daysa, Brezilya Millî Takımı’yla ilk büyük başarısını, Copa America’da yaşayacaktı. Brezilya, ev sahipliğini de üstlendiği turnuvanın ilk tu- runda Paraguay, Kolombiya, Vene- züella ve Peru ile aynı grupta yer alırken oynadığı maçlardan ikisini kazanıp ikisinde berabere kalmış ve final turuna yükselmişti. Final turuysa dört takımlı tek bir gruptan oluşuyordu. İlk turda üzerinde büyük bir tutuk- luk olan ve gol atamayan Romario, final grubumaçlarındaysa açılıp kendine geliyordu. Önce Arjantin’i 2-0, ardından da Paraguay’ı 3-0 mağlup ettikleri karşılaşmalarda birer gol kaydetmişti. Sonmaç, Uru- guay’a karşıydı ve maç öncesi iki ekibin de dörder puanı ve artı beşer averajı bulunuyordu. Yani ortaya tammânâsıyla bir ‘final’ çıkmıştı. Elbette çoğu Brezilyalının aklına, 39 yıl evvel yine Maracana’da, yine bir final grubu sonmaçında ve yine Uruguay’a karşı kaybedilen Dünya Kupası gelmekteydi ve bu, takım üzerinde de büyük baskı oluştur- maktaydı. Brezilya’nın Copa Ameri- ca’yı tam40 yıldır kazanamıyor olmasıysa ayrı bir gerginlik sebe- biydi. Geçmişin bu sinir bozucu hayaletlerini kovalayacak kişiyse Romario olacaktı. Maçın 49. daki- kasında sağdan Mazinho’nun orta- ladığı topa altıpas üzerinde kafayı vurarak fileleri havalandıran golcü oyuncu, takımınınmücadeleden 1-0 galip ayrılıp kupaya uzanmasını sağlıyordu. Bu turnuvanın Brezilya adına bir diğer kazancıysa, altı golle gol kralı olan Bebeto’ydu. İleri ikilide Romario ile Bebeto’nun arasında göz kamaştırıcı bir uyum vardı ve bu ikili zaten çok geçme- den sadece Brezilya futboluna değil, dünya futboluna da kalıcı bir damga vuracaklardı. İlk Dünya Kupası’nda sakatlık gölgesi Romario, turnuva sonrasında döndüğü Hollanda’da da bıraktığı yerden devam edecekti. 1989-90 sezonuna çok iyi başlamıştı ve maç başına birin üzerinde bir gol ortala- ması da tutturmuştu. Haliyle yaklaşmakta olan 1990 Dünya Kupası’nın da Diego Maradona ve Marco van Basten’le birlikte en büyük yıldız adaylarından biri olarak gösterilmeye başlanmıştı. Şampiyon Kulüpler Kupası ikinci turunda PSV, kupanın son finalisti Steaua Bükreş’i 5-1 mağlup eder- ken yaptığı hat-trick de o sezonun kendi adına en parlak anı sayılırdı. Fakat Mart ayının başında bir lig maçında ayak bileğinin çatlama- sıyla bir anda her şey allak bullak olacaktı. Romario’nun yokluğunda PSV, ligde Ajax’ın gerisinde ikinci sırada kalırken, Şampiyon Kulüpler Kupası çeyrek finalinde de Bayern Münih’e elenmişti. PSV adına sezo- nun tesellisiyse Hollanda Kupası’nın kazanılmasıydı. Mart ayına kadar çıktığı 27 maçta 31 kez fileleri havalandıran Romario’nun yaşadığı sakatlık sonrasında önündeki asıl büyük tehlikeyse, İtalya’daki Dünya Kupası’nı kaçırma ihtimaliydi. Üç ay içerisinde ayağındaki çatlak iyileşecekti iyileşmesine ama eski formdüzeyine hemen çıkıp çıka- mayacağı meçhuldü. Yine de teknik direktör Sebastiao Lazaroni onu 22 kişilik kadroya dâhil edecekti. Brezilya, turnuvanın ilk turunda İskoçya, İsveç ve Kosta Rika ile aynı grupta yer alıyordu. Romario, İsveç ve Kosta Rika’ya karşı oynanan ilk iki maçı kulübeden seyrederken, son İskoçya maçındaysa ilk on birde şans bulmuştu. Ancak silik bir gö- rüntü çizmesi üzerine 65. dakikada oyundan alınmıştı. Öte yandan Brezilya, grubundaki üç maçı da kazanıp lider olarak bir üst tura çıkmıştı çıkmasına ama onların da eski, göze hoş gelen futbollarından pek eser yoktu. Sambacılar, turnu- vanın ikinci turundaysa ezeli rakipleri Arjantin’le eşleşmişlerdi. Lazaroni bu karşılaşma için form durumunu yeterli görmediği Roma- rio’yu 16 kişilikmaç kadrosuna dâhil etmeme kararı almıştı. Maç ise Brezilya adına tambir hayal kırıklığı olacaktı. Oyunun genelinde daha baskılı görünen Sambacılar buna rağmen geliştirdikleri ataklar- dan sonuç alamıyor, 81. dakikaya gelindiğindeyse Maradona tek ba- şına sürüklediği atakta Caniggia’ya müthiş bir asist yapıyor ve Caniggia da bu ikramı geri çevirmeyince Arjantin sahadan 1-0’lık galibiyetle ayrılıyordu. Brezilya, şampiyonluk iddiasıyla geldiği turnuvada son sekize dahi kalamazken, Romario ise turnuvada sadece 65 dakika boy gösterebilmişti. Dünya Kupası’nın ardından Romario, PSV formasıyla nihayet eski gücüne kavuşacaktı. 1990-91 sezonunda ligde 25 gol atarak üst üste üçüncü kez gol kralı oluyor, ta- kımını da şampiyonluğa taşıyordu. Fakat 1991-92 sezonuyla birlikte yıldız oyuncunun başına büyük bir talihsizlik daha gelecekti. Sezonun ortasına doğru bu kez bacağı kırılı- yordu ve bu da bir sonraki sezonun başına kadar yeşil sahalardan uzak kalmasına neden olacaktı. 1992-93 sezonu, aynı zamanda Ro- mario’nun PSV’deki son sezonuydu. Sakatlığının etkisini üzerinden atan golcü, ligde 26 maçta 22 kez fileleri havalandırmayı da bilmişti. Buna rağmen PSV’nin sezonu kupasız kapatmasıysa, Romario’nun gözünü Eindhoven’ın dışına çevirmesinde önemli bir etkendi. Söz konusu se- zonun bir diğer önemli noktasıysa, Şampiyon Kulüpler Kupası’nın adı- nın Şampiyonlar Ligi olarak değiş- mesiydi. PSV, yenilenen adı altında bu turnuvada Hollanda’yı temsil eden ilk kulüp olurken, eleme turla- rında Zalgiris Vilnius ve AEK’i saf dışı bırakarak grup aşamasına da kalıyordu. Romario da bumaçlarda dört golle oynamıştı. Fakat bundan sonrası PSV adına iyi gitmeyecekti. Grupta Milan, Porto ve Göteborg’a karşı oynadıkları altı maçtan sadece bir puan çıkartabileceklerdi. Bumaçlarda üç gol daha atan Romario ise tarihe Şampiyonlar Li- gi’nin ilk gol kralı olarak geçiyordu. 1993 yazında Romario’nun PSV’den ayrılmaya niyetlendiğinin anlaşıl- ması üzerine aslında onu transfer etmeyi ilk düşünen taraf, PSV’deki ilk hocası Guus Hiddink tarafından çalıştırılmakta olan Valencia’ydı. Ancak Romario’nun İspanya’ya gelebileceğinin öğrenilmesinin ar- dından Johan Cruyff’un Barcelona’sı elini daha çabuk tutacak ve Brezil- yalı yıldızı beş milyon dolar karşılı- ğında renklerine bağlayacaktı. Barcelona’da da gollere devam Romario, Barcelona’da da herhangi bir uyum sorunu çekmeyecekti. İlk sezonunda ligde 33 maça çıkıp 30 kez rakip fileleri sarsıyor, bu sa- yede gol krallığını da elde ediyordu. Barcelona ise son haftasına ikinci girdiği ligde, lider Deportivo’nun son maçında, bir son dakika penaltısı kaçırarak Valencia ile golsüz bera- bere kalması neticesinde, tarihin en dramatik şampiyonluklarından birini kazanacaktı. Romario’lu Barça, Şampiyonlar Ligi’nde de büyük zaferin kıyısına kadar gelmişti. Eleme turlarında Di- namo Kiev ve AustriaWien’i saf dışı bırakan Cruyff’un öğrencileri, grup aşamasında da Monaco, Spartak Moskova ve Galatasaray’ın önünde grup lideri olarak yarı finale kalı- 124 125 1989’da 40 yıl aradan sonra Copa America’yı kazanan Romario’lu, Taffarel’li, Ricardo Gomez’li, Bebeto’lu, Aldair’li, Branco’lu, Dunga’lı Brezilya Millî Takımı, beş yıl sonra da Dünya Kupası’nı havaya kaldırmayı başaracaktı....
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==