TamSaha 195. Sayı / Şubat 2021
iddiasız Valencia’yı konuk ediyordu. Bir puan gerideki Barcelona ise ça- resiz bir biçimde Deportivo’nun bu maçta takılmasını beklemekteydi. Deportivo-Valencia mücadelesi son ana kadar golsüz eşitlikle devam ettiyse de son dakikada ev sahibi ekibin kazandığı penaltı, Camp Nou’daki bütün umutları söndüre- cek cinstendi. Ne var ki Deportivo adına atışı kullanan Miroslav Djukic topu rakip kaleciye teslim edince maç 0-0 sona eriyor ve evinde Sevilla’yı ikisi Stoichkov’dan gelen gollerle 5-2 mağlup eden Barcelona, rakibini averajla geride bırakarak üst üste dördüncü şampiyonluğunu elde ediyordu. Yurt içinde bunlar yaşanırken, Avrupa kupalarında da Barcelona, iki yıl önce elde ettiği başarıyı tek- rarlamaya çok yaklaşmıştı. Şampi- yonlar Ligi’nde ilk iki turda Dinamo Kiev ve AustriaWien’i eleyerek grup aşamasına gelen Barça, bu- rada da Monaco, SpartakMoskova ve Galatasaray’ı geride bırakarak grup lideri olmuş, sonrasında da kendi evinde tekmaç üzerinden oynadığı yarı finalde Porto’yu ikisi Stoichkov ve biri de Ronald Koe- man’dan gelen gollerle 3-0mağlup ederek finale yükselmişti. Rakip ise Milan’dı. 18 Mayıs’ta Atina’da oynanacak final öncesinde Milan savunması- nın göbeğinde büyük bir sorun vardı. Zira hemkaptan Franco Baresi hemde ortağı Alessandro Costacurta, kart cezaları nedeniyle finalde yer alamayacaklardı ve bu durum, ibrenin Barça’dan yana dönmesini sağlamıştı. Lâkin evdeki hesap çarşıya uymayacak ve Bar- celona maçta son derece tutuk bir oyun ortaya koyarken Milan peş peşe bulduğu gollerle 4-0’lık şok bir galibiyet elde ederek kupayı İtal- ya’ya taşıyacaktı. Bulgarlar mâkûs talihlerini nihayet yendi Şampiyonlar Ligi’nde yaşanan bu hayal kırıklığının ardından Stoich- kov’un önünde bu kez bir başka büyük vitrin, Dünya Kupası vardı. Haziran ortasında ABD’de oynan- maya başlayacak turnuvanın ilk turundaysa Bulgaristan; Arjantin, Nijerya ve Yunanistan ile aynı grupta yer almaktaydı. Bulgarlar daha evvel beş kez Dünya Kupa- sı’na katılmışlardı belki ama bu beş turnuvada oynadıkları 16maçta bir kez bile galip gelememişlerdi. Dolayısıyla ABD 94’te ilk hedefleri en azından bir maç kazanmaktı. Fakat Nijerya ile oynadıkları ilkmaç, mâkûs talihin yine dönmeyeceği yönünde her Bulgarı feci bir karam- sarlığa sürükleyecek cinstendi. Ni- jerya, neredeyse baştan sona üstün oynadığı maçta Bulgaristan önünde 3-0’lık net bir galibiyete imzasını atıyordu. Bulgaristan’ın üzerindeki kara bulutlarsa, Yunanistan’a karşı oynanan ikinci maçta nihayet dağılacaktı. Bulgarlar, komşularına karşı ilk yarının ve ikinci yarının başlarında Stoichkov’un penaltıdan attığı iki golle rahatlarlarken sonra- sında birer gol de Yordan Lechkov ve Daniel Borimirov ile bulacaklar ve sahadan 4-0’lık galibiyetle ayrı- larak 18. Dünya Kupası maçında nihayet siftahı yapacaklardı. Bulgaristan, gruptaki sonmaçın- daysa Arjantin’le kozlarını paylaşa- caktı. Bumaçtan sadece birkaç gün önce, Güney Amerika temsilcisinin büyük yıldızı Diego Maradona’nın yasaklı madde testi pozitif çıkmış ve kendisi turnuvadan ihraç edil- mişti. Bunun şokunu yaşamakta olan Arjantin önünde Bulgaristan fırsattan istifade edecek ve 61’inci dakikada Stoichkov, duraklama dakikalarında da Nasko Sirakov’un attığı gollerle bumaçı da 2-0 kaza- narak grubu Nijerya’nın ardından ikinci sırada bitirip ikinci tura yükselecekti. Bulgaristan’ın ikinci turdaki raki- biyse Meksika olmuştu. Bulgarlar maça hayli hızlı bir giriş yaparlar- ken altıncı dakikada sol çaprazda topu alan Stoichkov, ceza alanına girer girmez yakın doksana mermi gibi bir şut göndererek ağları sarsı- yordu. Ancak bu üstünlük fazla sürmüyor ve Meksika, yaklaşık 10 dakika sonra kazandığı penaltıyı Alberto Garcia Aspe ile gole çevirip skoru 1-1’e getiriyordu. Taraflar bu skora kilitlenip kalınca da öncesinde uzatmalara, sonrasında da penaltılara gidilecekti. Penaltı- lardaysa Meksikalıların ilk üç atışı kaçırması sonrasında sıra son pe- naltıcı Stoichkov’a bile gelmeyecek ve Bulgarlar tarihlerinde ilk kez bir Dünya Kupası’nda son sekize kala- caklardı. Son şampiyonu devre dışı bıraktılar Futbol kamuoyunda Bulgaristan’ın ABDmacerasının buraya kadar olduğu görüşü hâkimdi zira çeyrek finalde karşılarında son şampiyon Almanya vardı. Maçın ilk yarısının golsüz sona ermesinin ardından ikinci yarının başında Almanlar Lothar Matthaeus’un penaltı golüyle skor üstünlüğünü ele geçireceklerdi. Bu golle birlikte Bulgarların artık teslimbayrağını çekeceğine dair artık hemen hemen kimsenin şüphesi kalma- mıştı. Zaten golden sonra neredeyse yarım saate yakın önemli bir gelişme de yaşanmayacaktı ve dakikalar Almanlar lehine hızla tükenmekteydi. Ancak 76’ncı dakikada Bulgaris- tan’ın sağ çaprazdan, kaleye yakla- şık 25 metre mesafeden bir frikik kazanmasıyla işler değişecekti. Topun başına gelen Stoichkov, sihirli sol ayağını konuştururcasına barajın üzerinden yakın köşeye topu çok güzel bir vuruşla gönderi- yor ve skor 1-1’e geliyordu. Golü bulmanınmoraliyle Bulgarlar güçlü rakiplerinin üstüne cesurca git- meye başlayacaklar ve sadece iki dakika içinde bunun da mükâfatını alacaklardı. Sağ kanatta topu alan Zlatko Yankov, ceza sahasında büyük bir boşluk olduğu ve Lech- kov’un da o noktaya hareketlendi- ğini görür görmez ortasını yapmış, Lechkov da uçarak kafayı vurup topu filelere yollamıştı. Bulgaristan, peş peşe bulduğu gollerle bir anda 2-1’lik üstünlüğü yakalamıştı ve görünüşe göre turnuvanın en büyük sürprizi kapıdaydı. Nitekim son düdükle birlikte istediğini alan, mucizeye imza atan taraf Bulgaris- tan olacaktı. Tarihlerinde ilk kez oynadıkları çeyrek finalde son dünya şampiyonunu 2-1 yenmişler ve bir ilki daha başararak yarı finale adlarını yazdırmışlardı. Turnuvada üst üste dördüncümaçında da gol atan Stoichkov ise ülkesinde çoktan bir halk kahramanı mertebesine erişmişti. “Tanrı Bulgar ama hakemFransız!” Bulgaristan’ın karşısında yarı final- deyse bir başka dev, İtalya vardı. Ancak bu kez peri masalının so- nuna gelinmişti. Stoichkov ile bir- likte turnuvanın yıldızı olmaya aday bir diğer isim olan Roberto Baggio, ilk 25 dakikada iki gol birden atarak İtalya için final kapısını ardına kadar aralamıştı. İlk yarının sonlarında Stoichkov penaltıdan fileleri hava- landırdıysa da maçın ikinci yarı- sında başka gol gelmeyecek ve 2-1 kazanan İtalya finale kalacaktı. Maçtan sonra Stoichkov’a birkaç ay önceki “Tanrı Bulgar” sözü hatırlatı- larak hâlâ böyle düşünüp düşün- mediği sorulduğundaysa yıldız oyuncumaçta lehlerine iki penaltıyı ve İtalya adına bir kırmızı kartı es geçen hakem Joel Quinou’yu hedef tahtasına yerleştirmeyi tercih edecekti: “Tanrı Bulgar ama hakem Fransız!” Bulgar oyuncular, yarı finalde devre dışı kalmalarının ardından belli ki turnuvayı kafala- rında tamamen bitirmişlerdi. Bunun neticesinde üçüncülükmaçında İsveç önünde hiç varlık göstereme- yecekler ve tamamını ilk yarıda ye- dikleri gollerle sahadan 4-0mağlup ayrılacaklardı. Yine de Stoichkov, turnuva boyunca attığı altı golle gol 1994’te dünya dördüncüsü olan ve EURO 1996 finallerinde de mücadele eden tarihin en iyi Bulgaristan Millî Takımı. Soldan sağa ayaktakiler: Trifon Ivanov, Yordan Lechkov, Borislav Mihailov, Zlatko Yankov, Emil Kostadinov, Luboslav Penev. Oturanlar: Radostin Kishishev, Ivaylo Yordanov, Hristo Stoichkov, Tzanko Tzvetanov, Krassimir Balakov. 122 123
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==