TamSaha 195. Sayı / Şubat 2021
sağlıyordu. Mücadele de 1-1’lik eşit- likle sona erecek ve böylece Liver- pool, üç yıl aradan sonra ikinci kez UEFA Kupası’nı kazanmanın sevin- cini yaşayacaktı. Kupa 1’de de zirvede Dört sezonda iki kez kazanılan Kupa 3’ün ardından Liverpool gö- zünü artık Kupa 1’e, yani Şampiyon Kulüpler Kupası’na dikmişti. 1976-77 sezonunda da Kırmızıların en önemli hedefi, bu kupayı Anfi- eld’a getirebilmekti. İlk turda Kuzey İrlanda’dan Crusaders önünde fazla zorlanmayan ve 2-0 ile 5-0’lık skorlarla yoluna devam eden Liver- pool, ikinci turdaysa o güne kadar belki çoğu İngilizin adını bile duy- madığı, Türkiye’de ilk kez şampiyon olmuş Trabzonspor ile eşleşmişti. Elbette bu eşleşmede Liverpool net favori olarak görülmekteydi. Ancak Hüseyin Avni Aker Stadı’nda oyna- nan ilkmaçta Trabzonspor, Cemil Usta’nın penaltı golüyle 1-0 galip gelmişti. Liverpool, bu dezavantajın altındansa, Anfield’daki rövanşta 3-0 kazanarak kalkacak, gollerden üçüncüsü de Keegan’dan gelecekti. Sonrasında çeyrek finalde St. Etien- ne’i 0-1 ve 3-1, yarı finalde de FC Zü- rih’i 3-1 ve 3-0’lık skorlarla elemeyi bilen Liverpool, finaldeyse tıpkı dört yıl evvelki UEFA Kupası finalinde olduğu gibi karşısında yine Mönchengladbach’ı bulmuştu. 25 Mayıs 1977’de Roma Olimpiyat Stadı’nda oynanan karşılaşmada Liverpool maçın ilk yarısını Terry McDermott’ın golüyle 1-0 önde kaparken, ikinci yarı başladıktan kısa bir süre sonra Allan Simonsen Alman ekibi adına skoru eşitlemişti. Fakat Liverpool çok geçmeden Tommy Smith ile skoru yeniden le- hine çevirmiş, son dakikalarda Phil Neal’ın penaltı golüyle de mücade- leden 3-1 galip ayrılarak Avrupa’nın en büyüğü olmuştu. Sezonu 12’si ligde, dördü de Avrupa’da olmak üzere 20 golle geride bırakan Kee- gan takımının bir kez daha en sko- rer ismiydi ve artık Liverpool’un en önemli efsaneleri arasındaki yerini de almıştı. GelgelelimKeegan, Liverpool’da böylesine zirveye çıkmışken ala- cağı bir kararla bütün futbol dünya- sını şaşkına çevirecekti. Farklı bir maceraya atılma konusunda bir sü- redir düşünüyordu, hatta Liverpool Başkanı John Smith ile sezon sonu ayrılabilmek için çok önceden sözlü olarak anlaşmıştı ama bu kamuo- yuna açıklanmamıştı. Roma’daki finalden sonraysa Keegan bu açık- lamayı nihayet yapıyordu ama Liverpool’dan ayrılması kadar, gideceği adrese de futbolseverler inanmakta zorlanmıştı. Keegan, rotasını Hamburg’a çevirmişti. Liverpool sonrası beklenmedik bir adres Hamburg, 1963’te Bundesliga’nın kurulması sonrasında henüz şam- piyonluk görmemiş bir kulüptü. En iyi dereceleri iki yıl evvel elde ettik- leri ikincilikti. Onun haricinde bir de beşincilikleri vardı ve diğer sezon- larda genellikle orta sıraların biraz üstünde yer alabilmişlerdi. Gerçi Liverpool Şampiyon Kulüpler Kupa- sı’nı alırken o sezon Hamburg da Kupa Galipleri Kupası’nı kazanmıştı ama kulübün gerek yurt içinde henüz çok ciddi bir başarısı olma- ması, gerekse o yıllarda İngiliz oyuncuların neredeyse hiç yurt dışını tercih etmemesi göz önüne alındığında Keegan’ın Hamburg’u seçmesi çok büyük sürprizdi. Yıldız oyuncu için Hamburg’un Liverpool’a ödediği 500 bin sterlin ise hem İngiltere hemde Almanya transfer rekorunu kırmıştı. Böylece Liverpool macerası da altı sezonda oynanan 323 maç ve atılan 100 golle geride kalmıştı. Keegan, Almanya içerisinde en yüksekmaaşı alan futbolcu da olmuştu ve bu, takım içerisinde ilk başlarda kendisine kötü gözle bakılmasına da yol açmıştı. Dolayı- sıyla Almanya’daki yeni yaşantı- sına adaptasyonu da pek kolay olmayacaktı. İlk sezonu da hayli kötü başlamıştı. Aslında sezon öncesindeki hazırlıkmaçlarında durum tam tersi sayılırdı. Barce- lona’yı 6-0, transfer anlaşması doğrultusunda yapılanmaçta da Liverpool’u 3-2 yenmişlerdi ve Kee- gan her iki karşılaşmada da golle- rini atmıştı. Ancak Bundesliga’daki ilkmaçında Duisburg deplasma- nında alınan 5-2’likmağlubiyet bir anda havada kara bulutların toplan- masına yol açmıştı. En fenasıysa, eski takımı Liverpool’a karşı yıl sonuna doğru oynanan UEFA Süper Kupa maçlarıydı. Söz konusu finalin Hamburg’daki ilk ayağı, 1-1’lik eşit- likle geride kalmıştı. Anfield’daki rövanş ise Keegan’ın herhalde imkânı olsa hafızasından hemen sileceği maçların başında gelirdi. Li- verpool adeta bir kasırga gibi esiyor ve sahadan 6-0’lık galibiyetle ayrılı- yordu. Gollerden sonuncusunuysa, Keegan’ın yerine Celtic’ten transfer edilen Kenny Dalglish’in atması bir tür “kral öldü, yaşasın yeni kral” hikâyesinin yazılmakta olduğunun habercisi niteliğindeydi. Sorunlar bu kadarla sınırlı da değildi. Sezon arasında Lübeck ile oynadıkları bir hazırlıkmaçında Keegan, birkaç yıl evvel Billy Brem- ner ile yaşadığı vukuatın benzerini Erhard Preuss isimli savunma oyuncusuna karşı yaşayacak ve ra- kibini yumruklayınca oyundan atıl- dığı gibi sekiz maçlık bir cezaya da çarptırılacaktı. Tümbunlar yetmez- miş gibi İngiltere Millî Takımı da bir büyük turnuvayı daha kaçırıyor ve 1978 Dünya Kupası elemelerinde İtalya’nın gerisinde kalıyordu. Peş peşe iki Ballon d’Or Keegan’ın bu sorunlar arasında fut- bola yenidenmotive olmasını sağ- layansa, eski hocası Bill Shankly ile yaptığı bir telefon konuşması ola- caktı. İhtiyar kurt artık öğrencisine neler söylediyse Keegan, Alman- ya’da kalıp savaşmayı kafasına koymuştu. Cezası bittikten sonra kalan haftalardaki performansı, o sezon Hamburg’u yukarılara taşımaya yetmemişti belki ama 1978-79 sezonuna hemkendisi hem de takımı çok iyi başlayacaktı. Öyle ki kendisi 1978 yılı sonunda Ballon d’Or ödülünü de kazanarak Stanley Matthews ve Bobby Charlton’dan sonra bu ödüle lâyık görülen üçüncü İngiliz olacaktı. Hamburg da Keegan’la birlikte yakaladığı ivme sayesinde 1978-79 sezonunu Bun- desliga’daki ilk şampiyonluğunu elde ederek bitirecekti. Keegan ligdeki 34maçın hepsinde forma giymiş ve 17 gol kaydetmişti. Bu şampiyonlukla birlikte Keegan dönemin Avrupa’daki en popüler futbol yıldızlarından birine dö- nüşmüştü. Üstelik sadece saha içindeki performansıyla değil, imaj olarak popülaritesi çok farklı bir se- viyeye gelmişti. Örneğin Hamburg’a transfer olduğu zaman uzun saçla- rını perma yaptırmış ve bunu başta birçok kişi yadırgamıştı. Fakat 1980’lerin başına gelindiğinde çok sayıda futbolcunun sahalarda “Keegan saçı” ile arzı endam et- meye başladığı görülecekti. Üstelik popmüziğe de meraklı olan ve yedi yıl evvel It Ain’t Easy adlı bir single çıkaran Keegan, 1979’da yayınladığı Head Over Heels In Love adlı yeni single ile ciddi liste başarısı da elde etmiş ve İngiltere’de 31’inci, Alman- 80 81
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==