TamSaha 196. Sayı / Mart 2021

Chelsea formasıyla sahaya çıkıyor- sun. O sezon takımhemPremier Lig Şampiyonu oluyor hemde FA Cup’ı kazanıyor. O sezon nasıl bir tecrübe edindin? Chelsea, kazananlar ve liderlerle dolu bir ekipti. O yüzden benimgibi bir oyuncu için onların yanında bu- lunmak, nasıl beslendiklerini, nasıl çalıştıklarını, kısacası her şeyi nasıl yaptıklarını gözlemlemek çok şey öğretti tabiî ki… Tamamen kaza- nanlardan ve liderlerden oluşan, kazanmayı etrafındaki insanlara öğreten bir ekipti. Oradaki bir oyuncu, genç bir oyuncuyu sindir- mek yerine onunmentörü olarak davranıyor ve onun da yükselme- sini sağlıyordu. Bu aslında onların da işini kolaylaştırıyordu. Hoca da Carlo Ancelotti’ydi o dönemde. Hocanın İtalyan olması benim işimi kolaylaştırıyordu ama İtalyan olduğu için değil; ben aslında onun istediği tarzda bir oyuna yatkın olduğum için benimle ilgilenmesi çok önemliydi. Genel olarak bu yaklaşımları da tabiî ki devam eden bir oyuncuya çok şey katan bir durumdu. Onlarla çalışmak, onları izlemek, onların bize karşı tavırları gerçekten çok önemliydi. Beni en çok etkileyen iki oyuncu ise John Terry ve Didier Drogba’ydı. Ertesi sezon Swansea City’ye kiralandığını görüyoruz. Orada neler yaşadın? Swansea’da üç ay oynadım. Aslında orası benimyetişkin olarak futbol oynayacağımve kendimi göster- mem için güzel bir yerdi. 20 yaşın- daydımve oraya kiralık olarak gitmiştim. En sonunda Premier Lig’e yükseldik. Dokuz maça çıkıp 6 gol attımve kendimi göstermem için güzel bir şans oldu. 2011-2012 sezonunda ülkene dönüyorsun. Parma’ya transfer oluyor, ancak AS Roma’ya kiralanı- yorsun. O sezon senin için hayli güzel geçiyor. Seri A’da Roma formasıyla 24maç oynayıp 9 gol atıyorsun. Sıçrama yaptığın bu sezonu nasıl değerlendirirsin? Daha önce Seri A’da oynamamış- tım. O yüzden Roma’daki bu sezon benim için çok önemliydi. Ülkemde, “İtalya’dan İngiltere’ye kaçan çocuk” olarak biliniyorum. Ama ben hiçbir yere kaçmadığımı, geri geldiğimi ve elimdekileri göstermek istediğimi belirttim. Aslında İtalya’dan kaçmamıştım. Sadece İngiltere’ye gidip bu işin daha doğ- rusunu, İngiliz olanını öğrendimve geri geldim. Elimde olanlarla bunu gösterip, kanıtlamak istedim. Takı- mın en genciydim ama her şey çok da iyi gidiyordu. Harika bir sezon geçirmiştim orada. Avrupa kupala- rına gidebilecek noktaya kadar gelmiştik. Ancakmaalesef sezonu 56 puanla bitirdik. 61 puanlı Napoli, UEFA Avrupa Ligi’ne gitti. Ama çok iyi giden bir takımdı. Ve takımın en iyisi olmanın da pozitif bir etkisi vardı benimüzerimde. Çünkü kendi doğal pozisyonumda oynuyordum. Tamgerektiği gibi oturmuştum o şemaya. Benim için de gayet güzel olmuştu bu durum… Bir sezon sonra transferinde işler çok karışıyor gibi gözüküyor. Parma ile Roma arasında gidip gelirken kendini bir anda yeniden Premier Lig’de, Liverpool’da bulu- yorsun. O sezon Liverpool’la 13 Pre- mier Lig, 6 UEFA Avrupa Ligi, 1 de FA Cupmaçına çıkıyor ve istikrarını sürdürüyorsun. Yeniden İngilte- Eşimle ben devamlı benim çocuklu- ğumhakkında konuşuruz. Çünkü ben Bologna’nın dışında, bir çiftlikte dünyaya geldim. Orası kırsal bölge. O yüzden sokakta devamlı top oy- nayan, bisiklete binen, devamlı ara- zilerde gezinenmutlu bir çocuktum. Mücadeleci bir çocuktum aynı zamanda. Bumücadelemöyle bir seviyedeydi ki; oyun kaybettiğimde eve ağlayarak dönerdim. Omücadeleci kimliğimbeni buralara kadar getirdi aslında… Sendeki futbol yeteneğini ilk kim keşfetti? Ben çok gençken bir hocamvardı ve beni sürekli ileriye doğru itekledi. Adı Stephanov’du. Beni o beni keşfetti diyebiliriz. En iyi seviyeye çıkarmak için çok zorluyordu beni. Sürekli itekliyor ve hep daha iyiyi yapabilmem için çok çalışıyordu. Beni hepmotive ediyordu. Ailem- den birisi bunu yaptı diyemem. Çünkü bizimkiler koşu vesaire tarzı sporlarla ilgilendiler genelde. Ailemden çıkan ilk futbolcu benim. Beni Bologna’ya seçmelere götüren de hocamStephanov’du. Küçükken oynadığım takımın koçuydu. Evet, Bologna günlerine gelirsek; altyapıda neler öğrendin ve sonra- sında çok genç yaşında Chelsea’nin altyapısına nasıl transfer oldun? Bologna’da genç takıma başladık- tan sonra 16 yaşında profesyonel olabiliyorsunuz. O zaman sözleşme vereceklerini söylemişlerdi. Ama 16 yaşını geçtim, sözleşme yapılmadı. Sonra Haziran oldu, Temmuz oldu, yine yok… O zaman bir ara Chelsea’de idmanlara çıktım. Birkaç maçta gol attım. Bana kont- rat önerdiler. 18 yaşına gelmememe rağmen ailembu kararı benim almamgerektiğini söyledi ve imza atma kararını bana bıraktılar. “Bütün sorumluluğu sen alacaksın” dediler. 16 yaşındaydım ama sanırımdoğru bir karar vermişim. Her şey olması gerektiği gibi gitti. Chelsea’de nasıl bir altyapı var? Genç yaşında İngiltere’de futbolu öğrenmek, bugün geriye dönüp baktığın zaman sana neler kazandırmış? Öncelikle dünyadaki en iyi altyapı diyebilirim. Hem tesisleşme hemde yapıları çok başka… Bunun dışında gençlere çok farklı bir bakış açısı katıyorlar. İdmandan sonra dersle- rimiz oluyordu. Çünkü orada bize işin top oynamak olmadığı, futbolun bir meslek olduğu öğretiliyordu… İngilizce konuşma ile alâkalı dersler alıyorduk. Onun dışında sporcunun nasıl dinleneceği, nasıl yemek yiyeceği, kendisine nasıl bakacağı ve nasıl korunacağı konuları işleni- yordu. Fiziksel olarak kendimizi nasıl geliştirebiliriz, bunun eğitimini alıyorduk. Bunların haricinde oyunu geliştirme ve analiz etme konularını öğrendik. Sadece top oynamak değil, futbolun bir meslek olduğu ve bumesleğin gereklerinin neler olduğuyla ilgili akademik bir eğitimle devam ediyorduk. Antrenmandan sonra bu eğitimlere geçiyorduk. İtalya’dayken sadece top oynamak, eğlenmek için oynu- yordum; hafta sonları benim için eğlenceliydi. Ama ondan sonra İn- giltere’de gördüğümkısım; bu işin bir meslek olduğunu öğrenmek oldu. Daha 16 yaşında olsambile bunun profesyonel bir meslek olduğunu İngiltere’de öğrendim. 2009-2010 sezonuyla birlikte çok az süre alsan da Premier Lig’de İtalya’dayken sadece top oynamak, eğlenmek için oynuyordum; hafta sonları benim için eğlenceliydi. Ama ondan sonra İn- giltere’de gördüğüm kısım; bu işin bir meslek olduğunu öğrenmek oldu. Daha 16 yaşında olsambile bunun profesyonel bir meslek olduğunu İngiltere’de öğrendim. “ Chelsea tamamen kazananlardan ve liderlerden oluşan, kazanmayı etrafın- daki insanlara öğreten bir ekipti. Oradaki bir oyuncu, genç bir oyuncuyu sindirmek yerine onunmentörü olarak davranıyor ve onun da yükselmesini sağlıyordu. “ Ülkemde, “İtalya’dan İngiltere’ye kaçan çocuk” olarak biliniy- orum. Aslında sadece İngiltere’ye gidip bu işin daha doğrusunu öğrendimve geri geldim. Elimde olanlarla bunu gösterip, kanıtlamak istedimve Roma’da harika bir sezon geçirdim. Çünkü kendi doğal pozisyonumda oynuyordum. “ 17 16

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==