TamSaha 197. Sayı / Nisan 2021
II. Dünya Savaşı’nın İngiltere üzerine kâbus gibi çöktüğü günlerdi. Nazi Almanyası’nın 1940 sonbaharından itibaren İngiltere’deki birçok şehre düzenlediği “The Blitz” adı verilen hava saldırıları, özellikle geceleri Ada üzerinde yoğun bir bombardı- man yaşanmasına neden olmuştu. Bobby de hayata gözlerini bomba sesleri altında açmıştı. Hastaneden eve geldikleri ertesi günün gece- siyse daha da korku doluydu. Patla- maların şiddetinden birçok komşu evin camları kırılmış, hatta kimile- rinin tavanlarının sıvaları dökülmüş ve ailesi bir süreliğine evlerini boşaltıp güvenli bir sığınağa yerleşmek zorunda kalmıştı. Savaş 1945 ilkbaharında sona erdiğinde Bobby artık dört yaşına gelmişti. Ülkede hayat normale dönerken Bobby’nin futbolla tanış- ması da gerçekleşecekti. Babası futbola hayli meraklı birisiydi ve oturdukları semtin takımı olan Barking FC’ninmaçlarına sık sık gitmekteydi. Bobby’nin de bazen bumaçlara götürülmesi, herhalde daha o küçük yaşta futbola karşı kanının kaynamasına neden ola- caktı. Bobby’nin futbol oynamaya başlamasıysa, ilkokul çağına denk gelecekti. Westbury ilkokulunun takımında kendisine yer bulan Bobby, ortaokula geldiğindeyse Leytonstone semtindeki TomHood okuluna başlayacak ve burada da okul takımında gitgide sivrilen bir isimolacaktı. Bu sayede 13 yaş gru- bundaki Leyton semt karmasına da alınmıştı. Hatta takımda oynarken kendisini görenWest Ham altyapı- sından bir yetkili, ondan ara sıra altyapı için deneme antrenmanla- rına gelmesini de isteyecekti. Lâkin Bobby’nin tek ilgi alanı futbol da değildi. Kriket oynamayı da hayli seviyordu ve bunu Essex bölgesi gençler karmasına seçilecek kadar da iyi yapıyordu. Hatta bu ekip içeri- sinde, gelecekteWest HamUnited ve İngiltere Millî Takımı’nda da yan yana oynayacağı Geoff Hurst ile bir- likte kriket oynamışlardı. Bobby’nin futbolla kriket arasındaki yol ayrı- mında tercihini netleştiren kişiyse belki de MalcolmAllison olacaktı. İlk akıl hocası MalcolmAllison’dı Türk futbolseverlerin 1976-77 sezo- nunda Galatasaray Teknik Direktör- lüğü yaptığı dönemden anımsadığı Allison, 1950’lerdeWest HamUni- ted’da santrhaf olarak forma giy- mekteydi. West Ham’ın o zamanki teknik direktörü Ted Fenton, takı- mın tecrübeli oyuncularından olan Allison’dan fırsat buldukça altyapı- daki gençlere antrenman yaptır- masını da istemişti. Allison da bu antrenmanlardan birinde 15 yaşın- daki Bobby’ye denk gelmiş ve onun çok iyi bir santrhaf olabileceğini daha o esnada görmüştü. Allison’a göre Bobby sahada her zaman en doğru kararı alarak oynuyordu ve o yaştaki bir oyuncunun böyle- sine bir olgunluğa sahip olmasına da kolay kolay rastlanmamaktaydı. Allison, Fenton ile yaptığı görüş- mede de seçilmesi gereken ilk ismin Bobby olduğunu söyleye- cekti. Bu sağlam referans sayesinde Bobby Moore, 1956 yılının Ağustos ayındaWest HamUnited’ın genç takımına resmen kaydedilecekti. Yaklaşık bir yıl sonra, 19 Temmuz 1957’de, liseyi bitirmesinin ardından West Ham’la tam zamanlı sözleşme imzalayacaktı. Bundan sadece iki ay sonraysa, onun bordo-mavili ekibe katılmasında büyük pay sa- hibi olan MalcolmAllison tüberkü- loza yakalanmış, hastalığın ağır bir şekilde seyretmesi üzerine de akci- ğerlerinden birinin ameliyatla alın- ması gerekmişti. Bu, 30 yaşındaki Allison’ın futbolculuk yaşantısının da erkenden bitmesi anlamına geli- yordu. Allison bunun üzerine genç Bobby Moore’un bir nevi akıl hoca- lığına soyunacaktı. Moore’un ken- disinden çok daha iyi bir santrhaf olacağına ve kendisinin yerini fazlasıyla dolduracağına dair en ufak bir şüphesi yoktu. Allison, genç oyuncuyla mümkün mertebe vakit geçiriyor ve bütün bilgi birikimini ona aktarmaya çalışıyordu. Klasik santrhaflar gibi sadece rakip santrforun peşinde koşmaması gerektiğini, oyun görü- şünün ve uzun paslarının çok iyi ol- duğunu, bu yüzden top onlardayken geride mutlaka takım arkadaşların- dan topu alıp oyunu başlatan kişi olması gerektiğini ona ilk söyleyen kişi de Allison’dı. Moore bu tavsiye- leri kulağına küpe ettiğinde henüz A takım seviyesinde tek bir maça bile çıkmamıştı ve mental açıdan yaşıtlarına göre çok daha çabuk olgunlaşması, yakın gelecekte İngiliz futbolunun en çok fark yaratan santrhaflarından biri olmasını da sağlayacaktı. Bobby Moore’unWest HamUnited formasıyla A takımlar seviyesin- deki ilkmaçıysa, 8 Eylül 1958’de Manchester United’a karşı oynanan ligmaçıydı. Karşılaşma öncesinde West Ham savunmasında düzenli olarak oynayan üç oyuncu birden sakat durumdaydı. Hâl böyle olunca altyapıdan çıkartılacak genç bir ismin ilk on birde görevlendirilmesi zaruri hâle gelmişti. O isimde tah- min edebileceğiniz üzere Moore’du. Üstelik kendisine alışkın olduğu santrhaf mevkiinden ziyade sol haf mevkiinde görev verilecekti. Buna rağmen Moore kontrol ettiği bölgeyi kusursuz bir biçimde savunuyor, West Hamda güçlü rakibini 3-2 mağlup etmeyi başarıyordu. Ancak bir hafta sonra NottinghamForest karşısında alınan 4-0’lık yenilgi, teknik direktör Ted Fenton’ın Moo- re’un halen daha zamana ihtiyacı olduğunu düşünmesine yol açacak ve genç oyuncu sezon genelinde takımının formasını toplambeş lig maçında giyebilecekti. Bu sayı, bir sonraki sezonsa 13’e çıkacaktı. Genç yaşta takımkaptanı 1960-61 sezonuyla birlikte 19 yaşın- daki Bobby Moore nihayet West HamUnited’da düzenli olarak ilk on birde kendisine yer bulmaya başlıyordu. Söz konusu sezonda 42 ligmaçının 38’inde forma giyen genç oyuncu, takımı ligi 16. sırada tamamlasa da sezonun en çok parlayan yeni yetenekleri arasında anılır hale de gelmişti. Bu vesileyle Moore’un yolu önemli bir kişiyle daha kesişecekti. O sıralar İngiltere 23 Yaş Altı Millî Takımı’nı çalıştır- maya başlayan Ron Greenwood, oluşturduğu kadroya Moore’u ça- ğırdığı gibi ona takımkaptanlığını da vermişti. Sezon sonuna doğru, Nisan ayı içerisinde Ted Fenton ile yollarını ayıranWest Hamyöneti- minin Greenwood’a teknik direk- törlük teklifinde bulunmasıyla da bu ikili sadece millî takım çatısı altında değil, Upton Park’ta da bir araya geleceklerdi. Ayrıca Green- wood, Moore’u genç millî takımda olduğu gibi West Ham’da da takım kaptanı yapacaktı. Açıkçası Bobby Moore, Fenton’ın savunma oyuncularından topu 60-70metre ileri gelişigüzel şişir- melerini isteyen oyun anlayışından zaten rahatsızdı. Greenwood ise onun en önemli özelliği olan geriden oyun kurmasını teşvik edecek bir “ayağa pas” oyununu yeğlemek- teydi. Böylece Moore, yeteneklerini daha fazla ön plana çıkarma şansını da yakalamış oluyordu. Bu sayede artan performansının sonucunda, takımının Greenwood yönetimin- deki ilk tamsezonu olan 1961-62’nin sonlarına doğru İngiltere AMillî Takımı’na da çağrılacaktı. Şili’de düzenlenecek olan 1962 Dünya Kupası için İngiltere Millî Takımı Teknik DirektörüWalter Winterbot- tom, açıkladığı kadroda Moore’a da yer vermişti. 21 yaşındaki oyuncu, 22 kişilik kadro içerisindeki en genç isimdi. Moore, millî forma ile ilkmaçına da 20 Mayıs 1962’de, Lima’da, Peru karşısında bir özel maçta çıktı. Dünya Kupası’na hazırlık çerçeve- sinde oynanan bu karşılaşmada İngiltere 4-0 kazanırken Moore da 4-2-4 dizilişinde savunmanın gö- beğinde Maurice Norman ile iyi bir ikili oluşturmuştu. Bunun üzerine Winterbottom, Moore’u turnuvada da ilk on birde sahaya sürme kararı alacaktı. Turnuvanın ilk turunda Arjantin, Macaristan ve Bulgaristan ile aynı grupta yer alan İngilizler, Macarla- rın ardından ikinci olarak gruptan çıksalar da çeyrek finalde son şampiyon Brezilya karşısında tutunamayacak ve sahadan 3-1’lik yenilgiyle ayrılarak ülkelerine dön- Hurst, Moore ve Peters West Ham formasıyla... 86 87
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==