TamSaha 200. Sayı / Temmuz 2021

128 129 kolay de ğ ildi zira o niyetle üstüne gittiklerine genelde çok fena bir çalımyedikleriyle kalıyorlardı. Bu- nunla birlikte genç Gianfranco’nun ş utları da çok etkiliydi. Fakat en ku- suruz özelli ğ i paslarıydı. Rakip ceza alanına yakla ş mı ş sa ne yapıp edip bir bo ş luk buluyor ve o bo ş luktan gönderdi ğ i bir pasla da bir arkada- ş ını golle burun buruna getirebili- yordu. Pasın ş iddetini de öylesine iyi ayarlıyordu ki ço ğ u zaman arkada ş larının o topa de ğ mesi bile filelerin havalanması için yeterli oluyordu. Küçük bir kasabadan çıkma çabaları Gianfranco’nun ş öhreti Oliena’nın dı ş ına ta ş maya ba ş ladı ğ ı anda bun- dan ilk haberdar olacak olanlarsa, kasabanın ba ğ lı oldu ğ u Nuoro vila- yetinin aynı adlı merkezinde ya ş a- yan futbol meraklılarıydı elbette. Üstelik Nuoro’nun Nuorese Calcio adlı kulübü, liglerde de yer almak- taydı. Dördüncü kademeye denk gelen Serie C2’de mücadele ediyor- lardı. Artık 18 ya ş ına gelmi ş olan Gianfranco’nun da profesyonel bir futbolcu olmak istiyorsa, daha fazla geç kalmadan bir lig takımında oynamaya ba ş laması gerekiyordu. Bu nedenle 1984-85 sezonuyla bir- likte kendisi Nuorese’nin kadrosuna katılacaktı. Ancak bu ilk sezon, beklentilerini hiç kar ş ılamıyordu zira ne kadar yetenekli olursa olsun tecrübesizli ğ i ve fizikî açıdan yeterli bulunmaması nedeniyle sadece dört maçta forma ş ansı yakalayabi- lecekti. Üstelik Nuorese de sezon sonunda Serie C2’den Serie D’ye dü ş mü ş tü. Lâkin belki de böylesi orta vadede Gianfranco adına daha iyi olmu ş tu. Zira ertesi sezon Serie D’de kendi- sini daha çok gösterme fırsatı bula- caktı. 27 maça çıkıp 10 kez fileleri havalandıran Gianfranco, takımının en önemli oyuncusu hâline de gelmi ş ti. Dolayısıyla artık sırada, bölgenin daha büyük bir ş ehrinin takımına gitmek vardı. Kuzey Sar- dunya’nın en büyük ş ehri konu- mundaki Sassari’nin Torres kulübü o sezon sonunda kendisine transfer teklifinde bulundu ğ unda da bu yüz- den kabul etmek için fazla dü ş ün- meyecekti. Torres’e gidi ş i, aynı zamanda onun ilk profesyonel transferi sayılırdı. Zola, Torres’teki ilk sezonunda da iyi bir performans sergiliyor ve takımının Serie C2’den Serie C1’e yükselmesinde de büyük pay sahibi oluyordu. Zola, bu kademedeyse iki sezon daha Torres forması giye- cekti. Torres, özellikle Zola’nın 11 gol attı ğ ı 1988-89 sezonunda tarihi bir ba ş arının e ş i ğ inden dönüyor ve ilk ikinin Serie B’ye yükseldi ğ i B Grubu’nu, ikincinin üç puan geri- sinde dördüncü olarak tamamlı- yordu. 11 golün hiç de hafife alınmaması gerekti ğ ini de bilhassa vurgulayalım çünkü Torres’in lig- deki toplamgol sayısı zaten 32’ydi. Hatta ligin en golcü takımı bile 40 gol atmı ş tı. Zaten Zola, B Gru- bu’nun gol krallı ğ ı yarı ş ında da üçüncü sırayı almı ş tı. Kendisinin bir üstündeyse, futbolseverler için yine fazlasıyla tanıdık bir isimolan Fabrizio Ravanelli vardı. Üçüncü ligden Maradona’nın yanına Zola’nın o sezon oynadı ğ ı futbol, kendisinin artık Sardunya’dan ayrılma vaktinin geldi ğ ine de i ş aret etmekteydi. Nitekimo sıralar Napoli adına alt liglerde futbolcu bak- makta olan Luciano Moggi (kendi- sini yıllar sonra Juventus’un futbol direktörlü ğ ünü yaptı ğ ı dönemde Calciopoli skandalının fitilini ate ş le- yen isimolmasıyla da tanıyoruz) Zola’nın yeteneklerinden fazlasıyla etkilenmi ş ti. Napoli’de o dönemde Diego Mara- dona da forma giymekteydi. Zola’nın gerek fiziksel görünümü, gerekse oyun stili, Maradona’nın- kini andırmaktaydı. Dolayısıyla kendisine biraz da Arjantinli yıldızın dublörü gözüyle bakılmı ş tı. Mara- dona’nın dinlendirilmek için oyun- dan çıkaca ğ ı maçlarda onun yerine girecek, aynı ş ekilde sakatlık ve ceza hâllerinde de onun yerine oy- nayacak bir isme ihtiyaçları vardı ve Zola’yı da bu rol için uygun görmü ş - lerdi. Futbol dünyasının en büyük yıldızının çıraklı ğ ını yapacak olmak da o güne kadar Serie C’den yukarı- sını görememi ş olan Zola için âdeta hayatının fırsatıydı. Sonuç olarak Zola, Napoli’ye de herhangi bir tereddüt ya ş amadan imzayı attı. Zola, Napoli’deki ilk sezonunda 18maçta ş ans bulurken iki kez de gol sevinci ya ş ayacaktı. Beklendi ğ i gibi çok uzun süreler alamamı ş tı belki ama takımı sezonu ş ampiyon olarak tamamladı ğ ı için kariyeri adına büyük bir sıçrama ya ş adı ğ ı da â ş ikârdı. Maradona ile ili ş kileri de gayet iyiydi. Ço ğ u zaman antren- manların ardından birlikte özel çalı ş malar da yapıyorlardı ve bu sa- yede Zola kendisini çok daha fazla geli ş tirme fırsatını yakalıyordu. Zaten sonraları verdi ğ i röportajlarda da Maradona’ya çok ş ey borçlu oldu ğ unu hep dile getirecekti. Ne var ki 1990-91 sezonunun orta- sına gelindi ğ inde Napoli adına ş ok bir geli ş me ya ş anacaktı. Mara- dona’nın girdi ğ i doping testinde kokain kullandı ğ ı ortaya çıkmı ş ve yıldız oyuncu 15 ay süresince fut- boldanmenedilmi ş ti. Hâl böyle olunca Zola bir anda kendisini, Maradona’nın dublöründen ziyade veliahdı olarak bulacaktı. Artık düzenli olarak takımın ilk on birinde, 10 numara pozisyonunda görev alıyordu. 1990-91 sezonunun ikinci yarısında açıkçası hemZola hemde Napoli, Maradonasızlı ğ ın yarattı ğ ı ş a ş kınlı- ğ ın etkisinden pek kurtulamaya- caklar ve bunun sonucunda da takım ligi sekizinci sırada tamamla- yacaktı. Ancak 1991-92 sezonunda Zola’nın yeni rolüne iyice alı ş ma- sıyla birlikte Napoli de toparlanacak ve bu kez ligde dördüncü sırayı alacaktı. Zola da 12 golle hem takım arkada ş ı Careca’nın ardından Napoli’nin en skorer ikinci ismi hemde Serie A genelinde de en golcü sekizinci oyuncu olmu ş tu. Bu sezonunda Zola açısından önemli bir di ğ er geli ş mesiyse, Arrigo Sacchi tarafından İ talya Millî Takımı’na ça ğ rılmasıydı. Zola, 13 Kasım 1991’de Norveç’le oynadıkları ve 1-1 berabere kaldıkları EURO 92 elemeleri maçında Gök Mavili for- mayı ilk kez sırtına geçirecekti. 1992-93 sezonundaysa Zola çizgi- sini koruyup yine 12 gol kaydettiyse de Napoli’de genel olarak bir geri- leme söz konusuydu ve ligde 11. sı- rada kalıyorlardı. Üstelik kulüp, finansal açıdan da hayli sıkıntılı bir süreçten geçmekteydi. Bunun üze- rine yönetimkurulu, ba ş ta Zola olmak üzere Ciro Ferrara, Daniel Fonseca ve Jonas Th ern gibi önemli oyuncularını satma kararı alacaktı. Zola, 1993 yazında Parma’ya trans- fer olurken, di ğ er üç oyuncu da bir yıl sonra takımdan ayrılacaklardı. Parma ile Avrupa çapında ş öhret sahibi Zola’nın yeni adresi olan Parma, o esnada İ talyan futbolunun yükse- len yıldızı konumundaydı. Serie A’da ilk kez 1990-91 sezonunda mücadele etmi ş lerdi belki ama bir sezon sonra İ talya Kupası’nı kazan- mı ş lar, bunun hemen ardından da 1992-93 sezonunda Kupa Galipleri Kupası’nı müzelerine götürmü ş - lerdi. Üstelik ülkenin gıda sektörün- deki ba ş lıca firmalarından Parmalat da kulübe sponsordu ve hedefle- rinde daha da büyük ba ş arılara imza atmak vardı. Bu bakımdan Parma, Zola adına hayli do ğ ru bir adrese benziyordu. Zola, sarı-mavili ekipteki ilk büyük ba ş arısını, 1994 ba ş ında UEFA

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==