TamSaha 205. Sayı / Aralık 2021

dikkat çeken özelliklerinden biriyse neredeyse tümya ş ıtlarını, hatta kendisinden birkaç ya ş büyük olan çocukları bile kolayca geride bırak- masını sa ğ layan süratiydi. Üstelik top sürerken de süratinden pek bir ş ey kaybetmiyordu. Hâliyle önünde azıcık açık alan buldumu bir anda herkesi pe ş ine takıp golü atıyordu. Onun böylesine özel bir futbol yete- ne ğ ine sahip olması da bir kulübe girip oynamasını kaçınılmaz hâle getirecekti. Josef, 10 ya ş ına geldi ğ inde, babası- nın da vaktinde formasını giydi ğ i HerthaWien kulübünün altyapısına kaydolacaktı, zira kulübün tesisleri, oturdukları eve yürüme mesafe- sindeydi. Be ş yıl sonrasındaysa ortaokulu bitirmesini müteakip Schustek adlı ba ş ka bir kulübün altyapısına geçen Josef, 16 ya ş ına geldi ğ indeyse Farbenlutz adlı bir fir- mada çalı ş maya ba ş layacaktı. Ş an- sına bu firmanın bir de futbol takımı vardı ve mesai saatleri hâricindeki zamanlarını bu takım adına oyna- yarak de ğ erlendirebiliyordu. Bu arada Farbenlutz’un pazar günleri yaptı ğ ı maçları ara sıra seyretmeye gelen önemli bir isimvardı; bu ş ahıs o günlerde hemRapidWien’in hem de Avusturya Millî Takımı’nın formasını giymekte olan santrhaf Roman Schramseis’tı. Josef’inmüt- hi ş bir forvet oyuncusu olaca ğ ını daha onu ilk gördü ğ ü anda fark eden Schramseis, bir süre sonra genç oyuncuyla gidip konu ş maya karar verecek ve ona, RapidWien’in altyapısına gelmek isteyip isteme- yece ğ ini soracaktı. Josef, Rapid adını duyunca önce bir irkilmi ş , sonra da kendisini yeterli görmedi- ğ ini söylemi ş ti. Schramseis ise bu cevaba ş a ş ırmı ş ve Josef’e oradaki herkesten daha yetenekli oldu ğ unu anlatmı ş tı. Bunun üzerine genç oyuncu kısa bir süre sonra solu ğ u Rapid altyapısında alacaktı. Josef, Rapid altyapısındaki henüz ilk antrenmanında Schramseis’ın ne kadar öngörüsü kuvvetli biri oldu ğ unu gösterecek ve antren- manda en çok gol atan oyuncu ola- caktı. Bunun üzerine antrenörleri, onun altyapıdan ziyade Rapid’in amatör takımında oynamasının daha do ğ ru oldu ğ una kanaat geti- recek ve kendisini ivedilikle terfi et- tireceklerdi. Josef burada da çıktı ğ ı ilkmaçta be ş gol birden atarken Rapid Amatör ile Avusturya Ku- pası’nda da iki maçta oynayacak ve bu kar ş ıla ş malarda da üç kez fileleri havalandıracaktı. Bumuazzamper- formans pek tabiî ki Rapid’in eski teknik direktörü ve yeni yöneticisi Dionys Schöneker’in de dikkatini cezbedecekti. Böylece Josef, amatör takımda sadece üç ay geçirmesinin ardından Rapid’in A takımına davet ediliyordu. Bican efsanesinin yazılmasına ba ş lanması için artık her ş ey hazırdı. Orta Avrupa futbolun kalbiydi Bican’ın Rapid formasıyla çıktı ğ ı ilkmaça gelmeden evvel, o dönem Orta Avrupa futbolunun dünya fut- bolundaki yerini ve önemini anım- satmak adına da kocaman bir parantez açmakta fayda var. Orta Avrupa futbolu denildi ğ inde aslında kabaca kast edilen, Avusturya, Macaristan ve Çekoslovakya’nın o dönemde ortakla ş a sahip oldu ğ u futbol kültürüydü ve bu üç ülke, 20. yüzyılın ilk yarısında Avrupa futbolunun süper güçlerindendi. Bilhassa I. ve II. Dünya Sava ş ları arasındaki yakla ş ık 20 yıllık dönem, Orta Avrupa futbolunun en parlak yıllarına sahne olmu ş tu. 1920’lerde Orta Avrupa futbolunun çehresini en çok de ğ i ş tiren geli ş melerden biriyse Avusturya, Macaristan ve Çekoslovakya’nın, daha sonraları “Tuna Ekolü” olarak da adlandırıla- cak bir oyun anlayı ş ını benimse- mesiydi. Söz konusu oyun anlayı ş ı, aya ğ a seri ve kısa paslarla oyna- mayı, bireysel beceriyi de ön plana çıkarmayı hedefliyordu. II. Dünya Sava ş ı sonrasında Brezilyalıların yeniden cilalayıp parlatarak futbol dünyasına sunacakları bu anlayı ş aslında ilk defa Orta Avrupa’da filizleniyordu. Bu filizlenmenin hikâyesiyse bir hayli ilginçti. İ ngiltere’de Fulham ile bir Federasyon Kupası yarı finali görmesinin dı ş ında pek kayda de ğ er bir ba ş arısı olmayan teknik direktör Jimmy Hogan, ülkesinde en büyük sıkıntıyı, aya ğ a pas yap- maya dayalı oyun anlayı ş ını futbol çevrelerine bir türlü benimseteme- mesi nedeniyle ya ş amı ş tı. En so- nunda da çareyi Kıta Avrupası’na gitmekte bulan Hogan, burada İ s- viçre Millî Takımı’nın ba ş ına geçmi ş ve takımına 1924 Paris Olimpiyatla- rı’nda gümü ş madalya kazandıra- rak nihâyet oyun anlayı ş ının dikkat çekmesini ba ş armı ş tı. O dönemde Hogan’ın en çok fikir alı ş veri ş inde bulundu ğ umeslekta- ş ıysa Avusturyalı teknik direktör Hugo Meisl’dı. Meisl, Hogan’ın kafa- sındaki sistemi, elindeki daha yetenekli oyuncuların da sayesinde ondan daha ba ş arılı bir biçimde uygulayarak 1930’lu yılların Avru- pası’ndaki en önemli takımlardan biri olan veWunderteam, yani ha- rika takımdiye anılan Avusturya Millî Takımı’nın yaratıcısı olacaktı. Tabiî Macaristan ve Çekoslovakya da az önce belirtti ğ imiz üzere bu sistemin Avusturya ile birlikte en iyi uygulayıcıları olmu ş lar ve futbol dünyasında yeni bir ekolün do ğ ma- sına katkıda bulunmu ş lardı. İ lkmaçında dört gol birden attı İş te Bican, o yıllarda böylesine bere- ketli durumda olan bir futbol co ğ - rafyasında kariyerine ba ş layacaktı. Rapid formasını ilk giyece ğ i maç ise 18. ya ş gününden yakla ş ık üç hafta evvel, 6 Eylül 1931 tarihinde oyna- nacak olan Viyana derbisiydi, yani AustriaWien’e kar ş ı sahaya çıka- caktı. AustriaWien’deyse o dö- nemde ülkenin en önemli futbol yıldızı olarak kabul edilen Matthias Sindelar forma giymekteydi. Sinde- lar da Bican gibi Çek asıllı bir Viya- nalıydı. Bican ailesinin evine yakın bir adreste oturmaktaydı, hatta Bi- can’ın amcasıyla da arkada ş tı. Da- hası, o da Bican gibi futbola Hertha Wien altyapısında ba ş lamı ş tı ve ar- kada ş ı olan Amca Bican, ona kendi- sinden 10 ya ş küçük bir ye ğ eni ol- du ğ unu ve onun da Hertha altyapı- sına girdi ğ ini anlattı ğ ında, rivayete göre Sindelar bir müddet Josef Bi- can’la yakından ilgilenmi ş , ona nasıl bir futbolcu olması gerekti ğ i husu- sunda da akıl hocalı ğ ında bulun- mu ş tu. Tesadüfe bakın ki genç Bican’ın A takımlar seviyesindeki ilkmaçında kar ş ısında, birkaç yıl önce ona bu ö ğ ütleri vermi ş olan, dönemin en büyük futbol yıldızı bulunacaktı. Maça gelindi ğ indeyse ortaya, belki de kimsenin aklından dahi geçir- medi ğ i bir sonuç çıkacaktı. Bican, henüz yedinci dakikada golünü atı- yor ve takımını 1-0 öne geçiriyordu. AustriaWien oyuncuları daha ne oldu ğ unu anlamamı ş tı ki 13’üncü dakikaya gelindi ğ inde genç oyuncu bir kez daha sahneye çıkıyor ve skoru 2-0’a getiriyordu. Tribünler- deki 17 bin futbolsever de çocuk ya ş taki bir oyuncunun, ülkenin en önemli derbisinde, birçokmillî takım futbolcusunu gölgede bırakarak nasıl maçın yıldızı hâline geldi ğ ini hayretle izlemekteydi. 80 81

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==