TamSaha 208. Sayı / Mart 2022
mi ş ti. Dahası, Avusturya hızını kesmeyerek 34’üncü dakikaya gelindi ğ inde 5-3’lük üstünlü ğ ü de ele geçirmi ş ti. İ sviçre’nin de pes etmeye niyeti olmayınca devre 5-4 sona erdi. İ kinci yarıda tansiyon biraz dü ş tüyse de goller gelmeyi sürdürecek, 90 dakika sona erdi- ğ indeyse skorbordda “ İ sviçre 5-7 Avusturya” ibaresi gözlere çarpa- caktı. Böylece “Dünya Kupaları tari- hinin en gollümaçı olma” unvanını eline geçiren söz konusu kar ş ı- la ş ma, bu özelli ğ ini günümüzde de korumakta... Aynı gün oynanan di ğ er çeyrek final mücadelesindeyse Uruguay, İ ngiltere’yi 4-2 ma ğ lup ederek yarı finale yükseldi. Ancak kupanın belki de en çetinmüsabakası ertesi gün, Macaristan ile Brezilya ara- sında oynananmaçtı. Macarların henüz 7’nci dakikada 2-0 öne geç- ti ğ i mücadelede Brezilya 10 dakika sonra penaltıdan kaydetti ğ i golle farkı bire indirdiyse de ikinci yarının ba ş larında bu kez Macarlar penaltı- dan bir gol bulup rakibinin direncini büyük ölçüde kırmı ş tı. Bitime 15 dakika kala Brezilya Julinho ile skoru 3-2’ye getirip umutlandıysa da golün hemen ardından Nilton Santos ile Jozsef Bozsik’in birbirle- rine girmeleri ve bu yüzden oyun- dan ihraç edilmeleri, zaten sert gitmekte olanmaçta gerilimi iyice arttırmı ş tı. Macarlar maçın sonunda bir gol daha bulup saha- dan 4-2 galip ayrılmı ş lardı belki ama Brezilyalı oyuncular kavgayı soyunma odası koridorlarına kadar ta ş ıyacaktı. Ya ş anan bu arbedeye kar ş ın FIFA’nın, futbolculara kendi federasyonları tarafından verilecek cezadan fazlasına gerek olmadı ğ ına kanaat getirmesiyse ayrı bir tuhaf- lıktı. Çeyrek finallerin sonmaçındaysa Federal Almanya, Yugoslavya’yı 2-0 geçerek son dörde kalmayı ba ş aracaktı. Bu sonuçların ardın- dan yarı final e ş le ş meleri de belli oluyordu. Favori Macarlar, son ş am- piyon Uruguay ile kozlarını payla ş a- caklarken Federal Almanya da Avusturya ile e ş le ş mi ş ti. Uruguay ile Macaristan arasındaki kar ş ıla ş ma, yarı finalden ziyade finale yakı ş ır nitelikteydi. Macarlar maçın ilk yarısını 1-0 önde kapatıp ikinci yarının hemen ba ş ında bul- dukları golle 2-0 öne geçseler dahi Uruguaymaçı bırakmamı ş ve son 15 dakika içerisinde iki kez a ğ ları sarsarakmaçı uzatmalara ta ş ıya- cak direnci ortaya koymu ş tu. Fakat bu 30 dakikalık ek sürede Macarla- rın kalitesi daha a ğ ır basmı ş ve iki gol daha atan Orta Avrupa temsil- cisi sahadan 4-2’lik sonuçla galip ayrılarak tarihinde ikinci kez bir Dünya Kupası finaline yükselmi ş ti. O güne dek 1930 ve 1950’deki tur- nuvalara katılan ve bunların iki- sinde de kupayı havaya kaldırmayı ba ş aran Uruguay ise böylece ilk kez bir Dünya Kupası’ndan hüsranla dönüyordu. Güney Amerika ekibi, turnuva tarihinde oynadı ğ ı 12’nci maçında ilk yenilgisini tatmı ş tı. Yarı finalin di ğ er aya ğ ındaysa Federal Almanya turnuva ba ş ından beri en iyi oyununu sergiliyor ve Avusturya’yı adeta sahadan siliyordu: 6-1. Böylece 1954 Dünya Kupası finali- nin adı “Macaristan-Federal Al- manya” ş eklinde konmu ş oluyordu. İ ki takımın ilk tur gruplarında kar- ş ıla ş mı ş ve Macarların bumücade- lede 8-3’lük ola ğ anüstü bir skorla galip gelmi ş olması hiç ku ş kusuz futbol kamuoyunda yine Macaris- tan’ın farklı galibiyetine sahne ola- cak bir final beklentisi do ğ urmu ş tu. Ancak o maçta ayak bile ğ i çatlayan Macarların en büyük yıldızı Ferenc Pu ş ka ş henüz tam iyile ş memi ş ti. Üstelik Almanların kurnaz teknik adamı Sepp Herberger’in de kafa- sında bir B planı da yok de ğ ildi. Finalden bir gün önce oynanan üçüncülükmaçında Avusturya, Uruguay’ı 3-1 ma ğ lup ederek kendi tarihinin en parlak Dünya Kupası derecesini elde etmi ş ti. Ertesi gün, yani 4 Temmuz’daysa beklenen final gelip çatmı ş tı. Macaristan cephesinde Pu ş ka ş , sakat sakat da olsa ilk on birdeki yerini almı ş tı. Federal Almanya’daysa 8-3 kaybe- dilen Macaristanmaçındaki kadro- nun be ş ismi de ğ i ş tirilmi ş ti. Maçın ba ş lamasıyla birlikte Macar- lar yıldırımgibi rakip kaleye gidiyor ve turnuvadaki hemen her maçla- rında oldu ğ u gibi de erkenden golü buluyorlardı. 6’ncı dakikada gelen golde Pu ş ka ş ’ın imzası vardı ve tek- nik direktör Gusztav Sebes’in yıldız oyuncusuna tam iyile ş meden dahi olsa forma vermesindeki haklılık da böylece tescillenmi ş oluyordu. İ ki dakika sonra bu kez Zoltan Czibor, Federal Almanya filelerini havalan- dırdı ğ ındaysa farklı galibiyet bekle- yen seyirciler haklı çıkacaklarını dü ş ünmeye ba ş lamı ş lardı. Ancak Federal Almanya beklenmedik bir ba ş kaldırı göstererek 10 dakika içerisinde Helmut Rahn ve Max Morlock ile buldu ğ u gollerle skora dengeyi getirmeyi ba ş arıyordu. Kar ş ıla ş manın bundan sonraki bölümünde Macarlar daha atak olan taraftı ama maçın yıldızla ş an ismi, Alman file bekçisi Toni Tu- rek’ti. Turek, yaptı ğ ı kurtarı ş larla Macarların yeniden öne geçmesine engel olurken bitime altı dakika kala Helmut Rahn’ın Macar ceza sahasına sokulduktan sonra yerden çekti ğ i sert ş utla kaleci Gyula Gro- sics’i avlaması üzerine ortaya ş ok bir sonuç çıkıyordu. Neredeyse be ş yıla yakın bir süredir yenilgi yüzü görmemi ş , oynadı ğ ı son 31 maçın 27’sini kazanırken bunların sadece dördünde berabere kalmı ş Macarlar yenilgiyle tanı ş mak üzereydi, üstelik de en kritikmaçta! Maçın son dakikasına girilmek üzereyken Pu ş ka ş ’ın attı ğ ı nizami golün yan hakem tarafından ofsayt gerekçesiyle iptal edilmesinin kupa tarihinin en önemli hakemhataları listesinde belki de zirveye yerle ş - mesi neticesinde de o hiç beklen- meyen ş ey gerçekle ş iyor ve kimsenin bile ğ ini bükebilece ğ ine ihtimal verilmeyen Macaristan, ilk turda tarihi bir farkla ma ğ lup etti ğ i Federal Almanya’ya 3-2 ma ğ lup olarak tarihi bir fırsatı tepiyordu. Sandor Kocsis’in 11 golle turnuvanın gol kralı olmasıysa Macarlar adına teselli ikramiyesinden farksızdı. Bu inanılmaz zafer, Alman futbol li- teratürüne ‘dasWunder von Bern’ yani ‘Bern Mucizesi’ olarak geç- mi ş ti. Bern Mucizesi, Almanlar için bir kupanın kazanılmasından çok daha fazlasını ifade ediyordu. Almanya, sadece dokuz yıl önce- sinde, tarihin en kanlı sava ş ından çok büyük bir hezimetle ayrılmı ş tı. Sava ş sonrasında ülke, Müttefik güçleri tarafından dört parçaya bölünmü ş , i ş galin kalkması sonra- sında da Amerikan, İ ngiliz ve Fran- sız hâkimiyetinden çıkan bölgeler Batı Almanya’yı olu ş tururken, Sovyet i ş galindeki bölgedeyse Do ğ u Almanya kurulmu ş tu. Ulusun maddi kayıpları zaten azami sevi- yedeydi ama manevi açıdan da kayıplar hesaplanması çok zor bir düzeydeydi. Almanlar dünya genelinde telafisi çok güç bir prestij kaybına u ğ ramı ş tı. Moral olarak da hâliyle dip seviyedelerdi ve ço ğ u Alman, i ş gal ve ülkenin parçalan- ması sonrasında da Müttefikler tarafından a ş a ğ ılandıkları hissine de kapılmı ş tı. Böylesine bir yıkım sonrasında katıldıkları ilk Dünya Kupası’nda, dünya futbol kamuoyu tarafından adeta yenilmez olarak görülen bir ekibi devirerek futbolda dünyanın zirvesine çıkmak demek, Almanya’nın ülke olarak yeniden aya ğ a kalkabilecek, yeniden dünyanın en ileri, en öndeki güçle- rinden birine dönü ş ebilecek potan- siyele sahip oldu ğ unu da göstermek demekti. Birçok Alman, Macaristan kar ş ısında elde edilen zaferi bu ş e- kilde algılamaktaydı. Dolayısıyla Bern Mucizesi, Almanlar adına sadece futbolda de ğ il, her alanda çok büyük bir dönümnoktasını te ş kil etmekteydi. 95 Dünya Kupası finallerinin en gollümaçında Avusturya 3-0 geriden gelip İ sviçre’yi 7-5 yenmi ş ti... 94
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==