TamSaha 220. Sayı / Mart 2023

Gönülden Kaleme Do ğ a insan- ların yaptı ğ ı hatayı affet- mez; kendi- sinden alınanı er ya da geç geri alır veya do ğ aya uygun davranmayan in- sanlar için do ğ al âfetlerin çok acı sonuçlar do ğ urması kaçınılmazdır. İ nsanları dünyadaki di ğ er canlılar- dan ayıran, aklını kullanabilme ve muhakeme yetisidir. Peki, Allah’ın verdi ğ i bu özelli ğ i, aklımızı, muhakeme yetene ğ imizi yeterince kullanabiliyor muyuz yoksa do ğ aya ra ğ men hayatımızı sürdürebilece ğ imizi mi sanıyoruz? Galiba ikincisini tercih ediyoruz. Bilim insanlarının uyarılarını dik- kate alırken ba ş ka ş eyleri öncele- di ğ imizden dolayı do ğ a kar ş ısında âciz kalmaya devam ediyoruz, yani futbol diliyle do ğ al afetler top çeviriyor, biz de topun pe ş inden ko ş mak zorunda kalıyoruz. Oysa do ğ anın ve bilim insanlarının uyarılarını dinlesek canımızı yakan olaylar kar ş ısında bu kadar âciz kalmayıp aldı ğ ımız önlemlerle topun pe ş inden ko ş mak yerine topun kar ş ısında durma ş ansımız oldukça fazla. Tıpkı Japonların yaptı ğ ı gibi... Japonlar co ğ rafyanın do ğ al afetler yönünden insanların kaderini belirledi ğ i gerçekli ğ ini görerek, co ğ rafyalarının deprem üretti ğ i gerçe ğ ini deneyimleyerek, her deneyimden akıl ve bilimin e ş li ğ inde ders çıkarıp bir sonraki depreme, alınan dersler sonucu edindikleri önlemleri uygulayarak bizimülkemiz için yıkıcı ve çok can kaybı ya ş atan büyüklükteki sar- sıntılarda evlerinden çıkmıyorlar. Japonların edindikleri tecrübeleri sonraki depremlere nasıl aktardık- larının en güzel örneklerinden ikisi Tokyo ve Kobe depremleridir. 1923 yılında Tokyo’yu vuran 7.9 büyük- lü ğ ündeki depremve yol açtı ğ ı yangınlar, ah ş ap evleri yerle bir etmi ş ve yakla ş ık 100 bin ki ş i ölmü ş tü. 17 Ocak 1995 tarihinde ise liman kenti Kobe, 6.9 büyüklü- ğ ünde bir depremle sarsıldı. Yolla- rın çöktü ğ ü ve binlerce binanın zarar gördü ğ ü depremde 6 bin 400 ki ş i öldü. Japonlar en büyük can kaybını iki hafta süren yangınlarda verdi. Bu nedenle deprem sonrası yapılan evlerde ah ş apmalzeme mümkün oldu ğ unca az kullanıldı. Her iki depremde de insanlarının yangınlarda ölmesi, bilhassa Kobe depreminden sonra do ğ algaz ve elektrik kaynaklı çıkan yangınlar, Japon bilim insanlarını harekete geçirdi. Depreminmerkezinin ş e- hirlere uzaklı ğ ına göre 5-10 saniye önceden haber veren sistemi dev- reye sokarak elektrik ve do ğ alga- zın otomatik olarak kesilmesini sa ğ ladılar. Dolayısıyla enerji kay- naklı yangınların da önüne geçmi ş oldular. Ayrıca Japon halkının deprembilinci de bizden katbekat fazla. Maalesef bizimhalkımız ya ş anılan her deprem sonrası belli süreli ğ ine görsel ve yazılı medya- sıylameseleyi gündemine alıyor, sonrasında depremi bizzat ya ş a- yanlar dı ş ında acılar unutulup gidi- yor. Depremin gündemde oldu ğ u dönemlerde bu konuyla ilgili bilim insanlarının önerilerinin büyük bir kısmı da aradan bir süre geçtikten sonra belleklerden siliniyor. Do ğ al afetler konusunda ne yazık ki balık hâfızalıyız, çabuk unutuyoruz. Yapıların depreme daha dayanıklı olmasını sa ğ layacak depremyö- netmeli ğ i en son güncellenmi ş hâliyle 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlü ğ e girdi. Kâ ğ ıt üstünde mükemmel bir sistem getirilmi ş ti. Fakat uygulamada insan faktörü- nün devreye girmesiyle birlikte yeterli ahlâk ve bilinçten yoksun olunması sonucu sınıfta kalıyoruz. Evet, ya ş adı ğ ınız co ğ rafya kaderi- nizi belirlemede önemli etkenler- den biridir ancak en önemli belirleyici unsur akıldır. Bunu ahlâk ve bilinç takip eder. E ğ er bir toplumbu hasletleri yete- rince kullanabiliyorsa co ğ rafyanın dezavantajlarını lehine çevirerek do ğ a ile dost olabilir, do ğ al afet- lerde ölümleri ve ya ş anan acıları asgarî düzeye çekebilir, belki de sıfırlayabilir. Ş ayet siz kuvvetli ya ğ murlarda sel gelece ğ ini, gelen selin evinizi yıka- ca ğ ını hatta canınızı alaca ğ ını bile bile dere yata ğ ına ev yapıyorsanız önce kendinizi sorgulayacaksınız. Ülkemizin depremku ş a ğ ında ol- du ğ u bilindi ğ i hâlde yönetmeliklere uygun bina yapmıyorsanız, “depremöldürmez bina öldürür” gerçekli ğ ini bilmenize ra ğ men, bunu denetlemekle mükellef kurumlar yanlı ş lara göz yumu- yorsa buna kader diyemeyiz. Sevgili Peygamberimiz, “Kader akıllı dü ş ünmektir, tedbir almaktır, akıldan daha büyük tedbir yok” diyorken aklımızı kullanmaktan bu kadar imtina etmemizi anla- makta güçlük çekiyorum. Neden Japon toplumu do ğ ayla barı ş ık ya ş ayabiliyor da bizim insanımız do ğ al afetlerde ölümler ve acılar ya ş amaya devam ediyor? 1939 Erzincan depremi Cumhuriyet tarihinin en büyük depremi olarak kayıtlara geçmi ş ken Kahraman- mara ş depremi büyüklük olarak ikinci, etkiledi ğ i alan olarak ise bi- rinci deprem olarak tarihimizdeki yerini aldı. DSÖ’nün ya ş adı ğ ımız son depremin dünyada karada meydana gelen en büyük deprem- lerden oldu ğ unu söylemesi, kar ş ı kar ş ıya kaldı ğ ımız felâketin büyüklü ğ ünün dünya tarafından da teyidi oldu. 17 A ğ ustos 1999 depremini İ stan- bul’da ya ş adım. 45 saniye süren deprem sanki 45 dakika gibi gel- mi ş ti bana. Ş ehadet getirip yata ğ ı- mın kenarına oturarak depremin sona ermesini beklemi ş tim. O dö- nemde Sakaryaspor’da yardımcı hocalık yapıyordum. Deprem sabahı hemen Sakarya’ya gitmek için sabah dokuzda yola çıktım. Otobanda trafik kilit oldu ğ u için yan yolları kullanarak ak ş amın altısında Sakarya’ya ula ş abildim. Futbolcuların hepsi iyiydi. Yol boyunca kar ş ıla ş tı ğ ımman- zara ise korkunçtu. Arabamın bagajına koydu ğ um su ve yiyecek malzemelerini da ğ ıttım. Kahramanmara ş depremi beni tekrar o günlere götürdü. 1999 dep- remi olduktan sonra adeta ilân edi- len seferberlik, gelecekte meydana gelebilecek depremler için önlem alınabilece ğ i, acıların, ölümlerin son bulaca ğ ı duygusunun olu ş ma- sını sa ğ lamı ş tı ama olmadı, olamadı. Japonlar ya ş adıkları dep- remlerden ders çıkarıp edindikleri tecrübeleri olabilecek depremlere hazırlık dönemine aktarırken biz onca yılı heba ettik. Ahlâk ve bilinç, aklın rasyonel kul- lanılmasının olmazsa olmazların- dandır. Akıl bu hasletler e ş li ğ inde 99 depremi sonrası devreye gire- bilseydi, Kahramanmara ş merkezli depremde ya ş anan yıkımve can kaybı bu kadar olmazdı. Binaların tamamına yakını depreme daya- nıklı olaca ğ ından bugün ya ş adı ğ ı- mız ölümlerin, yıkımın ve ekonomik kaybın yüzde birini bile ya ş amayacaktık. Felâkette içimizi ısıtan olaylar da ya ş andı. Depremin kritik 72 saati- nin geçmesinin ardından gelen günlerde kurtarma ekiplerinin göçük altından depremzedeleri çıkarmaları, “depremmucizeleri” olarak hafızalarımızda yer aldı. Ş üphesiz depremin kahramanları arama kurtarma ekipleri oldu. Dünyanın dört bir yanından gelen ekipler canla ba ş la çalı ş arak ve zamanla da yarı ş arak kurtarma çalı ş malarına katıldı. Bir canlı tes- pit edildi ğ inde göçü ğ ün durumuna göre bazen 10-15 saat süren kur- tarma çalı ş maları yaptı ekipler. Adeta i ğ neyle kuyu kazar gibi titizlikle çalı ş ıldı. Aslında binayı ta ş ırken yapının yıkılmamasını sa ğ laması gereken betonlar kâ ğ ıttan kaleler gibi yıkılırken, beton bloklar ve molozlar kurtarma çalı ş malarında zorluk üstüne zorluk çıkardı. Çok zorlu ş artlarda çalı ş malarına, a ş ırı yorulmalarına ra ğ men bir dakika bile gecikmenin kazazedenin hayatını riske ataca ğ ının bilinciyle çalı ş malarını olabildi ğ ince hızlı ama güvenli yürüttüler. “Arama kurtarma ekiplerinin motivasyonu ne?” diye uzun uzadıya dü ş ünmeye gerek yok. Göçükten çıkarttıkları her canlı sonrası yüzlerinde belirenmutlu- luk, birbirlerini tebrik ederken ya- ş adıkları co ş ku, motivasyonlarının kayna ğ ının ne oldu ğ unu gösteri- yordu. Arama kurtarma ekipleri depremden kurtulanların ve tüm dünyanın isimsiz kahramanları olarak gönüllerde yerlerini aldılar. Depremin oldu ğ u günün sabahın- dan ba ş layarak Türk halkı zor dönemlerde her zaman oldu ğ u gibi tek yürek, tek beden olarakmaddî manevî seferberlik ilân etti. Yurt dı ş ında oynayan futbolcuları- mız gerek yaptı ğ ı para ba ğ ı ş larıyla gerekse düzenledikleri yardım kampanyalarıyla ya ş anan felâke- tin yaralarınamerhem olmaya çalı ş tı. Dünya futbolu da ya ş anan felâkete kayıtsız kalmadı. Gerek kulüpler bazında gerekse de futbolcu bazında çok ünlü futbol- cuların da aralarında bulundu ğ u gruplar ülkemize yardımlarda bulundu. İ n ş allah bu depremden gereken dersleri çıkarır, bir sonraki dep- reme ş imdiden hazırlı ğ ımızı yapar ve bir daha böyle büyük acıları ya ş amayız. Böyle yıkıcı can ve mal kaybına u ğ ramamak için ceza ka- nunumuzda de ğ i ş ikli ğ e gitmenin vakti geldi de geçiyor bile… 1999 depreminde sembolik ceza alanlar bugün hâlâmüteahhitli ğ e devam edebiliyorsa, bunun önüne geçecek de ğ i ş iklikleri yapmamız gerekiyor. Ceza de ğ i ş ikli ğ inin sadece müte- ahhitlerle sınırlı kalması yetmez; in ş aatı denetlemekle görevli olan- dan tutun da yapının her evresinde sorumlulu ğ u olanlara taammüden adam öldürmeye te ş ebbüsten dava açılmalı. Bu suçun kamu aya ğ ında sorumlulu ğ u olanların da cezaları a ğ ırla ş tırılmı ş müebbet hapis olmalı ve çıkacak aflardan yararlanmaları da önlenmeli. Ayrıca ana sınıfından ba ş layarak tüm okullarda deprembilincinin olu ş masına yönelik dersler konulmalı ve çe ş itli etkinliklerle bu bilincin peki ş mesi sa ğ lanmalı. Halkın da bilinçlenmesi için sık sık deprem tatbikatı yaparak kolektif hâfızada deprem felâketine kar ş ı ş artlı refleks olu ş turulmalı. Böylece depremanında herkes ne yapaca ğ ını bilmeli. Acımız çok büyük. Türkiye’nin ba ş ı sa ğ olsun. Depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara âcil ş ifalar diliyorum. Sa ğ lıkla kalın… İ smail Gökçek Co ğ rafya kader midir? 133 132

RkJQdWJsaXNoZXIy MTc5NTM3Mg==