TamSaha 231. Sayı / Şubat 2024
yası içinde e ş siz kılan hususlar sa- dece rakip kaleye en uzak noktada oynamasına ra ğ men takımının oyununu o noktadan yönetebilecek bir zekâyı ve yetene ğ i sahaya yansıt- masıyla da sınırlı de ğ ildi. Futbolculu ğ unda ya ş adı ğ ı dünya ş ampiyonlu ğ una ilâveten, teknik adamlık kariyerinde de ülkesini bu zafere ta ş ıyarakMario Zagallo’dan sonra bunu ba ş arabilen ikinci futbol adamı olmu ş (listeye 2018 yılında üçüncü isimolarak Didier Deschamps eklendi), dahası, bayrak adamı oldu ğ u Bayern Münih’te ba ş kanlık yaparak kulübünün Almanya’da rakipsiz bir konuma gelmesine de büyük katkıda bulunmu ş tu. TamSaha olarak unutulmaz futbol adamının anısının önünde saygıyla e ğ iliyor ve kendisinin hayat hikâyesi- nin kısa bir özetini okurlarımızla payla ş mak istiyoruz. Franz Anton Beckenbauer, 11 Eylül 1945’te, Münih’te dünyaya gelmi ş ti. Do ğ du ğ unda, II. Dünya Sava ş ı’nda Al- manya’nın aldı ğ ı yenilginin resmiyet kazanmasının üzerinden henüz sa- dece dört ay geçmi ş ti. Almanya’nın Müttefiklere teslim olmasının ardın- dan ülke dört parçaya bölünmü ş , bir parça Fransızların, biri İ ngilizlerin, biri Amerikalıların, bir di ğ eri de Sovyet- lerin yönetimine bırakılmı ş tı. Münih’in yer aldı ğ ı Bavyera Eyaleti de Amerikan i ş gali altındaydı. Amerikan i ş gali sonrasında Münih’te ekonomik kriz ve buna ba ğ lı olarak i ş sizli ğ in tavan yapması gibi sorunlar ba ş göstermi ş ti. Franz’a adını da veren babası Franz Beckenbauer o dönemde bir posta memuru olarak çalı ş maktaydı. Annesi Antonie ise ev hanımıydı. Hâliyle Beckenbauer ailesi kıt kanaat geçinebilmekteydi. Franz’ın ayrıca kendisinden dört ya ş büyük, Walter adlı bir a ğ abeyi vardı. İ lkokul ça ğ ındayken, ya ş ıtı birçok küçük çocuk gibi Franz’ın da en büyük e ğ lencelerinin ba ş ında so- kakta futbol oynamak gelmekteydi. 4 Temmuz 1954’te, Franz henüz sekiz ya ş ındayken vuku bulan bir hâdi- seyse onun hayatında büyük bir dönümnoktasını te ş kil edecekti. O gün, Federal Almanya Millî Takımı, be ş inci Dünya Kupası’nın finalinde Macaristan ile kar ş ı kar ş ıya geli- yordu. Macarlar belki de o ana kadar futbol dünyasının gördü ğ ü en kud- retli takımkonumundaydılar. Zaten turnuvanın ilk turunda da Federal Al- manya ile kar ş ı kar ş ıya gelmi ş ler ve omaçtan 8-3’lük ezici bir galibiyetle ayrılmı ş lardı. Macarlar sonrasında da çeyrek final ve yarı finalde, dört yıl öncesinin finalistleri olan Brezilya ve Uruguay önünde de dörder gollü gali- biyetler elde ederek finale yüksel- mi ş ler ve muhtemelen bir Dünya Kupası finalindeki enmutlak favori olarak Almanların kar ş ısına çıkmı ş - lardı. Bern Mucizesi sonrası FritzWalter’e öykünmü ş tü İ sviçre’nin ba ş kenti Bern’deki final maçının ba ş ları da bunu tescil eder nitelikteydi. NitekimMacarlar maça fırtına gibi ba ş lamı ş ve henüz ilk sekiz dakika içinde 2-0’lık üstünlü ğ ü yakalamı ş lardı. Ancak sonrasında Macaristan, beklentilerin aksine iki hafta önceki maçtaki gibi tarihî bir farka daha gidemiyor, tam tersine Al- manlar 10 dakika içinde beklenmedik bir reaksiyon göstererek skoru 2-2’ye getiriyorlardı. Ba ş döndürücü bir tempoda ba ş lamı ş olanmüsabakada, bu andan itibarense skor son bölüme kadar kilitlenecekti. Kar ş ıla ş manın 84’üncü dakikasına gelindi ğ indeyse Helmut Rahn’ın ş utunda topun file- lere takılmasıyla Federal Almanya futbol tarihinin en büyükmucizele- rinden birini gerçekle ş tiriyor ve mut- lak favori rakibini, hemde 2-0’dan geri dönüp 3-2 ma ğ lup etmeyi ba ş ararak ilk dünya ş ampiyonlu ğ una uzanıyordu. Futbol literatürüne ‘dasWunder von Bern’ yani ‘Bern Mucizesi’ olarak geçen bu unutulmaz zafer, Franz’ın futbola olan ilgisini ve futbolcu olma hevesini de kat be kat artıracaktı. Küçük çocu ğ un bu u ğ urda kendisine örnek aldı ğ ı isimse dünya ş ampiyonu millî takımlarının kaptanı FritzWal- ter’di. Ancak küçük Franz’ın bu yolda önünde ufak bir engel vardı, o da Baba Franz’dı. Babası, son derece çetin ekonomik ko ş ullar altındaki Al- manya’da, o tarihlerde henüz amatör düzeyde icra edilmekte olan futbol- culu ğ u büyük bir maceraperestlik olarak görmekteydi. Ona göre gençle- rin öncelikli hedefi, kendilerini ekonomik açıdan güvence altına alabilecekleri bir meslek edinmek olmalıydı. NitekimBaba Franz’ın karde ş i, yani küçük Franz’ın amcası Alfons Beckenbauer da gençlik yılla- rında futbolculuk yapmı ş , hatta 1930’ların ortalarında, o yıllarda henüz bugünkü kadar büyük olma- yan Bayern Münih’in de formasını giymi ş ti. Lâkin Alfons’un futbolculuk yıllarının ona maddî açıdan herhangi bir getirisi olmamı ş tı. Bu noktada küçük Franz’ın ş ansıysa annesi Antonie olmu ş tu. Zira Antonie, evde bütün vaktini çocuklarıyla geçi- ren ki ş i olarak onlar üzerinde önce- likle söz söyleme hakkına sahipti ve o da o ğ lunun futbolla ilgili hevesini alması gerekti ğ ini dü ş ünmekteydi. Netice itibarıyla küçük Franz, Bern Mucizesi’nin gerçekle ş mesinden bir- kaç ay sonra SCMünih 06 kulübünün altyapısına kaydını yaptıracaktı. Franz ilk olarak do ğ umgününden esinlenerek 11 numaralı formayı seçmi ş ve solak olmamasına ra ğ men altyapıdaki ilk birkaç haftasında sol açık oynamı ş tı. Öte yandan kendisi- nin ya ş ıtlarına göre hayli yüksek bir oyun zekâsına ve top tekni ğ ine sahip oldu ğ u daha o günlerden belliydi. Bu nedenle altyapıdaki hocaları çok geç- meden ona 9 numaralı formayı teslim ederek kendisini santrfor mevkiine çekeceklerdi. Bir süre sonraysa hoca- ları, onun oyun kurmadaki maharet- lerinin dü ş ündüklerinden de yüksek oldu ğ unu görecek ve Franz’a orta sahanın ortasında görev vermeye ba ş layacaklardı. Münih 06, bulundu ğ u ş ehrin önde gelen kulüplerinden biri sayılmazdı. O dönemde bu alanda en çok sivrilen kulüp 1860 Münih’ti. Franz’ın küçük bir çocukken tutmaya ba ş ladı ğ ı takımda zaten 1860’tı ve futbolcu olmaya hevesli her küçük çocuk gibi onun da hayalinde, bir gün tuttu ğ u takımın formasını sırtına geçirmek vardı. İ ki Münih’in kaderini de ğ i ş tiren tokat Aslında 1860 Münih’te oynama ş ansı Franz’ın aya ğ ına kadar da gelecekti. Ş öyle ki, 1958 yazında, Münih 06 takı- mıyla birlikte Neubiberg kentinde düzenlenen bir 14 ya ş altı futbol turnuvasına katılmı ş tı. Kulüplerinin altyapıya mâlî destek vermekte zor- landı ğ ının farkından olan genç Franz ve arkada ş ları bu turnuva sonrasında topluca 1860 Münih’in altyapısına geçmeyi dü ş ünüyorlardı. Tesadüfe bakın ki turnuvanın finalinde Münih 06 ile 1860 Münih kar ş ı kar ş ıya gel- mi ş lerdi. Ancak gergin geçenmaçta ya ş anan bir iti ş -kakı ş esnasında rakip takımdan Gerhard König’in Franz’ın suratına sert bir tokat indir- mesi, genç oyuncunun fikrinin bir anda 180 derece de ğ i ş mesine yol açacaktı. Yedi ğ i bu tokadı gururuna yedirememi ş ti ve o noktada 1860 forması giymeye dair duydu ğ u tüm heves yok olup gitmi ş ti. Yakla ş ık çeyrek asıl evvel amcasının da oyna- mı ş oldu ğ u Bayern Münih, artık gö- züne çok daha câzip gözükmekteydi. Birlikte 1860’a gitmeyi dü ş ündü ğ ü arkada ş larının bu noktada kendisine destek vermeleriyle birlikte de Franz çok geçmeden solu ğ u Bayern altya- pısında alacaktı. Dolayısıyla Gerhard König’in attı ğ ı o tokat, belki de 1860 ile Bayern’in o noktadan sonraki geleceklerinin ş ekillenmesinde bir kelebek etkisi yaratmı ş tı. Franz Beckenbauer, Bayern’deki ilk resmî maçınaysa altı yıllık bir altyapı tedrisatının ardından 6 Haziran 1964’te, henüz 18 ya ş ındayken St. Pauli kar ş ısında çıkacaktı. Bölge- sel Lig’den Bundesliga’ya yükselme play-o ff ’ları çerçevesinde oynanan bumaçta Beckenbauer ilginç bir ş e- kilde, futbola ba ş ladı ğ ı ilk günkü gibi orta sahanın solunda görev yapmı ş ve mücadele 4-0 Bayern lehine sona ererken bir gol de ondan gelmi ş ti. O günlerde, henüz o sezon kurulmu ş olan Bundesliga’nın altında bugünkü gibi bir ikinci lig yoktu ve do ğ rudan bölgesel ligler ba ş lıyordu. Be ş konfe- ranstan olu ş an bölgesel ligde, konfe- rans birincileri ve en iyi üç ikinci takım ikinci bir kademeye yükseli- yorlar ve burada da dörderli iki gruba ayrılıyorlardı. En sonunda bu grupları birinci bitiren iki takımda Bundes- liga’ya yükseliyordu. Beckenbauer’in forma giydi ğ i bu ilk sezonda Bayern Münih her iki a ş a- mayı da lider tamamlayarak Bundes- liga’ya yükselme hakkını elde ediyor ve böylece Bundesliga’ya, düzenlene- ce ğ i ikinci sezonda “merhaba” demi ş oluyordu. Kulüp, en üst seviyedeki ilk sezonundaysa Alman futbolunda yükselen bir yıldız oldu ğ unun i ş are- tini verircesine ligi üçüncü sırada 38 39
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTc5NTM3Mg==