TamSaha 242. Sayı / Ocak 2025
Gönülden Kaleme 1894 yılında Sivas’ın Ş ar- kı ş la ilçesinde dünyaya gelen  ş ık Veysel, sol gözünü çiçek hastalı ğ ı nedeniyle yedi ya ş ında kay- beder. Sa ğ gözüne de perde inen Vey- sel’in babası bunun çaresinin oldu ğ unu ö ğ renip o ğ lunu ş ehre götürmek ister ancak Veysel, öküzün boynuzunun saplanması sonucu gözünü tamamen kaybeder. On be ş ya ş ına geldi ğ inde saz çalmayı ö ğ renen  ş ık Veysel’in edebi- yat dünyasıyla tanı ş masına, Ahmet Kutsi Tecer’in 1931 yılında Sivas’ta ö ğ retmenlik görevini yaparken Türki- ye’de ilk kez halk ş airleri bayramını düzenlemesi vesile olur.  ş ık Veysel’in bütün yurtta tanınmasını sa ğ layansa 1933’te Cumhuriyet’in onuncu yılında yazmı ş oldu ğ u “Destan” ş iiridir. Bu,  ş ık Veysel’in ilk ş iiri olma özelli- ğ ini ta ş ır. Köy Enstitülerinde saz ö ğ reticili ğ i yapan  ş ık Veysel, akci ğ er kanserine yenik dü ş erek 1973 yılında vefat eder. Vasiyeti üzerine köyünde, do ğ du ğ u yere defnedilmi ş tir. Ozanın hayatını özetledikten sonra “Uzun ince bir yol- dayım” türküsünde do ğ umdan ölüme hayatı anlatan ş iirinin bir bölümünde, “Eri ş mek içinmenzile, gidiyorum gün- düz gece” diyor ozan. Ölümü anamen- zil olarak nitelendiriyor  ş ık Veysel. Menzile ula ş ana kadar çe ş itli olaylar ya ş anır; hastalık, sa ğ lık, ba ş arı, ba ş arı- sızlık gibi. Kendimize anamenzil dı ş ında aramenziller belirleriz, hedef- lerimize ula ş mak için de hummalı bir ko ş u ş turma içine girer ve birçok ş eyi erteleriz… Sanki erteledi ğ imiz ş eyleri yapma garantimiz varmı ş gibi. İ nsan- ların hedefleri bitmez, bir sonraki hedef için ko ş u ş turmaya devam ederiz. Bu arada biraz yava ş layarak hayattan zevk almayı dü ş ünmeyi aklımızın ucundan bile geçirmeyiz çünkü hedefe bir an önce ula ş mak her ş eyden önemli gelir menzil sahibine. Metaforu görüyor musunuz, her ara menzil bizimanamenzile biraz daha yakla ş mamıza sebep oluyor. Önemli olan çıktı ğ ımız yol esnasında hedefle- rimize nasıl ula ş tı ğ ımızdır. Amaçlarımıza eri ş irken kimilerimiz yaptıklarıyla etrafına ı ş ık saçar, kimi- leri de bu yolculuk esnasında çevresini karanlı ğ a bo ğ ar. Veysel gibi ozanlar ise etrafını aydınlatanlardır. Ölseler bile bı- raktıkları eserlerle tıpkı Yunus Emre, Karacao ğ lan ve Pir Sultan Abdal gibi isimlerini ölümsüzle ş tirirler. Edebiyat dünyasında ş airler, ozanlar do ğ umla ölümarasında ya ş anacakla- rın kaderimiz oldu ğ unu anlatırken, kaderimizin ervah-ı ezelden levh-i kalemden yazıldı ğ ı cümlesini kullanı- yorlar. Cümlenin anlamı “ruh bedene üflendi ğ i andan itibaren kaderimiz ya- zılıyor” demekmi ş . Menzile ula ş mak için gece gündüz yürüdü ğ ümüz uzun ince yolda ya ş anan olaylara inancımız gere ğ i kader diyoruz. Ya ş antımız boyunca ya ş adı ğ ımız her ş eyi kadere ba ğ lamak do ğ ru de ğ il. Bir de aldı ğ ımız kararlarla kaderimizin çizildi ğ i anlar var. Örne ğ in alkol ve sigaranın sa ğ lı ğ a zararlı oldu ğ u bilindi ğ i halde içiyorsan, bunların vücudunda yarattı ğ ı hastalık kader de ğ ildir, yaptı ğ ın tercihin sonucudur. Bu tercihin sonuçlarıysa kaderini verdi ğ in kararların belirledi ğ i gerçe ğ idir. Bu örnekleri çe ş itlendirebi- liriz. Allah insanları di ğ er canlılardan ayıran hasletler vermi ş . Bunları, akıl, irade, muhakeme yetisi ve vicdan olarak adlandırabiliriz. Bu ve buna benzer hasletler sonucu yaratılanların en ş e- reflisi olarak adlandırılmı ş insanlar… Dolayısıyla akılsız ba ş ın ceremesini ayaklar çeker misali, verilen yanlı ş kararların cezasını çe ş itli ş ekillerde ödüyoruz. Buna ervah-ı ezelden levh-i kalemden, yani ba ş langıçta yazılan kaderimiz diyemeyiz. Hepimizin ana menzil dı ş ında aramenzilleri bulunu- yor. Bunları e ğ itimhayatımız, meslek seçimimiz gibi hayatın do ğ al akı ş ı içindeki aramenzillerimizden bazıları olarak örneklendirebiliriz. Ben de anamenzile do ğ ru yürürken çok yakından tanıdı ğ ımbirinin ara he- defi olanmeslek seçiminde, hayatının küçük bir kesitinde profesyonel imzayla sonuçlanan amatör futbol oynadı ğ ı dönemde ya ş adıklarını anlataca ğ ım. Orta ikiye giderken Karabükspor’un altyapısında yıldız takıma seçilmi ş , o gün e ğ itimhayatı için dönümnoktası olmu ş tu. İ kinci sınıfa kadar ba ş arılı olan e ğ itimhayatı sekteye u ğ ramı ş , derslere ilgisi kalmamı ş , derslerin ye- rini futbolla ilgili kurdu ğ u hayaller al- mı ş tı. Liseye ba ş ladı ğ ında genç takıma yükselmi ş , profesyonel futbolcu olma hayaline bir adımdaha yakla ş tıran bu durumda hayallerini büyütmü ş tü. Derin hayaller karnesine sekiz zayıfın gelmesinin ana nedeni olmu ş tu. Fut- bola faydalı olaca ğ ını dü ş ündü ğ ü için okul voleybol takımı seçmelerine girmi ş ve kazanmı ş tı. Okul takımında voleybol oyununa yatkınlı ğ ını gören hocası, voleybolcu olmasını istiyordu fakat o futbola â ş ık biri olarak çoktan kararını futboldan yana vermi ş ti. Ha- zırlıkmaçları çakı ş mı ş , o futbolu seç- mi ş ti. Çünkü yeni sezonda A takıma seçilecek oyuncular arasında en güçlü aday olarak ismi geçiyordu. Hazırlıkmaçlarında futbolu seçmesi beden e ğ itimi ö ğ retmenini kızdırmı ş , aynı zamandamüdür yardımcısı da olan ö ğ retmeni, okul yönetmeli ğ ini devreye sokarak, mektebin hoparlör sisteminden anons ettirmi ş ti. Yönet- meli ğ in özeti, okul idaresinin izni olma- dan hiç kimse kulüplerde amatör de olsa spor yapamayacaktı. Anonsu duyar duymaz kararını vermi ş , ö ğ ret- men gelmeden çantasını toplayarak sınıfı terk etmi ş ve okulu bırakmı ş tı. Yeni sezonda A takıma seçilememesi ise onda büyük hayal kırıklı ğ ı yaratmı ş , Kastamonuspor’un seçmeleri oldu- ğ unu duyunca da seçmelere girmi ş ve kazanmı ş tı. Kastamonuspor yarı pro- fesyonel olan terfi liginde mücadele ediyordu. Belli bir transfer ve aylık üc- rete amatör olarak imza atmı ş tı. Sezon açılmı ş , transfer ücreti olarak anla ş tı ğ ı para çe ş itli bahanelerle ileri tarihe ertelenmi ş ve bir kuru ş alamamı ş tı anla ş tı ğ ı paradan. Sezon içinde parala- rını alamayan profesyonel futbolcular ş ehri terk etmi ş , o ise kalarak sezonu zor ş artlar altında bitirmek duru- munda kalmı ş tı. Gemileri yakmı ş , okulu bırakmı ş , tümumudunu futbola ba ğ lamı ş tı. Hedefi do ğ rultusunda “Sezonu bitirmeliyim” diye dü ş ünmü ş “Belki sezon sonunda bir takımbeni be ğ enir de profesyonel imza atarım” diye umut etmi ş ti ama i ş ler umdu ğ u gibi gitmemi ş ti. Bu arada askerlik dönemi gelmi ş , askere gidip gitmeme konusunda kararsızlık ya ş ıyordu. Karabükspor’da oynayan bir futbolcu a ğ abeyinin “Birinci Ordu’ya dü ş ersen seni kesin- likle Karagücü’ne aldırırım. İ stanbul amatör küme, profesyonel futbolcu olma yolunda iyi bir pazar” demesi aklına yatmı ş ve bu durumaskerlik kararı almasının ana nedeni olmu ş tu. Askerlik celbini aldı ğ ında Birinci Or- du’ya dü ş tü ğ ünü gördü ğ ünde çocuklar gibi sevinmi ş , futbolcu a ğ abeyinin sö- zünü tutmasını beklemeye ba ş lamı ş tı. Lüleburgaz’da olan birli ğ ine teslim olmaya gitti ğ inde bir görevlinin askerlere futbol oynayıp oynamadık- larını sorduklarını görünce içini bir sevinç kaplamı ş , sıranın gelmesini sa- bırsızlıkla beklemi ş , sıra gelince de heyecanla “Ben de futbol oynuyorum” demi ş , görevlinin “Belgen var mı?” sorusuna, “Belgemyok ama ben gerçekten Kastamonuspor’da oynuyorum” kar ş ılı ğ ını vermesi ise fayda etmemi ş ve asıl birli ğ i olan Babaeski’ye gönderilmi ş ti. Buradaki ilk i ş i, kendisine söz veren ki ş iye mektup yazmak olmu ş , bir, iki, üç, dört mektup sonunda cevap gel- meyince umudu kırılmı ş , mektuplarına cevap alamadan geçen her günün profesyonel futbolcu olma hayaline veda etmek anlamına gelece ğ ini dü ş ünmeye ba ş lamı ş tı. Ama gelecek günler, dü ş üncesinin do ğ ru olmadı ğ ını gösterecekti. Alay takımı seçmeleri için yeni gelen erlere “ İ çinizde futbol oynayan var mı?” diye sorulması üzerine, altı yüz ki ş inin dört yüzünün üç adım öne çık- tı ğ ını gören komutan, “Yanında belge olanlar kalsın, di ğ erleri sıralarına dönsün” talimatı vermi ş , bu talimatı duymazdan gelen ve yerine geçmek is- temeyen arkada ş ımı belgeleri kontrol eden çavu ş yalvarmalarına kulak asmayarak yerine göndermi ş ti. Mektuplarına cevap gelmemesiyle morali yeterince bozulması yetmezmi ş gibi alay takımı seçmelerini kaçırması, geride kalan umut kırıntılarını da yok etmi ş ti. Bölü ğ ün nöbetçi subayı Pazar günleri futbol maçı oynatıyordu. Orada oynadı ğ ı futbolla yüzba ş ının postası- nın dikkatini çekmi ş , posta, alay takımını çalı ş tıran komutana ondan bahsetmi ş ti. Per ş embe günü e ğ itimde saatlerce süren tören yürüyü ş ü esna- sında isminin ba ğ ırıldı ğ ını duymu ş , sıradan çıkmı ş ve yüzba ş ının postası olan çavu ş un “Seni alay takımının ha- zırlıkmaçına götürece ğ im. Futboluna kefil oldum, e ğ er kötü oynarsan külah- ları de ğ i ş iriz” demesi üzerine “Bana 42 numara ayakkabı bul, gerisini merak etme” cevabını vermi ş ti. Oynananmaçta kendini göstermi ş , alay takımına seçilmi ş , umutsuzlu ğ un yerini umut almı ş , artık “Karagücü’ne gitmek tamamen benim gösterece ğ im performansa ba ğ lı” diye dü ş ünmeye ba ş lamı ş tı. Önce tümen, sonra kolordu, daha sonra Birinci Ordu ş ampiyonasında giderek artan performansı, profesyonel fut- bolcu olma hayalinin birinci basama ğ ı olan Karagücü’ne seçilmesini sa ğ lamı ş , bulundu ğ u yere tamamen kendi eme- ğ iyle gelmesi de onu ziyadesiyle mutlu etmi ş ti. Ya ş adı ğ ı olaylardan ders çıkarma gibi bir özelli ğ i vardı. Burada da ya ş adı ğ ı tecrübeden çıkardı ğ ı ders, hayatı için önemli izler bırakacak kararlar alırken ba ş kalarına de ğ il sadece kendisine güvenmesi gerekti ğ iydi. Karagücü’nde gösterdi ğ i performans onu hedefine her gün biraz daha yakla ş tırıyordu. Ni- tekim oynadı ğ ı futbol Vefa kulübünün dikkatini çekmi ş , askerli ğ i biter bitmez hedefine ula ş manınmutlulu ğ uyla kendisini profesyonel futbolcu yapan imzayı atmı ş , 14 ya ş ında kurdu ğ u profesyonel futbolcu olma hayalini 8 sene sonra gerçekle ş tirmi ş ti. Ben de anamenzile do ğ ru yol alırken hayatımın otuz altıncı yılında ALS has- talı ğ ına yakalandım. 1 ila 3 yıl ömür bi- çilen hastalıkla 25 senedir sınavdayım. Yazgımız böyle yazılmı ş . Yaradan’dan geleni inancım gere ğ i hemen kabullen- dim. Kaderime küsüp bir kenara çekil- mektense “birlikten kuvvet do ğ ar” anlayı ş ını benimsedi ğ im için ALS-MNH Derne ğ i’nin kurulu ş çalı ş - malarına öncülük etmem sonucu ar- kada ş larımla derne ğ imizi kurduk. Bu güne kadar yol arkada ş larımla beraber binlerce kader orta ğ ımız ve ailelerinin hayatlarına yardımseverlerin saye- sinde dokunabildik. Boynumu biraz tutabildi ğ im için sizlere bu yazıları bilgisayarımaracılı ğ ıyla “hendmaus” vasıtasıyla yazabiliyorum. Çevremle ileti ş imkurmak beni hayata ba ğ ladı. Bu sistemi kullanmadan önce ileti ş im kuramamak beni hırçınla ş tırıyor, çev- remi kırmama yol açıyordu. Bu sistemi kullanmak beni ba ş kasına ba ğ ımlı olmaktan kurtarıp ileti ş imkonusunda özgürle ş tirdi. ALS hastaları için ileti ş im çok önemli. Uzun süredir göz bilgisayarı bekleyen 15 hastamız var. Tanesi 2600 avro tutarındaki bilgisayarın alımı için ALS-MNH Derne ğ i yardımseverlerin ba ğ ı ş larını bekliyor. Ba ğ ı ş larınızı www.als.org.tr sitesinde bulunan ba ğ ı ş butonuna tıklayarak yapabilir, bilgi için 559 59 19 numaralı telefonu arayabilir- siniz. Hepimizin farklı aramenzilleri bulunmasına ra ğ men anamenzilimi- zinmesafesini bilmememiz hayata daha çok sarılmamıza sebep oluyor. Uzun ince bir yolda, eri ş mek içinmen- zile gece gündüz yürürken kimimizin yürüyü ş ü çok kısa, kimimiz orta, bazılarımızın da uzun oluyor. Yürüyü ş esnasında önemli olan bıraktı ğ ımız izler. İ yilik de bunlardan biri… Sevap kazanmak sadece bu dünya için de ğ il, ahiret için de önemli. Sizler için hayırlı olan dileklerinizin gerçekle ş ti ğ i, sa ğ lık ve mutlulu ğ unuzun daimoldu ğ u bir yıl dilerim. Ya ş am sevinciniz hiç bitmesin. Sa ğ lıkla kalın… İ smail Gökçek Uzun ince bir yoldayım 113 112
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTc5NTM3Mg==