Page 88-89 - gri-sablaon1

SEO Version

F
utbolu sevmek için herkes ken-
dince bir sebep bulabilir. Fakat
yaklafl›k 150 y›ld›r dünyan›n en
sevilen oyunu olarak zirvede
kalman›n s›rr›, çok daha evren-
sel bir nedenden ileri geliyor ol-
mal›. Nitekim futbolun oynan›fl
tarz› hiçbir zaman ayn› kalm›-
yor. Bu de¤iflim kimi zaman sa-
haya diziliflteki basit ama etkili
bir dokunuflla meydana gelirken,
bazen de yepyeni bir ekol türe-
yerek köklü devrimlere imza at›-
labiliyor. Hatta her seferinde
onu çürüten daha radikal bir sis-
tem çok vakit kaybetmeden
baflgösterebiliyor. ‹flte futbol tari-
hi, bir devrin sonunu getirip ye-
nisinin bafllang›c›n› simgeleyen
skorlarla dolu.
Büyülü Macarlar
Futbolu resmi olarak 1863 y›l›n-
da ete kemi¤e büründürerek onu
komflu ülke ve k›talara yayan ‹n-
gilizler, bu prematüre dönemde
taktik anlamda büyük de¤iflimle-
re gidemedi. Tak›mlar uzun bir
süre bugün kula¤a bile
garip gelen 2-3-5 sistemi
ile sahada yer ald›. Kla-
sik ‹ngiliz muhafazakâr-
l›¤›n›n da etkisiyle bu di-
ziliflin de¤iflmesi için
aradan neredeyse 60 y›l
geçti. Herbert Chap-
man’›n efsanevi WM
(3-2-2-3) takti¤i k›sa za-
manda tüm Avrupa fut-
bolunu sard›. Oyunun
kurallar›n› koyan ‹ngiliz-
lerin özgüveni her daim
yükseklerdeydi ve bu de¤iflim,
gerekti¤i zaman futbolu yönlen-
direbildiklerini de gösteriyordu.
Kendi sahalar›nda 90 y›l boyun-
ca hiç yenilmemeleri bu rahatl›-
¤› simgeler cinstendi. Ancak
kendilerini henüz “Büyülü Ma-
carlar” karfl›s›nda test etmemifl-
lerdi.
Macaristan, oyun gelene¤ini Or-
ta Avrupa futbolunun babas› sa-
y›lan ve yine bir ‹ngiliz olan
Jimmy Hogan’dan alm›flt›. ‹kinci
Dünya Savafl› sonras›nda komü-
nizmle tan›flan ülkenin futbolu
da çok geçmeden benzer kimli¤e
büründü. Ayn› zamanda “spor
bakan›” görevini de sürdüren
Gustav Sebes yönetimindeki Ma-
carlar; Puflkafl, Kocsis, Czibor,
Bozsik ve Hidegkuti gibi oyuncu-
larla 1950’li y›llarda yenilmez bir
nesil yakalad›. Sahada bir maki-
ne düzeniyle çal›flan herkesin
görevi eflit ve paylafl›mc›yd›.
1953 y›l›ndaki Wembley ziyaret-
leri ise kimilerince yüzy›l›n maç›
olarak onurland›r›lacakt›.
O günlerin naif futbol düzenine
göre sahada hangi oyuncunun
hangi rakibi savunaca¤› belliydi. Nite-
kim ‹ngiltere savunmas›n›n ortas›nda-
ki Harry Johnston’›n görevi, rakibin 9
numaras› Nandor Hidegkuti’yi gölge
gibi takip etmekti. Ne var ki Macarlar
sahaya hiç de beklendi¤i gibi ç›kma-
d›. Hidegkuti sürekli orta sahaya ka-
dar gidiyor, onun peflinden gelen
Johnson defansta büyük boflluklar ya-
rat›yordu. Puflkafl ve Kocsis bu alan›
de¤erlendirirken, bir yandan da Budai
ve Czibor kanatlardan yükleniyordu.
Onlar›n arkas›ndan da bek oyuncula-
r› destek verince, ‹ngilizler doluya ya-
kalanm›flças›na kimi savunacaklar›n›
bilemedi. Nitekim 105 bin kiflinin
önünde oynanan maç, Macarlar›n
“büyülü” oyununun ›fl›¤›nda 6-3 sona
eriyordu.
Bern Mucizesi
Sebes’in yetenekli ekibi, Hidegku-
ti’nin forvet görünümlü orta saha rolü
eflli¤inde di¤er tak›mlardan ayr›l›yor-
du. 1954 Dünya Kupas›’ndan üç haf-
ta önceki rövanfl maç›nda ‹ngiltere’yi
bu kez Budapeflte’de 7-1’le devirme-
leri, futbolun odak noktas›n›n art›k sa-
dece ‹ngilizler olmad›¤›n› kan›tl›yor-
du. Ne var ki daima yedi¤inden fazla-
s›n› atmay› hedefleyen Macarlar›n bü-
yüsündeki en önemli eksiklik defans-
taki aç›klard›. Öyle ki, 1953 y›l›ndaki
alt› haz›rl›k maç›nda 11 gol yiyen ta-
k›m, 1954 Dünya Kupas›’ndaki befl
maçta kalesinde 10 gol görüyordu.
Bunlardan son üç tanesi ise futbol ta-
rihinin gördü¤ü en iyi tak›mlardan bi-
rine Dünya Kupas›’n› kaybettirecekti.
‹kinci Dünya Savafl›’ndan her anlam-
da y›k›lm›fl halde ç›kan Almanya, iti-
bar› yerle bir olmufl ve millî birli¤ini
kaybetmifl durumdayd›. Kupa için ‹s-
viçre’ye giderken de büyük bir iddi-
alar› yoktu. Ne var ki Sepp Herber-
ger’in ekibi hiç beklenmedik biçim-
de finale kadar yürüyüp Macarlar›n
karfl›s›na dikildi. Grup aflamas›nda
Macaristan’a 8-3 yenilmifl olan Al-
manya haliyle tedirgin ve önyarg›-
l›yd›. Herberger ise belki de futbol
tarihinde ilk kez “Maç 90 dakika”
ve “Top yuvarlakt›r” vecizelerini
kullanarak tak›m›n›n üzerindeki gri
bulutlar› da¤›tmaya çal›fl›yordu. Fi-
nalin oynand›¤› Wankdorf Sta-
d›’n›n üzerinde gerçekten de koyu
renkli bulutlar dolan›yordu. Ya¤-
mur gibi gelen Macaristan golleri he-
nüz 8. dakikada skoru 2-0’a getirirken
senaryonun sonu belli gibiydi. Ancak
yukar›daki bulutlar içindekileri dök-
meye bafllad› ve Almanlar karfl› taar-
ruza geçti.
Devre aras›na girerken skor berabe-
reydi fakat ya¤mur dolay›s›yla saha
iyice a¤›rlaflm›fl ve yer yer çamura
dönmüfltü. Böylece Macarlar›n pasa
dayal› oyunu darbe alm›fl, Almanlar›n
mücadeleci futbolu öne ç›km›flt›. Ay-
r›ca Alman kafilesinde bulunan Adi
Dassler’in icat etti¤i çivili kramponlar,
tak›m›n sahaya daha iyi ayak basma-
s›n› sa¤l›yordu. 84. dakikada imkân-
s›z denen gerçekleflti ve Helmut Rahn
galibiyet golünü att›. Maç sona erdi-
¤inde tüm ülke, uzun zaman sonra
ortak bir sevinç duygusuna kap›lm›fl
ve tekrar bir bütünlük hissetmiflti. O
günden sonra tüm Avrupa ve Dünya
Kupalar›na kat›lan Almanya, y›llar
sonra Lineker’e o ünlü sözünü de söy-
letecekti.
Catenaccio’dan total futbola
‹sviçreli teknik adam Karl Rappan,
Herbert Chapman’›n WM’sini biraz
daha defansif hale getirerek yeni bir
sistem deniyordu. Defanstaki üç-
lüden biri daha da geride yer ala-
rak bugünkü libero kavram›n›
oluflturuyordu. Catenaccio (asma
kilit) olarak bilinen bu sistemi
Milan’›n bafl›ndaki Nereo Rocco
‹talya’ya tafl›rken, onu zirveye ç›-
karan isim ise “La Grande” In-
ter’in yarat›c›s› Helenio Herrera oldu.
Herrera’n›n takti¤inde en önemli un-
sur, tak›m›n en gerisindeki libero ve
önündeki dört savunma oyuncusuy-
du. Bu flekilde hiç görülmedi¤i kadar
defansif bir hüviyete sahipti ancak ge-
nel kan›n›n aksine ayn› zamanda hü-
cuma da önem verirdi. Taç çizgilerini
tüm saha boyunca koridor gibi kulla-
nan bekleri sayesinde Inter, ata¤a kal-
karken de etkiliydi. ‹flte bu nokta, Her-
rera’n›n Catenaccio’sunu taklit etme-
ye çal›flanlar›n en önemli eksi¤i oldu.
Böylece 1963 y›l›nda Serie A flampi-
yonu olan Inter, ertesi sezon Avrupa
Kupas›’n› Real Madrid’i 3-1’le geçe-
rek evine götürüyordu. 1965 May›s’›
geride kald›¤›nda ise Inter ligi tam 68
golle zirvede tamamlam›fl ve Benfi-
ca’y› 1-0 yenerek Avrupa’da art arda
ikinci kupas›n› kazanm›fl olarak bir
anlamda yenilmez bir görüntü veri-
yordu.
Herrera taktiksel devrimin d›fl›nda fut-
bolcular›na yaklafl›m› aç›s›ndan da
külttü. Oyuncular›n›n maç d›fl›nda da
s›kl›kla birlikte olmalar›n› ve daima
konuflmalar›n› isterdi. Böylece maç-
lardan önce kampa girme uygulama-
s›n› bafllatan ilk teknik adam o oldu.
Futbolcular›n›n özel hayat›n› da göz
ard› etmeyen Herrera, ne yedikleri ve
kaç saat uyuduklar› konusunda bile
dikkatliydi. Bu kat› disiplin anlay›fl›
Inter’in baflar›s›nda önemli yer tutsa
da sonralar› tak›m› kötü etkileyen bir
hal ald›. Jock Stein’›n tamamen Glas-
gow’lu gençlerden oluflan Celtic’ine
2-1 kaybedilen 1967 Avrupa Kupas›,
bunun su yüzüne ç›kt›¤› an oldu.
88
TamSaha
TamSaha
89
Mustafa Akkaya
Futbolda
de¤iflim
rüzgârlar›
23 Ekim akflam› Manchester sakinlerinin bir
yar›s› coflku ve umut içindeyken, gördüklerinin
bir kâbus olmas›n› ümit eden di¤er yar›s› ise
kederliydi. fiehrin mavi tak›m›, k›rm›z› olanlar›
6-1’le Old Trafford’un çimlerine gömmüfltü. Kim
bilir; belki de bu skor, günün birinde meflin
yuvarla¤a yön veren maçlar›n aras›na
yaz›lacakt›r...