em Zamur’un ‹letiflim Yay›n-
lar›’ndan ç›kan “Onun Gibi-
si Gelmedi” kitab› salt bir
nostalji de¤il. Zamur, ayn›
zamanda yiten de¤erlerimi-
zi de yeniden hat›rlat›yor ki-
tab›nda. Tamam, küçüklü-
¤ümüzün futbolu yok art›k,
ama gene de o güzel günle-
ri hat›rlamak iyi geliyor.
Çünkü kolundan tutup götü-
recek kadar yak›n de¤iliz ar-
t›k bu oyuna. Ortam›m›z
farkl›laflt›, arkadafl çevresi
de¤iflti. Kahramanlar›m›z
farkl›laflt›, al›nan zevkin içeri¤i dönüfltü. Oysa flu ke-
sin; bu memlekette, yaz›n›n öznesi olan futbol, tari-
hinin en derin krizini yafl›yor. Peki biz ne yap›yoruz?
Giderek büyüyen bir öfke yuma¤›nda kendi kuyru¤u-
muzun peflinden kofluyor, her fleyin rövanfl›n› alma-
ya çal›fl›yoruz. Ne intikamm›fl, bitmek bilmiyor!
O yüzden de¤erli Cem Zamur’un kitab›. Çünkü Türk
futbolunu o meflhur psikanaliz kanepesine yat›r›yor
ve çocuklu¤una götürüyor. Gerçi travmalar yok bu
tarihte, hatta pek ço¤u bildik, tan›d›k hikâyeler. Üste-
lik belki de fazlas›yla temiz, olmad›¤› kadar sorun-
suz. Ama okudukça ›s›n›yor, okudukça ar›n›yorsu-
nuz. Eksik futbol kültürünün aksak öykülerinde bek-
lenmedik naifliklere tutunmaya çal›fl›yorsunuz. Ya-
r›m kalm›fll›klar, bugünün dünyas›na yabanc› bir iç-
tenlik, inan›lmas› güç bir özveri ve dayan›flma, bir o
kadar da erdem ve vefa... Bugünlerde neresine do-
kunsan›z içinden canavar ç›kan bir fut-
bol sevgisinin tekzibi gibi duran futbol
karakterlerini anlat›yor Zamur. Hepsi
karakter rollerinde, hepsi “jön.” Bu yüz-
den kitap “sepia” bir fonda “briyantin”
kokular›yla okunuyor. ‹smet Gümüflde-
re’nin foto¤raflar›na gerçeklik hissi ve-
ren o yüzlerin yal›n hikâyelerinde aksi-
yon yok, bilim kurgu yok, “büyük anla-
t›lar” yok. Kendi ekseni etraf›nda dönen
bir makullük, inand›r›c›l›¤›n s›n›r›n› zor-
layan bir tevazu ve asla Hollywood’u
çekmeyecek masallar var.
Oysa biz ölmeye ölmeye gidiyoruz hâlâ
ve hâlâ bu maç› almak için baflka bir yol
bulam›yoruz...
Hakk› Yeten
Baba Hakk›
Merhum ‹slam Çupi bir
yaz›s›nda ondan flöyle
bahseder: “Futbol oynad›-
¤› dönemde Befliktafl’›n
her fleyi ondan sorulurdu.
Futbolcusu, tak›m kapta-
n›, golcüsü, kulüp baflka-
n› hatta her maçtan sonra
has›lat› ald›¤› için kulü-
bün veznedar› say›l›yor-
du. Bu kadar gönlü gani
olan, Befliktafl’ta oynad›¤›
sürece hiç para almayan bu siyah-
beyazl› tanr›, öldü¤ü zaman ablas›-
n›n yan›nda yaflayan, do¤ru dürüst
bir mesle¤i bile olmayan gerçek bir
amatördü.”
Ali Artuner
Kalecinin itibar›
“O y›llar›n Göztepe’si futbolcu-yöne-
tici-koyu taraftar-sempatizan bileflimi-
nin tüm semte yay›ld›¤› bir yap› göste-
rir. Futbolcu antrenmandan sonra
kahvede taraftarlarla sohbet eder,
semt sakinleri Halil’in (Kiraz - benzer-
siz bir solaç›kt›) kasab›ndan al›flverifl
eder, Ali’nin (Artuner - Gelmifl geçmifl
en büyük kalecilerden) ma¤azas›ndan
ayakkab› al›r, Fevzi (Zemzem, sant-
rfor) transfer paras› ile yönetici Muhit-
tin Ekiz’in zeytinya¤› ifline ortak olur
ve eski futbolcular, hâlihaz›rdaki fut-
bolcular ve taraftarlar gazozuna maç-
lar yapard›. Anlatmak istedi¤im, gözü
modern dünyaya dönük bir anlay›fl›n
bir semt taban› ile birlefliminin rüya
gibi bir tak›m yaratabildi¤idir.”
‹brahim Kelle
Gökler Hâkimi
Bir süre aya¤›ndan çok ciddi bir sakat-
l›k geçirdi. Öylesine büyük bir sakat-
l›kt› ki bu, hayat›n›n sonuna kadar bir
aya¤› ciddi bir flekilde aksak kald›.
Buna ra¤men ne çok sevdi¤i futbol-
dan uzak kalabildi ne de Beykoz’dan.
45 yafl›na kadar futbol oynad›. Hiç
evlenmedi. Niçin evlenmedi¤i soru-
suna verdi¤i cevap tek aflk›n›n Beykoz
oldu¤unu aç›kça ortaya koyar: “Bey-
koz’da do¤up büyüdüm, Beykoz’da
yaflad›m. Benim anam, babam, çolu-
¤um-çocu¤um hep Beykoz’dur. ‹nflal-
lah Beykoz’da ölürüm…”
Lefter Küçükandonyadis
Onun Gibisi Gelmedi…
“Peki sizce hayat›n›zda att›¤›n›z en
güzel gol hangisiydi?” “Çok gol att›m
ama birini ben de çok be¤enmifltim.
Nice’te oynarken bir Avrupa Kupas›
maç›nda rakibimiz Dinamo Mosko-
va’yd›, kalesinde ise bir dev, Lev Ya-
flin vard›. Orada 1-1 bitti. Fransa’daki
maçta Fasl› sol a盤›m›z sa¤a deplase
olup ceza yay›na bir orta kesti, ben
havalan›p bir dömivole yap›flt›rd›m,
top iç dire¤e vurup d›flar› düfltü. O gü-
ne kadar herhalde öyle bir gol yeme-
mifl olan Yaflin’in bak›fllar›ndan ürk-
tüm gerçi ama, santraya do¤ru kofl-
tum. Arkam› döndü¤ümde, Yaflin ba-
na kofluyordu. Neredeyse iki kat›m,
ürktüm tabiat›yla. Tam karfl›mda dur-
du, iki eliyle kollar›mdan kavrad› ve
beni havaya kald›rarak aln›mdan öp-
tü, yere b›rak›p yanaklar›mdan da.
Ondan sonra her millî maç öncesi, bir
kutu havyar gönderdi bana.”
Cihat Arman
Uçan Kaleci
O, ‹stanbul henüz befl yüz bin nüfus-
luyken futbolun futbol, futbol sevenin
futbolsever, insan›n insan oldu¤u bir
ahir zaman beyefendisiydi. O beye-
fendi ki tehir edilen bir maç s›ras›nda
maç› izleyemeden evine dönecek
olan seyircileri, yo¤un kar ya¤›fl› alt›n-
da tak›m arkadafllar›n›n att›¤› flutlarla
yar›m saatlik bir resital sunmadan
göndermiyordu. Biliyordu ki o seyirci-
ler onun uçuflunu izlemeye gelmiflti
ve kar da ya¤sa f›rt›na da kopsa “Uçan
kaleci” her daim onlar için uçacakt›.
Garbis ‹stanbulluo¤lu
Kald›r›mlar
Garbis ‹stanbulluo¤lu
yakaland›¤› hastal›k ne-
ticesinde 1994 y›l›nda
hayata gözlerini yum-
du. Sessizce yaflad›, ses-
sizce ayr›ld› aram›zdan.
Cem Atabeyo¤lu yazd›-
¤› yaz›da, Garbis’in,
kendisinde millî formal›
foto¤raf›n›n bulunmad›-
¤›n› belirtip, Atabeyo¤-
lu’na “E¤er varsa sende
vard›r” diye haber gön-
derdi¤ini belirtiyor. Cem Ata-
beyo¤lu foto¤raf› bulup ken-
disine gönderince, cevab› bir
o kadar dokunakl› oluyor Te-
nekeci Garbis’in: “Ölünce
mezar›ma konulmas›n› vasi-
yet edece¤im foto¤raf›m bu.”
Basri Dirimlili
Leyla’dan Geçme Fasl›
Benim kendi ad›ma en be¤endi¤im
foto¤raf› kafl›ndan kan s›zm›fl (belki de
orada kurumufl), sa¤ eliyle sol omzu-
nu tuttu¤u yani bize sol omzunun da
hasar gördü¤ünü anlatan resmi. Birine
bir fleyler söylerken veya derdini anla-
t›rken formas›n›n aç›k yakal› durufluy-
la b›çk›n bir hal alan ifadesiyle ya bi-
ze sesleniyor “Bu daha ne ki?” diye ya
da ayn› foto¤raf›n üzerine kaz›nan
Turgut Uyar dizelerini okutuyor “Afl-
k›n ad› geçmez ama belle¤in bir yer-
lerindedir/Çocuk gibi defne dal› gibi
rüzgar gibi bir fley olarak/Lamban›n
sönmesini durdurur ocaktaki atefli ta-
zeler/Susulur sayg› duyulur oturulur
oturulur…”
Metin Oktay
Tek Kral
Baflka bir zaman›n beyefendisiydi o,
yumuflas›n diye ayakkab›lar›n› zeytin-
ya¤›na yat›ran bir kufla¤›n. Bize yine
de çok fley ö¤retti, mesela sadece gol
atmakla kral olunamayaca¤›n›. O tek
krald›, hâlâ da öyle. Ertu¤rul Dilek’in
yönetti¤i bir maç s›ras›nda kendisin-
den al›nt›layarak aktar›rsak flöyle bir
olay cereyan etmiflti: “1960’l› y›llarda
Ali Sami Yen Stad›’nda Galatasaray-
PTT karfl›laflmas›n›n
89. dakikas› oynan›r-
ken çamurdan adeta
gülle gibi olmufl bir
top, ben de ceza ala-
n›n›n köflesindeyim.
Eforun azald›¤› bu
dakikalarda ceza ala-
n›n›n önünden yük-
selip bir kafa vurdu ki
topu a¤larda gördü-
¤ümde flaflk›nl›¤›m-
dan bir süre orta ala-
n› gösterememifltim.”
112
TamSaha
Futbol nostaljisi son y›llarda hepimizin gönlünü çeliyor. Nostalji yapman›n zaten ayr› bir
zevki vard›r. Ama söz konusu olan futbol oldu¤unda bu bir ihtiyaç haline geliyor. Çünkü
bugünün futbolunda geçmiflin izleri giderek siliklefliyor ve eskinin de¤erleri azald›kça güzelim
oyuna atfetti¤imiz de¤erler de giderek yitiyor. O yüzden geçmifli okumak belki her
zamankinden daha de¤erli bugünlerde. Cem Zamur’un TamSaha’da yay›nlanan yaz›lar›ndan
derledi¤i “Onun Gibisi Gelmedi” kitab› o eski günlerin izinden gidiyor.
Onun gibisi gelmedi
C
TamSaha
113
Kitap
Ba¤›fl Erten