Türkiye - İzlanda Maç Kitabı
Millî Takımımız karanlık tünellerden çıkarak EURO 2016 finallerine katılma biletini cebine atarken, en kritik galibiyetlerden birisini Konya’da İzlanda karşısında elde etti. Önce Hollanda’yı 3-0 yenen, ardından Çek Cumhuriyeti deplasmanından 2-0’lık galibiyetle dönen Millî Takımımız, adeta kuyunun dibinden çıkmış, İzlanda’yı yendiği takdirde Fransa’daki finallere direkt katılabilecek duruma gelmişti. 13 Ekim’de Konya’da müthiş coşkulu bir taraftar kitlesinin önüne çıkan on birimiz rakip karşısında baskı kurmaya değil, savunma arkasında bulunacak boşluklardan gol çıkarmaya dönük bir yapıdaydı. Volkan Babacan - Şener Özbayraklı, Serdar Aziz, Hakan Balta, Caner Erkin - Ozan Tufan, Selçuk İnan, Oğuzhan Özyakup - Volkan Şen, Hakan Çalhanoğlu, Arda Turan’dan oluşan ve tipik bir santrforun yer almadığı on birimiz, 65. dakikada Riga’dan gelen Kazakistan’ın gol haberiyle artık ipleri tamamen eline alıyordu. Atılacak bir gol bize Fransa kapılarını açacaktı. Bu arada Oğuzhan Özyakup’un yerine Gökhan Töre, Hakan Çalhanoğlu’nun yerine Cenk Tosun, Volkan Şen’in yerine de Umut Bulut oyuna girmiş ve takımımız çift santrfora dönmüştü. Ama 78. dakikada hiç beklenmedik bir şey olacak, kaptırdığı bir topun ardından Bödvarsson’a sert bir faul yapan Gökhan Töre kırmızı kart görerek takımımızı 10 kişi bırakacaktı. Tamam, play-off bileti cebimizdeydi ama bizim dışımızdaki bütün olaylar bu kadar lehimize gelişirken İzlanda’yı yenip de Fransa’ya direkt gidememek kabul edilebilecek gibi değildi. Nitekim dakikalar 89’u gösterirken takımımız İzlanda ceza sahasının sağ ön bölgesinden bir serbest vuruş kazandı. Son üç maçta attığı iki golle takımımızın bu noktaya gelmesinde büyük pay sahibi olan Selçuk İnan, karşısındaki barajın üzerinden aşırtarak kaleye gönderdiği topla destanın son noktasını koyacak ve 1-0’lık galibiyetle Millî Takımımızın Fransa biletine vizeyi basacaktı. İzlanda ile 2018 Dünya Kupası elemelerinde de aynı gruba düştük. Hırvatistan ile Ukrayna beraberliklerinin ardından ilk yenilgimize de İzlanda deplasmanında uğradık. Konya’daki 2-2’lik Ukrayna beraberliğin ardından Reykjavik’e uçan Millî Takımımızı zorlu bir yolculuğun yanı sıra aniden karşı karşıya kaldığı kış şartları da bekliyordu. Ukrayna maçına iki pivot santrforla çıkan Millî Takımımız bu defa santrforsuz oynuyordu. Kaleyi Volkan Babacan korurken, savunma dörtlüsü Şener Özbayraklı, Ömer Toprak, Mehmet Topal ve Caner Erkin’den oluşuyor, orta alanı Ozan Tufan, Kaan Ayhan, Hakan Çalhanoğlu üçlüsü kontrol ediyor, forvette ise Yasin Öztekin, Emre Mor, Volkan Şen gibi üç çabuk ve adam eksiltebilen oyuncu yer alıyordu. Oyun İzlanda’nın baskısıyla başladı. Kazandıkları her duran topu, kaleye yakın mesafeden kazanılan taç atışları dâhil ceza sahamıza yollayan İzlandalılar, fizik üstünlüklerini bu şekilde kullanmak istiyor, savunmamızdan dönen topları da kolay toplayarak kalemizin önünde cirit atıyordu. Dakikalar 42’yi gösterirken talihsiz bir golü kalemizde görecektik. Sağ kanatta topla buluşan Johann Gudmundsson çalımlarla ceza sahamıza sokulurken Elmar Bjarnason’u görüyor, bu oyuncunun auta çıkacak kötü vuruşu Ömer Toprak’a çarpıp Volkan Babacan’ı da yanıltarak ağlarımıza gidiyordu: 1-0. Henüz bu golün şokunu atlatamadan iki dakika sonra ikinci golü de kalemizde gördük. 44’üncü dakikada Volkan Babacan’ın aut atışı orta alan yuvarlağının İzlanda bölümüne düşerken stoper Kari Arnason kafayla uzun bir pas veriyor, savunmamızın arkasına hızlı bir koşu yapan Finnbogason farkı ikiye çıkartırken maçın skorunu da belirliyordu. 2-0. 2018 Dünya Kupası elemelerinde İzlanda ile Eskişehir’de oynadığımız rövanş maçını da ne yazık ki 3-1 kaybettik. Grupta altıncı maçların sonunda Hırvatistan ve İzlanda 13’er puanla zirveyi paylaşırken, biz de 11 puanlı Ukrayna ile birlikte bu ikiliyi yakından takip ediyorduk. Öyle bir noktaya gelmiştik ki kalan dört maçımızı kazanmak bizi direkt Rusya’ya çıkartacaktı. Bu arada Fatih Terim’le yollar ayrılmış, takımın başına Mircea Lucescu getirilmişti. Lucescu yönetimindeki ilk maçımızda Ukrayna’ya deplasmanda 2-0 yenilsek bile önce Finlandiya’nın İzlanda’yı mağlup etmesi, sonra o İzlanda’nın Ukrayna’yı yenmesi ayakta kalmamıza yardımcı olmuştu. Tabiî asıl faktör bizim Eskişehir’de Hırvatistan’a 1-0’lık skorla diz çöktürmemizdi. Hırvatistan’ı tarihimizde ilk kez yenmemizle sonuçlanan o maç sayesinde ipler bir kez daha elimize geçmişti. Artık kendi göbeğimizi kendimiz kesebilecek, İzlanda ve Finlandiya’yı yendiğimiz takdirde en azından grup ikinciliği üzerinden play-off’a gidebilecektik. Millî Takımımız, İzlanda karşısında sahaya alışıldık 4-2-3-1 düzeniyle çıkarken, kalemizi Volkan Babacan koruyor, savunma dörtlüsünü Kaan Ayhan, Mehmet Topal, Çağlar Söyüncü, Caner Erkin oluşturuyor, orta sahayı Nuri Şahin ve Emre Belözoğlu kontrol ederken, tek santrforumuz Burak Yılmaz’ın arkasında Cenk Tosun, Oğuzhan Özyakup, Arda Turan üçlüsü görev yapıyordu. İzlanda ise yıllardır ezberlenmiş bir kadroyla ve 4-4-2 dizilişinde artık klasikleşen çift santrforuyla sahadaydı. Ne yazık ki İzlanda oyunun kontrolünü Millî Takımımıza bıraksa da oynadığı direkt futbolun semeresini görecek, 32. dakikada Johann Gudmundsson’la öne geçip 39’uncu dakikada Birkir Bjarnason’un golüyle de devreyi 2-0 önde tamamlayacaktı. Rakibimiz 50. dakikada stoperlerinden Kári Arnason’la bir gol daha bulup 3-0 kazanacak ve bize de kaçan Rusya biletinin ardından hüzünle bakmak düşecekti. İçinde bulunduğumuz EURO 2020 elemelerinde Konya’da Fransa’yı 2-0 yenerken oynadığı futbolla da İzlanda maçı için büyük umutlar taşıyan Millî Takımımız, Reykjavik’te ne yazık ki bir kez daha hüsranla karşılaştı ve rakibine 2-1 yenildi. Takımımız kalede Mert Günok, savunmada Zeki Çelik, Kaan Ayhan, Merih Demiral, Hasan Ali Kaldırım, orta sahada Ozan Tufan, Dorukhan Toköz, İrfan Can Kahveci, ileride de Kenan Karaman, Burak Yılmaz, Hakan Çalhanoğlu on biriyle sahadaydı. Millîlerimizin Fransa karşısındaki bütün olumlu taraftarlarını bu defa İzlandalılar yüklenmişti. Bir makine düzeni içinde alanı daraltıp oyuncularımızın üçüncü bölgeye sızmasını önlüyor, çok hızlı ataklarla da kalemizde önemli tehlikeler üretiyorlardı. Arka arkaya girdikleri pozisyonların semeresini de 21. dakikada klasik bir İzlanda golüyle aldılar. İzlanda takımı en tehlikeli yönü olan duran top silahını kullanıyor, sağ kanattan kazanılan serbest vuruşta Johann Gudmundsson'un sağ ayak içiyle arka direğe kestiği topu stoperlerinden Ragnar Sigurdsson kafayla ağlarımıza gönderiyordu: 1-0. Birçok gol fırsatını kullanamayan İzlanda, ikinci golüne yine bir duran top organizasyonuyla kavuşacaktı. Mert’in kornere çeldiği topun ardından üst üste iki köşe vuruşu kullanan İzlanda, bunların ikincisinde sol taraftan Gylfi Sigurdsson’la altı pasın üzerindeki Bjarnason’u görüyor, bu oyuncunun kafayla arka direğe aşırdığı topu Ragnar Sigurdsson bir kez daha kafayla filelerimize yolluyordu: 2-0. İki farklı yenilginin ardından biraz toparlanan ve oyunu İzlanda kalesinin önüne yığan Millî Takımımız, 40’ıncı dakikada farkı bire indirecekti. Kalabalık bir biçimde gidip İzlanda kalesini bunalttığımız bir anda Ozan Tufan’ın şutu savunmaya çarpıp kornere çıkıyor, sağ kanattan İrfan Can Kahveci'nin kullandığı köşe vuruşuna altı pasın önünde iyi yükselen Dorukhan Toköz topu kafayla arka direğe aşırıp ilk yarının skorunu 2-1 olarak belirliyordu. Ancak ikinci yarıdaki çabalarımız sonucu değiştirmeye yetmeyecek ve Millî Takımımız gruptaki ilk yenilgisiyle tanışacaktı. 38 39 Bir peri masalı Eskişehir’de hayal kırıklığı Umduğumuzu bulamadık Kuzeyde buz kestik
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==