Türkiye - Sırbistan Maç Kitabı
bu heyecana katılmak çeker onları. Balkan Kupası, Komşu Kupası gibi turnuvalarla hazırlandıkları Dünya Kupası’na doğru yola çıkarlar. Uruguay’da beklentiler düşüktür. Ama şahlanır Yugoslavya. Brezilya ve Bolivya’yı geçip ikinci tura çıkar. Beck’li, Marianoviç’li kadro zoru başarmıştır. Gerçi ikinci turda şampiyon Uruguay onları tam altı golle hezimete uğratır ama oraya kadar yükselmek bile teselli eder Yugoslavya’yı. 1934 ve 38 Dünya Kupası finallerine gidemeyen Yugoslavya, 1950 Dünya Kupası’nda İsviçre’yi 3-0, Meksika’yı 4-1 yense de Brezilya’ya 2-0 kaybedince elenir. 1954 Dünya Kupası’na katılmayı başaran Yugoslavlar, tuhaf bir grup sisteminin uygulandığı 1954 Dünya Kupası’nda Fransa’yı 1-0 yenip Brezilya ile 1-1 berabere kalırlar. Brezilya ise Yugoslavya’nın karşılaşmadığı Meksika’yı 5-0 mağlup ettiği için averajla öne çıkıp grup birincisi olur. Ama Yugoslavya da ikinci sıradan çeyrek finale yükselir. Lâkin Cenevre’deki maçta, finalde Macarları devirecek olan Federal Almanlara 2-0 yenilir ve yine evlerine dönerler. Yugoslavya, 1958 Dünya Kupası’nda da bir kez daha çeyrek finale çıkmayı başarır. Fransa, Paraguay ve İskoçya ile eşleştikleri grupta İskoçya ve Paraguay ile berabere kalırken, 3-2 yendikleri Fransa’nın ardından averajla ikinci olup son sekiz takım arasına kalırlar. Karşılarına bir kez daha Federal Almanya çıkar ve 1-0’lık yenilgiyle yine hüsran yaşarlar. Bu arada 1948, 1952 ve 1956 Olimpiyatlarında final oynayıp kaybeden Yugoslavya, 1960’ta Olimpiyat altınını boynuna takar ve ayrıca aynı yıl ilk kez düzenlenen Avrupa Şampiyonası finallerinde de yerini almayı başarır. Başarır diyoruz çünkü o günkü statü gereği elemeler sonucunda finallere dört takım katılabilir. Ev sahibi Fransa ile oynadıkları yarı final, tarihin unutulmazları arasına girmiştir. 55. dakikasını 3-1, 75. dakikasını da 4-2 geride tamamladıkları müsabakayı 5-4 kazanarak finale çıkarlar. Sovyetlere karşı verdikleri şampiyonluk mücadelesini ise 1-0 öne geçmelerine rağmen uzatmalarda 2-1 yenilerek kaybeder ve ikincilikle yetinirler. Artık demini bulan o kadro Şili’de düzenlenen 1962 Dünya Kupası’nda da dördüncü olmayı başarır. Grupta Sovyetlere 2-0 yenildikten sonra Uruguay’ı 3-1, Kolombiya’yı da 5-0 yenerek ikinci sırayı alır ve çeyrek finale çıkarlar. Ne tesadüftür ki karşılarında yine Federal Almanya vardır. Bu defa Petar Radaković’in golüyle 1-0 kazanıp son dört takım arasına kalırlar. Ancak yarı finalde Çekoslovakya’ya 3-1 yenilip final şansını yitirdikten sonra üçüncülük maçında da son dakika golüyle ev sahibi Şili’ye 1-0 mağlup olup dördüncü sırayı alırlar. Art arda başarılar kazanan kadronun yaşlanıp sahneden çekilmeye başlamasıyla birlikte bir bocalama sürecine giren Yugoslavya, 1964 Avrupa Şampiyonası ve 1966 Dünya Kupası finallerine katılamaz. EURO 1968’deki dönüşleri ise muhteşem olur. İtalya’da düzenlenen turnuva yine elemeler sonucu dört takımın katıldığı bir Final Four düzenindedir. İki yıl öncesinin dünya şampiyonu İngiltere ile karşılaştıkları yarı finali, Kızılyıldız efsanesi Dragan Džajić’in golüyle 1-0 kazanıp finalist olurlar. Ev sahibi İtalya ile oynadıkları finalde yine Džajić’le öne geçseler de Domenghini’nin 80’deki golüne engel olamazlar. Uzatması da 1-1 biten maçın ardından statü gereği ikinci bir final daha oynanır ve iki gün sonra sahnelenen bu finali 2-0 kaybeden Yugoslavya, bir kez daha Avrupa ikinciliğinde kalır. 1970’teki Dünya Kupası finalleri ile EURO 1972’yi ıskalayan Yugoslavya, 1974 Dünya Kupası’nda bir kez daha büyük sahneye çıkar. Almanya’da düzenlenen finallerde Yugoslavya, Brezilya ve İskoçya arasında oynanan üç maç da beraberlikle bitince sıralamayı, bu takımların Zaire ile yaptıkları müsabakalar belirler. Yugoslavya, Zaire’yi 9-0 yenerek Dünya Kupası’nın en farklı üç galibiyetinden birisinin sahibi olurken grupta da ilk sırayı alır. Zaire’yi 2-0 yenebilen İskoçya elenirken, Afrika ekibini 3-0 mağlup eden Brezilya ise ikinci sırayı alarak son sekize kalır. 1974 Dünya Kupası’nda bu tur da eleme değil grup maçları sistemiyle oynanmıştır. Yugoslavya, bu defa Demokratik Almanya, Polonya ve İsveç’le oynadığı üç maçı da kaybeder ve daha ileriye gidemez. EURO 1976 ise Yugoslavya’da düzenlenir. Beklenti bu defa şampiyonluktur elbette. O dönemde ev sahibi takımın direkt katılımı söz konusu olmadığından, eleme sürecinden geçen Yugoslavlar, Kuzey İrlanda, İsveç ve Norveç’le paylaştığı grubu beş galibiyet, bir yenilgiyle ilk sırada tamamlar ve final biletini alır. Yugoslavya’yı yenebilen tek takım Kuzey İrlanda olmuştur. Yugoslavlar yarı finalde, gedikli rakipleri Federal Almanya ile eşleşir. Belgrad’da oynanan maça Yugoslavya fırtına gibi bir giriş yapıp ilk yarım saat geride kaldığında Danilo Popivoda ve Dragan Džajić’in golleriyle 2-0 öne geçer. Lâkin Almanlar Flohe ve Dieter Müller’in golleriyle normal sürede 2-2 beraberliği sağlayıp uzatma bölümünde hat-tricki tamamlayan Müller’le 4-2 kazanır ve Yugoslavları büyük bir şoka uğratır. Yugoslavya, bu moral bozukluğu ile Hollanda’ya da uzatmalarda 3-2 yenilip dördüncü sırada kalır. 1978 Dünya Kupası ve 1980 Avrupa Şampiyonası finallerini uzaktan seyreden Yugoslavya, 1982 Dünya Kupası finallerinde ise yerini alır. Kuzey İrlanda, İspanya ve Honduras’lı grupta ilk iki sıranın favorileri İspanya ve Yugoslavya olsa da sürprizi Kuzey İrlanda yapar. İrlanda’nın dört puanla lider tamamladığı grupta Yugoslavlar, İspanya’nın da averajla gerisinde kalıp elenir. 1984 Avrupa Şampiyonası finalleri Yugoslavya için gerçek bir hayal kırıklığı olur. Grupta Belçika’ya 2-0, Danimarka’ya 5-0 ve Fransa’ya da 3-2 yenilip katıldıklarına pişman olarak ülkelerine dönerler. 1986 Dünya Kupası ile EURO 1988’e ise bilet alamazlar. O yıllarda Sırp kontenjanından Savicevic, Mihajlovic, Jugovic ve Belodedici, Hırvat Prosinecki, Boşnak Şabanoviç ve Makedon Pançev’le müthiş bir kadro kurup 1991’de Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kazanacak olan Kızılyıldız, aynı zamanda Yugoslavya Millî Takımı’nın da belkemiğini oluşturur. Yugoslavya da Kızılyıldız’ın bu zaferinden bir yıl önce 1990 Dünya Kupası’nda bir kez daha çeyrek final görür. İtalya’daki turnuvada Federal Almanya, Kolombiya ve Birleşik Arap Emirlikleri ile eşleşen Yugoslavlar, Almanlara 4-1 yenilerek başladıkları grupta Kolombiya’yı 1-0, BAE’yi de 4-1 mağlup ederek ikinci sırayı alır ve son 16 turuna çıkar. Bu turdaki rakip İspanya’dır. Normal süresi 1-1 bitip uzatmaya giden maçı Dragan Stojković’in golleriyle 2-1 kazanıp çeyrek finale yükselirler ancak Arjantin’le oynadıkları bu turda şans yanlarında değildir. Normal süresi ve uzatmaları golsüz sona eren maçın sonunda seri penaltılarda 3-2 üstünlük sağlayan Tangoculara boyun eğerler. Sonrası Yugoslavya için bir felâkettir. Savaş bir kara bulut gibi çöker o topraklara ve parçalanma başlar. Bosna-Hersek, Hırvatistan, Slovenya ve Makedonya’nın birer birer ayrılmasıyla Sırplar ve Karadağlılar Yugoslavya Federal Cumhuriyeti ismiyle yola devam eder. Yugoslavya bu süreçte elemelerini kazandığı EURO 1992 finallerinden men edilir. 1994 Dünya Kupası ve EURO 1996’ya da yasaklı oldukları için katılamazlar. Bu yeni Yugoslavya’nın uluslararası turnuvalara geri dönüşü 1998 Dünya Kupası finalleri ile olur. Elemelerde Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Faroe Adaları ve Malta’yı geride bırakıp, lider İspanya’nın ardından ikinci olarak Fransa’daki finallere bilet alırlar. Almanya, İran ve ABD ile paylaştıkları grupta İran ve ABD’yi 1-0 yenip Almanya ile de 2-2 berabere kalarak gruptan çıkarlar. Almanya maçını da 2-0’lık galibiyetten beraberlikle kapattıklarını ekleyelim. Miroslav Dukić, Vladimir Jugović, Dejan Savićević, Predrag Mijatović, Dragan Stojković, Siniša Mihajlović, Savo Milošević, Dejan Stanković’li o kadro geleceğe dair büyük ümitler taşısa da son 16 turunda Hollanda engeline takılır. Uzun süre 1-1 giden maçın 90+2’sinde Davids’le bir gol bulan Hollanda 2-1 kazanıp Yugoslavların rüyasını bitirir. EURO 2000’de Yugoslavya’yı bu isimle son kez sahnede görürüz. Finallerde Slovenya ile 3-3 berabere kalıp Norveç’i 1-0 yenen Yugoslavlar, uzatma dakikalarında yedikleri iki golle 4-3 yenildikleri İspanya’nın adından ikinci olarak çeyrek finale çıkar. Lâkin bu noktada onları bir hezimet beklemektedir. Hollanda karşısında 6-1’ik yenilgiyle dağılır ve evlerine dönerler. 2002 Dünya Kupası ve EURO 2004’e katılamayan Yugoslavlar, 2006 Dünya Kupası’nda ise Sırbistan-Karadağ ismiyle boy gösterir. Bu yeni isimli katılım hiç iyi bir netice vermez. Hollanda’ya 1-0, Arjantin’e 6-0, Fildişi Sahilleri’ne de 3-2 yenilip grubu puansız tamamlayarak elenirler. Sırbistan dönemi Karadağ’ın da ayrılmasından sonra, Yugoslavya’nın ana mirasçısı olan Sırplar, EURO 2008 elemelerinden itibaren turnuvalara Sırbistan Millî Takımı olarak katılıyor. Sırplar bu süreçte Avrupa Şampiyonası finallerine gidemezken, Dünya Kupası finallerinde iki defa yer aldı. EURO 2008 elemelerini geçemeyen Sırplar, 2010 Dünya Kupası elemelerinde müthiş bir performans gösterip, Fransa, Avusturya, Litvanya, Romanya ve Faroe Adalarının önünde grubunu ilk sırada bitirdi. Ancak Güney Afrika’da hiç beklemedikleri bir sonuçla karşılaştılar. Gana’ya 1-0 yenildikten sonra Almanya’yı aynı skorla mağlup ettiklerinde, “Artık Avustralya’yı yenip gruptan çıkarlar” diye düşünenleri hayal kırıklığına uğrattılar. Avustralya’nın 2-0 öne geçtiği maçta bir golle karşılık verip 2-1 yenilerek grubun son sırasında kaldılar. EURO 2012 ve 2016’nın yanı sıra 2014’teki Dünya Kupası finallerine de vize alamayan Sırbistan, 2018 Dünya Kupası’nda ise bir kez daha boy gösterdi. Elemelerde İrlanda Cumhuriyeti, Galler, Avusturya, Gürcistan ve Moldova’yı arkasında bırakıp altı galibiyet, üç beraberlik ve bir yenilgiyle 21 puan toplayan Sırbistan, grubunu ilk sırada tamamladı. Finallerde ise onları yeni bir hayal kırıklığı bekliyordu. Kosta Rika’yı 1-0 yenerek 26 27 1974 Dünya Kupası’nda Yugoslavya ile Brezilya’nın mücadelesinden bir kare... Sırbistan 2018 Dünya Kupası’na grubunu ilk sırada bitirerek katıldı. Elemelerdeki Avusturya maçından bir enstantane...
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==