TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Zeki Yıldırım: "Yetinme, sabret ve düzenli yaşa"
3.05.2017
Zeki Yıldırım: "Yetinme, sabret ve düzenli yaşa"
Geri
İleri

Antalya'da doğdu, çocukluğundan beri tribünden izlediği Antalyaspor'un kaptanı oldu. Antalya'nın plakası olan 7 numaralı formanın sorumluluğunu taşıyor ve bir gün Millî Takım formasını giymenin hayallerini kuruyor. Başarılı orta saha oyuncusu bugünkü noktaya gelmesinin sırlarını paylaşırken kariyer öyküsünü de TamSaha'ya anlattı.

Şehir takımlarında o şehrin çocuklarının oynaması önemlidir. Sen de Antalyaspor'da oynayan bir Antalyalı olarak şehrin gurur duyduğu bir oyuncusun. Çocukluğundan bahsetmek istiyoruz öncelikle. Nasıl bir çocukluktu seninkisi?

Çocukluğum Antalya'nın Muratpaşa İlçesi Soğuksu Mahallesi'nde geçti. Mahalle takımında sürekli maç yapardık. Çocukluğumda yalnızca bir futbol topu ve ihtiyaç hissettiğimde eve çıkıp bir bardak su içme durumum vardı. Çocukluğu çok özlüyorum. Aslına bakarsanız hayatımın her evresinde futbol vardı. Plastik top bulursak plastik topla oynardık. Plastik top yoksa ne bulursak o bizim için top olurdu. Çok güzel zamanlardı. Okulda teneffüs zili çalınca tenis topuyla futbol oynamak için koşarak bahçeye çıkardık. Çantamıza büyük bir top koyup okula sokamadığımız için tenis topu, boyutu nedeniyle bizler için ideal bir toptu.

O zamanlar sınıf arkadaşlarınla farkın var mıydı futbol konusunda?

Evet. Üçüncü sınıfta beden eğitimi öğretmenimiz Sedat Öztokmak beni okul takımına aldı. Filiz lisansım bu vesileyle çıkmış oldu. Sonrasında da okul takımıyla katıldığım bir turnuvada beni izleyen ve beğenen Yolspor'un antrenörü Musa Yüksel ile Mustafa Hoca sayesinde amatör takım Yolspor'a geçtim.

İlk kez maç izlemeye kiminle gitmiştin?

Arkadaşlarımla Atatürk Stadı'na Antalyaspor'u izlemeye gitmiştim. Genelde Antalyaspor'un her maçına giderdim. Karşılaşmaları Adopen'den de izlediğim oldu. Aslına bakarsanız stadın birçok yerinde taraftarla iç içe birçok maçı izlediğimi söyleyebilirim.

Maç çıkışlarında A takım oyuncularını bekler, onlarla iletişim kurmak için heyecanlanır mıydın?

Onları yakından da görmek isterdik. Yakından nasıl göründüklerini merak ederdik. Aslına bakarsanız yaşımız küçüktü ve yalnızca futbolcu sevgisiyle maça gidiyorduk. Hatta maça kaçak girmişliğim bile vardır (gülüyor). Ama onları görmek gerçekten günümüzdeki kadar kolay değildi. Onlara imrenerek bakardım.

O yaşlarda kimin gibi top oynamanın hayalini kuruyordun?

Emre Belözoğlu'na hayrandım küçükken. Onu ve futbolunu çok örnek aldığımı söyleyebilirim.

Senin için Samuel Eto'o'yla oynamak bir hayal miydi?

Yıllar önce, "Samuel Eto'o ile oynayacaksın" deselerdi, "Şaka yapıyorsunuz, dalga geçmeyin" derdim. Kariyeri belli ve çok üst düzey bir futbolcuyla aynı takımda oynamak benim için büyük bir gurur. Ama şunu da eklemeliyim ki, bunu kimse düşünemezdi. Takımımıza çok değer kattı ve onunla beraber oynamaktan çok mutluyum.

Bu sezon Antalyaspor'a bakıldığında özellikle ikinci yarıda birbirine kenetlenmiş ve oldukça uyumlu bir takım izliyoruz. Bunu neye borçlusunuz?

Biliyorsunuz ki sezona pek de iyi başlamadık. Bunun da verdiği bir stres vardı ilk 7 hafta. Antrenör değişikliğinin ardından gelen çıkış grafiğiyle beraber takımda köklü değişiklikler meydana geldi. Hocamızın çok büyük emeği var. Daha çok arzulayan bir takıma dönüştük, idmanlarda bile daha agresif bir sistemle çalışır olduk. Maçlardaki başarılı birlikteliğin sırrını ise size skorla savaşmak şeklinde özetleyebilirim. Çünkü Süper Lig, savaşıp mücadele etmezsen bir maç bile kazanmanın imkânsız olduğu bir lig. Çok şükür ki şu an iyi yerlere geldik. Ama daha lig bitmedi. En iyi yerde bitirme hedefindeyiz.

Antalyaspor kariyerin boyunca Mehmet Özdilek, Samet Aybaba, Fuat Çapa, Yusuf Şimşek ve Jose Morais ile çalışma fırsatı buldun. Rıza Hocaya baktığında fark olarak neleri görüyorsun?

Rıza Hoca daha kompakt takım istiyor. Maçlarda ise ilk dakikadan uzatmaların son anına kadar mücadele etmemizi ve konsantrasyonumuzu korumamızı istiyor. İdmanlarda da maçta da çok disiplinli olduğunu söyleyebilirim. Ancak aynı zamanda neşeli bir kimliğe de sahip. Bizlerle tek tek ilgileniyor, sohbetler ediyor. Bu disiplini de takıma yansıyor. Hocamızın futbolculuk kariyerindeki hırs ve disiplinini teknik adamlık hayatına da yansıttığını görüyoruz.

Bu kadar kısa sürede Rıza Hocanın sana kattığı özellik nedir?

Rıza Hoca, bana doyumsuzluğu kattı. Bunun yanı sıra kabullenmemeyi de öğretti diyebilirim. Mağlupken tekrar ayağa kalkmayı ve mücadele etmeyi öğretti.

7 numaranın sorumluluğunu taşıyorsun. Musa Nizam'dan sonra 7 numaralı formayı sen giymeye başladın. 7 numaranın yükü ağır diyebilir miyiz?

Antalyalı bir kardeşimden 7 numaralı formayı devraldım. Zaten 7 numaralı formanın Antalya'da yetişmiş bir futbolcuda olması hem taraftarımız hem de formayı giyen için, çok büyük değere sahip. Yükü derseniz, tabiî ki de ağır. Bir Antalya simgesini sırtında taşıdığını her maçta ve idmanda hissediyorsun. Bu gurur verici olduğu kadar zor da bir yük. Kulübün ve taraftarımızın bana verdiği desteği boşa çıkarmamak için elimden geleni yapacağım.

Profesyonel hayatının başlangıcında Trabzonspor'a attığın bir gol var. O golden sonra nasıl tepkiler almıştın?

O golü attığımda 22 yaşındaydım. Aslına bakarsanız, gol atmak çok ayrı bir duygu. Bunu yaşamak lâzım. Golden sonra aldığım dönüşler de çok farklı oldu. Yakınlarım, "Böyle gol mü olur?" tarzında cümleler kurdu. Aslına bakarsanız, ben de attığım gole çok sevinemedim. Çünkü maçı kaybetmiştik. Buruk bir sevinçti diyebilirim.

Ela'yı yani kızını kucağınıza aldığında neler hissettin?

Aslında kızımı kucağıma ilk aldığımda hissettiklerimi anlayamamıştım. Aylar geçtikçe hayatımdaki farkını daha da iyi anlamaya başladım. Ona olan sevgim her geçen gün büyüyerek artıyor.

Doğum odanızda Ela'nın formasının hazır olduğunu görüyoruz. Ona doğuştan Antalyasporlu diyebilir miyiz?

Ela, Antalya doğumlu ve Antalyasporlu. Hatta klişe bir lâf ama söylemeden edemeyeceğim, "babasının kızı" (gülüyor).

Şehrinin takımında kaptanlık pazubandını takmak beklediğin bir şey miydi?

Altyapısından yetiştiğiniz bir takımda herkes ilk olarak A takımda oynamak ister. Sonrasında kaptanlığını yapmak ister. En büyük mertebe kaptanlıktır. Allah'a şükür bu da nasip oldu. Çok gurur verici. Bu şehrin sokaklarında büyüyüp, altyapısında yetiştiğin takımın kaptanı olarak sahaya çıkabilmek kelimelerle anlatılmayacak kadar önemli benim için.

Avrupa için mücadele veren bir takımda olmak, bir Anadolu takımı olarak bu mücadeleye ortak olmak desek...

Antalyaspor Avrupa kupalarında olmayı hak eden bir takım. Tesisiyle, stadıyla, yönetimiyle, futbolcusuyla, teknik ekibiyle yani bir bütün olarak bakarsanız Antalyaspor çoktan Avrupa'da olması gereken bir takımdı. Bu sene de hak ediyor. Taraftar desteğini de daha çok hissettiğimiz günler yaşıyoruz. İç saha maçlarımızın yanı sıra deplasmanda bile bizi yalnız bırakmıyorlar. Deplasmanda olsak bile evimizdeki gibi destek görüyoruz ve bize Antalya'da maç oynar gibi hissettiriyorlar. Bir hedefle yola çıktık ve bunu gerçekten çok istiyoruz. Antalyaspor'un Avrupa'da mücadele etmesinin aslında şu şartlarda olağan bir şey olduğunu söylemek mümkün.

Taraftar dedik de, taraftarla aranda farklı bir bağ olduğunu görüyoruz.

Ben aslında Antalyaspor'un taraftarıydım (gülüyor). Eski Atatürk Stadı'nın her tribününde Antalyaspor'un birçok maçını taraftarla iç içe izleyen biriyim. Onların ne istediğini ve orada ne amaçla bulunduklarını biliyorum. Taraftarımız, biraz önce de söylediğim gibi hem iç hem de dış maçlarımızda bizi desteklemeye devam ediyor. Aldığımız puanlarda onların çok ama çok katkısı var.

Futbola birlikte başladığın arkadaşlarının birçoğu bugün başka işler yapıyor. Seni onlardan ayırıp Süper Lig oyuncusu olmanı sağlayan özelliklerin nelerdi?

Açıkçası hedeflerime konsantre olmuştum. Her zaman hedeflerimin peşinden koştum, koşmaya da devam ediyorum. Futbolda yetinmemenin ve sabrın çok önemli yeri var bende. Küçüklüğümden beri gelen düzenli hayatımın da çok etkisi oldu.

Günümüz futbolu orta saha oyuncularından iki yönlü oynamalarını bekliyor. Bu anlamda bakıldığında kendini nasıl bir orta saha oyuncusu olarak tanımlıyorsun? Kendinde eksik gördüğün yönler var mı? Bu eksikleri tamamlamak için neler yapıyorsun?

Artık dünyada orta saha oyuncularının görevi ve önemi artıyor, çoğalıyor. Her geçen gün üstüne koymalısınız. Hücum yönümü daha çok arttırmam gerektiğini düşünüyorum ve dünya çapında örnek aldığım isimlerin maçlarını izliyorum, kitaplarını okuyorum. Kendi oyunuma bunları yansıttığımı düşünüyorum.

Türkiye'nin EURO 2024 adaylığını nasıl değerlendiriyorsun? Ülkemiz yeni statlarıyla avantajlı gibi duruyor. Bu statlardan birisi de Antalya'da. Yeni statlar hakkında neler söylersin?

Ülkemizde harika statlar yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Bunun için devlet büyüklerimize çok teşekkür ediyorum, ülkemize böyle güzel statlar kazandırdıkları için. Bu statların 2024 adaylığımız için çok büyük bir artısı olacaktır. İnşallah adaylığımız kabul edilir ve dünyaya ev sahipliğimizi gösteririz.

Futbol kariyerini nasıl planlıyorsun? Gelecekle ilgili nasıl hayaller kuruyorsun?

Kariyerimde Antalyaspor'un büyük önemi var. Çok büyük kulüp ve çok büyük camia. Antalyaspor tarihinde adımın geçmesini çok arzuluyorum bunun için de elimden geleni yapıyorum. Gelecekte, hedeflerim doğrultusunda yürümek istiyorum. Hâlâ birçok hedefim var ve bunların başında Millî Takım'da oynamak geliyor. İnşallah istediğim düzeye ulaşırım.

Geri
İleri