TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Gamze Nur Yaman: "İstedim, bırakmadım, pes etmedim" 1.01.2022
Gamze Nur Yaman: "İstedim, bırakmadım, pes etmedim"

Beşiktaş'ta başlayan futbol kariyerini ALG'nin ardından Ukrayna'nın Zhilstroy takımında sürdürüyor. 22 yaşındaki millî kaleci kendisini "kaybetmeyi kendisine yediremeyen" birisi olarak tanımlıyor ve "Eğer istiyorsam onu almak için öyle çok çalışırım ki; daha da iyilerini yapmaya uğraşırım. Pandemi oldu, çoğu kişi idman yapmadı. Benim Gaziantep'te tek başıma çalıştığım zamanlar oldu. Yanlışları görerek daha doğruları hedef aldım" diyor.

Röportaj: TamSaha / Rasim Artagan

İstanbul'da 25 Nisan 1999'da doğduğunu biliyoruz. Öncelikle nasıl bir çocukluk geçirdin? Aileni biraz tanıyabilir miyiz?

Annem ve babam İstanbul'da yaşıyor. İkisi de muhasebeciydi, emekli oldular. 12 yaşında bir erkek kardeşim var. O da benim gibi kaleci. Bir de 25 yaşında evli bir ablam var. Gaziosmanpaşa'da doğdum, Sultangazi'de büyüdüm. Çocukluğum hep sokakta geçti. Bir-iki kız arkadaşımın yanında arkadaşlarımın çoğu erkekti. Birlikte sürekli futbol oynuyorduk. Biraz büyüyünce futbolu izlemeye de başladım. Şair Abay Anadolu Lisesi'nde okurken futsal takımımız vardı. Normalde hiç kaleye geçmez, hep hücum oynardım. Kalecimiz yoktu. Reflekslerim iyi diye, "Kaleye geçer misin?" diye sordular.

Reflekslerinin iyi olduğunun o dönemde farkında mıydın?

Yok bilmiyordum. Kaleciliği de hiç sevmezdim. O zamana kadar voleybol oynuyordum. Sonra futsal kız takımı olduğunu gördüm. Beni çağırdılar ve kaleye geçtim. Daha top tutmayı bilmiyorum. Annemleri maça çağırdım. Onlar tabiî voleybol maçı zannediyorlar. Bir geldiler ki ben futsal maçında kaledeyim. Kulüp olarak ilk takımım voleybol takımıydı. Çünkü futbol o zamanlar yaygın değildi. Kadın futbolcu hiç yoktu. Herkes ağzı açık bakıyordu. "Sen futbol mu oynuyorsun, oynama" diyorlardı. Ben de voleybolu seviyordum. Ortaokulda iki-üç sene voleybol oynamıştım.

Demek ki el becerilerini orada geliştirdin.

Evet, orada gelişti. Biz ailecek fanatiğiz abi. Beşiktaşlıyız ailecek… Her maça gidebilirsek gideriz. Böyle bir çocukluk geçirdim. Futbola başlayınca babamın da çok hoşuna gitti. O da çok seviyor, futbolun içinde. Öyle başladım lisede. Sonra Beşiktaş'tan davet geldi. Biz de Beşiktaşlıyız ya… Babam direkt gönderdi zaten.

O günlere geri dönersek futsalda ilk kaleye geçtiğinde ne hissettin?

Çok heyecanlandım. Top tutmayı bilmiyordum. Top gelirse sadece reflekslerimle hamle yapıyordum. Ama sonra yapabileceğimi gördüm ve "Kaleci olayım" dedim. Beşiktaş'ın hocasının çok yakın arkadaşı geldi ve "Beşiktaş'ın kız takımına gitmek ister misin?" diye sordu. Ben de zaten Beşiktaşlıyım. Hemen kabul ettim. Bir kız takımı kuruldu. Sonra 3. Lig'den başladık. Şampiyon olduk, 2. Lig'e yükseldik. Sonra orada da şampiyon olduk ve 1. Lig'e çıktık. Birinci devam ediyoruz. Play-Off'lar var o zaman. 6-7 puan öndeydik. Play-Off'larda şanssız maçlar kaybettik. İkinci olarak bitirdik sezonu… Sonra Beşiktaş'la devam ettim.

Beşiktaş'ta nasıl bir altyapı eğitimi aldın?

Beşiktaş'a ilk gittiğimde kız takımı vardı ama kimse ilgilenmiyordu. İdmanı zor yapıyorduk. Saha bulamıyorduk. Kaleci antrenörüm yoktu. Oyuncular ne yapıyorsa ben de onu yapıyordum. İki-üç sene sonra Beşiktaş'ın kadın futbolu gelişmeye başladı. İlk kaleci antrenörüm Yavuz Aslantepe Hocam oldu… Çok özledim onu da… Takım 3. Lig ve 2. Lig'de mücadele ederken ben pek oynamıyordum. Top tutmayı bilmiyordum ki… 1. Lig'e çıktığımızda anladım ki ben kaleci olmak istiyorum, hatta en iyisi olmak istiyorum. Çok hırslandım çok. O zamanlar U19 Millî Takımı'na da çağrıldım ve iyi performanslar sergiledim.

Seni kim çağırdı?

Suat Okyar Hocam çağırdı.

Millî oyuncu olmak nasıl bir şeydi?

Millî Takım bana değerli olduğumu ve bir şeyleri başarabileceğimi hissettirdi. Suat Hocam beni buna çok inandırdı. Bu kazanma isteğimi o ortaya çıkardı.

Eğitim hayatın ne durumda?

Şair Abay'da başladım; sonra İstek Kaşgarlı Mahmut Okulları'na geçtim ve liseyi orada bitirdim. Sporcu olduğum için bana ayrıcalık tanıyorlardı, çoğu zaman okula gitmeden mezun oldum. Marmara Üniversitesi BESYO Antrenörlük Bölümü'nü kazandım. O zamanlar Beşiktaş'tayım ve okuluma devam ettim. ALG'den teklif alınca Gaziantep'e gitme durumum oldu ama Marmara Üniversitesi kabul etmeyince okulumu Siirt'e aldırmak zorunda kaldım. Oranın futsal hocası oyunculara çok ilgi gösteriyordu. O yüzden okula devam etmek gibi gibi sıkıntım olmadı. Öğretmenlik bölümünü bitireceğim ve bu sene mezun olacağım. ALG'de bir sene oynadım. Şampiyon olacaktık ama pandemiden dolayı lige ara verildi. Şampiyon belirlenmedi ama biz Şampiyonlar Ligi'ne gittik. İlk kez ailemden ayrılmıştım. Normalde ailem korkuyor, beni dışarı yollamak istemiyordu. Hatta babamla tartışarak gitmiştim. Ama şimdi alıştılar ve rahatlar. Yurt dışından dönmemi istemiyorlar.

ALG süreci nasıldı?

Aslında çok büyük bir heyecanla gittim ama sonra ağlamaya başladım. Çünkü ailemi çok aradım. Sonuçta onlara çok alışmışım. Bir-iki hafta çok zor geçti. Ama sonra alıştım. Pandemi araya girince futbol yarıda kaldı ama idmanlara devam ettim Gaziantep'te… Sonra Şampiyonlar Ligi tarihi belli oldu ama benim Ukrayna'ya transfer durumum ortaya çıktı.

Zhilstroy 1 takımına transferin nasıl gerçekleşti?

ALG'den Ukraynalı bir takım arkadaşım aracılığıyla videolarımı göndermiştim. İzledikten sonra kabul ettiler. Ben de bir seçim yapmak zorunda kaldım. Ya Şampiyonlar Ligi'ne gidecek ya da Ukrayna'ya transfer olacaktım. Ailemle konuştum. Ailem, "İlk tercihin yurt dışıydı. Bu senin hedeflerinden birisiydi. Başlaman lâzım" dedi. Ukrayna'ya bu şekilde gittim.

Ukrayna'ya gittiğinde neyle karşılaştın? Nasıl bir ortam vardı?

İdman genelinde çok rahatlar. Her oyuncuda antrenman disiplini var. Hiçbir sıkıntı olmuyor. Antrenman kalitesi çok iyi. Zhilstroy'a ilk gittiğimde nefes alamıyordum. Çok hızlı ve kuvvetlilerdi. Ama tabiî şimdi alıştım ve aynı seviyeye geldim. İngilizce hiç bilmiyorlar. Sadece Rusça biliyorlar. O yüzden anlaşmam biraz sıkıntılı oldu. Rusça öğrenmeye başladım. Çat-pat anlaşıyorum. Anlaşamadığım yerde yine İngilizce konuşuyorum. Onlar da anlıyor sanırım beni…

İki ülke arasında kadın futbolu konusunda nasıl bir fark var?

Bizden daha güçlü ve istekliler. Sadece futbolu düşünüyorlar. Aslında Türkiye'deki durumun kaynağı oyuncular değil. Çünkü Türkiye'de sadece futbolcu değiliz. Aynı zamanda çalışmak durumundayız. Orada herkesin tek işi futbol. Futbol profesyonel düzeyde oynanıyor. Türkiye'de herkesin farklı işi var. Sadece futbola odaklanamıyor.

Maç oynanabiliyor mu orada?

Hiç bitmedi ki… Bir-iki ay durmuşlar. Sonra devam etmişler. Şu an Ukrayna'da devre arası oldu. Şampiyonlar Ligi'nde mücadele ediyoruz.

Birgül Sadıkoğlu da senin takımında…

Evet, benden üç ay sonra da Birgül geldi. Birgül gelmek istiyordu. Ben de hocaya söyledim. O da "Gelsin" dedi. Geliş o geliş. İlk olarak denenmeye geldi ama çok beğendiler ve takımda kaldı.

Orada nasıl bir hayatınız var?

Birgül'le beraber yaşıyoruz. Sabah kalkıp kahvaltımızı yapıyor, idmana gidip geliyoruz. Hep birlikteyiz. Benim için onun gelmesi çok iyi oldu. Çünkü Ukrayna'ya gittiğimde de ağlıyordum (gülüyor). Çünkü orada kimse İngilizce bile bilmiyor. Türkçe de konuşamıyorum. Birgül gelince çok iyi hissettim kendimi. 1.5 senedir Ukrayna'dayım. Orada geçirdiğim süre bana tecrübe, olgunluk, maç tecrübesi ve kuvvet kattı. Bana güven duyduklarını da hissediyor ve çok mutlu oluyorum.

Ne kadarlık sözleşmen var?

İki ay önce sözleşmemi yeniledim. 1 yıllık daha anlaşma yaptım. Şampiyonlar Ligi'nde oynadım. Aslında Beşiktaş ve ALG'de gidemediğim Şampiyonlar Ligi'ne Ukrayna'da gittim. İlk rakibimiz Bulgaristan'dan bir takımdı. 2-1 yendik. İkinci rakibimiz Slovenya'dan bir takımdı. Sonra son 32'ye kaldık. Sadece bir takımla oynayacaktık deplasmanlı. Kıbrıs Rum Kesimi'nin bir takımıyla oynadık. İki maçı da kazandık ve son 16'ya kaldık. Dörtlü gruplar oldu. Bizim grubumuzda Real Madrid, PSG ve İzlanda'dan bir takım vardı. Real Madrid'le ilk maçımızda şanssız bir gol yiyip 1-0 yenildik. Kalede ben vardım. İkinci maçta PSG'ye 5-0 yenildik. Hayatımda ilk defa böyle bir maç oynadım. Çok iyilerdi. Hızlılar, çevikler, kuvvetliler… Sonra İzlanda takımıyla evimizde berabere kaldık. Deplasmanda yendik onları. Son iki maçımızı PSG ve Real Madrid'le oynayacağız.

Kariyer hedefin nedir?

İlk hedefim yurt dışına gitmekti. Ukrayna'ya gittim. İkinci hedefim Şampiyonlar Ligi'nde oynamaktı, onu da oynadım. Daha da iyi geçeceğini düşünüyorum. Sonra da Avrupa'nın güçlü takımlarından birisine gidip kalıcı olmak, kendimi daha çok geliştirmek istiyorum.

Kendini nerede görmek istersin?

Öyle tek bir ülke yok. Fransa olur, İsviçre olur, İspanya olur… Yeter ki Avrupa'da kalıcı olayım. O yüzden güçlü bir şekilde gitmek istiyorum. Futbolda çok ileriye gitmek amacındayım. Sonra öğretmen ya da antrenör olabilirim. Şu anda sadece futbola odaklandım.

A Millî Takım formasını ilk olarak ne zaman giydin?

Geçen sene… Necla Hocam kadroya çağırdı beni… Deplasmanda Slovenya ile oynamıştık.

A millî olmak nasıl bir duygu?

Öncelikle çok heyecan verici bir şey… İlk A millî maçımda çok heyecanlanmıştım. Sahaya çıktığımda elim ayağım titriyordu. Ama maç benim için iyi geçti. Çok gurur vericiydi. Kendini çok iyi hissediyorsun. "Ben buradayım" diyorsun A Millî Takım'da oynayınca…

Bir kaleciye göre kısa boylu sayılırsın. Ama kısa olman üst düzey performans sergilemen için sıkıntı oluşturmuyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsun?

Evet, dediğiniz gibi kısa boylu olmam benim için bir sıkıntıya yol açmıyor. Avrupa'da aslında Real Madrid, PSG gibi takımların kalecilerinin boyları da benim kadar… Belki Barcelona'nın kalecisi benden daha kısadır. Artık uzun boylu kaleci çok yok. Genelde ayağa, paslara, oyun bilgisine bakıyorlar. Boy çok büyük bir etken değil. Ben de çabukluğumu ve oyun bilgimi geliştirmeye çalışıyorum. Açılar üzerine çok çalışıyorum. Boydan gol yiyebilirim. Yememek için doğru açıda durmalıyım. Boyum 1.70. Avrupa'nın en iyi kalecisi Barcelona'nın kalecisi seçildi; boyu benden daha kısa.

Türkiye'den ayrıldın ama Türkiye'deki kadın futbolunun gelişimini yurt dışında oynayan bir oyuncu olarak nasıl değerlendiriyorsun?

Fenerbahçe'nin, Galatasaray'ın, Trabzonspor'un gelmesiyle zaten bir gelişim olacağı belli. Daha büyük şeyler olacak kadın futbolunda… Takımların kendini görmesi lâzım. Taraftarların maçlardan haber alması lâzım. Ben iki sene veriyorum Türkiye'ye… İki sene sonra çok daha iyi şeyler olacak. Büyük takımların olmasıyla rekabet arttı, taraftar sayısı da artacak. Kadınlar daha istekli oynayacak.

Kadın A Millî Takımımız, 2023 Dünya Kupası Avrupa Elemeleri'nde ligleri başlamamış olmasına rağmen 2 galibiyet, 1 beraberlik, 2 mağlubiyet aldı ve 7 puan topladı. Performansı da hemen hemen her maçta yukarı gitti. İsrail maçını 2-0'dan 3-2 çevirdiniz. Bu performansı nasıl değerlendiriyorsun?

Necla Hocanın gelişiyle birlikte bir şeylerin değişeceğini zaten fark etmiştik. Herkes bu işin ciddiyetinin farkında. Kazanmak istiyoruz, adımızı duyurmak istiyoruz. "Türkiye iyi bir takım" dedirtmek istiyoruz. Necla Hoca ve ekibinin gelmesiyle büyük bir adım attığımızı düşünüyoruz. Necla Hocam ve ekibi bizimle gerçekten çok ilgileniyor. Her takıma ayrı taktikle çıkıyoruz. Ne yapacağımızı bilerek sahaya çıkıyoruz. Portekiz maçında da takım ruhu vardı, İsrail maçında da… İçimizde korku yoktu. Birgül'le her maçtan önce konuşuyoruz. "Yenilmeyeceğiz Birgül göreceksin" dedim… Çünkü herkes çok istekli. Kondisyona dayalı çok çalışıyoruz. Avrupa takımlarından en büyük eksiğimiz kondisyon ve kuvvet… Onun dışında tekniğimiz konusunda bir eksik yok. Orta sahamız özellikle çok iyi… Kondisyon ve kuvvet üzerine çalışıyoruz. İleride çok daha iyi işler başaracağımızı düşünüyorum.

Benim öngörüm, bu takımın bir sonraki Avrupa Şampiyonası finallerine katılacağı yönünde. Çünkü herkes gelişiyor.

Ben de böyle düşünüyorum … Voleybol takımımız gibi "Kadın futbol takımı da var" dedirtmek istiyoruz. Türk kadını her sporu yapabilir; bunu göstermek istiyoruz.

Kendine örnek aldığın kaleciler ya da sporcular kimler?

Etkilendiğim bir sporcu yok aslında… Maçları izliyorum. İyi hareketlere, kötü hareketlere bakıyorum. Hepsine ayrı ayrı bakıyorum. Herkesin ayrı bir özelliği var.

Beğendiğin kaleci var mı?

Evet, Barcelona'nın kalecisi Sandra Panos çok iyi bir kaleci… Bir gün karşılıklı oynamayı çok isterim.

Kaleciler yalnız sporculardır… Kaleciliğin psikolojisi, futbolcu psikolojisine göre daha zordur. Sen zor zamanlardan nasıl çıkıyorsun?

Ben biraz zor atlatıyorum kötü sonuçların etkilerini. Bu bir eksik… Üzüntü oluyor. Maç kaybedince iki-üç gün gülemiyorum. Çok hırslıyım ve kaybetmeyi kendime yediremiyorum.

Bu durumun üstesinden nasıl gelebilirsin?

Arkadaşlarımla vakit geçirmek kafamı dağıtıyor. Tek başıma daha çok zorlanıyorum. Spor psikoloğundan yardım almayı düşünüyorum bu konuda… Kalecilik gerçekten çok zor bir iş. Her türlü şeyi düşünüyorsun. Hata yapma lüksün yok. Hata yaparsan ya gol oluyor ya kırmızı kart görüyorsun.

Futsal salonundaki Gamze Yaman'dan bugüne kadar birçok şeyi başardın. Millî oyuncu oldun, yurt dışına transfer oldun… Ama seninle birlikte futbola ya da futsala başlayan birçok arkadaşın bugün başaramadı. Onlara göre neleri farklı yaptın?

Ben asla bırakmadım, asla vazgeçmedim. Ben hırslı birisiyim. Eğer istiyorsam onu almak için öyle çok çalışırım ki; daha da iyilerini yapmaya uğraşırım. Pandemi oldu, çoğu kişi idman yapmadı. Benim Gaziantep'te tek başıma çalıştığım zamanlar oldu. İdmanı asla bırakmadım. İstedim, bırakmadım, pes etmedim. Üzüldüğüm zamanlar oldu. Kötü performans gösterdiğim zamanlar oldu. Bunlara asla takılmadım. Yanlışları görerek daha doğruları hedef aldım.

12 yaşındaki kardeşin senin yolundan yürüyerek mi kaleci oldu?

Evet, beni örnek alıyor. İsmi Kıral Özgür… I'sı var (gülüyor). O 12 yaşında, ben 22 yaşındayım ama arkadaş gibiyiz onunla. Birbirimizle tartışıyor, kavga ediyoruz. Ben onu yaşıtım gibi görüyorum. İyi geçiyor onunla zamanlarımız. Kafa yapımız aynı. Sevdiğimiz şeyler de hoşlanmadığımız şeyler de aynı. Türkiye'ye geldiğim zaman hemen onu dışarı çıkartıyorum. Çok özlüyorum onu.

Ya ablanı?

Ablamı da özlüyorum (gülüyor). Ablamla biraz zıt karakterleriz. Ben spor üzerine, o güzellik üzerine yoğunlaştı. O çok bakımlıdır bana göre…

Kıral Özgür'ü nasıl etkiledin de kaleci oldu?

Benimle birlikte Beşiktaş'ta başladı. Forvet oynuyordu. Sonra bir gün geldi, "Ben de senin gibi kaleci olmak istiyorum" dedi. Ben de "Sen bilirsin ama zor iş; olma bence" dedim. Ama o olmak istedi. Sonra hocasıyla konuştuk. Kaleye geçti ve geçiş o geçiş. Bir daha da çıkmadı kaleden. Beşiktaş'ta başladı. Pandemi girdi araya. Antrenman yapamadı. Babamın arkadaşı var; onun takımında idmanlara gidiyor. Ligleri henüz başlamadı.

Onda nasıl bir potansiyel görüyorsun?

Çok yetenekli buluyorum. Kardeşim diye söylemiyorum ama eğer kafasını kullanırsa iyi yerlerde olacaktır. 12 yaşında ama benimle aynı boyda… Daha da uzayacak diye düşünüyorum.

Çok zaman var ama yine de sormak isterim. Futbol sonrası kendini nerede görüyorsun?

Kendi geçimimi sağlayıp evimde kedilerimle köpeklerimle yaşamak istiyorum. Belki kaleci antrenörlüğü düşünebilirim.

Elindeki dövmeyi sormak istiyorum.

Evet, benim kedim… İsmi Viski… Gaziantep'teyken pandemi zamanında arkadaşım verdi. Ukrayna'ya da götürdüm onu. Şimdi de orada zaten. Arkadaşımın yanında… Ben kamptayken arkadaşım bakıyor. Gittiğimde alıyorum. Onu hep görmek istiyorum. O yüzden dövmesini yaptırdım. Bana güç veriyor. Her maçtan önce öperim…

Ailende sen ve kardeşinden başka sporcu var mı?

Ablam da kalecilik yapmıştı ortaokuldayken… O zamanlar kadın futbolu yoktu, bıraktı. Babam çok koşan bir oyuncuymuş. Sürekli koşarmış.

Bugün ailenle konuştuğunda aranızda nasıl bir sohbet geçiyor?

Eve gittiğimde babamla sürekli futbol konuşuyoruz. "Yurt dışındaki takımlara bakıyor musun? Videolarını hazırlıyor musun?" diye soruyor sürekli. Her gittiğimde bu mevzu geçiyor aramızda… Türkiye'deki her maçıma geliyorlar. Daha iyi yerlere gelmemi istiyorlar.

Futboldan uzaklaşmak istediğinde neler yapıyorsun?

Ukrayna'da biraz zor oluyor. Ama Türkiye'ye geldiğim zaman Kuşadası'ndaki evimize gidiyorum. Sessiz, sakin... Orada kalıyorum. Sessizliği seviyorum. İnsan kafasını dinleyeceği zaman sessiz ortamlar arıyor.

Kedi sevmek dışında hobilerin nedir?

Masa tenisini seviyorum. Yüzmeye bayılırım. Aşırı seviyorum yüzmeyi… Arada Birgül'le dışarı çıkıp basketbol oynuyoruz. Bütün hayatım futbol olmuş…

Fobilerin ne?

Böcekler… Karıncadan, arıdan çok korkarım. Büyük hayvanlardan korkmam ama küçükler beni korkutuyor.

Türkiye'de kadın futbolu geliştiği zaman, teklif gelirse döner misin?

Evet, gelmek isterim. O an neresi uygunsa benim için gelmek isterim. Ama tabiî beş sene sonradan bahsediyorum. 27-28 yaşıma kadar dönmek istemiyorum.

Bu işin maddi boyutunu sormak istiyorum. Avrupa'daki kazançla Türkiye'deki kazanç arasında nasıl bir fark var?

Ukrayna ile Türkiye arasında çok ciddi bir fark yok ama Avrupa ile Türkiye arasında tabiî ki kurdan da kaynaklı çok ciddi bir fark var. Ama genel olarak da oradaki maaşlar çok iyi…

Seni takip eden kız çocuklarına ya da ailelerine ne söylemek istersin?

Çocuğunuzda sporla ilgili yetenek görüyorsanız ona destek olun. Bunu devam ettirin. Bence spor her insanın hayatında olmalı. Yeteneği varsa kesinlikle devam etmeli.

Orjinal boyutları için tıklayınız
Orjinal boyutları için tıklayınız
Orjinal boyutları için tıklayınız