TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Umut Bozok: Piyano çalan gol makinesi 1.04.2022
Umut Bozok: Piyano çalan gol makinesi

Yozgatlı pürmüzisyen bir ailenin Fransa'da doğan çocuğu, Süper Lig'deki ilk sezonunda gol krallığı yarışındaki tek yerli oyuncu. Ligde tutunmaya çalışan Kasımpaşa formasıyla attığı gollerle kendisine A Millî Takım'ın kapılarını açmayı başardı. Fransa'da 2'nci ve 3'üncü liglerde gol krallıkları yaşayan başarılı santrfor, kariyer hikâyesini TamSaha'ya anlattı.

Röportaj: TamSaha / Deniz Adar

19 Eylül 1996 Saint-Avold Fransa doğumlusun. Annen ve baban Fransa'ya nereden göç etmişler? Orada ne işle meşguller?

Annem ve babam Yozgatlı. Annem ev hanımı, kardeşlerimle uğraşıyor. Babam da kaynakçı.

Fransa'da nasıl bir çocukluk dönemi geçirdin? Eğitim hayatından ve Türkiye ile olan bağından bahsedebilir misin?

Annem, babam Türk kültürü ile yetiştirdiler beni. Kardeşlerimle beraber Türk kültürü ile büyüdük. Ara sıra Türkiye'ye geliyorduk. En son 2010'da Türkiye'ye geldik ve memlekete gittik ailece. Ama sonra benim için Türkiye'ye gelmek çok zorlaştı. Futbolla ve okulla uğraşıyordum. Fazla zamanımız olmuyordu. Sonra Genç Millî Takımlara gelmeye başladım. Ailece müziği çok severiz. Ben müzikle büyüyüp yetiştim. Bir kardeşim gitarla, diğer kardeşim flüt ve kemanla uğraşıyor, ben de piyano çalıyorum. Ailece müzikle yetiştik, müzik okuluna gittik hep beraber. Babam da saz çalıyor ve şarkı söylüyor.

Ailende sporla ilgilenen birileri var mı?

Ailemde sporu en çok dedem sever. Babam ara sıra koşar ama futbolla hiç arası yok.

2002 yılında Etolie Naborienne takımında futbola başladığını biliyoruz. Futbol tutkun nasıl oluştu? Altyapı kariyerinden bahsedebilir misin?

Aslında dedemin sayesinde futbola başladım. Onların evinin önünde dedemle beraber futbol oynuyordum. Dedemin garajında basketbol topu vardı, futbol oynamaya basketbol topuyla başladım. Sonra beni Etolie Naborienne'e yazdırdılar, orada başladım. 10 sene orada oynadım. Hafta iki kez antrenmanlara gidiyordum. Maçlarıma her zaman dedem, annem ve babam gelirlerdi. O dönemde aklımda profesyonel olmak gibi bir düşüncem hiç yoktu. Zevk almak, mutlu olmak için futbol oynuyordum.

Futbola forvet olarak mı başladın?

Hayır, stoper olarak başladım. Aslında çok komik bir şey… Ben böyle şimdi küçük gibi gözüküyorum ama yaşım küçükken yaşıtlarımın hepsinden daha cüsseliydim. Sonra büyümem durdu. Dediğim gibi, stoper olarak başladım. Sonra U13 veya U14'te önemli bir maçımız vardı. Mutlaka kazanmamız gereken bir maçtı. Maç 0-0 berabere giderken son 10 dakikada hocam beni çağırdı ve "Sen öne geç, bakalım ne yapabiliyorsun" dedi. Öne geçtim ve maçı 3-0 kazandık. Bir gol attım, iki asist yaptım ve ondan sonra her zaman forvet oynadım.

Futbola başladığın dönemde idollerin var mıydı? Hangi oyuncuları beğeniyordun?

Luis Suárez, David Villa, Robin Van Persie ve Karim Benzema'yı çok seviyorum ve izliyorum. Mesela Benzema, defans arkası koşu yapar, merkeze gelir, ben de öyle oynamayı çok severim. Stillerimiz uyuyor.



2013 yılında Metz II takımında oynuyorsun. Profesyonelliğe geçişin nasıl oldu? O zamanki duygularını paylaşır mısın?

Metz II'de beş sene oynadım altyapıda. U15'te başladım, A2'ye kadar oynadım. Fakat Metz'de profesyonelliğe geçemedim. Benim için çok zor dönemdi. Altyapıya gidince ilk hedefim profesyonel olmaktı ama olamadım maalesef, niye bilmiyorum! Altyapıda çok goller atmıştım. Beş sene boyunca 50-60 gol atmıştım. Hedefim Metz'de profesyonel olmaktı, olmadı maalesef ve sonra Metz'den ayrıldım. Marsilya şehrine gittim, orada da 3. Lig'de amatör oynadım. Ondan sonra profesyonelliğe geçtim. Fransa'da sistem Türkiye'ye göre biraz farklı. A2'de genel olarak 2-3 profesyonel oyuncu oynuyor bizimle beraber ama A2'de oynayan oyuncular her zaman profesyonel değil. A2'den sonra ya profesyonelliğe geçiyorsun ya da kulüpten ayrılıp başka kulübe geçiyorsun.

2016-2017 sezonunda Fransa Championnet National Ligi'nde Consolat ekibinde 31 maçta 18 gol atarak gol kralı oldun. O dönemleri bize anlatabilir misin? Daha önce alt liglerde de gol kralı olmuş muydun?

Metz'le 5. Lig'de oynadım. A2 takımında amatör ligde oynuyordum. O dönemde 15 gol attım ama başka bir forvet 17 veya 18 gol atmıştı. Marsilya'ya Consolat takımına gittim, 3.Lig'de sezonu gol kralı olarak bitirdim. 18 gol attım, 9 tanesia penaltı golüydü. Tabiî ki bir forvet için gol kralı olmak çok çok önemli. 10-12 gol atınca tabiî ki gol krallığı da sizin için bir hedef hâline geliyor. Sezon sonunda gol kralı olduğum için çok mutluydum.

Consolat ekibinde gösterdiğin performansla Ligue 2 takımlarından Nimes'e transfer oluyor ve 36 maçta kaydettiğin 24 golle gol krallığını elde ediyorsun. Takımının Ligue 1'e yükselmesinde de büyük pay sahibi oluyorsun. O sezondan aklında kalan önemli anları anlatabilir misin?

Nimes'deki sezonum inanılmaz bir sezondu. Evet, 24 gol attım. Amatör ligden geliyordum ve profesyonellik dünyası benim için çok yeniydi. İlk golümü çok geç attım, sezon başladıktan iki ay sonra… Bunu hiçbir zaman unutmam. Üst üste üç defa hat-trick yaptım. Sanırım bu bir rekor. Fransa'da böyle bir şey hiç olmamıştı. O dönemler benim için çok önemliydi. Galiba 6 veya 7 maçta 14 gol atmıştım, bunu hiç unutamam tabiî ki.

Üst üste gol kralı olduğun dönemde Fransız medyasında senin için neler yazılıp çiziliyordu?

Güzel şeyler yazılıyordu o dönemde. Tabiî 3. Lig'de ve 2. Lig'de gol kralı olunca beni 1. Lig'de bekliyorlardı. Maalesef 1. Lig daha zor tabiî ki… Bir de Nimes'de 1. Lig döneminde fazla oynamadım. Önceden iyi şeyler söylüyorlardı benim için ama sonra biraz değişti. Gol atamıyordum. Oynamıyordum aslında. 12-13 maç oynadım ilk on birde ve iki gol atıp altı asist yaptım. Çok zor bir dönemdi benim için. Hedefim 1. Lig'de de oynamak ve goller atmaktı ama olmadı.

2019'da Loirent'e transferin gerçekleşiyor fakat 21 maçta 2 gol atıyorsun, ardından kiralık olarak gittiğin Troyes'da da 16 maçta sadece 1 gol kaydedebiliyorsun. Bu düşüşün sebebi sence neydi?

Loirent 2. Lig'deydi ve hedefi de 1. Lig'e çıkmaktı. İlk maçlarda oynadım. İki maça çıktıktan sonra ciddi bir sakatlık geçirdim ve iki ay futboldan uzak kaldım. Takım iyi gidiyordu ve ligde ilk sıradaydı. İki aylık sakatlıktan çıktıktan sonra böyle bir takımın içine girmek çok zordu. Futbol hayatı böyledir zaten. Covid-19 salgını başlayınca sezon durduruldu. Böylece 1. Lig'e çıktık. Teknik direktörümüz 1. Lig'de de beni oynatmadı. Sanırım bana yeterince güvenmiyordu. Futboldan bir-iki sezon uzak kalmak kolay değil. Tempo yakalamak zorlaşıyor. Benim de oynamam gerekiyordu ve bu nedenle 6 aylığına kiralık olarak Troyes'a gittim. Ancak orada da benim için her şey kötü geçti. Çünkü Troyes da 2. Lig'in birincisiydi ve takım çok iyiydi. Söz konusu üç sezon benim için çok zor geçti.

Kasımpaşa'ya transferin nasıl gerçekleşti? Süreç hakkında bilgi verebilir misin?

Kasımpaşa'ya transferim çok hızlı bir şekilde oldu. Kulübün CEO'su Serkan Reçber abimiz aradı, "Gel bir tesislere bak" dedi. Ben de "Tamam" deyip babam ve menajerimle birlikte buraya geldim. Tesisi gezip gördük. Takımın iyi olduğunu, yetenekli oyuncuların olduğunu zaten biliyorduk. Gerçekten de fazla düşünmedim. Kasımpaşa'nın tesisleri de İstanbul şehri de inanılmaz güzel. İki gün sonra Kasımpaşa'ya imzayı attım.

O dönemde seni isteyen başka kulüpler var mıydı? Kasımpaşa tercihini hangi motivasyonla yaptın?

Avrupa ve Fransa'da yoktu. Türkiye'de Rizespor vardı, iki sezon önce de sanırım Göztepe ve Gaziantep FK beni istemişti ancak tekliflerin ne kadar ciddi olup olmadığını bilmiyorum. Ama Kasımpaşa'da kendimi gerçekten çok iyi hissediyorum. Burada herkes bana güveniyor ve ben de herkese güveniyorum. Grup atmosferi çok iyi gerçekten. En iyi tercihim buraya gelmekti.

Fransa'da gol kralı olduğun dönemlerde futbol kariyerini Türkiye'de sürdürmek gibi bir niyetin var mıydı?

Açıkçası yoktu. Fransa'da yetiştim, orada altyapıda, 2. Lig'de, 1. Lig'de oynadım. Türkiye'ye gelmeyi düşünmedim ama Serkan abi arayınca her şey değişti. Başlangıçta Süper Lig'i fazla izlemiyordu ama izledikçe çok hoşuma gitti, çok sevdim ligi. Sonra Kasımpaşa'ya gelirken, dediğim gibi hiç düşünmedim ve sonra sizin de bildiğiniz gibi oynamaya başladım ve işler de çok iyi gidiyor.

Süper Lig'i nasıl değerlendiriyorsun? Oynadığın liglerle kıyasladığında neler söyleyebilirsin?

Fransa'ya göre bakıyorum, tabiî ki fiziksel olarak bence Türkiye daha yüksek bir seviyede ama taktik olarak Fransa daha yüksek bir seviyede. Bu ligi çok beğeniyorum çünkü her zaman bir açık ve her zaman bir pozisyon bulabiliyorsun. İngiltere gibi her zaman hücum her zaman defans, böyle oynamayı çok severim. Çünkü ben koşmayı çok severim. Gol atmayı, tabiî takım arkadaşlarıma yardımcı olmayı da çok severim. Süper Lig gerçekten çok iyi bir lig.

Süper Lig'de gol krallığı yarışının içinde var olan tek Türk oyuncu sensin. Üstelik ligde kalmaya çalışan bir takımda oynarken bu kadar gol atabildin. Bu yarış hakkında neler söylersin?

Tabiî ki şimdi 14 gole ulaştıktan sonra benim için gol krallığı yarışması çok önemli. Buraya geldikten sonra öyle bir hedefim yoktu açıkçası. Gol kralı olarak bitirmeyi düşünmüyordum çünkü ligde çok yetenekli forvetler var. Ama şimdi 14 gol attım ve benim için hedef olmaya başladı. Bakalım hayırlısıyla… El Kaabi de çok yetenekli bir forvet ve 15 gol attı. Önümüzdeki maçlarda gol krallığı neden olmasın? Çok inanıyorum!

Ligimizde seni en çok zorlayan savunma oyuncuları kimler?

Marcao çok temaslı oynuyor. Biliyoruz, herkes biliyor da bir forvet için çok zor öyle bir stopere karşı oynamak. Kim Min-jae, o da gerçekten çok yetenekli bir stoper. Serdar Aziz abimiz de çok yetenekli, çok sert ve temaslı oynamayı sever. Bu üçü de bence ligin en iyi stoperleri.

Hocaların senin hangi özelliklerini beğeniyor, hangi yönlerini geliştirmen gerektiğini söylüyor? Bu konuda ekstra çalışmalar yapıyor musun?

Bence hocalarım benim bitirici özelliğimi seviyorlar. Tabiî ki merkeze gelmeyi, 10 numara gibi oynamayı severim, o stili de beğeniyorlar. Ama defans arkasına daha çok koşu yapmalıyım. Ayrıca bir ara hakemlerle çok konuşuyordum, bu da benim bir problemimdi. Üç aydır üç sarı kartla oynuyorum ve hakemlerle konuşamıyorum. Bu alışkanlığımı da değiştirmem lâzım.

Süper Lig'de Trabzonspor açık ara liderliğini sürdürüyor. Sezon sonuyla ilgili görüşlerin neler?

Bence şampiyon yüzde yüz Trabzonspor. Hiç kimse durduramaz onları. Çok iyi bir takım. Taraftarı da inanılmaz. Gerçekten Trabzon'la oynadığımız maçta inanılmaz bir atmosfer vardı. O maçı alabilirdik ama 1-0 mağlup olduk. Trabzonspor çok iyi bir takım ve çok yetenekli oyuncuları var.

Futbolda kendine örnek aldığın yerli isimleri söyleyebilir misin?

Burak abiyi çok severim. Enes'i de izlerim. Enes Ünal'la, beraber oynadık U17 Millî Takımı'nda. Stilini çok severim. Ümit Karan'ı da çok severim. Ümit abimizi de çok izledim. Yerli forvetlerin hepsini izliyorum çünkü örnek almak istiyorum. Serdar Dursun abimi de izliyorum. Penaltı stilini de seviyorum. Bir kaç hafta önce bir penaltı atmıştı, çok beğendim.

2012 yılında Millî Takım formasıyla tanıştın. U17 kategorisinde beş maçta üç gol atmayı başardın. Millî Takım serüvenin nasıl başladı? Fransa Millî Takımı'ndan davet almış mıydın?

Metz altyapısında yetiştikten sonra U16 veya U17'de çok iyi bir sezon geçiriyordum. Almanya'da bir kamp vardı. Avrupa'dan gelen Türk oyuncularla beraber oraya gittim, çok iyi antrenmanlar yaptım. İki hazırlık maçı vardı, bir maçta hat-trick yapmıştım. Çok iyi oynamıştım. İki hafta sonra Amerika'da bir turnuva vardı, oraya davet ettiler beni. Enes Ünal'la birlikte orada oynadık. Turnuvada Brezilya, Portekiz ve Amerika vardı. Üç maçta da maalesef mağlup olduk. Ama orada üç gol attım. Çok gurur vericiydi. Annem ve babam da gelmişti Amerika'ya. Millî Takım benim için çok çok önemli. Fransa Millî Takımı konusuna gelirsek; evet Fransa beni bir kere davet etti. 2. Lig'de Nimes'de oynarken 24 gol attıktan sonra Ümit Millî Takım'a davet ettiler ama olmadı çünkü Türkiye için Avrupa Şampiyonası elemelerinde iki dakika oynamıştım. Ondan dolayı gidemedim. Karar vermek için bir durum yoktu.

A Millî Takım'a davet edildin, Portekiz ve İtalya maçlarının aday kadrolarında yer aldın… Bize o atmosferi anlatır mısın?

Önce inanamadım. Riva'ya geldikten sonra farkına vardım. Ailece büyük bir gurur duyduk. Ailem de Portekiz'deki maça geldi ve beni ay-yıldızlı eşofmanlarla gördüklerinde çok mutlu oldular. Hocalarım ve takım arkadaşlarım bana çok yardımcı oldu. Buraya geldikten sonra hedeflerim değişti. Her kampta Millî Takım'da yer almak, oynamak ve goller atmak istiyorum. Bunun için çok çalışacağım.

Millî Takımımız EURO 2020 elemelerinde Fransa karşısında başarılı sonuçlar almıştı. Orada yaşayan bir Türk olarak bu maçların ardından neler hissettin ve yaşadın?

Maçı izledim tabiî ki. Zaten Fransa'da da Almanya kadar olmasa bile çok fazla Türk yaşıyor.

Biz de Türk olarak kazanmak istiyorduk bu maçı. Kazandık zaten. Hem de hatırlıyorum, çok da iyi oynayarak kazandık. Fransa dünya şampiyonu… Öyle bir takıma karşı o kadar iyi performans yakalamak… Demek ki Türkiye çok yetenekli bir takım, çok yetenekli futbolcuları var. Fransa'yı yendikten sonra her şeye inanabilirsin yani. Bir gün Dünya Kupası'nı kazanmak neden olmasın? Ya da Avrupa şampiyonu olmak! Tabiî ki çok inanıyorum ve yeteneğimiz var bunu hak etmek için. Bence bir gün inşallah olabilir.

Futboldaki hedeflerin neler? Hedeflerin doğrultusunda neler yapıyorsun?

Çok çalışıyorum. Özel bir antrenörüm var ve onunla beraber her gün çalışıyoruz. Benim hedefim bir gün Şampiyonlar Ligi'nde oynamak. Büyük liglerde oynamak da tabiî ki hedefim. Hayırlısı… Öncelikle Kasımpaşa'yı düşünüyorum. Ligde kalmak bizim için çok önemli. Önce Kasımpaşa, sonrasına bakarız…

Sezon başından bu yana teknik heyette değişiklikler oldu. Bu değişiklikler seni nasıl etkiledi?

Gerçekten üst üste dört hoca değiştirdik. Takım için zor. Yani açıkçası basit değil, çünkü bir rutin yakalıyoruz, sonra bir hoca değişiyor. Tekrar rutine alışıyoruz, tekrar değişiyor. Ama çok yetenekli, çok iyi hocalarla çalıştık. Şimdi Sami Hocayla birlikteyiz. Gerçekten kaliteli, çok yetenekli bir hoca. Bence bir gün büyük takımlara gider inşallah. Ona çok inanıyorum. Çok yetenekli bir grubumuz var ama yetenekli hoca olunca her şey çok daha basit oluyor. Gerçekten çok iyi çalışıyoruz, idmanlar çok güzel.

Sami Uğurlu ile nasıl bir ilişkiniz var?

Sami Hoca önceden yardımcı antrenördü. Çok konuşuyorduk beraber. Şimdi benim hocam oldu. Onu çok çok seviyorum. Benimle abi gibi konuşuyor. Benim için çok önemli. Çok severim böyle hocayla sohbet etmeyi. Abi-kardeş gibi konuşmak çok önemli benim için, Bana çok yardımcı oluyor. Onun sayesinde ben de elimden geleni yapıyorum.

İstanbul'da nasıl bir hayat yaşıyorsun? Futbol dışındaki zamanını nasıl geçiriyorsun?

Buraya sevgilimle beraber geldim. Tesisten ayrıldıktan sonra onunla dolaşıyoruz. Türk kültürünü çok seviyorum. Dolmabahçe'ye, Topkapı'ya gidiyoruz… Zamanım olunca dolaşıyoruz İstanbul'u. İnanılmaz güzel bir şehir. Sevgilim yabancı, ona da öğretmek istiyorum Türk kültürünü.

Türk yemekleri ile aran nasıl?

Diyetisyen ablamız var, ona sorabilirsin. Türk yemekleriyle aram çok iyi maalesef. Gerçekten Türk yemeklerini çok severim. Zaten annem de çok iyi yemek yapar. Şimdi sevgilime de yavaş yavaş Türk yemekleri yaptırıyorum. Çünkü o da Türk kültürünü önemsemeye başladı. Türk yemekleri kültüre bağlı bence. Benim için çok önemli ve çok severim.

Fobilerin ve hobilerin nelerdir?

Yılanlardan ve farelerden çok korkarım. Hobim ise müzik. Gerçekten müziği ve piyano çalmayı çok severim. Bir de şu dönemlerde playstation oynuyorum, onu da severim.

Orjinal boyutları için tıklayınız
Orjinal boyutları için tıklayınız
Orjinal boyutları için tıklayınız
Orjinal boyutları için tıklayınız