TamSaha 132. Sayı / Kasım 2015

51 50 çında üç kaleci gitmiştik. Kampın son günü beni çıkardılar, başka kaleci aldılar. Hollanda ta o günden beri her zaman bir şekilde kar- şıma çıkıyor. Avrupa Şampiyonası’ndaki takım, çok kolay yakalanabilecek bir takım değildi. Caner Erkin, Nuri Şahin, Deniz Yılmaz, Tevfik Köse gibi çok iyi oyuncular vardı. Bu saydıklarımgerçekten o yaşlarda kendilerini belli ediyordu. Hepimiz çok yetenekli değil- dik. Caner ve Nuri o yaşlarda da kendilerini belli ediyordu açıkçası. Türk futboluna damga vuracakları o günlerden belliydi. Biz, çok ye- tenekli oyunculara sahip olmanın yanında sahada karakterini veren, bazen duygularıyla değil de aklıyla oynayabilen bir takımdık. Çok duygu yoğunluğuyla oynuyorduk. Çünkü o yaşlarda ilk defa millî formayı giyiyorsun. Çok gençsin. Onun verdiği heyecan, onun verdiği duygu yoğunluğu… Ülkeni temsil ediyorsun. Çok farklı oluyor gerçekten. Babanın asker olmasın- dan ötürümillî duygu- ların biraz daha baskın diyebilir miyiz? Hepimizde baskındır millî duygular…Millî bir mücadele olduğu zaman; bumillî maç olur, başka bir yerde olur ben bu şe- kilde temsil edebiliyorum. Bu şekilde iyi temsil ettiğimi düşünüyorum. Burada görev alı- yorum. Başka bir şekilde temsil etseydim, başka bir şekilde görev alırdım. Burası olmuş, başka bir yer olmuş çok da önemli değil açıkçası. Önemli olan ülkeme hizmet etmek… Ülkemiz işin içinde olduk- tan sonra kimnerede, neyi iyi ya- pabiliyorsa herkes elini taşın al- tına sokmalı. Peki, 17 yaşında bir kaleci Avrupa Şampiyonu oluyor. Bu nasıl bir duygu? Seni nasıl etkiledi? Millî Takım’da forma giymek ku- lübümde daha ön planda olmamı sağladı. Ardından böyle büyük bir başarının gelmesi, finalde Hollan- da’yı yenmemiz çok güzeldi… Peki, o zamanki Hollanda’dan çıkan şimdinin yıldız oyuncuları var mıydı? Hatırlıyor musun? Kayserispor’da oynayan Biseswar vardı o zaman kadrolarında. Ka- lede de Newcastle’da oynayan TimKrul vardı. Finalde yendiğimiz takımdan sizin gibi üst düzey oyuncular çıktı yani… Evet çıktı. En son Hollanda ile deplasmanda 1-1 berabere kaldı- ğımız maçta TimKrul’u gördüm. “Beni hatırlatınmı?” dedim. “Tabiî ki seni hatırlıyorum. Hatırlamaz mıyım?” dedi. Çünkü gerçekten o yaşta da beğendiğimbir kale- ciydi. Birçok kez karşılaşmış- tık onlarla. Çok iyi biliyorduk Hollanda’yı… Daha sonra Dünya Kupası’nda da Hol- landa ile mücadele ettik. Millî formayı en çok giydi- ğim rakip takımHollanda olabilir belki. Şampiyon ol- duktan sonra kulübün bana bakışı değişti. A takımla idmana çıkmaya başladım. Benden 4-5 yaş büyük oyuncularla oynuyor- dum. Aynı zamanda A takımla idmana çıkıyordum. Tabiî çok büyük etkisi oldu Avrupa Şampi- yonası’nın. Fenerbahçe’de birçok iyi oyuncuyla oynadın. Bu isimler sana nasıl bir etki etti? Mesela bir Alex’le oynamak seni nasıl geliştirdi? Alex’ten önce Van Hooijdonk’la çalıştım. Ortega’yı gördüm. Revi- vo’yu gördüm. Daum’un ilk geldiği zaman A takımla idmana çık- maya başladım. Rapaiç’ler, Laze- tiç’ler, Hooijdonk’lar, Revivo’lar vardı. Çok büyük yıldızlar da geli- yordu. Bir Anelka geldi mesela… Onlardan da bir şeyler kapmak çok önemliydi. O zaman Rüştü abi vardı. Daha Barcelona’ya transfer olmamıştı. Rüştü, Volkan, ben ve bir de Recep Biler abi vardı. Dör- dümüzdük. Serdar Kulbilge, Rüştü abi gittikten sonra geldi. Hepsin- den bir şeyler öğrendik. Müteveffa Enke’yi de gördüm. Hepsini hatır- lıyorum. Futbolda yetenek çok önemli tabiî ki. Ancak bence ça- lışmak çok çok daha önemli. Ça- lışmayla da olmuyor, şansa da çok ihtiyacınız var. Pes etmemek de çok önemli. Yaptığınız hiçbir işte pes etmemelisiniz. Fenerbahçe’de profesyonel oldum. 16 yaşında kadroya girdim. Hatta Volkan bir Galatasaraymaçından sonra for- masını çıkartırken ayağı kayıp omzunu sakatlamıştı. Tabiî ki Vol- kan için çok üzücü bir durum ama bu benim için büyük bir şans oldu. Hiçbir oyuncunun sakatlanmasını kimse istemez. Sevmediğiniz bi- risi de olsa sakatlanmasını iste- mezsiniz. Ama belki de bu benim şansımdı. Kalecilerde böyle bir durumvar ama… Engin İpekoğlu sakatlandı, onun yerini Rüştü Reçber aldı. Kaleci anlamında hocalar çok fazla değişime gitmiyor. Çünkü kale çok fazla değişiklik yapabile- ceğiniz bir mevki değil. Ancak çok AMillî Takım’a, Manisaspor’da oynarken çağrılmıştım. Manisa’da iki sezonda 60-65 maç oynadım. Tabiî maç oynamak çok önemli bir faktör. Ne kadar çalışsanız da o hava çok başka. İstediğiniz kadar çalışın, idmanda en iyisini yapın ama sahne orası. Sahnede kendinizi göstermeniz lâzım. Manisaspor’da çok güzel günlerimgeçti. Bir şeyleri tamamladığıma inandımve artık Süper Lig’de oynamak istiyordum. Bunun için de daha önce beraber Avrupa Şampiyonluğu yaşadığımız Abdullah Avcı’nın Başakşehir’de yeni bir projeyle mücadele edeceğini öğrenmek beni heyecanlandırdı. Eskiye baktığım zaman en büyük sorunum konsantrasyon diyebilirim. Çünkü yeteneklerime güveniyorum. İyi çalışıyorum. İyi çalıştığım zaman özgüvenli oluyorum. Eskiden gerçektenmotive olmak anlamında sıkıntımvardı. Belki heyecan, belki de bulunduğun yerin farkında olamama… Öncelikle Millî Takım’da kalıcı olmak istiyorum. Burada sürekli oynayan, uzun yıllar hizmet eden bir oyuncu olmak istiyorum. AMillî Takımkampına belki altıncı, yedinci gelişim. İlk geldiğimde heyecan nasılsa ikincisinde de aynıydı, üçüncüsünde de, şimdi de… Kişisel hedefim tabiî ki Avrupa’da oynamak, büyük takımlarda oynamak. Ama ilerde ne olur zaman gösterir. Avrupa’ya gitmek de kolay değil. Kolay olsa 20 oyuncudan 10’u gider. Yetenek de yetmiyor. Avrupa ayrı bir tecrübe, ayrı bir özgüven. Maddiyattan da önemli bir şey… Buffon’u çok beğenirdim eskiden… Duruşunu, açıklamalarını takip ederdim. Basın toplantılarını arkadaşlarıma tercüme ettirirdim. O kadar ilgiliydim. Ama ondan sonra o hayranlığımgeçti. Şimdi Manuel Neuer’i çok beğeniyorum. Bir kalecide olması gereken her şey kendisinde var. “ “ “ “ “ “

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==