TamSaha 132. Sayı / Kasım 2015

53 52 büyük hatalar yapacaksınız, çok büyük eksikleriniz olacak ya da arkanızdaki kaleci çok ekstra işler yapacak. Bir maç o oynasın, bir maç ben oynayayımya da gi- reyimde şumaçı kurtarayımgibi bir şansınız yok. Sahada kendinizi çok fazla gösterme şansınız yok. Sadece idmanda gösteriyor ve sı- ranızı bekliyorsunuz. Bu da genel- likle ya sakatlıkla ya da ceza durumunda oluyor. Peki, büyük takımlarda büyük isimlerle oynamak ya da sıra bek- lemek avantaj mı, dezavantaj mı? Büyük takımda olmak, büyük oyuncuların bulunduğu bir ta- kımda forma giymek çok farklı, çok güzel bir duygu. Onlardan öğ- rendiklerin çok önemli. Çok büyük yıldızlar geliyor. Kişilikli, karakterli oyuncular geliyor. Buralara nasıl geldiklerini, hangi yollardan geçtiklerini çok iyi anlı- yorsunuz. Ama bir yönden de her maçı kazanmak zorundasınız. Her sene şampiyon olmak zorundası- nız. Hiçbir şekilde berabere bile kalmamalısınız. Büyük kulüplerin camiaları her zaman şampiyonluk ister. Mağlubiyetlerde de sıkıntılar tabiî ki olabiliyor. Ama sürekli maç oynamıyorsunuz ve 10 hafta veya 20 hafta sonra, her maçı kazanması gereken, her sene şampiyon olacağına inanmış bir takımda kaleye geçiyorsunuz. Bu gerçekten kolay bir şey değil. O yaşlarda hele daha da zor. Şimdi olsa kendimi mental olarak daha iyi hazırlarım ama o zaman genç- siniz, fazla tecrübeniz yok. Ne kadar da birileri size, “Şunu şunu yap” dese bile o yaştaki biri için bir kulağından giriyor, ötekisin- den çıkıyor. Bunu ben de yaşadım. Bana da çok şey anlattılar. Çok şeyler söylediler. Hatalarımvar mı? Evet var. Daha iyi yerlere gelebilir miydim? Tabiî ki gelebilir- dim. Ama en iyi tecrübe bir şeyleri yaşamakla ediniliyor. Bir sezonluk Kayserispor mace- ranın ardından Manisaspor serü- venin başladı. Tam anlamıyla ilk kez Manisaspor’da birinci kaleci oldun. O günleri bize anlatır mısın? Fenerbahçe’nin başına Aragones geldi. O sezon bayağı bir maç oy- nadım. Türkiye Kupası maçlarında ben oynadım. Ligde de 6-7 maçım vardı. O sezon iyi geçti benim için. Hep Türkiye Kupası’nın finali ha- tırlanır. O sezon Türkiye Kupa- sı’nda gerçekten tümmaçlarda iyi oynamıştım. İyi oynamıştımki fi- nalde de kaleye ben geçtim. Ara- gones’i ne daha önce tanırım, ne başka bir şey var… Kimse fut- bolda babasının hayrına birisini sahaya sürmez. Çünkü herkes o işten bir şeyler kazanıyor. Kimse başarısızlık istemez. Kimse bir yerlere gelsin diye bir şey yapmaz. Ama finalde gerçekten iyi oyna- madım. Hatalı goller yedim. Fe- nerbahçe Türkiye Kupası’nı 22 yıldır kazanamıyordu. Belki onun da verdiği bir sıkıntı vardı. 22 yıldır kazanamamış olmamız ve de ka- lede benimoynayıp hatalı goller yemem, üzerimde büyük bir baskı oluşturdu. Ondan sonraki sene de zaten kulüpten kiralık olarak ay- rılmak istedim. Gidip bir yerlerde şansımı denemek istedim. Kayse- rispor’a gittim. Orada da fazla forma şansı bulamadım. Buldum, kaleye geçtim. Yine bir Fener- bahçe maçı oynadım. Çok konu- şulan, saçma sapan şeyler anlatılan bir maçtı. Omaç benim bir seneme mâloldu. Çünkü son 8 hafta kadro dışı kaldım. Beni tanı- yanlar bilir; benimle uyuşmayan bir durum. Kadro dışı kalmak veya sorun çıkarmak benimle asla uyuşmaz! Hatalarımolmuştur, yanlışlarımolmuştur ama bunun sahada olan hatalarımdan kay- naklandığını düşünmüyorum açıkçası… Sahada tabiî ki hata ola- caktır. Elimden top da kaçırabili- rim. Hatalı gol de yiyebilirim. Bunu herkes yapabiliyor. Ama ben başka işler olduğunu düşünüyo- rumKayseri maceramda. Daha sonra Manisaspor’a trans- fer oldun… Çok iyi bir çıkış yaka- ladın ve bu çıkış Millî Takım’dan da takdir gördü. AMillî Takım’a, Manisaspor’da oynarken çağrılmıştım. Mani- sa’da iki sezonda 60-65 maç oynadım. Tabiî maç oynamak çok önemli bir faktör. Ne kadar çalışsanız da o hava çok başka. Sahneye çıkmak farklı bir şey. İstediğiniz kadar çalışın, idmanda en iyisini yapın ama sahne orası. Sahnede kendinizi göstermeniz lâzım. Ben de o sahneye yavaş yavaş ayak uydurdum. Manisas- por’da çok güzel günlerimgeçti. Bir şeyleri tamamladığıma inan- dımve artık Süper Lig’de oyna- mak istiyordum. Bunun için de daha önce beraber Avrupa Şam- piyonluğu yaşadığımız Abdullah Avcı’nın Başakşehir’de yeni bir projeyle mücadele edeceğini öğ- renmek beni heyecanlandırdı. Ho- canın da orada olması, yönetim anlamında da işleyiş anlamında da düzenli bir kulüp olması, onla- rın da beni tercih etmesi önemli bir etkendi. Mutlu oldum. Yeni ku- rulmuş bir takımolarak iyi başla- dık. Ligin devamını da iyi getirdik. Futbolun gerektirdiği şeyleri yap- tık. Sonunda da bence ilk sene- mizde büyük bir başarı elde ettik. 1.92’lik boyunla kalede de devle- şiyorsun. İnanılmaz pozisyonla- rın var. Hızlı ve çabuk olabilmek için özel idmanlar yapıyor musun? İşin tekniğine girersek açıkçası benimboyumda veya benden daha uzun kalecilerin çabuk ol- ması çok büyük avantaj. Ancak benden bir aşağı indiğiniz zaman bizden çok daha çabuk kaleciler var. Tabiî onlar da bu çabuklukla- rını fizikî eksikleri kapatmak için kullanıyor. Bizimboyumuzdaki bir kaleci ne kadar çabuk olursa o kadar avantajlı konuma geçer. Yaşadığın çıkışı sürdüren, adeta yeniden doğan futbolculardan bir tanesisin. Bu çıkışı yakalamanda neler etken oldu? Hayatında ne- leri değiştirdin? Bu çıkışı belki çok daha önce yap- mamgerektiğini düşünüyorum. Biraz geç kalınmış bir çıkış bence. Bu çıkış devam edecekmi? İnanı- yorumki devam edecek… Bir kaleci olarak çok uzun zaman yokmu önünde? Tabiî ki çok uzun bir zaman var ama eskiye baktığınız zaman ha- talarım olmuştur. Hâlâ belki yan- lış yaptığım şeyler var. Belki 1 sene sonra, 3 sene sonra geriye dönüp baktığımda, “Keşke şunu şöyle yapsaydım” diyeceğim. Böyle şeyler yine olacaktır. Ben bunları azalttığımı düşünüyorum. Yaşım ilerledikçe üç yerine bir ya- pacağımyanlışları. Bizim işimizde olsun, başka işte olsun hatalar bitmiyor. Şunu da atlamamak lâzım sanı- rım… Volkan Babacan, 15-16 yaşından beri tanınıyor. Belki in- sanların kafasında şu an, “Volkan 32-33 yaşında” düşüncesi var. Onu çok söyleyen var. Kaç yaşın- dasın diye soruyorlar. 27 diyorum. “Nasıl 27 ya?” cevabını alıyorum. Beni görmeyip, ismimi bilen çok insan var. 20 yaşında oynayan kaleciler de var. Dünyanın en iyi liglerinde çok genç yaşta forma giyenler de var. Ben kendimi çok geç kalmış görüyorum. Geç kal- dımmı? Tabiî ki değil. Belki de za- manı buydu. Ama baktığın zaman daha önceden bir yerlere gelebi- lirdimdiye düşünüyorum. Peki, özeleştiri yaptığın zaman kendinde gördüğün hatalar neler? Eskiye baktığım zaman en büyük sorunumkonsantrasyon diyebili- rim. Çünkü yeteneklerime güve- niyorum. İyi çalışıyorum. İyi çalıştığım zaman özgüvenli olu- yorum. Eskiden gerçektenmotive olmak anlamında sıkıntımvardı. Belki heyecan, belki de bulundu- ğun yerin farkında olamama… Hatta arkadaşımvar; İstanbul- spor’da beraber oynamıştık, Beh- ram… İlk defa AMilli Takım’a çağrıldım. “Farkında mısın nerede olduğunun?” dedi… O an tam idrak edememiştim. Üç kaleciden birisi bendim. Şu an AMillî Takım’ın birinci ka- lecisi sensin… Ama şu an farkındayımolayın… Bu bana hemözgüven veriyor. Hemdaha çok çalışmamgerekti- ğini düşündürüyor. Volkan Babacan bugün Millî Ta- kım’da da hatalı goller yemiştir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==