TamSaha 132. Sayı / Kasım 2015

80 81 gülmedi. 2002’ye kadar yine Yugoslavya adını kul- lanan, 2002’den Karadağ’ın da ayrıldığı 2006’ya ka- darsa Sırbistan-Karadağ adı altında mücadele eden millî takım, bu süreçte iki Dünya Kupası ve bir Avrupa Şampiyonasına katılabildi. Gelebildikleri en iyi nokta EURO 2000’deki çeyrek fi- naldi ama onda da adeta gruptan çıktıklarına çıka- caklarına pişman oldular zira Hollanda önünde 6-1’lik tarihi bir yenilgi aldılar. 2006 sonrasında tamamen Sırbistan adını alan ülke bu haliyleyse beş büyük tur- nuva elemesi oynadı ve sa- dece 2010 Dünya Kupası’na katılabildi. Onda da ilk turda Almanya gibi bir devi yen- melerine rağmen Gana ve Avustralya’ya kaybedince erkenden elenmekten kur- tulamadılar. Bundan sonrasıysa Sırbis- tan için adeta tepetaklak bir düşüş gibiydi. EURO 2012 elemelerinde İtalya, Slovenya, Kuzey İrlanda, Estonya ve Faroe Adaları ile birlikte yer aldıkları grupta, Estonya’nın gerisinde üçüncü sırada kaldılar ve play-off’u bile göremediler. İtalya ile deplasmanda oy- nadıkları maçta taraftarla- rının olay çıkarıpmaçı tatil ettirmesi ve 3-0 hükmen yenik sayılmalarıysa başka bir utanç vesikasıydı. 2014 Dünya Kupası elemelerin- deyse Belçika, Hırvatistan, İskoçya, Galler ve Make- donya’nın arasında gene üçüncü sırada kaldılar. EURO 2016 elemelerine gelindiğinde aslında ortada Sırpların şanssızlıklarını kırabilecekleri bir grup var gibiydi. Elemelerin beş takımlı tek grubunda Portekiz, Danimarka, Arnavutluk ve Ermenis- tan’a rakip olmuşlardı. Arnavutlar ve Ermenilerin o güne dek hiçbir büyük turnuva tecrübelerinin ol- maması, mücadelenin ağır- lıklı olarak Portekiz-Danimarka- Sırbistan üçlüsü arasında geçeceği izlenimini yaratı- yordu. Yani en kötü ihti- malle üçüncü olup play-off oynamak cepte gibiydi. Fakat Ermenistan deplas- manında alınan 1-1’lik beraberlikle başlanan ele- melerde henüz ikinci maç olan iç sahadaki Arnavut- luk karşılaşmasında çıkan olaylar, Sırpların başını fena halde yakacaktı. Tatil edilen karşılaşma sonrasında hem hükmenmağlup sayılan hemde üç puanı silinen Sırbistan adeta daha yarı- şın startında dengesini kaybedip düşmüş bir atlet gibiydi. Zaten o noktadan sonra toparlanıp yarışa dâhil olmaları da mümkün olmadı ve Danimarka ile Portekiz karşısında alınan yenilgilerle hepten havlu attılar. Sonlara doğru gelen Ermenistan ve Arnavutluk galibiyetleriyse teselliden öteye gidemedi. Kadrosunda Avrupa’nın önde gelen takımlarından birçok oyuncu barındıran Sırbistan, artık 2018 Dünya Kupası için çalışmak zo- runda. Eğer mevcut yıldız- larının yanına, 2015 Dünya Gençler Şampiyonası’nda kupaya uzanan yıldız aday- larından da birkaç kişi ek- lemeyi başarırlarsa bu kez şeytanın bacağını kırabilir- ler. Tabiî taraftarlarının da artık daha fazla taşkınlık yapıp kendi kendilerini sa- bote etmemesi koşuluyla. Dünya üzerinde İngiltere ile birlikte en eski iki millî takımdan biri olma özelliğine sahip İskoçya, buna karşın büyük turnuvalarda bir türlü yüzünün gülmemesiyle de dikkat çekmekteydi. “Dikkat çekmekteydi” diyoruz zira İskoçlar 1998’den beri artık büyük turnuvalara da katılamıyor. Dünya Kupalarında sekiz kez, Avrupa Şampiyonalarındaysa iki kez boy gösteren İskoçya, bu 10 denemesinin birinde bile ilk turdan ötesine gitmeyi başaramamıştı. Fakat en azından oraya kadar gidebilen bir takımdı. 1974-1990 arasında üst üste beş Dünya Kupa- sı’nda yer almışlardı. 1994’ü pas geç- mişlerdi belki ama o dönemde de 1992 ve 1996 Avrupa Şampiyonalarına git- mişlerdi. Ancak bugün gelinen nok- tada, son dokuz büyük turnuvadan hiçbirine katılamamış bir İskoçya var. İskoçların 150 yıla yaklaşan futbol geçmişleri düşünüldüğünde; Alex Ferguson, Matt Busby, Bill Shankly, Jock Stein gibi futbol tarihine damga vurmuş teknik adamlar ve Kenny Dalglish, Denis Law, Graeme Souness, Jimmy Johnstone, Billy Bremner gibi çok önemli futbolcular yetiştirdikleri de elbette akla geliyor ve bugünkü takımlarının böylesine isimlerle kıyaslanama- yacak kadar vasat altı isimlerden oluştuğu da hesaba katıldığında İskoç futbolunun ne denli büyük bir gerileme içinde olduğu daha net anlaşılıyor. İskoçya, katılamadığı son dokuz büyük turnuvanın elemelerinde iki kez play-off’a kalıp elenmiş, tamyedi defaysa grubunu üçüncü sırada tamamlamıştı. Bir bakıma İskoçya’nın Avrupa klasmanındaki yeri 19 ve 27’nci sıralar arasında değişmekteydi ve 2016 Avrupa Şampiyonası’nın 24 takımla düzenlenecek olması da onlar açısın- dan büyük fırsattı. Ancak bu sefer de kura şansları pek iyi gitmedi ve eleme- lerde Almanya, Polonya ve İrlanda gibi çetin rakiplere düştüler. Buna karşın İskoçların elemelere kötü bir başlangıç yaptığını da söyleyeme- yiz. İlk maçlarında Almanya deplas- manında Dünya Kupası’ndan şampi- yon olarak dönen rakiplerini bir hayli zorladılar ve bir ara 1-1’e getirdikleri karşılaşmadan 2-1’lik bir mağlubi- yetle ayrıldılar. Ardından Gürcistan’ı yenip, Polonya deplasmanından da 2-2’lik bir beraberlik çıkardılar. Sonrasında iç sahada kazanılan İr- landa ve Cebelitarık maçlarıyla İrlanda deplasmanından alınan 1 puan da her şeyin kararında gittiğini göste- riyordu. Fakat 4 Eylül’de Gürcistan deplasmanında alınan 1-0’lık mağlu- biyet, bütün hesapları altüst etti. Öyle ki bu maç, Gürcistan’ın Cebelita- rık maçları haricinde puan alabildiği tek maçtı. Devamında kendi evinde Almanya’ya 3-2 yenilen İskoçya, Polonya ile de 90+4’te yediği gol neticesinde 2-2 bera- bere kalıp teslimbayrağını çekti. Üçüncü olmanın bile yetebileceği bir yerde bu sefer dördüncü olmuşlardı. Normalde böyle bir durumda “umutlar başka bahara kaldı” denir ama İskoçla- rın elinde gelecek adına umutlanmala- rını sağlayacak bir şeyin olduğunu söylemek de bir hayli güç. İSKOÇYA Artık katılmayı dahi başaramıyor

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==