TamSaha 132. Sayı / Kasım 2015

82 83 madan da silahlar çekiliyor. Genellikle sportif olarak başarılı geçen ikinci Mou- rinho sezonları aynı za- manda bol polemik, gergin basın toplantıları ve ge- nelde takım içinde bir fut- bolcu, kulüp personeli ya da başkanla atışmalarla dolu oluyor. Hepsinde haklı bir gerek- çesi olan Portekizlinin oto- ritesini sarsacağı kişi ister kulüp başkanı, ister takı- mın en önemli futbolcusu, isterse ligin en iyi, saygı gören teknik direktörü olsun; onun için fark etmi- yor. Onun düşmanı olmak için kim olduğunuzun pek bir önemi yok. Yeter ki, patronun o olduğunu his- setmeyin. İlk kurban Vitor Baia Sporting, Porto ve Barcelo- na’da Bobby Robson’un tercümanı olarak görev yaptıktan sonra, Robson giderken Mourinho’yu van Gaal’e miras olarak bıraktı. Mourinho o dönemlerde de kendi karakterini birlikte çalıştığı teknik adamlara yansıtıyor, otoriteye karşı duruşunu sergilemekten çekinmiyordu. Çünkü tek otorite olma isteği onda her zamanmevcuttu. Bobby Robson, Mourinho’dan de- fansif tavsiyeler almayı se- verdi, ancak van Gaal bu duruma ilk başlarda alışa- madı. Daha sonraları ise Portekizlinin bu otorite ta- nımaz hali onun da hoşuna gitti ve üçüncü yardımcısı olarak yanına aldığı Mou- rinho’nun sorumluluklarını artırdı. Ancak Mourinho polemiksever olduğunu da göstermeden edemezdi tabiî. Van Gaal’in sürekli hücumdüşünen futbol an- layışını her fırsatta eleş- tirdi. Kendi felsefesi daha gerçekçi ve defansif anla- yışı ön plana çıkaran bir felsefeydi ve her seferinde bu konuda polemiğe gir- mekten çekinmedi. Porto’da göreve başladı- ğında ise artık ipler kendi elindeydi. Artık hem futbol felsefesini hemde karakte- rini yansıtabileceği alan ona sunulmuştu ve o da harekete geçmek için zaman kaybetmedi. Por- to’da gelir gelmez ilk icraatı takımın her şeyi olan Vitor Baia’yı bir aylığına kadro dışı bırakmak oldu. Hem Bobby Robson’la birlikte Porto’da hemde Barce- lona’da birlikte görev yap- malarına ve aralarının çok iyi olmasına rağmen onu cezalandırmıştı. Hemde hiçbir neden yokken. Takı- mın yedi şampiyonluklu kaptanına patronun kim olduğunu göstermek iste- Mustafa Koç Tek patronun kendisi olduğunu gösterebilmesi, Mourinho için her şeyden önemli. Bunun için yapamayacağı hiçbir şey ya da vazgeçemeyeceği hiç kimse yok. Mourinho, yönettiği takımlarda ikinci ve üçüncü sezonlarında polemiklerin dozajını artırma ve kötü sonuçlar geldiğinde kulübün efsanelerini ‘kurban etme’ huyunu Chelsea’de bir kez daha gösteriyor. eveni çok sever, sevmeyeni nefret eder. Jose Mourinho için ortası yoktur. Bu zamana kadar ba- şardıklarıyla, tarzıyla ve karakteriyle çok fazla hayranı olan Portekizli, aynı za- manda sahip olduğu bu özelliklerinden dolayı kendine karşı bir nefret kitlesi de oluşturmayı başardı. Aslında bu durum onun kendi tercihiydi. Çünkü bu, Mourin- ho’nun yolu. Görev aldığı takım- larda - ki buna tercü- manlık yaptığı dönem de dâhil - yaptıkla- rıyla, karakteri ve duruşuyla kendine hayran bıraktığı kitle- nin yanı sıra polemik- lere girerek ya da kendi otoritesini sağ- lamlaştırmak adına yaptığı hamlelerle bir nefret kitlesi de oluş- turdu. Her seferinde bu durumdan güçle- nerek çıkmayı amaç- ladı. Sadece takımıyla sahada girdiği müca- delelerle yetinmeyip saha dışında da ken- dine mücadele edecek alanlar yaratmayı seçti, seçiyor da... Ancak bunları da kro- nolojik bir sıra içeri- sinde yapıyor. Bir takımda göreve baş- ladığı ilk yılını daha sakin yaşayan Mou- rinho, o sezonu ge- nelde kendine düşman seçmekle ve ileride polemiğe gire- ceği rakip teknik adamları ve kulüp ça- lışanını tespit etmekle geçiriyor. Bu dönem de sportif anlamda genelde başarının gelmediği yıl oluyor. Ancak ikinci yılı artık düşmanlarını belirle- miş, takım içinde de otoritesi için kendine tehdit oluşturacak futbolcu dâhil herkesi bir köşeye yazmış oluyor. Sezon başla- Mourinho’nun Yolu S Tek patron benim! Van Gaal, Mourinho ve Baia

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==