TamSaha 132. Sayı / Kasım 2015
88 89 başındaWolverhamptonWande- rers geliyordu. Henüz Avrupa ku- paları UEFA tarafından organize edilmemişti ve bu dönemde İngiliz takımlarının, Kıta Avrupası’ndan rakiplerle yaptığı özel maçlar büyük ilgi çekmekteydi. Wolver- hampton da bu tipmaçlara sık sık çıkan bir takımdı ve bunlardan bazıları televizyondan da yayım- lanmaktaydı. Televizyonla yeni yeni tanışılan her yerde olduğu gibi o dönemde Belfast’ta da “ak- şamları komşuda televizyon sey- retme” ritüeli bir hayli yaygındı ve Best de bu ziyaretler esnasında birkaç kereWolverhampton’ın Dinamo Moskova ve Spartak Moskova gibi takımlarla oynadığı maçların yayınına denk gelmişti. Alışık olmadığı televizyon yayını ve gece maçı gibi kavramlar, küçük çocuğu büyülemek için fazlasıyla yeterli olmuştu ve o andan itibaren Best artık kendi- sinin de spot ışıkları altında yeşil çimler üzerinde sahne alacağı anın düşlerini kurmakla meş- guldü. George Best, o yaşlarda elbette her küçük çocuk gibi sokak ara- larında top peşinde koşuyordu. Gerçek bir futbolcu olma yolun- daki ilk ciddi adımınıysa ortaokul yıllarında Cregagh Boys Club adlı bir takımda oynamaya başlayarak attı. Söz konusu takımı, aynı za- manda Glentoran kulübünün re- zerv takımını da çalıştırmakta olan Bud McFarlane yönetiyordu. McFarlane, ileride Best’in kariyer hikâyesinde çok önemli bir yere sahip olacaktı zira kendisi, ona büyük bir futbolcu olabileceğini söyleyen ilk kişiydi. Günlerden bir gün, Cregagh Boys Club ile Kuzey İrlanda okul takım- ları karması arasında bir maç oy- nandı. Cregagh’ın 2-1 kazandığı maçta Best de dikkat çekmeyi başarmış ve kısa bir süre sonra da uluslararası düzeydeki bir okullar turnuvası için 16 kişilik Kuzey İrlanda karmasına çağrılmıştı. Ancak orada, fizik açıdan yetersiz bulunarak kadrodan çıkartılacak ve turnuvaya götürülmeyecekti. Aynı dönemde kendisini seyreden Leeds United’lı bir yetenek avcısı da raporunda benzer bir ifadeye yer vermişti: “Bu çocuktan asla futbolcu olmaz, çok çelimsiz.” “Sanırımbir futbol dehası buldum” Best’in hocası McFarlane, bu ya- şananlar karşısında çok üzül- müştü çünkü öğrencisinin ne denli yetenekli bir oyuncu oldu- ğunun farkındaydı. Bir şans daha yaratmak gerektiğini düşünü- yordu ve bu doğrultuda, Manc- hester United tarafından Belfast’ta yetenek avcılığı yap- ması için görevlendirilmiş olan arkadaşı Bob Bishop’u aradı. Kısa bir konuşma sonrasında Bishop, Best’in gerçekten fiziksel açıdan yetersiz olup olmadığını görebil- mek adına, 15 yaş ortalamalı Cre- gagh takımının karşısına 18 yaş ortalamalı bir takım çıkartacağı bir maç ayarladı. Söz konusumaçı Cregagh 4-2 kazanırken Best müthiş oynayıp iki de gol atacaktı ve hemen ardından da Bishop, Manchester United Menajeri Matt Busby’ye telgrafla şumesajı geçecekti: “Sanırımbir futbol dehası buldum.” Malûmmesajın ardından Best de çok geçmeden Manchester yo- lunu tutmuştu. United’da geçirdiği deneme süresinde de izleyenleri büyüledi ve Kırmızı Şeytanların genç takımına dâhil oldu. 17 ya- şına geldiğindeyse United artık kendisiyle profesyonel sözleşme yapacaktı. 14 Eylül 1963 tarihinde de Best, United forması altındaki ilk resmi maçını, Old Trafford’da West Bromwich’e karşı oynadı. Aynı sezonun sonuna doğru artık United on birinin değişmez parça- larından biri haline gelen genç yetenek, Kuzey İrlanda Millî Takı- mı’na da çağrılmaya başlamıştı. Best’in United ilk on birinde baş- tan sona yer aldığı ile sezon deni- lebilecek 1964-65 sezonu, United’ın şampiyonluğuyla sona erdi. Best, henüz 19 yaşında olma- sına rağmen Denis Law ve Bobby Charlton ile birlikte takımın en önemli üç yıldızından biri haline gelmişti. Yaklaşık bir yıl içerisin- deyse şöhreti artık Ada sınırları- nın da ötesine taşacaktı. Ertesi sezon İngiltere’yi Şampiyon Kulüpler Kupası’nda temsil eden Manchester United, HJK ve Vor- warts Berlin takımlarını eledikten sonra çeyrek finalde Benfica’ya rakip olmuştu. Benfica o yıllarda Avrupa’nın en güçlü ekiplerinden biriydi. Son beş yıl içerisinde iki kez Avrupa şampiyonu olmuşlar, iki kez de Kupa 1’de finale kalmış- lardı ve kadrolarında da Eusebio ve Mario Coluna gibi yıldızları barındırıyorlardı. Manchester United, Old Trafford’daki ilkmaçı 3-2 kazanmayı başarmıştı belki ama çoğu kişi bunun rövanş için yeterli olduğunu düşünmüyordu. Tabiî bu kişiler George Best’in kapasitesinin henüz tam anla- mıyla farkında değillerdi. Beşinci Beatle Lizbon’da, 9 Mart 1966 tarihinde oynanan rövanş maçının daha al- tıncı dakikasında Best şık bir kafa golüyle takımını 1-0 öne geçir- meyi başarmıştı. Benficalılar ne olup bittiğini anlamadan, dakika- lar 13’ü gösterirken Best bir kez daha sahne alacaktı. Benfica yarı sahasının başlarında topla buluş- tuktan sonra üç Portekizlinin ara- sındanmüthiş bir slalomla sıyrılan genç oyuncu, sağ çapraz- dan ceza sahasına giriyor ve yer- den sert bir şutla topu uzak direk dibinden ağlara gönderiyordu. Bu kadarı yetmezmiş gibi üç da- kika sonra Best bu defa da John Connelly’ye bir gol attırdı ve maç daha ilk çeyrek saat içinde adeta bitiverdi. O dakikadan sonra Ben- fica’nın gardı iyiden iyiye düşm- üştü ve 90 dakika sonunda da tabelada “Benfica 1-5 Manchester United” yazısı duruyordu. Ertesi gün, Bola adlı Portekiz gazetesi, görünüşü itibarıyla o dönemdünyada fırtınalar estiren Beatles grubunun üyelerine ben- zettikleri Best için “El Beatle” ifa- desini kullanacaktı. Bu yakış- tırma, İngiliz gazetelerinin de faz- lasıyla hoşuna gitmişti ve onlar da Best’ten “Fifth Beatle” (Beşinci Beatle) diye bahsetmeye başla- mıştı. Futbol dünyası, belki de ilk popüler kültür ikonuna kavuş- muştu. Zaten saha içerisindeki göz kamaştırıcı oyunu bir yana, saha dışında da genellikle içki şi- şeleri ve güzel kadınlarla kol kola giden yaşantısı ve tabiî ki uzunca ama dağınık saçlarıyla kirli sakal- larının oluşturduğu görüntüyle Best kısa süre içerisinde bir fut- bolcudan çok bir rock starı gibi görülmeye başlanacaktı. Hatta daha sonraları Michel Platini bile kendisinden “rock’n’roll futbolu- nunmucidi” diye bahsedecekti. Öte yandan Manchester United, Benfica karşısında elde ettiği bu sansasyonel zafere karşın yarı finalde Partizan’a 1-0 ve 0-2’lik skorlarla elenecek ve kupa hayal- lerini ertelemek zorunda kala- caktı. Yine de çok fazla bekleme- yeceklerdi. 1966-67 sezonunda ligde şampiyon olmalarının ardın- dan bir sonraki sezon yeniden Şampiyon Kulüpler Kupası’nday- dılar. İlk iki turda Sarajevo ve Gornik Zabrze’yi eledikten sonra yarı finalde Real Madrid’e rakip olan United’da bu eşleşmede baş- role çıkan isimyine Best olacaktı. Kuzey İrlandalı, Old Trafford’daki ilkmaçta galibiyeti getiren ye- gâne golün sahibi olurken, Berna- beu’da 3-3 sona eren rövanşta da takımının son golünde asisti yapı- yordu. Böylece finale yükselen Kırmızı Şeytanların finaldeki ra- kibiyse, iki sene evvel Best’in adını tümdünyaya duyurduğu meşhur maçtaki rakibi Benfi- ca’dan başkası değildi. Avrupa’nın en iyisi Wembley Stadı’nda, 29 Mayıs 1968 tarihinde oynananmaçta ilk yarı golsüz sona ermiş, ikinci yarının başlarında United, Bobby Charlton ile öne geçtiyse de daha sonra Benfica, Jaime Graça ile skora dengeyi getirmiş ve 90 dakika 1-1’lik eşitlikle sona ermişti. Ancak uzatmaların başında Best bir kez daha sazı eline alacak ve Benfica savunmasını kaşla göz arasında delip geçtiği bir pozis- yonda kaleciyi de çalımlamasının ardından topu boş kaleye gönde- rerek United’ı tekrar öne geçire- cekti. Bu golden sonra direnci düşen Benfica karşısında United iki gol daha bulacak ve maçı 4-1 kazanarak Şampiyon Kulüpler Kupası’nı İngiltere’ye getiren ilk George Best ve Matt Busby Nobby Stiles, George Best ve Bobby Charlton
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==