Page 28-29 - fgd-bulten2

Basic HTML Version

Beslenme uzmanı, mentor, psikolog
gibi uzmanlarla çalışıyor musunuz?
Beslenme uzmanımız var. Psikolog
ya da mentor konusunda ise oyuncu-
nun ihtiyacı olursa destek almayı ter-
cih ediyorum.
Bundan sonrası için hedefiniz nedir?
Beşiktaş’ta görev aldıktan sonra
Fenerbahçe ve Galatasaray’da çalışma
şansım olmaz. Yurt dışında çalışma-
yı düşünebilirim. Futbolda gelişmek
isteyen ülkelerden birinde çalışıp bu
alanda öncü olmak ve başka teknik di-
rektörlerimizin de bu ülkelere gitmesi-
ne önayak olmak isterim. Bu ülkelerde
geliştirebileceğime inandığım bir takı-
ma gidebilirim.
Şu anda ülkemizde teknik direktör-
ler arasında kısır bir çekişme var. Türki
cumhuriyetler bizim için çok iyi bir pa-
zar olabilir. Oralarda Almanların haki-
miyeti var. Bu kadar üst düzey teknik
adamımız var. Ülkemizdeki kulüp sa-
yısı belli. Aynı isimler dönüp duruyor.
Teknik adamlarımızın bir kısmı yurt
dışına giderse hem kendilerini geliş-
tirirler hem de bunun Türk futboluna
büyük katkısı olur.
Spor Toto Süper Lig’in ilk yarısında
takımların puan farkı çok azdı. Bu du-
rumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Herkes herkesi yeniyor. Sonuçta
bu futbol. İki takım da 11 kişi sahaya
çıkıyor, elbette her sonuç çıkabilir.Bu
son derece doğal. Ama bu durum bile
kimilerinin tuhafına gidiyor. Bundan
bile rahatsız oluyoruz. Eskiden şampi-
yonluğa oynayan takımlar diğerleriyle
puan farkını çok açardı deniyor. Ta-
kımların birbirine yakın gitmesinde ne
sakınca olabilir? Bundan daha büyük
keyif verecek bir şey var mı?
Meslek yaşantınızda en mutlu oldu-
ğunuz ve en üzüntü duyduğunuz an-
lar hangileri?
Kaybetmek en büyük üzüntü duy-
duğumuz, kazanmak ise en mutlu ol-
duğumuz an.
Kulüpte bir iş gününüz nasıl geçiyor?
Çoğu gün burada yatıyorum. Şu
ana dek 200 gün çalıştıysam 170’inde
tesislerde yatmışımdır. Ben kalınca
bekar oyuncular da geliyor.Kapıdan
girerken çok mutlu oluyorum. Heye-
canla çalışmaya başlıyorum. Bu çok
önemli. İnsanın sevdiği yerde çalışma-
sı, kendini iyi hissetmesi çok güzel bir
duygu. Antrenmanların dışında maç
izliyorum. Kendi takımımın yaptığı
maçları defalarca seyrediyorum. Bu-
nun yanında lig maçlarını, Avrupa’dan
maçları takip ediyorum. Tabii teknik
adam olarak maç izlerken biz daha
farklı bir gözle bakıyoruz. Oyuncula-
rın bireysel performanslarından çok
takım halinde neler yapıldığına, antre-
nörlerin hamlelerine dikkat ediyoruz.
Hangi oyuncunun çıkacağına dair tah-
minde bulunuyorum, doğru çıkarsa da
keyif alıyorum elbette.
Beşiktaş dışında zamanınızı nasıl de-
ğerlendiriyorsunuz? Kendinize vakit
ayırabiliyor musunuz?
Şu sıralar ne yazık ki yoğun tempo-
dan kendime hiç vakit ayıramıyorum.
Eskiden eşimle kızımla yemek yerdik.
Bundan çok keyif alırdım. Şimdi be-
nim için en büyük keyif torunumla va-
kit geçirmek. O tesislere gelince onu
sahaya çıkartıyoruz, bize keyif veriyor.
Teknik direktörlüğünüz sürecinde
maç içinde yaptığınız, en başarılı baş-
ka deyişle de yaratıcılığınızı en iyi ser-
gilediğiniz hamle hangisiydi?
Teknik adam olarak maçlarda bir
çok hamle yapıyoruz. Kimi zaman
bunlar olumlu sonuç veriyor, maçı
lehimize çeviriyor. Kimi zaman da
hata yapıyoruz. 1991-92 sezonunda
Ankaragücü’nde çalışıyordum. Henüz
33 yaşındaydım. Trabzonspor ile kar-
şılaşıyorduk. Maçın 30. dakikasında
Trabzonspor’dan bir oyuncu kırmızı
kart gördü. Bunun üzerine ben bir sto-
peri çıkarıp oyuna bir forvet oyuncusu
aldım. Maç berabere bitti. O dönem
Trabzonspor’da Belçikalı Urbain Bra-
ems görev yapıyordu. Maçın ardından
verdiği demeçte, “Genç meslektaşımı
kutluyorum. O kadar iyi bir hamle yap-
tı ki maçı kazanma şansımızı ortadan
kaldırdı” demişti. Bu meslek hayatı-
mın güzel olaylarından biriydi.
Türkiye’de ve dünyada futbolun gel-
diği noktayı nasıl buluyorsunuz?
Dünya futbolunda bana göre çok
büyük gelişme yok. İspanya’nın iki ku-
lübü büyük bütçeleriyle ve oyunlarıyla
ön planda. İngiltere’de oturmuş bir
sistem var bu aynı şekilde devam edi-
yor. Bunlar dışında kayda değer bir şey
yok. Biz asıl kendi futbolumuzun du-
rumunu tartışmalıyız. Futbolumuzun
hangi özelliklerini ön plana çıkaracağı-
mızı oturtmamız, hangi ülkeyi model
alacağımızı düşün-
memiz lazım. Mese-
la biz İngilizler gibi
oynayamayız.
Bize
en uygun olan sistem
Latinlerinki. Onların
anlayışı biraz iş disip-
liniyle harmanlanırsa
ortaya ülkemize uy-
gun bir model çıka-
bilir. Futbolumuz is-
tenen seviyede değil.
Yeterince genç oyun-
cu gelmiyor. Kulüp-
lerin tesisleri yeterli
değil. Alttan oyuncu
gelmemesi milli takı-
mı da olumsuz etkiliyor. Böyle olunca
mecburen yurt dışındaki Türk oyuncu-
lara yöneliyoruz. Tüm bunları oturup
tartışmalıyız.
Beşiktaş bu seneki bütçesiyle şampi-
yonluğa ulaşırsa, bu bir değişimi baş-
latabilir mi?
Eğer şampiyonluğu kazanırsak çok
iyi bir örnek olacağımızı düşünüyorum
Beşiktaş’taki hedefleriniz neler?
Beşiktaş’la anlaşırken yönetimden
tek isteğim uzun vadeli çalışabilmekti.
Bunun neticesinde 4 yıllık bir anlaş-
ma yaptım. Hedeflerimizi kısa, orta ve
uzun vadeli olmak üzere üçe ayırdık.
Kısa vadede hedefimiz takımı bir yere
getirerek camianın ihtiyacı olan moral
motivasyonu sağlamak. Orta vadede
gelecek yılın ve bir sonraki yılın takı-
mının planlamasını gerçekleştirmek
istiyoruz. Uzun vadeli hedefimiz ise
doğrudan altyapıyla ilgili. Altyapı te-
sislerini geliştirmeye başladık zaten.
Altyapı derken sadece kendi yetiş-
tirdiğimiz oyuncuları değil, bölgeyi,
Türkiye’yi, yurt dışındaki gurbetçi-
lerimizi tarayarak genç yetenekleri
renklerimize bağlamak ve geliştirerek
Beşiktaş’ın oyuncu kaynağı haline
getirmek istiyoruz. Bunu yapmak zo-
rundayız yoksa kulüpler bu bütçelerin
altından kalkamaz. Bir pilot takımla
çalışmak istiyoruz. Türkiye’de bir takı-
ma üç-dört oyuncu gönderiliyor sonra
bu pilot takım olarak adlandırılıyor. Biz
böyle bir uygulama değil gerçek bir pi-
lot takım oluşturmanın peşindeyiz. Bu
takım şirkete bağlı olacak. Orada ken-
di yönlendirdiğimiz menajer, teknik
adam ve çalışanlar görev yapacak. Bu
takım bizim planladığımız sistemle yo-
luna devam edecek. Bu projeyi yakın
zamanda hayata geçireceğiz.
Altyapıyla işbirliğiniz nasıl?
Altyapıyla düzenli olarak toplantı-
lar gerçekleştiriyoruz. Onlara yaptık-
ları transferlerde yardımcı oluyorum.
Almak istedikleri oyuncuların aileleri
ile görüşüyorum. Aileler bu durum-
dan çok memnun oluyor. Bugüne dek
gençlere verdiğimiz değerden dolayı
da tercihlerini bizden yana kullanıyor-
lar.
Scouting sisteminiz nasıl işliyor?
7 kişilik bir scou-
ting ekibimiz var. Biz
onlara hangi mevki-
lere hangi özellikler-
de oyuncuları iste-
diğimizi bildiriyoruz.
Onlar oyuncuyu üç-
dört maçta izliyorlar.
Gelen rapor olum-
luysa bu kez Recep
Hoca ve Ulvi Hoca,
kaleciyse Mehmet
Hoca izliyor. En so-
nunda ise ben ve bir
yönetici gidip seyre-
diyoruz ve kararımızı
veriyoruz.
Futbol Gelişim
26
27
Futbol Gelişim