TamSaha 130. Sayı - page 18-19

18
19
ekibi Feyenoord’a ve onun Avus-
turyalı teknik adamı Ernst Happel’e
büyük haksızlık olacaktır. 1968 ya-
zında Avusturyalı teknik adama ta-
kımlarının yeni patronu olmasını
öneren Feyenoordlu yöneticilerin
bu teklifinin Happel tarafından
kabul edilmesiyle birlikte de Hol-
landa futbolu tarihinde yeni bir dö-
neme girilecekti. Happel kendisine
duyulan güveni boşa çıkarmak bir
yana görev süresi boyunca bekle-
nenden fazlasını da yaptı diyebiliriz.
İlk sezonunda takımına bir anda si-
hirli değnek dokundurmuşçasına
etkili olan Happel, ligde Feyenoord’u
Ajax’ın üç puan önünde şampiyon-
luğa taşırken kupada da finalde
PSV Eindhoven’ı geçerek ikinci za-
fere ulaşıyordu. Hollanda’nın ilk
büyük zaferi de Happel’in Feyeno-
ord’undan geldi. Happel’in ekibi fi-
nalde İskoç şampiyonu Celtic’i
yenip Hollanda’ya ilk Avrupa kupa-
sını getirdi.
Ajax’ın ambargosu
Feyenoord’un böylesine büyük bir
başarı elde etmesi, Ajax’ı da adeta
kamçılayacaktı. Ajax 1970-71 sezo-
nunda Celtic ve Atletico Madrid gibi
favori takımları alt ederek geldiği fi-
nalde sürpriz bir ekibi, Yunan şam-
piyonu Panathinaikos’u devirmekte
zorlanmayarak, üç sezon sürecek
Avrupa şampiyonlukları serisinin
ilkini başlatıyordu. Ajax 1972’de fi-
nalde Inter’i ve 1973’te de Juventus’u
devirerek üç sene üst üste Avru-
pa’nın en büyüğü oluyor, Hollanda
takımlarının Şampiyon Kulüpler
Kupası’ndaki şampiyonluk serisiyse
dört sezona çıkıyordu.
1973’te Cruyff’un Barcelona’ya
transfer olması, Ajax’ın Avrupa
şampiyonlukları serisinin de sonu
anlamına geliyordu. Fakat artık
Hollanda futbolu gözünü hedeflerin
en büyüğüne, Dünya Kupası’na dik-
mişti. Cruyff başta olmak üzere Ne-
eskens, Rensenbrink, Rep, Krol,
Haan, van Hanegemve van de
Kerkhof kardeşler gibi büyük yıl-
dızları kadrosunda barındıran Hol-
landa Millî Takımı’nın, Ajax efsane-
sini de yaratan Rinus Michels
önderliğinde, Batı Almanya’da dü-
zenlenecek olan 1974 Dünya Ku-
pası’nı kazanmasını bekleyenlerin
sayısı hiç de az değildi.
Kıl payıyla kaçan dünya
şampiyonlukları
Hollandalı futbolcular, özellikle tur-
nuvanın ikinci tur gruplarında bu
beklentileri fazlasıyla karşılamış ve
Arjantin’i 4-0, Brezilya’yı da 2-0
mağlup ettikleri maçlarda ortaya
koydukları futbolla adeta bu dünya-
dan olmadıkları izlenimini yarat-
mıştı. Ancak final maçında işler
tersine döndü. Ev sahibi Batı Al-
manya’ya karşı maça fırtına gibi
giren Hollanda, rakip oyuncular
henüz topa bile değemeden,
Cruyff’un ceza sahası içinde düşü-
rülmesiyle kazanılan penaltı vuru-
şunu Neeskens’in filelere
göndermesiyle 1-0 öne geçmişti
belki ama ilk yarının ortalarında
Hölzenbein’ın Hollanda on sekizi
içerisindeki balıklama dalışında ha-
kemin bir kez daha beyaz noktayı
göstermesi ve Breitner’in de ağları
bulmasıyla rüzgâr tersine dönmüş,
fırsatçı Gerd Müller’in devrenin biti-
minde devreye girmesiyle birlikte
de Hollanda finalden 2-1’likmağlu-
biyetle ayrılmıştı.
Portakalların 1974’teki bu kayıpla-
rını 1978’de telafi etmek isteyecek-
leri açıktı. Lâkin takımın en önemli
yıldızı Cruyff’un Arjantin’deki tur-
nuvaya gitmek istememesi, kafa-
larda soru işaretleri yaratıyordu.
Turnuvaya bu kez Feyenoordmuci-
zesininmimarı olan Ernst Happel
yönetiminde giden Hollanda, dört
yıl önceki kadar göz kamaştırıcı bir
oyun ortaya koyamasa bile adını fi-
nale yazdırmayı bilmişti. Dört sene
evvelki gibi yine ev sahibine karşı
çıktıkları finalde, maçın son daki-
kasına girilirken ve skor da 1-1’ken
Rensenbrink’in direkte patlayan
şutuysa, Hollanda’nın kupayı san-
tim farkıyla kaçırdığının resmiydi.
Uzatmalara gidenmaçta Arjantin
Kempes ve Bertoni’yle bulduğu gol-
lerle gülecek, Hollanda’ysa umutla-
rını bir başka bahara bırakmakla
yetinecekti.
Kriz - 1988 Rönesansı -
Tekrar kriz
1980’li yılların başları, Hollanda fut-
bolu adına bir fetret devrini andırı-
yordu. 1982 ve 1986 Dünya
Kupalarıyla 1984 Avrupa Şampiyo-
nası’na katılamayan takımı ayağa
kaldırmaksa yeniden kurt hoca
Rinus Michels’e düşecekti. 1986’da
millî takımın başına geri dönen
Michels, 1987’de Kupa Galipleri Ku-
pası’nı kazanacak olan Ajax ve
1988’de Şampiyon Kulüpler Ku-
pası’nı kucaklayacak PSV Eindho-
ven’ın yıldızlarının iskeletini
oluşturduğu yeni takımıyla 1988
Avrupa Şampiyonası’na iddialı gel-
mekteydi. Gullit, van Basten, Rijka-
ard, Koeman kardeşler, Vanenburg,
van Breukelen gibi önemli isimler-
den oluşan takım, her ne kadar ilk
maçında Sovyetler Birliği’ne tek
golle mağlup olduysa da daha sonra
gruptan çıkmayı başarmış, yarı fi-
nalde ev sahibi Batı Almanya’yı de-
virip bir bakıma 1974’ün hesabını da
kapatmış ve finalde de yeniden
karşı karşıya geldiği SSCB’yi Gullit
ve van Basten’in golleriyle alt ede-
rek Hollanda futbol tarihinin en
büyük başarısına imza atmıştı.
Ne var ki 1988’de yaşanan bu başa-
rıdan sonra yine hayal kırıklığıyla
dolu yıllar gelecekti. Bunda hiç şüp-
hesiz takımın en önemli yıldızları
Gullit ve van Basten’in sakatlık so-
runlarından bir türlü kurtulama-
malarının da payı büyüktü.
Hollanda büyük turnuvalarda finale
bir türlü kalamıyordu. Buna en çok
1992 Avrupa Şampiyonası ve 1998
Dünya Kupası’nda yaklaşmışlar
fakat ilkinde Danimarka’ya, ikinci-
sindeyse Brezilya’ya yarı finalde
penaltı atışları sonucunda teslimol-
muşlardı. 1990’larda Hollanda fut-
bolu adına en büyük başarıyıysa,
1995 yılında Şampiyonlar Ligi’ni ka-
zanan Ajax elde etmiş, fakat futbol-
cularının çoğunu Bosman kuralı
sayesinde bedelsiz olarak kaybe-
den Ajax’ın bu başarısı sürdürülebi-
lir olmamıştı.
2010 Dünya Kupası’nın
finalisti
Hollanda, ev sahipliğini yaptığı 2000
Avrupa Şampiyonası’nda da finali
penaltılarla kaçırmasının ardından
2002 Dünya Kupası’na katılamaya-
rak büyük bir krizin eşiğine geldi.
2010’a kadarki diğer üç büyük tur-
nuvada da istediği başarıyı elde
edemeyen Portakalların, Güney Af-
rika’daki Dünya Kupası’nda da çok
bir şey yapması açıkça beklenmi-
yordu. Ancak beklentilerin düşük
olması Hollanda’ya yaramış olsa
gerek, oynadığı maçları peş peşe
kazanan takım, finalde İspanya’nın
rakibi olmayı başardı. Her ne kadar
Iniesta’nın uzatmalarda gelen go-
lüne engel olamayıp bir kez daha
kürsünün ikincilik basamağında
kalmış olsalar da, yıllar sonra gelen
final, Hollandalılarda gelecek için
büyük umut yaratmıştı. Lâkin bu
umutların büyük bir bölümü, sıfır
çekilen EURO 2012 esnasında çöpe
gitti.
Son Avrupa Şampiyonası’nda yaşa-
nan büyük düş kırıklığı üzerine
teknik direktör değişikliğine giden
ve takımın başına Louis van Gaal’i
getiren Hollanda, 2014 Dünya Kupa-
sı’nda da yarı finale yükselmeyi ve
nihayetinde üçüncü olmayı başardı.
Brezilya’daki finallere son Dünya
Şampiyonu İspanya’yı 5-1 yenerek
flaş bir başlangıç yapan ve 2010 fi-
nalinin rövanşını çok ağır biçimde
alan Portakallar, Avustralya’yı 3-2,
Şili’yi de 2-0 yenerek gruptan üçte
üçle çıktı. Son 16 turunda Meksi-
ka’yı 2-1’le saf dışı bırakan Van
Gaal’in öğrencileri, çeyrek finalde
ise Kosta Rika karşısında çok zor-
landı. 0-0 sona eren normal süre ve
uzatmaların ardından rakibini pen-
altılarda kurduğu 4-3’lük üstün-
lükle eleyen Hollanda, yarı finalde
ise sıçrayamadı. Arjantin’le oynadığı
maçın 120 dakikasında golsüz eşit-
liği bozamayan Hollanda bu defa
penaltılarda 4-2 geride kalarak final
şansını kaybetti. Portakalların te-
sellisi, üçüncülükmaçında ev sahibi
Brezilya’yı 3-0 gibi net bir skorla
yenmek oldu.
Danny Blind’le yeni
umutlar
2014 Dünya Kupası’nın ardından
teknik direktörlük görevine getiri-
len Guus Hiddink idaresinde EURO
2016 elemelerinde ise umduklarını
bulamadılar. Gruba 2-1’lik Çek
Cumhuriyeti yenilgisiyle başladık-
tan sonra evlerinde Kazakistan’ı 3-1
yenseler de İzlanda deplasmanında
2-0’lık yenilgiyle bir kez daha şoka
uğradılar. 6-0’lık Letonya galibiye-
tiyle kendilerine gelseler de evle-
rinde Millî Takımımız karşısında
1-1’lik beraberliği son dakikada
kurtardılar. Letonya’yı deplas-
manda 2-0 yendikleri maçın ardın-
dan Guus Hiddink görevinden
ayrıldı ve yerine yardımcılarından
Danny Blind getirildi. Ajax efsanesi
Blind, Hollanda Millî Takımı’nın ba-
şında ilk sınavlarını İzlanda ve ar-
dından da Millî Takımımıza karşı
verecek.
1,2-3,4-5,6-7,8-9,10-11,12-13,14-15,16-17 20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33,34-35,36-37,38-39,...148
Powered by FlippingBook