TamSaha Dergisi - page 92-93

derliğini hissedebiliyorum. Arda bu
Millî Takım için hembüyük bir şans
hembüyük bir değer.
Peki, Avrupa Şampiyonası için neler
düşünüyorsun? Böylesine büyük bir
turnuvada forma giymek nasıl bir
duygu olur?
Açıkçası o gün Avrupa Şampiyona-
sı’na gitmemiz belli olduktan sonra
Serdar Aziz’le çok konuştuk. Artık
normal hayatımıza döndüğümüz
zaman inanılmazdı. “Biz bu kadronun
içinde olmalıyız. Takıma bir şeyler ver-
meliyiz” dedik. Bu takımdaki bütün-
lüğü, o sevinç yumağını gördükten
sonra hiçbir şeyden korkmamamız
gerektiğini biliyoruz. Bu takımda ola-
bilmek için neler yapmamız gerekti-
ğini çok kez konuştuk. Daha uzun
süre var ama o güne kadar çok çalışa-
rak kadronun içerisinde bulunabilmek
için her şeyi yapmamız gerekiyor.
Kendi adıma ben o kadroda bulunmayı
çok istiyorum. Benimhep istatistiksel
bir yönümde vardır. Hep planlı yaşa-
rım. Bu planlarım içinde Avrupa Şam-
piyonası da var. Gitme ihtimalimiz
arttıkça hep böyle kendi kendime o
hayalleri kurdum. O planlamayı yap-
tım. O günden sonra şimdi belki sezon
başına göre daha ekstra çalışıyorum.
Eksik gördüğümyerleri geliştirmek
için her şeyi yapıyorum. Yakın za-
manda bir evliliğimolacak. Onun bana
hem şans getireceğine inanıyorum
hemde zaten profesyonel olarak sür-
dürdüğümhayatımın daha düzenli,
daha güzel olacağını düşünüyorum.
Avrupa Şampiyonası’na kadar da
zaten 6 aylık süre var. Benim için her
şey güzel gidiyor. O zamana kadar da
her şeyin daha güzel olacağını düşü-
nüyorum.
Millî Takım’da çok güzel bir jeneras-
yon yakaladık. Bize içinde bulundu-
ğun takımı anlatabilir misin?
Mutlaka kazanmamız gereken bütün
maçlarda bu takım oynayanı oynama-
yanıyla zaten o birliği gösterdi. Bu ta-
kımın içinde olmaktan dolayı çok
mutluyum. Burada dediğimgibi Ar-
da’nın takım içindeki etkisi çok bü-
yüktü. Bizlere yaptığı konuşmalar ve
sahada gösterdiği özveri çok önem-
liydi. Diğer oyuncuları hiçbir şekilde es
geçmiyorum tabiî ki. Herkes çok öz-
veri gösterdi. Burada Fatih Hocamızın
etkisi zaten tartışılmaz. Onunmaçlar-
daki söylemleri, antrenmanlardaki
söylemleri; oyunculara verdiği güven
çok önemli. Kendi takımımdaki hoca-
larımın da bana katkısı gerçekten çok
fazla. Hemkişisel olarak hem takım
bütünlüğü anlamında gördüğüm şey-
ler, futbolu bırakınca bile işimize yara-
yacak. Bu birlik beraberlik
sağlanmışken, takımbütünlüğü sağ-
lanmışken, ki ben bir tartışma yaşan-
dığını dahi hatırlamıyorum, normalde
bu kadar oyuncunun olduğu takım-
larda tartışma hep olur. İdmanlarda
sertlikler olmasına rağmen herkesin
anlayışla karşılaması zaten bütünlü-
ğün bir göstergesi. Herkes birbirine
anlayışla yaklaşıyor. Ben de burada
olmaktan dolayı, bu anları yaşıyor
olmaktan dolayı çokmutuyum.
Geçmişte Premier Lig hayali kurdu-
ğunu söylemiştin. Bu röportajında da
yine Avrupa’ya açılmaktan bahsettin.
Bu konudaki düşüncelerini biraz daha
açar mısın?
Premier Lig’e gidebilmek için oyna-
mak gerekiyor. Oynamak yetmiyor, iyi
oynamak gerekiyor. İnsanların gözüne
sokmanız, “İyi kaleci. En iyisini hak
ediyor” dedirtmeniz gerekiyor. Tabiî
küçük de olsa şansa ihtiyacınız var.
Ben o zaman da söyledim. Hedeflerim
hep büyük. Olur, olmaz bilemem. Belki
Avrupa’ya gidemeyeceğim; belki de en
üstü göreceğim. Dediğimgibi, bunun
gerçekleşmesi için elimden gelen her
şeyi yapıyorum. O hayalimdevam edi-
yor. Oynadıkça hayalime biraz daha
yaklaştığımı hissediyorum. Çünkü Fe-
nerbahçe’de oynamadığım zaman-
larda bu hayalimin gerçekleşmesi için
kendime olanak sağlayamıyordum.
Oynamadığınız zaman hiçbir şey ol-
muyor. Kimse sizi görmüyor. Şimdi Al-
lah’a şükür oynuyorum. Yavaş yavaş
hayalimin hayata geçeceğine inanıyo-
rum. Bir gün inşallah olur.
2011 yılında kendine idol olarak Van
der Sar’ı örnek aldığını söylemiştin.
Aradan bu kadar zaman geçtikten
sonra aynı düşüncede misin?
Yoksa seni etkileyen başka isimler de
var mı?
O zamanlar bunu söylerken Van der
Sar oynuyordu. Şimdi bıraktı. Hâlâ
daha videolarını izlerim. Ama futbolla
birlikte kalecilik de gelişiyor. Şu anda
herkesin takdir ettiği Almanya’nın
kalecisi Neuer var. Dünyanın 1 num-
arası olarak gözüküyor. Biz de sürekli
maç izliyoruz. Sadece ondan değil, en
basit ligdeki bir kaleciden bile faydalı
olacağını düşündüğümbir şeyi al-
maya çalışırım. Van der Sar 2005 yı-
lında 33 yaşındayken Manchester
United’a transfer oldu ve 2011’e dek
dünyanın en büyük takımlarından bi-
risinde forma giydi. Ben 26 yaşında-
yım. Fiziğimi, kilomu koruduğum
müddetçe, Allah bir sakatlık, sıkıntı
vermezse oynayabildiğimkadar oy-
namak istiyorum. Bu isteğe baktığım
zaman önümde 14 sene var. Hayalle-
rimi götürebildiğimyere kadar götü-
receğim. Bu söylemle olmuyor. Çok
çalışmakla oluyor. Birçok kez söyle-
dim ama anahtar kelime çalışmak.
Her topa atlamak zorundasınız. Her
topun çıkartılması gerekiyor. Ne
kadar yorgun da olsanız o kaledeyse-
niz o topu tutacaksınız. Bir futbolcu
gibi, “Ben yoruldum. Şu deparı atma-
yayım, geride bekleyeyim” diyemi-
yorsunuz. Havadan geliyorsa
havadan, yerden geliyorsa yerden
topu tutmak zorundasınız. Bazı hoca-
lar, “Topu kurtar da nasıl kurtarırsan
kurtar” der. Ben buna katılmıyorum.
Sonuçta kalecinin bir duruşu, tekniği
olmalı. Saha içerisinde duruşunuzla
herkese güven vermelisiniz. Kişinin
aurasıyla ilgili bir konu tabiî ki biraz da
bu… Kişi kendini belli eder. Ben kale-
cileri izlerken sahadaki duruşuna;
oyuncu arkadaşını uyarmasına çok
dikkat ediyorum. Olumlu şeyleri de
almaya çalışıyorum.
Bugüne kadar çok yıldız oyuncuyla
forma giydin. Seni en çok kim etki-
ledi?
Buraya çok kişiyi katabilirim. Yabancı
olsun, yerli olsun birçok oyuncuyla
çalıştım. En sondan başlayarak gider-
semArda’yı söyleyebilirim. Saha için-
deki, saha dışındaki duruşu olsun,
esprili, güler yüzlü yaklaşımı, ama ge-
rektiğinde ciddi tavrı olsun Arda’nın
geldiği yer kendisini belli ediyor.
Neden orada olduğunu gösteriyor.
Onun dışında Emre Belözoğlu’nu
örnek gösterebilirim. Onun o hırçınlığı
saha içinde belki birçok kişi için
olumsuz gösterilebilir ama ben
onunla uzun yıllar çalıştım. Kalecilerle
çok uğraşır. Gol yemekten haz etmez.
Takımı yenildiği zaman herkes bilir,
çok sinirleniyor. Ama işte bu onun
hırsı. Gerçekten çok hırslı. Herkesi
yukarıya çeken bir hırsa sahip. Onun
bu özelliği beni çok etkilemişti. Sa-
hada yenilgiyi kabullenmez duruşu
bana çok şey kattı. Ondan da bir şey-
ler aldım. Yaşı ilerlemesine rağmen
hâlâ aynı hırsı göstermesi gençler için
bir örnektir. En son bu iki oyuncuyu
gösterebilirim. Onun dışında birçok
yetenekli, üst düzey oyuncuyla çalış-
tım. Ama saha karakteri anlamında
Arda ve Emre ağabeyi gösterebilirim.
Çekindiğin bir forvet var mı?
Hayır yok. Çünkü o topun kimden,
nasıl geleceğini bilmiyorsunuz. Bazen
en kötü vuruş bile gol olabiliyor.
Millî Takım’daki kaleci antrenörün
Alper Boğuşlu ile çalışmak gelişimine
neler katıyor?
Alper Hocamla hem saha içinde hem
saha dışında güzel bir diyaloğumuz
var. Gördüğü eksikleri sürekli konu-
şarak anlatıyor. Çalışma disiplini çok
üst düzeyde olan bir hoca. Ben de di-
siplinli çalışmayı gerçekten seviyo-
rum. İtiraf etmek gerekirse Alper
Hocamızla çalışmalarımızda çok daha
fazla disiplin var. İlk geldiğimkamp-
larda biraz garipsemiştim. Bize ver-
meye çalıştığı gerçekten çok fazla şey
var. Kendisi hep en iyisini yapmaya
çalışıyor. Ben de Alper Hocamdan
şunu aldım; “Ben en iyisini yapmak
zorundayım.” Onun karakteri, kişiliği,
söylemi bu. “Her şeyin en iyisini ya-
pacaksınız” diyor, doğru söylüyor. Dü-
şününce doğru olduğunu anladımve
o günden sonra hemkendi takımımda
hemMillî Takım’da daha iyisini ver-
meye çalışıyorum. Hocamızın bana
disiplin anlamında kattığı şey gerçek-
ten çok olumlu oldu. Teknik anlamda
92
93
1...,72-73,74-75,76-77,78-79,80-81,82-83,84-85,86-87,88-89,90-91 94-95,96-97,98-99,100-101,102-103,104-105,106-107,108-109,110-111,112-113,...152
Powered by FlippingBook