Previous Page  96-97 / 140 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 96-97 / 140 Next Page
Page Background

güçlendirmişti. Ne var ki o dönem

Serie A’da Maradona (Napoli), Pla-

tini (Juventus), Zico (Udinese) ve

Socrates (Fiorentina) gibi yıldızların

forma giydiği düşünüldüğünde

Verona’nın bu transferleri çok

gözde büyütülecek türden değildi.

Gelgelelim lig başlıyor ve Vero-

na’nın bileği bükülmek bilmiyordu.

Sezonun ilk yarısının son maçında

Avellino deplasmanında ilk yenilgi-

sini alan sarı-mavililer, şampiyon-

luk adayı takımlarınsa hepsine

çelmeyi takmayı başarmış ve ligde

de zirveyi ele geçirmişti. O esnada

hâlâ birçok kişi Verona’nın ikinci

yarıyla birlikte şampiyonluk yarışı-

nın stresini kaldıramayıp bir nok-

tada havlu atacağını düşünüyordu

belki ama Verona birkaç ay içeri-

sinde bu şekilde düşünen herkesi

utandıracak ve tarihinin ilk ve tek

Serie A şampiyonluğuna uzana-

caktı.

Larissa (1987-88)

Yunan futbolunda 1920’lerden iti-

baren çeşitli ulusal şampiyonalar

düzenlenmiş, 1950’lerin sonunda da

ulusal deplasmanlı lig uygulama-

sına geçilmişti. Larissa ise 1964’te

kurulmasından sonra Yunan Bi-

rinci Ligi’ne ilk kez 1974’te yüksel-

mişti. İkinci sezonunda küme

düşen, daha sonraysa 1979’da bi-

rinci lige geri dönen Larissa,

1980’lerin ilk yarısında Yunan fut-

bolunda belki de en önemli çıkışı

gösteren takımlardan biriydi.

1982-83 sezonunu, iki puanlı ligde,

şampiyon Olympiakos’un beş puan

gerisinde kapatarak ikinci olan

Larissa, 1982 ve 1984’te finalde

kaybettiği Yunanistan Kupası’nı ise

1985’te müzesine götürme başarı-

sını göstermişti.

Böylesine bir çıkış içerisinde olsa-

lar da Larissa’nın ligde şampiyon

olması hâlâ çok düşük bir ihtimaldi.

Zaten Yunanistan fazla şampiyon

çıkaran bir lig yapısına sahip de de-

ğildi. Ülkede şampiyonlukların ne-

redeyse tamamına yakını Olympi-

akos, Panathinaikos ve AEK ara-

sında paylaşılmıştı. Bu üç büyük

takımın haricinde Selanik temsilci-

leri PAOK’un iki, Aris’in de üç şam-

piyonluğu bulunuyordu. Fakat

Aris’inkiler deplasmanlı ulusal lig

dönemine ait değildi ve sonuncusu

da 1945’teydi.

Ligdeki bu üç-dört takımlı karteli

kırabilmek, herhalde Prometeus’un

Olimpos Dağı’ndan ateşi çalması

kadar zordu. Fakat 1987-88 sezo-

nunda Larissa herkesi hayretlere

düşüren bir performans ortaya ko-

yarak ilk haftalardan itibaren zirve

yarışının içerisine giriyordu. Olym-

piakos ile Panathinaikos’un çok

kötü bir dönem geçiriyor olması da

Larissa’nın ekmeğine yağ sürmek-

teydi. Ligin ilk altı haftasında altı

galibiyet birden alan takım, henüz

üçüncü hafta sonunda oturduğu li-

derlik koltuğundan sezon sonuna

kadar kalkmayacak ve bitime bir

hafta kala da imkânsız gibi görü-

nen şampiyonluğa ulaşacaktı. Bu

sezon, ayrıca Olympiakos ile Panat-

hinaikos’un ikisinin birden ilk

dörde giremediği tek sezon olarak

Yunan Ligi tarihine de geçecekti.

Deportivo (1993-94)

Verona ve Larissa’nın sürpriz zirve

yarışı serüvenleri mutlu sonla bit-

mişti belki ama onlar kadar şanslı

olmayan sürpriz takımlar da vardı.

Bunlar arasında avuçlarının içine

kadar gelen şampiyonluğu belki de

olabilecek en dramatik biçimde ka-

çıran takımsa Deportivo La Co-

runa’ydı. 1991’de 18 yıllık bir aranın

ardından La Liga’ya çıkan Deportivo,

bu ilk sezonda zar zor kümede ka-

lırken ertesi sezon Brezilyalı yıldız

Bebeto’yu transfer ederek bir anda

ligin üst sıralarını zorlayan bir ekibe

dönüşüyor ve Bebeto’nun 29 gol at-

tığı o sezonu da lig üçüncüsü olarak

tamamlıyordu.

Galiçya ekibinin bu başarısını

tekrarlayıp tekrarlayamayacağı

İspanya futbol kamuoyunda tartışıl-

maya başlamışken, 1993-94 sezo-

nunda Deportivo çok daha fazlasını

yapıyor ve 14. haftada ele geçirdiği

liderlik koltuğunda sezonun son

haftasına kadar geliyordu.

Son haftaya girilirken Deportivo 55

puandaydı, takipçisi Barcelona’nın

ise 54 puanı vardı. Ancak Barça’nın

averajı çok daha iyiydi ve Depor-

tivo’nun deplasmandaki son Valen-

ciamaçını mutlaka kazanması

gerekiyordu.

Ne var ki, Valencia önünde Depor-

tivo bir türlü istediği fırsatları yaka-

layamıyordu. Barcelona ise kendi

evinde Sevilla önünde farka git-

mekteydi. Maçların son dakikala-

rına girildiğinde Valencia’da hâlâ gol

sesi yokken Camp Nou’da Barça’nın

5-2’lik üstünlüğü bulunmaktaydı.

Barcelonalılar artık son düdükle bir-

likte şampiyonluk turu atmak için

geri sayıma başladığındaysa Valen-

cia-Deportivomaçında konuk ekip,

bir son dakika penaltısı kazanmıştı.

Ancak Deportivo’nun penaltıcısı

Donato, dakikalar önce oyundan

çıkmıştı ve zorlu görevi, savunma

oyuncusuMiroslav Djukic üstlen-

mişti. Topun ağlarla kucaklaşması

durumunda şampiyon Deportivo

olacaktı. Ne var ki Djukic topu kaleci

Gonzalez’in kucağına yuvarlıyor ve

Deportivo’nun haftalardır sürmekte

olan peri masalı, korkunç bir kâbusa

dönüşerek sona eriyordu.

Blackburn Rovers (1994-95)

Manchester United, Alex Fer-

guson yönetiminde, 1993 yı-

lında kazandığı şampiyonlukla

tam 26 yıllık şampiyonluk has-

retine son vermişti. Kırmızı

Şeytanlar, ertesi sezonsa Pre-

mier Lig’i üst üste ikinci kez

zirvede tamamlayarak gitgide

rakipsiz olmaya başladıklarının

sinyallerini veriyordu. United’ın

normalde şampiyonluk yolun-

daki doğal rakipleri olması

beklenen Arsenal ve Liverpool

ise o günlerde istikrarsız bir

dönemgeçirmekteydi ve bu da

United’ın işini daha da kolay-

laştırmaktaydı.

96

97