27
26
gerek çok önemli bir takım.
İspanya, dünya yıldızlarını barındı-
ran, dünya ve Avrupa şampiyonu
müthiş bir takım. Bu takımla oyna-
yacağımızı biliyoruz ama Avrupa
Şampiyonası’nda iyi oynamazsanız
ve iyi netice almazsanız bir sonraki
adıma geçemeyeceğimizi bilecek
kadar hemyaşadık hemde gerçek-
çiyiz. Açıkçası sıradan olmanın fay-
dası yok. Mümkünse sıra dışı olmak
lâzım. Ben de oyuncularımdan
bunu bekliyorum. Eğer bu gruptan
çıkarsak, ondan sonrası daha kolay.
‘Bu gruptan çıktımdüşüncesi’ bizi
farklı yerlere götürebilir. Çek Cum-
huriyeti de Avrupa’nın yükselen
yıldızlarından bir tanesi. Gruptan
çıkarsak diğer turlar, bizim için çok
daha eğlenceli olacak. Gerçeği
kabul edelim ama vazgeçmeyelim.
İspanya’nın, Hırvatistan’ın hakkını
verelim ama biz de geliyoruz. Ayak
seslerimiz de duyuluyor Allah’a
şükür.”
Hazırlık programı hakkında da bilgi
veren Terim, Avusturya ve İngiltere
maçlarından sonra 4 karşılaşma
daha yapmak istediklerini söyledi.
Hazırlıkmaçlarında rakipleri güçlü
takımlardan seçtiklerini anlatan
Terim, “ Mümkünse 2-3 belki 4mü-
sabaka daha oynamak istiyoruz.
Dört günde bire düşüreceğiz ki ha-
zırlanabilelim. Karadağ ile oynaya-
cağız ama Slovenya’da birkaç gün
kamp yapıp, burada hemSlovenya
ile hemde başka bir takımla oyna-
maya çalışacağız. Bir şekilde tek-
rardan Antalya’ya uğramayı
istiyoruz. Ülkemiz adına Antalya’da
olmamızın hemyurtdışındaki tu-
ristler hemde ülkemizdeki turizm-
ciler açısından doğru olacağını
düşünüyorum. Birkaç gün de olsa
TürkMillî Takımı’nın Antalya’da ol-
ması önemli” ifadelerini kullandı.
29 Mart günü ünlü Ernst Happel’in
çimlerine ayak basan Millî Takımı-
mızın kadrosundaki istikrar dikkat
çekiciydi. Sadece Volkan Şen’in ye-
rinde Hakan Çalhanoğlu oynuyor,
savunmada da İsveç maçında sa-
katlanan Hakan Balta’nın yerine
oyuna giren Ahmet Yılmaz Çalık bu
kez ilk on birde başlıyordu. Eleme
grubunda oynadığı 10maçın doku-
zunu kazanıp birinden de beraber-
likle ayrılırken sadece ilk on birinde
sadece 12 oyuncu kullanan ve ke-
mikleşmiş bir ekip oluşturan Avus-
turya Millî Takımı’nda ise omalûm
on birden dört oyuncu yer almı-
yordu. Kaleci Robert Almer’in ye-
rine “bizim”‘ Ramazan Özcan görev
almış, orta sahanın iki ön libero-
sundan biri olan Julian Baumgart-
linger’in rolünü Stefan Ilsanker
üstlenmiş, takımın en güçlü silah-
larından sağ kanat oyuncusu Mar-
tin Harnik’in kulvarına Guido
Burgstaller yerleşmiş, takımın en
golcü oyuncusu Marc Janko’nun
dublörlüğüne ise Rubin Okotie so-
yunmuştu.
Maçın başlangıç bölümüne bizim
takımgeç katılmış gibiydi. Avus-
turyalılar oynuyor, bizimkiler ise
mahmurluktan kurtulmaya çalışı-
yordu. Daha 3. dakikada Arnauto-
vic’in sol kanattan içeriye çevirdiği
topa Bayernli David Alaba beklet-
meden vuruyor ancakMehmet
Topal topuğuyla şık bir dokunuş
yaparak topun kale yerine kornere
gitmesini sağlıyordu. Bu bölümdeki
tek ciddi tehlikemizi bir duran top-
tan üretmiştik. Dakikalar 10’u gös-
terirken Hakan Çalhanoğlu’nun
soldan kullandığı serbest vuruşta
kale sahası içinde uygun durumda
bulunan Mehmet Topal topa teması
sağlayamıyor ve mutlak bir gol ka-
çıyordu. İki dakika sonra ise Hakan
Çalhanoğlu, Cenk Tosun’la paslaşa-
rak girdiği ceza sahasında sağ
çaprazdan vuruyor ama kalecisi
Ramazan Özcan topu kornere
çeliyordu.
Ataklarını sıklaştıran Avusturya,
golü de 22. dakikada buldu. Sol ka-
nattan Arnautovic’in içeriye çevir-
diği topu sol çaprazdan sağ köşeye
gönderen Junuzovic, Volkan Baba-
can’a da yapacak hiçbir şey bırak-
mıyordu: 1-0.
Millî Takımımızın kendine gelmesi
için sanki bu golü yemeye ihtiyacı
var gibiydi. Ay-yıldızlılar silkelen-
miş, kendine gelmiş, Avusturya’nın
elinden oyun hâkimiyetini almış ve
kimliklerini bulmaya başlamıştı. İlk
yarı bitmeden bulunacak bir gol,
maçı çevirmemizi de kolaylaştıra-
caktı. Bu işi başarmak ise Hakan
Çalhanoğlu’na nasip olacaktı. Skor-
boardun 43. dakikayı işaret ettiği
bir anda Millî Takımımızın ceza sa-
hasının sol köşesine yakın bir nok-
tadan kazandığı serbest vuruşta
topun arkasına geçen Hakan Çal-
hanoğlu, sağ ayak içiyle harika bir
plase yapıyor ve kaleci Ramazan’ı
da ağlara yolluyordu. İlk yarı biter-
ken yakalanan 1-1’lik skor, ikinci
yarı için içleri rahatlatan bir müjde
gibiydi.
İkinci yarının ilk tehlikesini de
Avusturyalılar üretti ama golü
bulan bizim çocuklar oldu. 47. daki-
kada Alaba’nın hızlı kullandığı ser-
best atışta savunma arkasına
sarkan Arnautovic, kaleci Volkan
Babacan’la karşı karşıya kaldı.
Avusturyalı oyuncunun yaptığı
aşırtma vuruşta top kale yerine
auta yönelince millîlerimize derin
bir oh çekmek düştü. 54’te Ala-
ba’nın uzaktan vuruşunda kaleci
Volkan Babacan topu iki hamlede
kontrol etti. İki dakika sonra ise
galibiyet golümüz geldi. Avus-
turya’nın kalesini koruyan Rama-
zan Özcan’ın uzaklaştırmak istediği
topu büyük bir hatayla Arda Tu-
ran’ın önüne bırakmasını kaptan
affetmedi. O sırada Ramazan’ın
ceza sahasının dışına kadar çıkma-
sını da iyi değerlendiren Arda Turan
topun dibine girerek yaptığı vuruşla
Avusturya kalesini ikinci kez dü-
şürdü ve maçın skorunu 2-1 olarak
belirledi.
Türkiye Futbol Direktörü Fatih
Terim, maçın ardından yaptığı de-
ğerlendirmede, genç oyuncuların
tecrübe kazanması ve kendilerine
güven duyması adına bu galibiyetin
önemli olduğunu söylüyordu:
“UEFA sıralamasında yukarılarda
olan ekiplerle karşılaşıyoruz. Ka-
zanmamız çok önemli. Genç bir ta-
kımız. Oyuncuların tecrübelenmesi
ve güven duyması için bu galibiyet-
ler önemli. Güzel bir maç oldu.
Avusturya, gerek Avrupa Şampiyo-
nası elemelerinde gerekse son 2-3
yılda Avrupa’nın yükselen yıldızla-
rından bir tanesi. İki takımda uzun
süredir yenilmiyordu. Sonunda aynı
şekilde devam eden ve kazanan biz
olduk.
Oyun felsefemiz aşağı yukarı
oturdu. Oyunun kontrolü, pas,
çabuk oyun, geçişlerdeki ani baskı-
larımız ve zaman zaman organize
ataklarımız yavaş yavaş oturuyor.
Mayıs ayında 20-25 gün hazırlıkla
en üst seviyeye geleceğiz.
Burada kazanmak, Türk futbolunun
Avrupa’da daha iyi tanınması
demek. Bence gecenin flaş skorla-
rından birisi olacaktır. Gruplarda 10
maç yaptılar, 9’unu kazanıp, birinde
berabere kaldılar. Böyle bir takımı
yeniyorsunuz. Bu açıdan bakıldı-
ğında ciddi bir galibiyet. Oyuncula-
rımızı kutluyorum.
Eskiden 16 maç yenilmeme serimiz
var. Bunu konuşmuyoruz ama
bana, oyuncular kendi arasında ko-
nuşuyormuş gibi geliyor. Oyuncuda,
kazanma alışkanlığı diye bir şey
vardır. Bugün kazanmak çok
önemliydi. Bu seviyelerde ka-
zanma-kaybetme dengesini iyi ku-