söyleyecekleri en kıymetli isim-
lerden biri kuşkusuz. Socrates
Dergisi’nin bir sorusunu yanıtlar-
ken Hagi, Lucescu’nun birlikte ilk
çalıştıkları dönemde çok sert bir
teknik adam olduğunu ama
yaşlanıp olgunlaştıkça birlikte
çalıştığı oyuncuları ve futbolun
diğer aktörlerini daha iyi idare
etmeyi öğrendiğini söylüyor.
Bu konunun üzerinde düşünmeye
değer. Zira bir süredir polemik-
lerle gündeme gelen Millî
Takım’da Fatih Terim sonrası
dönemde görev alacak teknik
adam isimleri tartışılırken,
kamuoyunda özellikle tansiyonu
düşürebilecek isimler konusunda
bir görüş birliği vardı. Mircea
Lucescu da bazı itirazlara rağmen,
bu karakterde bir teknik direktör
olduğu özellikle spor yazarları
tarafından sıkça dillendirilen bir
isimdi. Lucescu’nun göreve
geldikten sonra yaptığı ilk iş de
tansiyonu düşüren açıklamalarda
bulunup Arda Turan sorununu
çözmek oldu.
Ne var ki Rumen teknik adamın
daha önceki Türkiye tecrübesinde
yaptığı bazı açıklamalar ve “sert
çıkışları” da akıllarda. Hagi’nin
teorisinden başka, Galatasaray’da
birlikte çalıştığı Fransız oyuncu
Sebastian Perez’in yine Socrates’e
yaptığı açıklamalarda dillendirdiği
bir teorisi var. Perez, Lucescu’nun
zaman zaman rakiplere ve basına
yönelik sertleşebilen tavrı sorul-
duğunda, “Bu tarzının altında
futbolcularını koruma içgüdüsü
vardı” diyor. Beşiktaş’ta yardımcı-
lığını yapan Feyyaz Uçar ise
Lucescu’nun o dönemki sert
açıklamalarını, haklılığına
inanmasına rağmen Samsunspor
maçından sonra kamuoyundan
destek görememiş olmanın bir dı-
şavurumu olarak değerlendiriyor.
Türkiye’den sonra 12 yılını geçir-
diği Shakhtar’daki tavrını da
denkleme kattığımızda, Lucescu
ile ilgili en sağlıklı teorinin yukarı-
daki teorilerin bir sentezi oldu-
ğunu düşünebiliriz. Rumen teknik
adamgençliğindeki kadar sert
değil, ancak ihtiyaç olduğunu
düşündüğü durumlarda hâlâ sert
çıkışlarda bulunabiliyor. Shakh-
tar’ın inişli çıkışlı gittiği bir dö-
nemde ilk yarıda attığı gollerle
4-0 kazandığı bir maçın ardın-
dan “İkinci yarıda da dört gol
atmalıydık” açıklaması gibi, kimi
zaman oyuncuları da hedef
alabiliyor bu çıkışlar. Her şeye
rağmen Rumen teknik adam
“kırıp dökmemeyi” başarıyor ve
ayrıldığı her yerde güzel hatırla-
nıyor. Tabiî ki bunda Feyyaz
Uçar’ın, “Bir milyon kez kızdığını
gördüm ama bağırdığını hiç
görmedim” cümlesiyle anlattığı
tavrı ve iyi insan ilişkileri kadar,
mesleğine hâkimiyeti de çok
önemli bir faktör.
‘Adamne dediyse çıkıyor’
Onunla birlikte çalışmış olanların
Mircea Lucescu’nun teknik direk-
törlüğüne dair ilk söyledikleri şey,
rakip analizi. Lucescu dersine çok
iyi çalışmasıyla, rakibi sular seller
gibi ezberlemesiyle ve bunu
bazen oyuncuları “sıkabilecek”
kadar uzunmaç toplantılarında
öğrencileriyle paylaşmasıyla tanı-
nan bir teknik adam. Bu konudaki
en ilginç anekdotlardan biri Gala-
tasaray’da yöneticilik yapmış olan
Burak Elmas’a ait. Elmas, yine
Socrates’e yaptığı açıklamada,
adını anmadığı bir futbolcunun
önce Lucescu’nun uzun süren
maç toplantılarından yakındığını
ama birkaç hafta iyi oynadıktan
sonra bunun sebebi soruldu-
ğunda, “Adamne dediyse saha
içinde çıkıyor. Dediği her şeyi
yaptım, en iyi maçlarımdan biri-
sini oynadım” dediğini aktarıyor.
Sadece Elmas değil, Hakan
Ünsal’dan Suat Kaya’ya, Feyyaz
Uçar’dan Fatih Akyel’e kadar,
birlikte çalıştığı isimlerin hepsi,
Lucescu’nun çalışkanlığından
ve engin futbol bilgisinden dem
vuruyor.
Zaten Rumen teknik adamda bu
alışkanlığından ve çalışkanlığın-
dan hiçbir şey kaybetmediğinin
ve göreve daha ilk günden hazır
olduğunun sinyallerini, Türkiye
Futbol Federasyonu ile anlaştık-
tan sonra ama daha Türkiye’ye
bile gelmeden önce beIN Sports’a
verdiği söyleşide, millîlerimizin
Dünya Kupası şansına dair bir çır-
pıda yapıverdiği analizde de verdi.
Brezilya etkisi devam
edecekmi?
Lucescu ile Galatasaray ve Beşik-
taş’ta birlikte çalışmış olanlar, onun
oyun görüşünden söz ederken sa-
vunmacı yanını ön plana çıkarırlar.
Gerçekten de Lucescu, Türkiye’de
görev yaptığı sürede öncelikle gol
yememeyi düşünüyor ve öğrencile-
rine de bu yönde taktikler veri-
yordu. Hatta onun bu özelliğini
İtalya’da elde ettiği bugün dahi
söylenir.
Aslında Mircea Lucescu İtalya’da
savunmayı değil hücumu düşünü-
yordu. Ama çok fazla düşünüyordu.
Bunu hem Inter’de birlikte çalıştığı
Roberto Baggio söyler hemde
Rumen teknik adamın kendisi, fazla
hücumcu oynadığı için kaybede
kaybede savunmanın önemini an-
ladığını dile getirmekten çekinmez.
1970 Dünya Kupası’nda oynarken
Pele ile formasını değiş tokuş ettiği
anmı başladı tabiî ki bilinmez ama
Mircea Lucescu’nun gönlünde aslen
Brezilya stili futbol yatıyordu. Ne var
ki, kendisinin de söylediği gibi
şartlar onu başka türlü oynamaya
zorlamıştı. Ta ki Shakhtar Donetsk
macerasına dek. Shakhtar, Lucescu
ile Brezilyalıların bir arada harikalar
yaratışına sahne oldu.
Kendisine sağlanan bütçeyi akıllıca
yatırımlara çeviren Lucescu, Shakh-
tar’ı, birçok Brezilyalı yıldızınAv-
rupa’daki ilk durağı yapmayı
başardı. Dahası her seferinde “Acaba
yeri dolarmı?” kuşkularıyla gönde-
rilen Fernandinho, Willian, Henrikh
Mkhitaryan, Luiz Adriano ve Doug-
las Costa gibi isimlerin yerini doldur-
mayı da bildi. UEFAKupası’nı
kazanan ya da Chelsea ile Juven-
tus’un bulunduğu gruptan çıkan
Shakhtar Donetsk’in oynadığı futbol,
2000’lerin başındaki Lucescu’nun
oynatmayı düşüneceği bir futbol de-
ğildi. Çok daha fazla hücumu düşü-
nen, çok daha fazla hücumopsiyonu
yaratan ve evet, çok daha fazla keyif
veren bir futboldu. Şimdi bizler de
Lucescu’nun bu daha cesur oyun
tarzını Türkiye Futbol Millî Takı-
mı’nda sürdürüp sürdürmeyeceğini
merakla bekliyoruz.
Sözün özü, Mircea Lucescu’nun
ay-yıldızlı ekibimizin başındaki
kariyerinin başarılarla dolu olması
için en azından onun açısından her
şart oluşmuş durumda. Rumen tek-
nik adam artık 72 yaşında ve insan
ilişkileri geçmişte olduğundan da
iyi. Üstelik yaşına rağmen çalışkan-
lığından ve hırsından hiçbir şey
yitirmediğini Shakhtar’da herkese
gösterdi. Ukrayna’da ayrıca yeni
koşullara kolayca adapte olabilece-
ğini ve hâlâ elindeki malzemeden
en iyi yemeği yapabildiğini de
kanıtladı. Polemiklerden yorulan
Türk futbol kamuoyu da bu
yorgunluğunu fırsata ve taham-
müle çevirebilirse, Mircea
Lucescu’nun başarılı olmaması
için hiçbir neden yok. Rumen
teknik adamın kariyerinin son
17 yılı bize böyle söylüyor...
Mircea Lucescu’nun Teknik Direktörük Kariyeri
1982-1986 Romanya
EURO 94 Finalleri
1985-1990 Dinamo Bükreş 2 Romanya Kupası
1990-1991
Pisa
1991-1996 Brescia
Serie BveAnglo-İtalyanKupası
1996
Reggiana
1997-1998 Rapid Bükreş
Romanya Kupası
1998-1999 Inter
1999-2000 Rapid Bükreş
Romanya Ligi ve Süper Kupası
2000-2002 Galatasaray
UEFA Süper Kupa
Süper Lig şampiyonluğu
2002-2004 Beşiktaş
Süper Lig şampiyonluğu
2004-2016 Shakthar Donetsk 8 Ukrayna Ligi Şampiyonluğu
5 Ukrayna Kupası
6 Ukrayna Süper Kupası
1 UEFA Kupası
2016-2017 Zenit
Rusya Süper Kupası
12
13