Previous Page  32-33 / 138 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 32-33 / 138 Next Page
Page Background

futbolunu nasıl etkiliyor? Oyuncu-

ların gözlemlediğin farklı özellik-

leri nelerdir?

Başakşehir’e ilk geldiğimde saydı-

ğınız oyunculardan sadece Emre

Belözoğlu buradaydı. Diğer oyuncu-

ların hepsi benden sonra geldi.

Emre’yi ilk gördüğüm zaman çok

heyecanlanmış, çok da sevmiştim.

Çünkü Emre’yi İtalya yıllarında

televizyondan izliyordum. O yüzden

birlikte oynamak bana çok büyük

mutluluk verdi. Kendi kendime

dedimki; “Ben buralara geldiysem

bunu hak ettiğim için geldim.

Benimde belli bir kalitemvar.” Böy-

lesine bir oyuncuyla çalışmak beni

her zaman daha fazla mutlu etmiş-

tir. Dediğimgibi, kariyerimde ileriye

doğru atılmış güzel bir adımdı. Bu

tarz oyuncularla oynamak size her

zaman iyi şeyler öğretir. Çünkü

oyuncular zaten çok iyi kariyerlere

sahipler. Uluslararası tecrübeye

sahipler. Onların bu tecrübesinden

siz de takım arkadaşı olarak çok

farklı şeyler öğrenebiliyorsunuz.

Abdullah Avcı istikrarlı ve başarılı

bir teknik adam. Kendisiyle nasıl

bir ilişkin var? Abdullah Avcı’yı

diğer teknik adamlardan ayıran

en önemli özellikleri neler?

Açıkçası takımın buralarda olması-

nın en önemli etkeni bence hoca…

Yıllar boyunca burada çalışıp oyun

felsefesinin üzerine bir şeyler ekle-

yen ve takımı buraya getiren hoca

ile ekibidir. Bence yaptıkları en iyi

şey şu... Ne istediklerini oyunculara

en iyi şekilde aktarabiliyorlar. Oyun

felsefen vardır; oyuncu grubu buna

doğru cevap vermeyebilir. Bizde bu

yaşanmadı. Hep bir oyun felsefesi

vardı. Bu oyun felsefesi her sene

bazı eklemelerle daha da geliştirildi.

Bu oyun felsefesi olduğu için yeni

gelen oyuncu hiçbir şekilde zorluk

çekmiyor. Çünkü zaten takımın

oturmuş, belli bir iskeleti var.

Abdullah Hoca oyun felsefesini

ufak dokunuşlarla, yeni oyuncu-

larla hep ileriye taşımaya çalışıyor.

Onun dışında gördüğüm en büyük

özelliği, kendi sahip olduğu oyun

felsefesini yardımcılarına da çok iyi

işlemiş olması… Çünkü bu felsefeyi

yardımcıları da bizlere çok iyi

aktarıyor. Biz de saha içinde

elimizden gelenin en iyisini

yapmaya çalışıyoruz. Abdullah

Hoca ve ekibi şu ana kadar çalıştı-

ğımhocalar içerisinde ne yapmak

istediklerini en iyi bilen ekip. Bunu

söyleyebilirim. Çünkü hem tecrü-

beliler hemde inandıkları oyun

felsefesini bize çok iyi aktarıyorlar.

31 yaşındasın ve Başakşehir ile ge-

lecek sezonun sonuna kadar söz-

leşmen var. Kariyer planın nedir?

Başakşehir’le sözleşmemi uzattım.

Önümüzdeki sezondan sonra 1 yıl

da opsiyon var. Kulüp benden

memnun kalırsa tekrar oturup

konuşacağız. Ben günü yaşayan

bir insanım. Uzun vadeli planlar

yapmam. Şu anda tek düşündüğüm

şey önümüzdeki maçlar. Çünkü ben

hayatımda hiç şampiyonluk tatma-

dım. Bir ilki yaşamak istiyorum.

Takımla beraber bunu görmek isti-

yorum. Zaman ne getirir bilemeyiz.

Opsiyonumuz var. Uzatma yaptık.

Yönetim isterse bu opsiyonu kulla-

nırız ve sonrasına bakarız.

Bir İtalyan olmana rağmen bugüne

kadar İtalya’da hiçbir takımda pro-

fesyonel olarak forma giymedin.

Geçmişteki bir röportajında “AS Ro-

ma’ya âşığım. Bir gün İtalya’da

oynamak istiyorum” demiştin.

Bu hayalin halen geçerli mi?

Roma âşık olduğum takım. Çocuk

yaştan itibaren kalbimde çok farklı

bir yeri var. Orada oynamak çok

güzel olurdu ama dediğiniz gibi

İtalya’da hiç oynamadım. İtalya’da

oynama şansımdaha önce bahsetti-

ğimgibi Levadiakos zamanında

vardı. Başkan bıraksaydı gidebilir-

dim. O dönemçok kafama takıyor-

dumama artık belli bir yaşa geldik-

ten sonra çok önemsemiyorsunuz.

Şu an çok önemsemiyorumaçıkçası.

İyi bir başkanım, iyi bir takımımvar.

Takımımla gerçekleştirmek istedi-

ğimhedeflerimvar. Ama ileride

İtalya’da oynamak istermiyim?

Bunu zaman gösterir. 10 yıl önce

Polonya’ya gitmiştim, bugün

Başakşehir’deyim. Eğer kaderimde

bu varsa önünde sonunda İtalya’da

bir gün futbol oynarım.

Bağlantılı bir soru sorayım. Senin

hayallerini şu an eski takımarkada-

şın Cengiz Ünder gerçekleştirmiş

durumda. Cengiz’le nasıl bir ilişkin

var. Kendisiyle görüşüyormusun,

tavsiyelerde bulunuyormusun?

Cengiz’le bir sezon birlikte oynadık.

Çok iyi bir iletişimimiz var. Çok

yetenekli bir oyuncu. Sürekli

kendisiyle konuşuyorum. Kolay

değil aslında. AS Roma taraftarının

beklentisini ve camiayı biliyorum.

Aynı durumu ben de yaşadım.

Çok genç yaşta ülke dışına çıktım.

Dil bilmiyordum. O da şimdi dil

bilmiyor. Kolay değil. Bir ülkeye genç

yaşta gidip adapte olmak kolay değil.

Kendisiyle sürekli konuşuyorum.

Destekmesajları atıyorum. İletişim

halindeyiz. En son Roma’ya gitti-

ğimde demaç biletini bana Cengiz

vermişti. Babamla berabermaça

gittik ve Roma’yı izledik. Maçtan

sonra Cengiz bana formasını verdi.

Maçtan sonra da konuştuk.

Kendisini çok severim. Orada çok

daha önemli işlere imza atacağına

inanıyorum.

Türkiye’de bugüne kadar çok fazla

İtalyan oyuncu forma giymedi.

Bu sezon Süper Lig’deki tek İtalyan

futbolcu da sensin. Sence İtalyanla-

rın, Türkiye’yi tercih etmeme

sebepleri neler?

Bunun nedenini bilmiyorum. Belki

Türk takımları, İtalyan oyuncuları

tercih etmiyor olabilir. Genele baktı-

ğınız zaman İtalyan oyuncuların çok

fazla ülke dışına çıkmadıklarını gö-

rürsünüz. Diğer ülkelerdeki yabancı

oyunculara bakın; İtalyanlar azınlık-

tadır. İtalyan oyuncular eğer imkân-

ları varsa kendi ülkelerinde kalmayı

tercih ederler. Çok fazlamaceraya

atılmadan, ülke dışına çıkmadan,

kendi konfor alanlarının içinde

kalmak isterler. Onun dışında belki

Türk takımları da İtalyan oyuncuları

tercih etmiyor olabilir. Bunu da

düşünmek gerekiyor.

Süper Lig’de Polonya’da olduğu gibi sertlik var.

Ama aynı zamanda taktiksel bilgiye sahip takımlar

da var. Türkiye’de büyükler de son sıradaki

takımlara maç veya puan kaybedebiliyor. Bu da

tamamen buraya gelen iyi yabancı oyuncularla

alâkalı bir durumbence.

Yıllar boyunca burada çalışıp oyun felsefesinin

üzerine bir şeyler ekleyen ve takımı buraya getiren

hoca ile ekibidir. Ne istediklerini oyunculara en iyi

şekilde aktarabiliyorlar. Hep bir oyun felsefesi vardı

ve bu felsefe her sene bazı eklemelerle daha da

geliştirildi.

Cengiz’le sürekli konuşuyorum. Destekmesajları

atıyorum. En son Roma’ya gittiğimde de maç biletini

bana Cengiz vermişti. Babamla beraber maça gittik

ve Roma’yı izledik. Maçtan sonra Cengiz bana

formasını verdi. Orada çok daha önemli işlere imza

atacağına inanıyorum.

Emre’yi ilk gördüğüm zaman çok heyecanlanmış,

çok da sevmiştim. Çünkü Emre’yi İtalya yıllarında

televizyondan izliyordum. O yüzden birlikte

oynamak bana çok büyükmutluluk verdi. Kendi

kendime dedimki; “Ben buralara geldiysembunu hak

ettiğim için geldim. Benimde belli bir kalitemvar.”

32

33