Previous Page  16-17 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 16-17 / 44 Next Page
Page Background

17

16

Takımı’na karşı 1908 yılında uğranılan 12-1’lik yenilgidir.

Şimdi İsveç’in Olimpiyatlar, Dünya Kupası ve Avrupa

Şampiyonası platformunda neler yaptığına yakından

bakalım. 1924 Olimpiyatlarında bronz madalya kazandılar.

1930’da Uruguay’da düzenlenen ilk Dünya Kupası’na pek çok

Avrupalı gibi onlar da katılmadı. 1934’te ise ilk turda Arjantin’i

3-2 yenip çıktıkları çeyrek finalde Almanya’ya 2-1 yenilerek

elendiler. 1938’de Fransa’da düzenlenen kupada ise oldukça

şanslıydılar. Almanya’nın ilhak ettiği Avusturya turnuvaya

katılmadığı için ilk turu maç yapmadan geçtiler, çeyrek

finalde ise Küba’yı 8-0’la bozguna uğrattılar. Yarı finalde ise

bozgun sırası onlardaydı. Macaristan’a 5-1 yenilerek final

şansını kaybettikten sonra üçüncülük maçında da

Brezilya’ya 4-2 kaybettiler. Kısacası iki yenilgi, bir galibiyetle

dünya dördüncüsü unvanını kazandılar.

Savaş yıllarının ardından 1948 Olimpiyat Oyunları’nda altın

madalyayı boyunlarına taktılar. Wembley Stadı’nda oynanan

finalde Yugoslavya’yı 3-1 mağlup etmeyi başarmışlardı.

1948 Olimpiyatlarının altın madalyalı takımıyla katıldıkları

Brezilya’daki 1950 Dünya Kupası’nda da üçüncü oldular.

İtalya, Paraguay ve Hindistan’la aynı grupta yer almışlardı

ancak Hindistan turnuvaya katılmadı. İtalya’yı 2-1 yenip 2-0

öne geçtikleri maçta Paraguay’la 2-2 berabere kalarak grubu

ilk sırada tamamladılar. Dört grup birincisinin yer aldığı, puan

usulüyle oynanan final grubunda

ise Brezilya’ya 7-1, Uruguay’a 3-2

yenildikten sonra İspanya’yı 3-1

mağlup ederek dünya

üçüncülüğünü elde ettiler.

1954 Dünya Kupası’na katılamayan

İsveç, 1958’de ise ev sahibi olarak

boy gösterdi. Bu turnuvada

profesyonel oyuncularla

sahadaydılar. Grupta Meksika’yı

3-0, 1954’ün finalisti Macaristan’ı

2-1 yenip Galler’le de golsüz

berabere kalıp birinci oldular.

Çeyrek finalde Sovyetleri 2-1’le, yarı finalde de Federal

Almanya’yı 3-1’le geçerek finale çıktılar. Dünya Kupası’na

uzanmalarına bir adım kalmıştı ancak Pele ve arkadaşları

karşısında tutunamadılar. 5-2’lik skor Brezilya’nın kupayı

aldığına, İsveç’in ikincilikte kaldığına işaret ediyordu.

1962 ve 1966 Dünya Kupası finallerine katılamayan İsveç,

Meksika 1970’te İtalya, Uruguay, İsrail’le birlikte yer aldığı

grupta İtalya’ya 1-0 yenilip İsrail’le 1-1 berabere kaldıktan

sonra Uruguay’ı 1-0 yense de averajla Latin Amerikalıların

arkasında kalıp elendi.

1974 Almanya’da da İsveç’in gruptaki rakipleri Hollanda,

Bulgaristan ve bir kez daha Uruguay’dı. Bulgaristan ve

Hollanda’yla golsüz berabere kaldıktan sonra Uruguay’ı 3-0

yenen İskandinavlar, ikinci sırada yer alıp bir üst tura çıktı.

Bu defa gruptaki rakipleri Federal Almanya, Polonya ve

Yugoslavya’ydı. Polonya’ya 1-0, Almanya’ya 4-2 yenilip yarı

final şansını kaybettikten sonra Yugoslavya’yı 2-1 yenmeleri

onlara sadece prestij sağladı.

Arjantin 1978’e Brezilya’yla 1-1 berabere kalarak iyi sayılacak

bir başlangıç yapsalar da Avusturya ve İspanya’ya aynı

skorla 1-0 yenilip gruptan çıkamadılar. 1982 ve 1986 Dünya

Kupalarına katılamayan İsveç, İtalya 90’da ise sıfır çekti.

Brezilya, İskoçya ve Kosta Rika’ya aynı skorla 2-1 yenilip

elendiler.

İlginçtir, Dünya Kupası’nın gediklisi İsveç’in Avrupa

Şampiyonası finallerine ilk katılışı ancak ev sahipliği

sayesinde olabildi. EURO 1992’yi ülkelerinde düzenlediler ve

Danimarka, Fransa, İngiltere ile birlikte yer aldıkları zorlu

gruptan 1-1’lik Fransa beraberliği, 1-0’lık Danimarka ve

2-1’lik İngiltere galibiyeti ile ilk sırada çıktılar. Tarihlerinin

ikinci altın neslini yakaladıkları Thomas Ravelli, Roland

Nilsson, Patrik Andersson, Joachim Björklund , Klas Ingesson,

Jonas Thern, Stefan Schwarz, Anders Limpar, Tomas Brolin,

Kennet Andersson, Martin Dahlin’li kadrolarıyla çıktıkları

yarı finalde Almanya’ya 3-2 yenilerek yolda kaldılar. Ancak o

kadro İsveç’i 1994 Dünya Kupası’nda bir kez daha üçüncülüğe

taşıyacaktı.

ABD 94’teki ilk maçlarında Kamerun’la 2-2 berabere

kaldıktan sonra Rusya’yı 3-1 yenip, 1-1 berabere kaldıkları

Brezilya ile birlikte gruptan çıkmayı

başardılar. 1992’deki kadrolarına Henrik

Larsson, Hakan Mild, Jesper Blomqvist

gibi önemli oyuncular eklenmişti. İkinci

turda Suudi Arabistan’ı 3-1’le geçtikten

sonra çeyrek finalde 2-2 sona eren

maçın ardından Romanya’yı da

penaltılarda

5-4’lük skorla saf dışı bıraktılar. Yarı

finalde Brezilya’ya 1-0 kaybedip finali

kaçırmalarının ardından üçüncülük

maçında Bulgaristan’ı 4-0’la ezerek

dünya üçüncüsü unvanını aldılar.

İstikrar hayatın her dalında önemli olduğu gibi futbolun da

önemli unsurlarından birisi. Günübirlik başarılar pek çok

kişiyi tatmin etse bile başarı sürekli olduğu zaman daha

anlamlı olur. Meseleyi kazanmak ya da kaybetmenin ötesine

taşıyan futbol ülkelerinin istikrarlı bir çizgide yürümeleri de

bir rastlantı değil. İsveç belki bu ülkelerin başını çeken bir

futbol ülkesi. Her zaman zorlu bir rakip, dünya futboluna

sürekli yıldızlar armağan eden bir ülke. Bu yıldızların son

örneği ise Zlatan İbrahimovic. Ancak İsveç, son dönemde

adeta sadece Zlatan’ın ayağına bakan bir takım haline geldi

ve bu da onlara “Zlatan sonrası ne olacak?” sorusunu sıkça

sorduruyor.

İsveç futbolu 1870’li yıllarda jimnastik kulüplerinde

oynanmaya başlayarak yaygınlaştı. Futbol dünyanın her

yerine nasıl İngiltere ve İskoçya’dan yayıldıysa, İsveç’e de bu

ülkelerden geldi. İlk kulüpler Göteborg, Stockholm ve Visby

kentlerinde kurulurken, ilk uluslararası kulüp müsabakası

1890’da, evrensel kurallarla ilk futbol karşılaşması ise 1892’de

oynandı.

İsveç’in ilk federasyonu 1895’te kuruldu ve lig ilk kez 1896’da

organize edildi. Bu şampiyonayı Orgyte IS kazandı. Bu

turnuva, ulusal lig olan Allsvenskan 1925’te oynanana kadar

devam etti. Günümüz İsveç futbolunda 3 bin 300 kulüp ve 32

bin 700 takım yer alıyor ve yaklaşık 1 milyon lisanslı oyuncu

var. Fakat millî takım oyuncularının büyük çoğunluğu futbol

yaşantılarını Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde sürdürüyor.

İsveç Millî Takımı ilk resmi maçını komşusu Norveç’le

oynamış ve 11-3 gibi farklı bir skorla sahadan galip ayrılmıştı.

Millî takımın aldığı en farklı sonuçlardan birisi olan bu skor,

1927 yılında Letonya ve 1948 yılında ise Güney Kore

maçlarında elde edilen 12-0’lık galibiyetlerle aşıldı. İsveç Millî

Takımı’nın en farklı mağlubiyeti ise İngiltere Amatör Millî

İbrahimovic ve arkadaşları

İsveç Futbolu

1930 ile 1960 arasında dünyanın en iyi futbol ülkelerinden biri olmayı başardılar. 1938 ve 1950

Dünya Kupaları’nda yarı final gördüler, 1958’de şampiyonluğu finalde Brezilya’ya kaptırdılar.

1948 Londra Olimpiyatlarında altın madalyayı boyunlarına takarken, 1924 ve 1952’de de iki

bronz madalya kazandılar. 1990’larda son altın jenerasyonlarını yakalayıp 1994 Dünya

Kupası’nda bir kez daha üçüncülük kürsüsüne çıktılar. Sonrasında iki kez Dünya Kupası, dört

kez de Avrupa Şampiyonası finallerine katılsalar da umduklarını bulamadılar. Zlatan İbrahimovic gibi

büyük bir yıldıza sahip olsalar da EURO 2016 finallerinin yolunu ancak play-off oynayarak bulabildiler.

Son altın neslin

kaptanı Jonas Thern