kalkışmamalar ı ,
rakibi düşman de-
ğil, aksine oyunun
gerçekleşmesini
sağlayan,
eşde-
ğer haklara sahip
birey ve partner
olarak görmeleri
ve değer verme-
leri gibi ilkelere
dayanmaktadı r.
Fair-Play’in ilke ve
esaslarını kesin ve
net çizgilerle belir-
lemek tam olarak
mümkün
olma-
maktadır. Çünkü
konu insandır ve insan hareketleri
anlık değişmeler gösterebilir. Ayrıca
insanca davranmanın bir sınırı olma-
dığı için her an değişik hareketlerle
karşılamak mümkündür. Bu bağlamda
müsabaka ya da yarışma ortamında,
gerektiği anlarda rakibe veya hakeme
yardımcı olmak gibi insana yakışır bir
şekilde davranmak ve bunu savun-
mak, naziklik göstermek, farklı olana
hoşgörü göstermek, Fair-Play’in esas-
ları arasında sayılabilir.
Fair-Play’e uygun davranmak,
duyguları kontrol etme, baskı altında
tutma anlamına gelmez. En mutlu ol-
duğu durumda bile sporcu bu mutlu-
luğun bilincinde olmalı ve onu bilinçli
olarak yaşamalıdır. Bu şekilde sporcu
heyecan verici uyarıcıları bastırmayıp
onları olumlu olarak yaşayabilir, kont-
rol altında tutup onlara hâkim olabilir.
Böylece duygularının kendiliğinden
eylem güdüsü olarak
etki etmelerini engeller.
Sporun icra edilebilmesi
için kendine ait özellikle-
ri taşıyan kurallar vardır.
Yazılı olan ve spor yapan
her sporcu tarafından
bilindiği kabul edilen
bu kurallar silsilesine
uymak ancak Fair-Play
duygusunun ve bilinci-
nin oluşması ile gerçek-
leşebilir.
Futbol ailesinin her bireyine görev
düşüyor
Futbol Fair-Play kavramının spor
dünyası içinde yayılması ve tanın-
masında önemli rol oynamıştır. Gü-
nümüzde de Fair-Play duygusunun
futbol dünyasındaki yerin güçlenmesi
için futbolcu, antrenör, yönetici, spor
yazarı, taraftar ve futbolun içinde yer
alan yetkili insanlara büyük görev-
ler düşmektedir. Fair-Play kurallarına
uygun örnek bireylerin yetiştirilmesi
ve bununla ilgili genel bilgilerin akta-
rılması gereklidir. Rakibine, takım ar-
kadaşına, antrenörüne yöneticisine,
taraftarına saygı duyan dürüstlük ilke-
sinden uzaklaşmayan sporcuların ye-
tiştirilmesi bu noktada çok önemlidir.
Yani sporcunun kaslarını geliştirirken
ona dürüstlük ilkeleri de aşılanmalı ve
bunları yaşamasına olanak sağlayan
ortamlar hazırlanmalıdır. Bu noktada
antrenörlere, yöne-
ticilere ve medya-
ya önemli görevler
düşmektedir.
Ko-
nuyla ilgili gerekli
eğitimler küçük yaş
gruplarından baş-
layarak her kade-
mede verilmelidir.
Okullarda da Fair-
Play ile ilgili konular
işlenmelidir. İnsan-
lara insani duygu-
larının gereklilikleri
en doğru şekilde
anlatılmalıdır. Ba-
rışçıl bir futbol top-
lumu ancak doğru bir eğitimle sağla-
nabilir. Bu eğitimlerle Fair-Play ruhu
ve duygusunun toplumda yerleşmesi
sağlanmış olur. İnsanların Fair-Play’i
bir yaşam tarzı haline getirmesi de
yine eğitimle sağlanabilir. Yapılması
gereken şey insanlarda farkındalık
yaratmaktır. Futbol bir mücadele oyu-
nudur. Rakip yoksa sende yoksundur.
Oyunlar rakiplerle anlam kazanır. O
yüzden rakibe saygı duymak konumu-
zun esasını teşkil etmektedir. Örnek
seyirci, örnek, sporcu, örnek antre-
nör, örnek yönetici, örnek hakem, ör-
nek masörlerin çoğalması için doğru
eğitimlerin verilmesi noktasında ilgili
olan herkesin üzerine düşeni yapması
gerekir. Altyapıda yetiştirilen çocuk-
lara uygulanan antrenman yöntem-
lerinin bir ayağını da Fair-Play eğitimi
oluşturmalıdır. Antrenör ve yönetici-
lerin bu konu üzerinde hassasiyetle
durmaları ülke futbo-
lumuzun gelişmesi ve
yaygınlaşması açısında
önemlidir. Örneğin ke-
nar yönetiminin müsa-
baka esnasındaki tutum
ve davranışları sahadaki
futbolcuları
etkilediği
kadar sosyal yaşantıda
sergilen yaşamsal biçim-
lerde antrenör ve ida-
recilerin futbolcuların
hayat tarzlarında etkili
Sporun birey ve toplumlar üzerin-
deki olumlu etkileri herkesçe kabul
edilmektedir. Spor birey üzerinde
önemli bir eğitim aracıdır. Sporla Fair-
Play birbirlerini tamamlayan ve bir
anlam kazanımına yol açan iki önemli
unsurdur. İki unsurun da alt yapısında
hoşgörü, disiplin, barış, kardeşlik duy-
guları vardır. Sporu Fair’den ayıran ge-
nel bir tanım yoktur. Bu yüzden Fair ve
Play kelimeleri birbirini tamamlamış-
lardır. Fair-Play tanımını tümüyle in-
celediğimizde, “gentleman” kavramı-
na, oyunun kurallarına ve karşı takıma
saygı duymayı anlatan bir mana taşı-
dığını görürüz. Bu kelimenin Türkçe
karşılığı “dürüst oyun”dur ancak yük-
lenen anlam ise “sportif erdem”dir.
Erdem kelimesi ahlaki üstünlük ma-
nasını taşımaktadır. İngilizce kökenli
olan Fair-Play kelimesinin kökeninde
birleşik bir kelime olan “fairness” söz-
cüğü vardır. Fairness, girilen uğraşta
dürüst davranmak, hak gözeterek,
mertçe, insana yaraşır biçimde yaşa-
mak anlamına gelmektedir. Buradan
hareketle “Fair” olgusunun sadece
spor alanıyla ilgili bir kavram olmadığı
ve insan yaşantısının her safhasında,
her anında uygulanması gereken bir
hayat felsefesi olduğu söylenebilir.
Burada “Fair kelimesi”, düzgün, ku-
rallara uygun, dürüst, iyi, doğru gibi
birçok olumlu sıfat yerine kullanılan
evrensel bir yapıya sahip olmuştur.
Öte yandan “Play” kelimesi de oyun,
yarışma ve müsabaka gibi anlamlar
taşımaktadır. Bu iki kavram birleşik
ifade edildiğinde dürüst oyun, adil
yarış, insanca yarış, sadece spor için
müsabaka gibi anlamlar taşımaktadır.
Sağlıklı yaşam için spor yapanların
yanında sporu meslek haline getirip
bundan kazanç sağlayan insanların
sayısı azımsanmayacak sayıdadır. Ül-
keler sağlıklı nesiller yetiştirmek adı-
na spora önemli yatırımlar yapmak-
tadır. En önemlisi spor; kaynaştırıcı,
barışı sağlayan etkisi ve mücadele so-
nucunda rakiplere saygı duyma hissi-
ni kazandırma noktasında önemli bir
etkendir. Sporun toplum yapısına yer-
leşip bir yaşam tarzını alması ile be-
raber “Fair-Play” olgusu önem kazan-
mıştır. Fair-Play’in geçmişi 18. ve 19.
Yüzyıla dayanmaktadır. Bu tarihlerde
insanlar spor yaparken Fair-Play anla-
yışına ihtiyaç duymuşlardır. Bu ihtiyaç
neticesinde Fair-Play, eğitim konuları
içine girmiş ve İngiltere’de okullarda
sporla birlikte Fair-Play’in önemi de
anlatılmaya başlanmıştır. Daha son-
raki aşamalarda bu kavram sosyal ya-
şantıda yerini almaya başlamış, top-
lumda dürüst vatandaş, örnek birey
tanımlamalarında belirleyici bir etken
olmuştur.
Fair-Play ilkeleri
Fair Play, sporcuların yarışmalar
esnasında, güçleşen şartlar altında
dahi kurallara sabırla, tutarlı ve bilinçli
olarak riayet etmeleri, fırsat eşitliğini
bozmamak amacıyla haksız avantaj-
ları kabullenmemeleri, rakibin hak-
sız dezavantajlarından yararlanmaya
Yazan: Yrd. Doç.Dr.Kenan Şebin
Sporu güzelleştiren evrensel kavram: “Fair-Play”
Türkçede dürüst oyun anlamına gelen “Fair-Play” kökeni hayli eskilere dayanan bir kavram. Fair
Play, sporcuların yarışmalar esnasında, güçleşen şartlar altında dahi kurallara sabırla, tutarlı ve
bilinçli olarak riayet etmeleri, fırsat eşitliğini bozmamak amacıyla haksız avantajları kabullenme-
meleri, rakibin haksız dezavantajlarından yararlanmaya kalkışmamaları gibi spora erdem katan
değerleri içeriyor.
Futbol Gelişim
76
77
Futbol Gelişim