İlk bakışta, spor ortamlarında doğal olarak
çocuk esenliğine önem verildiğini düşünü-
rüz. Gerçekten de spor ortamlarında çalışan
çoğu kişi çocuk dostudur. Zaten çocukla ça-
lışmak bireysel bir tercih ve yüklenilen fazla-
dan bir sorumluluktur. Özen ve dikkat ister.
Çocukla çalışmayı seçen kişiler sadece bir
meslek seçimi yapmazlar, aynı zamanda öz-
gün bir sorumluluğu yüklenirler; yani çocuk
korumayı...
Sporda altyapı çalışması yapan kurumla-
rın amacı ise yetenekli sporcuları erkenden
tespit edip, eğitimle optimum verimi ala-
bilmektir. Bu durumda erken yaşta eğitime
alınan birey sporcu olsa da, öncellikle bir
çocuktur aslında!
Özellikle futbol gibi ülkemizde yaygın ve
çocuklar arasında popüler olan sporlarda
altyapı oluşumları ve okullar sayıca fazladır.
Burada hizmet veren kişi ve antrenörlerin
çocuk konusunda son derece iyi niyetli ol-
duklarını biliyoruz. Zaten kültürümüzde ço-
cuğun yeri ve değeri herkes tarafından kabul
edilen ortak bir olgudur. Ancak tüm bu iyi
niyetler, çocuğun spor yaparken mutluluğu
ve esenliği için yetersiz kalabilir. Çocuktan
sorumlu yetişkinlerin, bireysel tutum ve kül-
türel yapısındaki farklılıklar çocuk esenliği
için bir zaaf yaratabilir.
Bundan dolayı, spor personelinin ve pro-
fesyonellerinin belli bir davranış kodu al-
tında hareket etmeleri gerekmektedir. Bu
davranış kodu saygın, sınırları bilen, bireysel
hak ve özgürlüklere hassas bir biçimde tesis
edilmelidir.
Çocuk sporcu bir yandan fiziksel gelişimini
tamamlarken bir yandan da kişilik gelişimini
sağlıkla tamamlayabilmelidir. Belirlenen uy-
gun iletişim şekli çocuk sporcunun ve spor
profesyonellerinin başarıya ulaşmasını da
kolaylaştırır.
Dünyada çocuk koruma standartları sa-
yesinde, mutlu, huzurlu ve güçlü karakterli
sporcular hedeflenmektedir. Ayrıca, sporda
yaratılan bu saygın ortamlar, saygın spor-
cular üretmektedir . Kişilik hakları irdelen-
memiş, bireysel sınırları ihlal edilmemiş
sporcuların diğerlerine oranla mücadele gü-
cünün daha yüksek olduğu da bir gerçektir.
Doğal olarak, özgüveni güçlü, sindirilmeden
yetişen bu sporcular korkusuzdur ve başarı
ivmeleri yüksektir. Spor endüstrisi ise saha-
ya yansıyan bu kaliteden dolayı daha geniş
bir seyirci kitlesi kazanmıştır.
Özellikle çocuklara spor hizmeti veren
kurumlarda, antrenörlük yapanlar aldıkları
eğitim çerçevesinde kendilerinden bekle-
nen etik değerleri hususunda her zaman
açık olarak bilgilendirilmezler. Deneme ve
yanılma yolu ile, veya kendilerinden kıdemli
hocalardan örnek alırlar. Bu durum ortaya
konan ve çocuğa sunulan hizmetin insani
boyutunu bireylerin vicdanlarına bırakmak-
tadır. Oysa kültürel normlar ve bireysel fak-
törlerin çocukların bulunduğu ortamlarda
etken olmasının ciddi sakıncaları vardır.
Birimiz için bir çocuğa fiziksel şiddet ile
ceza vermek yanlışken bir başkası için bu
normal bir davranış şekli olabilir. İşte, çocuk
esenliğinin tehdit altında olduğu uygunsuz
davranışların ürediği ortamlarda çocuk istis-
marları yaşanmaktadır.
Çocuk koruma bilimi ve spor
Spor endüstrisinin ham maddesi çocuktur. Üretiminiz de ancak ham maddeniz kadar kalitelidir.Bu açıdan hangi
çerçeveden bakarsanız bakınız, çocuk esenliği spor için bir zorunluluktur. Çocuktan sorumlu yetişkinlerin, bireysel
tutum ve kültürel yapısındaki farklılıklar çocuk esenliği için bir zaaf yaratabilir. Bundan dolayı, spor personelinin ve
profesyonellerinin belli bir davranış kodu altında hareket etmeleri gerekmektedir.
Yazan: Gülhan Şişman / Çocuk Suçları Önleme Derneği Bşk.Yrd.
Kurumlarda spor ve istismar
Kurumsal olarak çocuk istismarının önlen-
mesi o kurumda var olan standart ve yönet-
meliklerle ve tüm bireylerin doğru yönetil-
mesiyle mümkündür. Oysa ülkemizde spor
ortamları geleneksel olarak bugüne dek bü-
yük bir aile anlayışıyla yönetilmektedir.
Ailelerdeki ‘kol kırılır yen içinde kalır’
mantığı bu ortamlarda da mevcuttur. Ya-
şanan uygunsuz davranışlarla mücadele
etmek yerine, uyarı yapılarak görmezden
gelinebilmektedir. Üstü kapanan olaylar, ku-
rumsal olarak tüm doğru refleksleri ortadan
kaldırabilir. Haksızlıklar, zararlar karşısında
tepkisiz kalan kulüp, bir dolu sporcu ve pro-
fesyonele kötü bir örnek olmuştur. Tepkisiz-
liği seçerek bir anlamda da bunu önermiş ve
örneklemiş olmaktadır.
Oysa çocuk istismarları genellikle geniş
bir yelpazede ve uzun süreli suçlardır. Üze-
rini kapasanız da yok olmazlar. Çocuk spor-
cunun, duygusal olarak istismarından baş-
layarak, fiziksel ve cinsel istismarına kadar
uzanır. İşte bu olağan zinciri koparmak ancak
aktif ve kararlı ortak bir bilinç ile mümkün-
dür.
Dünyada saygın diye bilinen tüm spor
kurumlarında ‘Çocuk Koruma Program-
larının’ aktif olarak yürürlüğe konduğunu
görüyoruz. Bu kapsamda Türkiye Futbol
Federasyonu’nun da çocuk korumayı ele
alması son derece önemlidir. Şu an ant-
renörlük eğitimi müfredatına dahil edilen
‘Sporda Çocuk Esenliği ve Güvenliği’ atılan
ilk adımdır.
İleride kurumsal tedbirler konusunda
da gerekli çalışmalar ilave olacaktır. Bütün
bu adımlar Türk futbolu ve futbolcusunun
dünya standartlarında yetişmesine katkıda
bulunacak önemli hizmetlerdir
Mutlu sporcu başarılı sporcudur!
Spor başarısı; mutluluk, dinginlik, kon-
santrasyon yüksekliği ve genetik potansiyel
ile doğrudan ilintilidir. Tüm spor camiası çalı-
şanlarını ele alırsak herkesin hedeflediği tek
bir şey vardır; Başarı. Bunun önündeki her
engeli kaldırmak da yine spor çalışanlarına
düşmektedir.
Olimpiyat Komitesi’nin yaptığı araştır-
malar da elit sporcuların başarılarındaki en
önemli etkenin sporcu antrenör ilişkisi oldu-
ğunı ortaya koymuştur. Tesislerden ve ola-
nak eksikliğinden sıkça söz edildiğini duyduk
değil mi? Oysa sağlıklı antrenör ve sporcu
ilişkilerinden de söz etmek gereklidir.
Antrenör, çocuk sporcu için neredeyse bir
süper kahramandır. Kendi spor hayatı ile ilgi-
li ona tam bir güven duyar. Dahası çocuğun
tüm sporcu ideallerini yerine getirebilecek
güçteki bir kişidir. Bu güç ve güven denge-
sinde, kantarın topuzu hassas bir ayardır.
Antrenörleri bu konuda daha donanımlı ye-
tiştirmek ve hazırlıksız sahaya yollamamak
gerekir. Bu hem sporcuya hem spora ama
hepsinden önemlisi işini iyi yapmak isteyen
antrenöre haksızlık olur.
Bu güç ve güven dengesinin bozulması ise
başta çocuk sporcu ve ilgili tümkişilere zarar
veren bir ortamı ortay koyar. Sonuç ise kişi-
ler takımlar ve kurumlar için İstismar ve Zor-
balık ile sonuçlanabilir. Bu yıkılan dengenin
altında ise ilk ve öncelikle çocuk sporcular
kalır.
Halının altına süpürülenler
Kurumların Çocuk hakları, istismar ve ih-
mali konusunda çok kesin çizgiler koyması
ve kurumsal kararlılığını açık seçik olarak ya-
zılı beyan etmesi önemli bir ilk adımdır. Bu
açıdan TFF’nin bu konuda attığı bu kararlı
adımın önemini ne kadar anlatsam yetmez.
İstismarın her türlüsünü yok etmenin ilk
adımı onun varlığını idrak ile olur. Türkiye’de
spor ortamlarında yaşanan çocuk istismar-
ları dünyaya oranla düşüktür. Ancak tek bir
çocuk sporcunun bile zarar görmesi hepimiz
için ağır bir yüktür.
Ayrıca spor ortamlarında çocuğun beden-
sel olarak sınırlarını koruması diğer ortamla-
ra kıyasla daha zordur. Antrenman sırasında
çocuğun soyunup giyinmesi, duş alması,
kampa gitmesi gibi özel durumlar vardır. Sı-
nırların korunması için diğer ortamlardan
daha fazla itina göstermek gerekir. Spor
ortamları bir okul mantığı ile asla yönetile-
mezler.
Kurumsal bilinç, özellikle cinsel istismar-
cıların çocukla çalışan meslekleri tercih
ettiğini hesaba katmak durumundadır. Bu
kişilerin var olabilme olasılığına karşın ço-
cuğu koruyan tedbirleri tesis etmek duru-
mundadır. Çocuğa karşı işlenen cinsel suçlar
ise hepimiz için ağır bir travmadır. Bunlar
karşısında, aktif bir anlayışla önleyici tedbir-
leri ortaya koymak top yekun bir kararlılık
gerektirir. Tesis edilecek önleyici kurumsal
tedbirlerin olduğunu bilmek ve bu kuralları
ciddiyetle uygulamak herkesin görevidir. Bu
açıdan çocuk güvenliği ve spor ayrılmaz bir
ikilidir. TFF ise diğer federasyonlara olumlu
bir örnek teşkil etmelidir. Çünkü önleyebile-
ceğiniz en kesin durum henüz yaşanmamış
bir durumdur..
Futbol Gelişim
58
59
Futbol Gelişim