

Wolfsburg’a kaptırılmıştı ve böyle
bir durumun ikinci sezonda tek-
rarlanması Bayern gibi bir kulüpte
kabul edilemezdi. Baskının öyle-
sine yüksek olduğu bir ortamda
bile gençlerine güvendi van Gaal.
17 yaşındaki Alaba o güne dek bir
orta saha oyuncusu olarak yetiş-
tirilmişti fakat van Gaal’e göre sol
bek için idealdi. Alaba ilk anda o
pozisyonda oynamayı istemese
de hocasının etkili konuşması so-
nucu takıma faydalı olma adına
durumu kabullendi. Kanatlarda
oynamaya alışmış Schweinstei-
ger’in de van Gaal’in neşteri so-
nucu orta sahaya geçip futboldan
daha fazla zevk aldığını itiraf et-
mesi benzer bir durum. Talihsiz
sakatlıklar geçirene kadar stoper
mevkiinde yıldızlaşmaya başla-
yan Badstuber de van Gaal önce-
sinde sol bek olarak biliniyordu.
Son olarak 20 yaşındaki Thomas
Müller’in van Gaal yönetiminde
direkt ilk 11 oynamaya başlaması
da herkesin görebileceği bir
durumdeğildi. Üstelik lig gidişatı-
nın kabaca şekil almaya başladığı
Kasım ortalarında Bayern liderin 6
puan arkasında yedinci sıradaydı.
Normalde teknik adamkovdura-
bilecek ve eleştirilerin zirvede ol-
duğu böyle bir dönemi iki kupayla
ve Şampiyonlar Ligi finalisti ola-
rak tamamlamayı bildi van Gaal.
Alaba ile Müller ise bugünmevki-
lerinde belki de dünyanın en iyi-
leri ve bunu kesinlikle van Gaal’in
sıra dışı müdahalelerine borçlular.
Manchester United’a imza attığı
gün van Gaal’in gençlere şans
vermesini beklemeyen yoktu.
Ancak bir buçuk sezonda 14
oyuncunun A takım formasıyla
tanışacağını belki de kimse tah-
min etmemişti. Elbette şanssız
sakatlıkların bunda önemli etkisi
vardı. Premier Lig’deki ilk sezo-
nunda fazla sayıda adale sakatlığı
ile karşılaşınca idmanları buna
göre adapte eden van Gaal, bu
sezon da darbeye bağlı sakatlık-
lardan yaka silker oldu. Shaw,
Valencia, Schweinsteiger, Rojo,
Jones, Young ve son olarak Roo-
ney gibi direkt oynayabilecek
isimler bu şekilde uzun süre
formadan uzak kaldı. Hal böyle
olunca Hollandalı teknik adam
geçmiş kariyerinden de esinlene-
rek gençlerine güvenmekte
tereddüt etmedi.
Yine de bunca yeni ismin United
kadrosunda kendine yer bulma-
sını sadece şanssız sakatlıklara
bağlamak haksızlık olur. Bugün
itibarıyla o gençler arasında birer
adım öne çıkan Rashford, Lingard
ve biraz da Mensah’ın A takıma
yükselişi van Gaal yönetiminde
adeta kaçınılmazdı. Sakatlıklar
sadece bunun biraz daha erken
gerçekleşmesini sağladı. Nitekim
ESPN’in Eylül ayında yaptığı bir
araştırma Hollandalıyı destekler
nitelikte. Buna göre teknik adam-
lık kariyerinde her sezon orta-
lama 2.75 oyuncuyu altyapıdan
A takıma çıkaran van Gaal, bu
dalda 3’ü gören Guardiola’nın
ardından ikinci sırada. Van Gaal’i
takip eden isimler ise 2.3 ile Alex
Ferguson, Ronald Koeman ve
Pochettino. Öte yandan A takıma
aldığı bu gençlerden yüzde
30’unu ilerleyen maçların en az
yarısında oynatmaya devam
eden van Gaal bu dalda da ikinci
sırada. Bu rakam, yüzde 25’lerde
tutunan Ferguson’dan bile daha
yüksek. Bu arada ilk sıradaki
isimse tam yüzde 67’lik oran so-
nucu Pochettino. Sonuç olarak
Avrupa’nın önde gelen teknik
adamlarına baktığımızda van Ga-
al’in meslektaşlarına nazaran
fazla genci sahneye çıkardığını ve
aynı zamanda onlara daha sık
şans verdiğini söyleyebiliriz.
Delilikle dâhilik arasında gerçek-
ten de ince bir çizgi varsa Louis
van Gaal onun tam üstünde gezi-
nenler arasında yer alıyor.
Dışarıdan bakınca dünyanın en
somurtkan insanı gibi görünse de
birlikte çalıştığı çoğu genç için o
ideal bir öğretmen. Manchester
United’a gelene dek dünya futbo-
luna kazandırdığı isimler bunun
en büyük örneği. Belki de Alex
Ferguson’ın örneğinde olduğu
gibi henüz Rashford veya Lingard
gibilerinin potansiyelinin far-
kında bile değiliz. Ama van Gaal’in
bir şekilde o gençlik aşısını Uni-
ted’a da tutturması işten bile
değil.
sı’nı kazandırarak kariyerinin ilk
somut başarısını elde ederken
yardımcısı olan Van der Lembuna
en güzel örnek olabilir. Zira Lem’in
odasında o geceden kalma bir
resim asılı durur. Resimde van der
Lem elinde kupayı tutar ve fakat
aynı zamanda kendisi de van
Gaal’in omuzları üstündedir! İşte
yine tambir van Gaal klasiği;
ondan bekleyemeyeceğiniz kadar
samimi ve sıra dışı… Google’da ko-
layca bulabileceğiniz bu sahne,
Hollandalının içten ve bağlayıcı
tarafını gayet iyi yansıtıyor.
Yeteneği görebilmek
Alex Ferguson birçok anlamda ol-
duğu gibi yeteneği bulma, işleme
ve yönetme işinde de ilhamveri-
ciydi. 2010 sonbaharında United
kariyerindeki en ciddi krizlerden
birini yaşıyordu çünkü Rooney ani
bir kararla takımdan ayrılmak is-
tediğini açıklamıştı. Ona göre
kulüp pek hırslı değildi zira yete-
rince üst düzey kaliteli oyuncu
transferi yapılmıyordu. Fergu-
son’un cevabı ise her zamanki
gibi yerindeydi: “Bir zamanlar
Rooney ve Cristiano Ronaldo’nun
iyi olmadığını ve onların gelişme-
sini beklemeyeceğini söyleyen bir
oyuncumvardı. Problem şu ki in-
sanlar potansiyeli çoğu zaman
göremiyor ama ben görüyorum.”
Van Gaal’inmeyve veren altyapı
mahsulleri tıpkı Ferguson’ınki
gibi karma bir ilk 11 oluşturacak
kadar kalabalık. Ajax’ta Kluivert,
Seedorf, Davids ve van der Vaart
onun yönetimi altında A takıma
çıktı. Aynı şekilde Valdes, Xavi ve
Iniesta da van Gaal ile beraber
Camp Nou’ya ilk adımlarını
atmaya başladı. Onun varlığını
Bayern’de en iyi kullananlar
arasında Thomas Müller, Alaba,
Schweinsteiger ve Badstuber
gibileri var. Her ne kadar şimdilik
bu isimlerin yanında pek parlak
durmasa da Rashford ve Lin-
gard’ın öncülük ettiği 14 kişilik bir
genç kafilesi de van Gaal döne-
minde A takıma terfi etti.
İlk bakışta tesadüf olamayacak
kadar ciddi bir keşif ve yetiştirme
serisi gibi görünebilir van Gaal’in
kariyeri. Fakat dört kulübün de
bugün iyice az gözlenen üstün bir
altyapı geleneğine sahip olduğunu
unutmamak gerek. Van Gaal ön-
cesi ve sonrası dönemlerde de bu
dört kulüpte birçok dünya yıldızı
yetişti. Onu bir anlamda Johan
Cruyff, Rinus Michels veya Alex
Ferguson gibi yetiştirici kültürün
ta kendisini oluşturan teknik
adamkategorisine sokmak pek
mümkün değil. Belki sadece o 6
yıllık Ajax kariyerinde bumerte-
beye çok yaklaştı van Gaal. Fakat
çalıştırdığı dört kulübün yetiştirici
rüzgârını arkasına alarak bu
gençleri birer dünya yıldızına dö-
nüştürmesi yine de azımsanama-
yacak bir cesaret ve azim örneği.
Özellikle Bayern gibi başarıyı her
daim isteyen, başarısızlık duru-
munda acilen toparlanmaya ihti-
yaç duyan bir kulüpte ortaya
koyduğu iş ayrıca bahse değer.
2009’da takımın başına geçti-
ğinde son lig şampiyonluğu
81
80
Lingard ve Rashford,
van Gaal’in
United’daki
son armağanları
Yardımcısını
omuzlarında
taşıyan adam...
Badstuber ve Alaba,
van Gaal tarafından
mevkileri
değiştirilip
yeni kimlik
kazandırılan
oyuncular.