Previous Page  48-49 / 130 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 48-49 / 130 Next Page
Page Background

Her zaman futbola karşı içimde büyük bir

tutku vardı. Ne legolara ne arabalara futbola

duyduğum ilgi kadar ilgi duydum. Yalnız

olmak veya arkadaşlarımla olmak, futbol

oynamak için çok önemli bir faktör değildi

benim için. Kendi başımayken de futbol

topunu alır, duvarla paslaşırdım.

Birçok genç ve yetenekli oyuncuyla

oynadım. Bunların çok azı profesyonel

olabildi. Özellikle 14-15 yaşındayken

benimde dışarı çıkıp gezme isteğimvardı.

Fakat dinlenmeyi tercih ettiğim zamanlar

çok oldu. Her zaman kendime dikkat ettim.

Yapmak istediğim şeye her zaman

fazlasıyla odaklıydım.

Porto’da size sadece nasıl futbolcu

olacağınız öğretilmiyor. Aynı zamanda

nasıl bir insan olacağınız da öğretiliyor.

Mesela akademideyken eğer okulda

notlarınız iyi değilse hafta sonundaki

maçlarda forma giymeniz mümkün

değildi. Hem okulunuza hem futbolunuza

önemvermeniz gerekiyordu.

Fantastik günler geçirdim İspanya’da…

Sporting Gijon’daki hedefimiz ligde

kalmaktı. Bu hedefi de gerçekleştirdik.

Dünyanın en iyi oyuncularına karşı

oynama fırsatı buldum. Ronaldo’ya,

Messi’ye karşı oynadım. Real Madrid’in

sahasında maç kazandık. Oldukça tarihi

bir andı bizim için.

Porto’da çok büyük oyuncularla oynadım,

çok büyük teknik direktörlerle çalışma

fırsatı buldum. Onların başarılı oldukları

yolları taklit etmeye, anlamaya çalıştım.

Profesyonelliği öğrendim. Başarılı olduktan

sonra daha çok çalışmak gerektiğini

öğrendim.

Kasımpaşa’da kiralık olarak forma giydiğim

süreçte iyi bir formgrafiği yakaladım. O

süreçten sonra bana Beşiktaş da ilgi duydu.

Fakat Kasımpaşa satın alma opsiyonunu

kullanmak istedi. Ben de istedim. Çünkü

burası önemli bir proje ve önemli bir kulüp.

Sürekli Avrupa hedefimiz var. Bu hedefe

yakın gidiyoruz.

48

49

karar veriyor. Özellikle 14-15 yaşın-

dayken benimde arkadaşlarımla

dışarı çıkıp gezme isteğimvardı.

Fakat dinlenmeyi tercih ettiğim za-

manlar çok oldu. Çünkü bir sonraki

gün idman vardı. Her zaman ken-

dime dikkat ettim. Yapmak istedi-

ğim şeye her zaman fazlasıyla

odaklıydım. Bunu başaramayan

oyuncular akşamları alkol alırken

ya da sigara içerken veya daha

farklı şeyler yaparken ben biraz

daha profesyonelce yaklaştım. Her

şeyime dikkat ettim. Aramızdaki

fark bu olabilir. Sadece kaliteden

kaynaklanan bir şey değil yani…

Çünkü kaliteli oyuncular aynı za-

manda profesyonel de olmak zo-

runda. Bunu başarabildiğiniz zaman

ancak profesyonel futbolcu olabili-

yorsunuz.

Profesyonel kariyerin Portekiz’in

dev takımı Porto’da başladı. O gün-

lere geri döndüğünde nasıl bir

eğitimden geçtin? Size neler öğret-

tiler, hangi konular üzerinde

durdular?

Aslına bakarsanız Porto’da size sa-

dece nasıl futbolcu olacağınız öğre-

tilmiyor. Aynı zamanda nasıl bir

insan olacağınız da öğretiliyor.

Mesela küçükken, akademideyken

eğer okulda notlarınız iyi değilse

hafta sonundaki maçlarda forma

giymeniz mümkün değildi. Hem

okulunuza hem futbolunuza önem

vermeniz gerekiyordu. Bu Por-

to’nun yapmış olduğu en önemli

hamlelerden birisiydi. Aynı za-

manda taktik ve teknik açıdan dü-

şünürsek, futbolun temelinde nasıl

pas yapılacağı, nasıl şut çekileceği,

verilen pasın nasıl önünüze alına-

cağı ya da nasıl topa sahip oluna-

cağı gibi birçok şey öğretiliyor.

Profesyonel olduktan sonra oldukça

fazla bir çalışma var orada. Size çok

yükleniyorlar. Bu şekilde bir eğitim

aldımPorto’da.

2008-2010 yılları arasında Sporting

Olhanense takımında kiralık olarak

forma giydin. Oradaki günlerini

bize anlatır mısın?

Sporting Olhanense’ye gittiğimde

2. Lig’de oynuyordu ve 47 senedir

1. Lig’e çıkma başarısı göstereme-

mişti. Porto’da eskiden futbol oyna-

yan Jorge Costa oraya teknik

direktör olarak gitmişti. Beni aradı

ve teklif yaptı. Porto’da oynuyor-

dumve bu teklife sıcak bakmadım.

Çünkü Porto’da oynarken 2. Lig ta-

kımına gitme fikri cazip gelmedi.

Ama Jorge Costa bana, “Bu kulübün

tarihine geçmek istemez misin?”

diye sordu. Bana çok güvenince

cazip geldi teklif. Oraya gittim.

Şampiyonluk kazandık. Hedef zaten

1. Lig’di. Oldukça güzel bir zaman

geçirdim. Benim için çok önemli bir

başarıydı.

Porto’ya geri döndükten hemen

sonra bu kez İspanya’nın yolunu

tuttun ve Sporting Gijon takımında

forma giydin. İlk yurtdışı tecrü-

bendi. İspanya günlerin nasıldı?

Fantastik günler geçirdim İspan-

ya’da… Zaten bana göre İspanya ligi,

dünyanın en iyi ligiydi. Sporting Gi-

jon’daki hedefimiz ligde kalmaktı.

Bu hedefi de gerçekleştirdik. Çok

güzel maçlar oynadık. Dünyanın en

iyi oyuncularına karşı oynama fır-

satı buldum. Ronaldo’ya, Messi’ye

karşı oynadım. Real Madrid’in sa-

hasında maç kazandık. Oldukça ta-

rihi bir andı bizim için. Büyükmaç-

lar oynadık. Güzel zaman geçirdim.

İyi de performans gösterdim. Goller

attım. İyi mücadele ettim. Her şey

yolunda gitti benim için. Oradaki in-

sanlar da beni sevdi. Halen dön-

mem için yazanlar var. Sporting

Gijon’un yeri benim için ayrıdır.

Kalbimde ayrı bir yer ayırdım

kendilerine.

Porto ile iki Portekiz, bir UEFA Ku-

pası şampiyonluğu yaşadın. Böyle-

sine büyük başarılar elde etmek,

genç bir oyuncu için nasıl bir duy-

guydu?

Oldukça harika bir duyguydu. Takı-

mın as oyuncusu değildimbelki

ama oldukça fazla şans buluyor-

dum. Özellikle son sezonumda 26

maç oynadım. Genç bir oyuncu için

önemli istatistikler… Bu başarılar

çok önemliydi. Çok güzel bir arka-

daş grubumuz vardı. Güzel bir

takım ruhu vardı orada. 20maç üst

üste kazandık. Sürekli kazanmayı

isteyen ve sadece kazanma ihtima-

lini düşünen bir oyuncu grubuyla

birlikteydim. O yüzden 20maç üst

üste kazandık. Oldukça güzel duy-

gular, oldukça güzel zamanlardı.