Her zaman futbola karşı içimde büyük bir
tutku vardı. Ne legolara ne arabalara futbola
duyduğum ilgi kadar ilgi duydum. Yalnız
olmak veya arkadaşlarımla olmak, futbol
oynamak için çok önemli bir faktör değildi
benim için. Kendi başımayken de futbol
topunu alır, duvarla paslaşırdım.
Birçok genç ve yetenekli oyuncuyla
oynadım. Bunların çok azı profesyonel
olabildi. Özellikle 14-15 yaşındayken
benimde dışarı çıkıp gezme isteğimvardı.
Fakat dinlenmeyi tercih ettiğim zamanlar
çok oldu. Her zaman kendime dikkat ettim.
Yapmak istediğim şeye her zaman
fazlasıyla odaklıydım.
Porto’da size sadece nasıl futbolcu
olacağınız öğretilmiyor. Aynı zamanda
nasıl bir insan olacağınız da öğretiliyor.
Mesela akademideyken eğer okulda
notlarınız iyi değilse hafta sonundaki
maçlarda forma giymeniz mümkün
değildi. Hem okulunuza hem futbolunuza
önemvermeniz gerekiyordu.
Fantastik günler geçirdim İspanya’da…
Sporting Gijon’daki hedefimiz ligde
kalmaktı. Bu hedefi de gerçekleştirdik.
Dünyanın en iyi oyuncularına karşı
oynama fırsatı buldum. Ronaldo’ya,
Messi’ye karşı oynadım. Real Madrid’in
sahasında maç kazandık. Oldukça tarihi
bir andı bizim için.
Porto’da çok büyük oyuncularla oynadım,
çok büyük teknik direktörlerle çalışma
fırsatı buldum. Onların başarılı oldukları
yolları taklit etmeye, anlamaya çalıştım.
Profesyonelliği öğrendim. Başarılı olduktan
sonra daha çok çalışmak gerektiğini
öğrendim.
Kasımpaşa’da kiralık olarak forma giydiğim
süreçte iyi bir formgrafiği yakaladım. O
süreçten sonra bana Beşiktaş da ilgi duydu.
Fakat Kasımpaşa satın alma opsiyonunu
kullanmak istedi. Ben de istedim. Çünkü
burası önemli bir proje ve önemli bir kulüp.
Sürekli Avrupa hedefimiz var. Bu hedefe
yakın gidiyoruz.
48
49
“
“
“
“
“
“
karar veriyor. Özellikle 14-15 yaşın-
dayken benimde arkadaşlarımla
dışarı çıkıp gezme isteğimvardı.
Fakat dinlenmeyi tercih ettiğim za-
manlar çok oldu. Çünkü bir sonraki
gün idman vardı. Her zaman ken-
dime dikkat ettim. Yapmak istedi-
ğim şeye her zaman fazlasıyla
odaklıydım. Bunu başaramayan
oyuncular akşamları alkol alırken
ya da sigara içerken veya daha
farklı şeyler yaparken ben biraz
daha profesyonelce yaklaştım. Her
şeyime dikkat ettim. Aramızdaki
fark bu olabilir. Sadece kaliteden
kaynaklanan bir şey değil yani…
Çünkü kaliteli oyuncular aynı za-
manda profesyonel de olmak zo-
runda. Bunu başarabildiğiniz zaman
ancak profesyonel futbolcu olabili-
yorsunuz.
Profesyonel kariyerin Portekiz’in
dev takımı Porto’da başladı. O gün-
lere geri döndüğünde nasıl bir
eğitimden geçtin? Size neler öğret-
tiler, hangi konular üzerinde
durdular?
Aslına bakarsanız Porto’da size sa-
dece nasıl futbolcu olacağınız öğre-
tilmiyor. Aynı zamanda nasıl bir
insan olacağınız da öğretiliyor.
Mesela küçükken, akademideyken
eğer okulda notlarınız iyi değilse
hafta sonundaki maçlarda forma
giymeniz mümkün değildi. Hem
okulunuza hem futbolunuza önem
vermeniz gerekiyordu. Bu Por-
to’nun yapmış olduğu en önemli
hamlelerden birisiydi. Aynı za-
manda taktik ve teknik açıdan dü-
şünürsek, futbolun temelinde nasıl
pas yapılacağı, nasıl şut çekileceği,
verilen pasın nasıl önünüze alına-
cağı ya da nasıl topa sahip oluna-
cağı gibi birçok şey öğretiliyor.
Profesyonel olduktan sonra oldukça
fazla bir çalışma var orada. Size çok
yükleniyorlar. Bu şekilde bir eğitim
aldımPorto’da.
2008-2010 yılları arasında Sporting
Olhanense takımında kiralık olarak
forma giydin. Oradaki günlerini
bize anlatır mısın?
Sporting Olhanense’ye gittiğimde
2. Lig’de oynuyordu ve 47 senedir
1. Lig’e çıkma başarısı göstereme-
mişti. Porto’da eskiden futbol oyna-
yan Jorge Costa oraya teknik
direktör olarak gitmişti. Beni aradı
ve teklif yaptı. Porto’da oynuyor-
dumve bu teklife sıcak bakmadım.
Çünkü Porto’da oynarken 2. Lig ta-
kımına gitme fikri cazip gelmedi.
Ama Jorge Costa bana, “Bu kulübün
tarihine geçmek istemez misin?”
diye sordu. Bana çok güvenince
cazip geldi teklif. Oraya gittim.
Şampiyonluk kazandık. Hedef zaten
1. Lig’di. Oldukça güzel bir zaman
geçirdim. Benim için çok önemli bir
başarıydı.
Porto’ya geri döndükten hemen
sonra bu kez İspanya’nın yolunu
tuttun ve Sporting Gijon takımında
forma giydin. İlk yurtdışı tecrü-
bendi. İspanya günlerin nasıldı?
Fantastik günler geçirdim İspan-
ya’da… Zaten bana göre İspanya ligi,
dünyanın en iyi ligiydi. Sporting Gi-
jon’daki hedefimiz ligde kalmaktı.
Bu hedefi de gerçekleştirdik. Çok
güzel maçlar oynadık. Dünyanın en
iyi oyuncularına karşı oynama fır-
satı buldum. Ronaldo’ya, Messi’ye
karşı oynadım. Real Madrid’in sa-
hasında maç kazandık. Oldukça ta-
rihi bir andı bizim için. Büyükmaç-
lar oynadık. Güzel zaman geçirdim.
İyi de performans gösterdim. Goller
attım. İyi mücadele ettim. Her şey
yolunda gitti benim için. Oradaki in-
sanlar da beni sevdi. Halen dön-
mem için yazanlar var. Sporting
Gijon’un yeri benim için ayrıdır.
Kalbimde ayrı bir yer ayırdım
kendilerine.
Porto ile iki Portekiz, bir UEFA Ku-
pası şampiyonluğu yaşadın. Böyle-
sine büyük başarılar elde etmek,
genç bir oyuncu için nasıl bir duy-
guydu?
Oldukça harika bir duyguydu. Takı-
mın as oyuncusu değildimbelki
ama oldukça fazla şans buluyor-
dum. Özellikle son sezonumda 26
maç oynadım. Genç bir oyuncu için
önemli istatistikler… Bu başarılar
çok önemliydi. Çok güzel bir arka-
daş grubumuz vardı. Güzel bir
takım ruhu vardı orada. 20maç üst
üste kazandık. Sürekli kazanmayı
isteyen ve sadece kazanma ihtima-
lini düşünen bir oyuncu grubuyla
birlikteydim. O yüzden 20maç üst
üste kazandık. Oldukça güzel duy-
gular, oldukça güzel zamanlardı.