Previous Page  88-89 / 132 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 88-89 / 132 Next Page
Page Background

2013-14 sezonunda Hoffenheim’ın

U19 takımını Almanya şampiyonlu-

ğuna taşıyan genç teknik adam,

ertesi sezonsa üst üste ikinci

şampiyonluğa çok yaklaşacak fakat

finalde Schalke’ye kaybedecekti.

Üst üste elde edilen bu başarılar,

geniş bir kesimin dikkatini çeke-

cekti. Bunların başında da ülkenin

1 numaralı kulübü Bayern Münih

geliyordu. Münih yönetimi, Nagels-

mann’ın kendilerinde genç takımlar

düzeyinde antrenörlük yapmasını

istemekteydi ve bunun için onu

randevuya çağırdıklarında görüş-

meyi bizzat Karl-Heinz Rumme-

nigge ve sportif direktör Matthias

Sammer yürütmüştü. Ancak

Bayern’in cazip teklifine karşın

Nagelsmann yoluna Hoffenheim’da

devam etme kararı alacaktı.

2015-16 sezonu, Hoffenheim için

çok sıkıntılı başlamıştı. Bundes-

liga’da yer aldığı önceki yedi sezo-

nun altısında orta sıralarda yer alan

ve sadece bir kez küme düşme

korkusu yaşayıp onda da play-out

ile ligde kalan Hoffenheim, bu sefer

ligin dibine demir atmış durum-

daydı. İlk beş maçında 1 puandan

fazlasını alamayan takım, ligin ilk

yarısı bittiğinde de sadece 13 puana

sahipti ve son sırada yer alıyordu.

Ekim ayının sonlarına doğru,

yaklaşık iki buçuk yıldır takımı ça-

lıştırmakta olan Markus Gisdol’un

görevine son verilmiş ve onun ye-

rine tecrübeli Hollandalı teknik

adamHuub Stevens ile anlaşılmıştı.

Stevens ile yapılan anlaşma sezon

sonuna kadardı ve bundan sonra-

sındaysa görevin U19 takımıyla

başarıdan başarıya koşan Nagels-

mann tarafından devralınması ka-

rarlaştırılmıştı. Zira Nagelsmann’ın

Bundesliga seviyesinde teknik

direktörlük yapabilmesi için

tamamlaması gereken bir kurs

vardı. Yine de Nagelsmann takımın

başına geçtiği zaman, Bundesliga

tarihinin en genç teknik adamı

olacaktı.

Bundesliga’nın en genç

teknik direktörü

Fakat Stevens’ın gelişi de Hoffen-

heim için ilaç olmamıştı. Ligde takı-

mın başında 10maçta sahaya çıkan

Stevens, bu süre zarfında sadece

bir galibiyet elde edebilmiş, aynı

dönemde alınan beş beraberlik ise

Hoffenheim’ı anca bir basamak

yukarıya, 17’nci sıraya taşıyabil-

mişti. 10 Şubat’a gelindiğindeyse

Stevens, kalp rahatsızlığını öne

sürerek görevini bırakacaktı. Hof-

fenheimyönetimi zor durumdaydı.

Takımdüşme hattındaydı ve ligin

yarıdan fazlası geride kalmışken

sezondaki ikinci teknik direktörle-

riyle de yolları ayrılmıştı. Öte yan-

dan, bir bakıma Hoffenheim’ın pek

kaybedecek bir şeyi de kalmamıştı.

Yöneticiler de böyle düşünmüş

olacak ki cesur bir adımdaha attılar

ve kurlarını tamamlamış olan

Nagelsmann’ı takımın başına

getirmeye karar verdiler.

Böylelikle Julian Nagelsmann,

28 yaşından yedi ay almışken

göreve başlıyordu. 1976’da geçici

olarak tekmaçlığına Saarbrüc-

ken’de görev yapan 25 yaşındaki

Bernd Stöber sayılmazsa, Nagels-

mann resmen Bundesliga tarihinin

en genç teknik direktörü olmuştu.

Ancak işi hiç de kolay değildi.

Hoffenheim’ın 20maçta 14 puanı

bulunuyordu. Hemen üstlerinde,

play-out hattında yer alanWerder

Bremen ise 19 puandaydı. Bir üst

sıradaki Eintracht Frankfurt’un ise

21 puanı vardı. Üstelik Hoffenheim,

sadece üç gün sonra deplasmanda

Werder Bremen ile karşılaşacaktı.

Nagelsmann’ın Hoffenheim’ın ba-

şındaki ilkmaçı olan söz konusu

karşılaşma 1-1 sona erdi.

Mavi-beyazlı takım en azından

rakibiyle arasındaki makasın

açılmasına izin vermemişti. Bir

sonraki maçtaysa Hoffenheim,

kendi sahasında Mainz’ı 3-2 mağlup

etmeyi başarıyordu. Nagelsmann,

en azından bir umut ışığının

yanmasını sağlayabilmişti.

Hoffenheim, 28 Şubat’ta Dortmund

deplasmanında ilk yarısını 1-0 önde

kapadığı maçı son 10 dakikada

yediği gollerle 3-1 kaybetse de

oynadığı pozitif futbolla umut

vermeyi sürdürüyordu. 2 Mart’ta da

Augsburg engeli 2-1’le aşılacaktı.

Ancak üç gün sonra Stuttgart

deplasmanında alınan 5-1’likmağ-

lubiyet, umutları kıran cinstendi.

‘Düştü’ denilen

takımı kurtardı

Ne var ki bumağlubiyet, Hoffenhe-

im’ı pes ettirmektense kamçıla-

mıştı. Sonraki beş maçta takımdört

galibiyet ve bir de beraberlik alarak

13 puan birden topladı ve düşme

hattından çıktığı gibi 13’üncü sıraya

kadar tırmandı. Sezonun kalan dört

maçında Hoffenheimüç puan ala-

bildiyse de bu onları 15’inci sıradan

daha aşağıya geriletmedi. Bunun

neticesinde de Nagelsmann’ın

takımı, play-out’a dahi ihtiyaç duy-

madan kümede kalmayı başardı.

Hoffenheim zaten daha önceden de

2016-17 sezonuna Nagelsmann ile

girmeyi kararlaştırmıştı. Ama ön-

ceki sezonun son bölümünde müt-

hiş bir çıkış yakalanılarak kümede

kalınması, genç teknik adamın ar-

kasındaki desteğin de katlanarak

artmasını sağladı ve Hoffenheim

yönetimi yeni sezona tereddütsüz

bir biçimde Nagelsmann ile girdi.

Hoffenheim, sezonun ilkmaçında

kendi sahasında ligin yeni takımı

RB Leipzig’i konuk ederken son

dakikasına 2-1 önde girdiği karşı-

laşmada 2-2’lik beraberliğe razı

oluyordu. Bir sonraki haftadaysa

Mainz deplasmanında ilk yarıyı 4-1

yenik kapamalarına karşın saha-

dan 4-4’lük beraberlikle ayrılmayı

başardılar. Sonraki iki maçında da

yine bir puana razı olan Hoffen-

heim, Eylül ayının sonundan itiba-

rense müthiş bir yükseliş trendi

yakaladı. Peş peşe beş maç kaza-

nanmavi-beyazlılar böylece ligde

üçüncü sıraya kadar yükseldi.

5 Kasım’da Hoffenheim’ı belki de

sezonun en ciddi sınavı beklemek-

teydi. Allianz Arena’da Bayern

Münih’e konuk olacaklardı. Zorlu

mücadelenin 16. dakikasında Kerem

Demirbay’ın golüyle 1-0 öne geçen

Hoffenheim’da 34. dakikada Steven

Zuber kendi ağlarını havalandır-

dıysa da Nagelsmann’ın öğrencileri

bu skorumuhafaza etmeyi biliyor

ve sahadan bir puanla ayrılıyordu.

Bir sonraki maçında da Hamburg ile

2-2 berabere kalan Hoffenheim

böylece Bundesliga’da 11 haftayı

21 puanla beşinci sırada tamamladı.

Hoffenheim, bu hafta itibarıyla, lider

RB Leipzig ile birlikte ligin namağ-

lup iki takımından biriydi. Leipzig’in

altı puan gerisinde yer alan Hoffen-

heim, ikinci sıradaki, son dört sezo-

nun şampiyonu Bayern Münih’in ise

sadece üç puan ardındaydı.

Geleceği çok parlak

Nagelsmann, bu başarılı girişin

devamını getirebilir mi bilinmez

ama Hoffenheim’ın geçen seneki

gibi korkulu rüya görmeyeceği de

şimdiden kendisini belli etmiş

durumda. Tabiî başarıların artarak

devam etmesi halinde Nagels-

mann’ın Almanya’nın hatta

Avrupa’nın çok daha büyük kulüp-

leri tarafından takip edileceği de

muhakkak.

Dört sene evvel Hoffenheim’da

oynamış olan eski millî kaleci Tim

Wiese, o dönemde Nagelsmann için

“Bebek Mourinho”

tâbirini kullan-

mıştı ve genç teknik adambaşarı-

larını sürdürdükçe bu lâkap üzerine

yapışacağa benziyor. Ancak Na-

gelsmann’ın teknik adamlık tarzı-

nın Mourinho’ya benzediğini iddia

etmek güç. Ofansif bir futbol

anlayışına sahip olan Nagelsmann,

bu açıdan en çok geçmişte de bir

dönem asiste ettiği Thomas Tuc-

hel’den ilham almış durumda.

Taktiksel açıdansa Nagelsmann

aklın yaşta değil başta olduğunu

gösterircesine hayli donanımlı birisi

olduğunun işaretlerini sunuyor.

Belli birtakım taktiksel şablonlara

sıkı sıkıya bağlı olmaktansa her

rakibi için farklı taktikler geliştiren,

hatta maç içerisinde karşılaşabile-

ceği olasılıklara göre alternatif

planlarını da her daimhazır eden

genç teknik adamın tecrübe de

kazandıkça nasıl bir seviyeye

geleceği çoğu futbolsever tarafın-

dan sabırsızlıkla bekleniyor.

Nagelsmann, basamakları hızla

çıkmasına karşın tevazuu da elden

bırakmamaya gayret ediyor.

Örneğin taktisyen yönünün henüz

çok da fazla altı çizilecek bir noktası

olmadığını düşünüyor. Görevinin de

öncelikle takıma liderlik etmek

ve onları mental olarakmaçlara

hazırlamak olduğunu söylüyor.

Taktiksel açıdan her şeyi bilseniz

bile sosyal yönden zayıf olmanız

halinde asla başarılı olamayacağı-

nızı da vurguluyor.

88

89