Previous Page  52-53 / 138 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 52-53 / 138 Next Page
Page Background

Takım’ı kulüp takımlarının

üzerinde görmeleri gerekiyor.

Millî Takımbir oyuncunun

ulaşabileceği en üst mertebedir

ve oyuncular da mutlaka bunun

farkında olmalı. Oyuncuların

buraya isteyerek, koşarak

gelmesi ve o coşkuyu yaşaması

gerekiyor. Biz de futbolculuk

dönemimizde çok önemli

derbiler oynadık ama gözümüz

kulağımız her zaman Millî

Takımlardaydı. O coşku ve

heyecanı hiçbir zaman

kaybetmedik. Ben Ümit Millî

Takım’da bu konuda bir eksilme

görüyorumve bu duyguları

yükselttiğimiz takdirde başarılı

olacağımıza inanıyorum” ifade-

lerini kullanıyor.

Oyuncu-hoca iletişimi

çok önemli

Futbolculuk kariyeri başarılarla

dolu olan Özalan’ın teknik adamlık

portföyünde ise son 1 yılda yaşa-

dığı Eskişehirspor ve Samsunspor

tecrübeleri bulunuyor. Bu durum

bir eksikliğe yol açar mı diye

merak ettiğimde Alpay Hocadan

şu cevabı alıyorum:

“Oyunculukta kazandığım

tecrübe oldukça farklı ve pek çok

oyuncuda da yok. HemTürkiye’de

hemde yurt dışında çok kaliteli

teknik adamlarla çalıştım. İngilte-

re’de çalıştığımhoca İngiltere Millî

Takımı’nın da teknik direktörlü-

ğünü yapmış olan Graham

Taylor’dı. Orada David O’Leary ile

duğu Ümit Millî Takımda özel

bir anlam taşıyor. Ay-yıldızlı

formayla ilk defa 1992 yılında ve

Ümit Millî Takım seviyesinde tanı-

şan Özalan, 1993 yılında Fransa’da

düzenlenen Akdeniz Oyunları’nda

da aynı takımla altınmadalyayı

boynuna takmıştı. Aradan 25 yıl

geçtikten sonra Ümit Millî Ta-

kım’ın başına geçen Özalan’ı

sadece Avrupa Şampiyonası değil,

aynı zamanda bu yaz İspanya’nın

ev sahipliği yapacağı Akdeniz

Oyunları sınavı da bekliyor.

Alpay Özalan’ı Riva’daki çalışma

odasında antrenör Muzaffer

Bilazer ve analist Okan Aydıner’le

hummalı bir çalışmanın içinde

buluyorum. Kaleci antrenörü

Emrah Karakovan ise Genç Millî

Takımlarla dış görevde… Özalan

ve ekibi bir yandan ilk rakipleri

İsveç’i ama daha fazlasıyla da

kendi takımlarını izleyerek notlar

çıkartıyor, eksikleri belirlemeye

çalışıyor.

Kafamdaki soruları yöneltmek

için bu yoğun çalışmanın arasına

giriyor ve Özalan’la sohbetimize

başlıyoruz.

Duyguları yükseltmek

gerek

Ümit Millî Takım’ın bir adım

sonrasının AMillî Takım olduğunu

hatırlatarak başlıyor Özalan

konuşmaya ve “Bu takımın

oyuncusu olmak çok önemli.

Uluslararası maç tecrübesi

burada kazanılıyor. Bizim amacı-

mız iyi oyuncular bulup onları

AMillî Takımdüzeyinde yetiştir-

mek ve oraya taşıyabilmek.

Tabiî bunu yaparken de resmi

maçlarımızda iyi sonuçlar alabil-

mek. Çünkü sonuçta ülkemizi

temsil ediyoruz ve hangi katego-

ride olursak olalım sonuç

anlamında da başarı elde etmek

zorundayız” diyor.

1993 yılında Akdeniz Oyunları’nda

şampiyon olan kadronun 2002

Dünya Kupası’nda üçüncü olan

kadronun nüvesini teşkil ettiğinin

altını çizen Alpay Özalan sözle-

rine, “Arada 10 yıla yakın bir süre

var. Demek o yılda temeller iyi

atılmış, başarıya giden taşlar

güzel döşenmiş. Buraya geldikten

sonra oyunculardan üzerine basa

basa isteyeceğim tek şey var, Millî

Futbolun teknik ve taktiği dünyanın her yerinde

üç aşağı, beş yukarı aynı. Ben farkı belirleyenin

iletişimolduğunu düşünüyorum. Oyuncunuzdan

iyi performans almak istiyorsanız ona

güvendiğinizi göstermeniz ve onun da size

güvenmesini sağlamanız şart.

52

53

“Bakın size bir örnek vereyim.

1998 Dünya Kupası elemele-

rinde

Hollanda’yı Bursa’da 1-0 yen-

miş, Hollanda’daki maçta ise

golsüz

berabere kalmıştık. 0-0’lık

maçın ardından soyunma oda-

sında ‘Hollanda’yı niye yeneme-

dik?’ diye oyuncular arasında

kavga çıkmıştı.

Üstelik bugünkü Hollanda takı-

mından iki-üç oyuncuyu zor sa-

yarsınız ama o günkü Hollanda

takımında van der Sar, Reizeger,

Stam, Frank de Boer, Numan,

Cocu, Winter, Bergkamp, Klui-

vert, Seedorf, Bogarde, van

Bronckhorst, Overmars, Van

Hooijdonk gibi isimleri bir çır-

pıda akla gelen dünya çapındaki

oyuncular forma giyiyordu. Biz

böyle bir takımı Amsterdam’da

yenemediğimiz için soyunma

odasında birbirimize girecektik.

İşte biz bu sayede Avrupa Şam-

piyonası, Dünya Kupası finalle-

rine gittik. 2000’de çeyrek final

oynadık, 2002’de dünya üçün-

cüsü olduk. Şimdi yeniden o ha-

vayı yakalamamız gerekiyor.

Oyunculara da bu örneği mut-

laka anlatacağım. Onların için-

deki ruhumutlaka dışarı

çıkarmamız ve sahaya yansıt-

mamız gerekiyor. Oyuncular

burayı kariyerlerinin en önemli

basamağı olarak görmeli ve bu-

raya ayaklarını sağlambasıp A

Millî Takım’a yükselmeli. Zaten

ondan sonra futboldan bekle-

dikleri her şey de arkalarından

gelecektir.”

Hollanda’yı

yenemedik

diye

kavga çıktı!

Oyunculardan üzerine basa basa

isteyeceğim tek şey var, Millî

Takım’ı kulüp takımlarının üzerinde

görmeleri gerekiyor. Millî Takımbir

oyuncunun ulaşabileceği en üst

mertebedir. Oyuncuların buraya

isteyerek, koşarak gelmesi ve

o coşkuyu yaşaması gerekiyor.