

bir evde oturma şansını da
yakalamış oluyordu. Ancak bu
yeni ev, aileye pek de uğurlu
gelmeyecekti. Zira birkaç ay
sonra baba Joao, bahçedeki
havuzda geçirdiği bir kalp
krizi neticesinde hayatını
kaybedecekti.
Ronaldinho’nun futbola ilgisi
neredeyse yürümeye başladığı
günlerden itibaren kendisini
belli etmişti. O dönemde ona
futbolu çok daha fazla sevdiren,
sürekli ona futbolla ilgili yeni
yeni şeyler öğretmeye çalışan
ve onu ilerde gerçek bir futbolcu
olmaya teşvik eden kişi de
babasıydı. Dolayısıyla babasını
bu denli erken kaybetmek
Ronaldinho’yu hayli derinden
etkilemişti. Ancak bir yanda da
futbolcu olmayı sanki babasının
anısına karşı bir vazife gibi
hissedecek ve bu anlamda da
futbola çok daha sıkı sıkıya
bağlanacaktı.
Brezilya’da plaj futbolu ve
futsalın hayli popüler olması,
Ronaldinho’nun da futbolculuk
macerasına bu alanlarda
başlamasına neden olmuştu.
Bu da daha küçük yaşlarda top
tekniğininmüthiş bir şekilde
gelişmesini sağlamıştı. Yedi
yaşındayken gittiği ilkokulun
futbol takımına da giren Ronal-
dinho’nun, aslen Ronaldo olan
adının Ronaldinho, yani küçük
Ronaldo halini alması da burada
olacaktı çünkü kendisi arka-
daşları arasında en ufak tefek
ve çelimsiz görünümdeki
çocuktu.
Ronaldinho 11 yaşındayken,
ailesinin başına bir talihsizlik
daha gelecekti. Ağabeyi
Roberto ağır bir diz sakatlığı
geçiriyordu ve görünüşe göre
bu sakatlığın neticesinde de
Roberto’nun kariyeri beklenen
parlaklığa erişemeyecekti. Nite-
kim aylar sonra tekrar futbol
oynayacak düzeye geldiğinde
Gremio kulübü kendisiyle yola
devam etmeye yanaşmayacak
ve bunun sonucunda da Ro-
berto, İsviçre’nin Sion kulübüne
transfer olacaktı. Ağabeyinin
İsviçre’ye taşınması sonrasında
Ronaldinho, annesi ve kız kar-
deşi ile birlikte evin tek erkeği
olarak yaşamak durumunda
kalmıştı ve bu da onun sorum-
luluklarını arttırmaktaydı.
Vitrine çıkmaya başlıyor
Ronaldinho, aynı dönemlerde
Gremio kulübünün altyapısında
oynamaktaydı ve yetenekle-
riyle yaşıtları arasından sivril-
mekteydi. 13 yaşındayken yerel
bir takımla oynadıkları ve 23-0
kazandıkları bir maçta takımı-
nın bütün gollerini attığındaysa
yakın gelecekte dünya çapında
bir yıldız olmasının önünde
hiçbir engel bulunmadığının
sinyallerini vermişti. Gremio
yetkilileri zaten onun üzerine
titriyordu. Ancak göstermekte
olduğu performans artık Brezil-
ya’da alt yaş gruplarını takip
eden hemen herkesin dikkatini
çekmekteydi. Bunun sonu-
cunda, 16 yaşına geldiğinde
Brezilya U17 Millî Takımı’na da
çağrılacaktı. 1997’de Mısır’da
düzenlenecek olan U17 Dünya
Kupası ise onun şöhretinin
henüz bu genç yaşta, Brezilya
sınırları dışına taşmasını da
sağlayacaktı.
Turnuvada Brezilya ilk turda
Avusturya, ABD ve Umman’a
rakip olurken Ronaldinho, 7-0
kazandıkları Avusturya ma-
çında penaltıdan bir de gol kay-
detmişti. Brezilya çeyrek finalde
Arjantin’i devirdikten sonra yarı
finalde Almanya önüne çıkacak
ve Ronaldinho bumaçta da son
gole penaltı noktasından imza-
sını atacaktı. Karşılaşmayı genç
Sambacılar 4-0 kazanmıştı.
Brezilya daha sonra finalde de
Gana’yı 2-0 yenerek şampiyon-
luğa ulaştı.
Bu başarının ardından Ronaldinho,
1998 sezonuyla birlikte Gremio’nun
A takımında da kendisine düzenli
olarak yer bulmaya başlayacaktı.
Bu ilk sezonunda 48 maça çıkan
genç yıldız adayı, sekiz kez de rakip
fileleri havalandırmıştı. Ronaldinho
asıl çıkışınıysa 1999 sezonunda ger-
çekleştirecekti. Gremio formasını
yine 48maçta giymiş fakat bu sefer
gol sayısını 23’e çıkartmıştı.
Ronaldinho’nun Brezilya’nın genç
takımlar düzeyindeki macerası da
sürüyordu. İlk olarak sene başın-
daki Güney Amerika U20 Şampiyo-
nası’nda yer aldı. Ancak Brezilya,
turnuvayı üçüncü sırada bitirecekti.
Daha sonra Nisan ayında Nijerya’da
düzenlenen Dünya Gençler Şampi-
yonası’nda Brezilya U20 Millî Takı-
mı’yla birlikte boy gösterdi. Fakat
bu kez de takımı çeyrek finale
kadar gelebilmişti.
Millî takımdaki ilk tecrübe
Bütün bu gelişmeler yaşanırken,
Brezilya AMillî Takımı yetkililerinin
de gözü Ronaldinho’nun üzerin-
deydi. 1999 yazında hemCopa
America hemde FIFA Konfederas-
yonlar Kupası maçları vardı ve 2002
Dünya Kupası öncesinde bu iki
turnuvaya, yeni isimlerinmillî
takıma entegre edilmesi adına
büyük önemverilmekteydi.
Bu isimlerin başında da Ronaldinho
geliyordu. Genç oyuncu, AMillî
Takım ile ilkmaçına da Copa
America’dan dört gün önce Letonya
ile oynanan ve 3-0 kazanılan
hazırlık karşılaşmasında çıkmıştı.
Haziran sonundan Temmuz orta-
sına kadar süren Copa America’nın
ilk turunda Brezilya’nın gruplardaki
rakipleri Meksika, Şili ve Vene-
zuela’ydı. Üç maçta da oyuna ikinci
yarılarda dâhil olan Ronaldinho,
Venezuela’yı 7-0 yendikleri maç-
taki gollerden birisini de kaydet-
meyi bilmişti. Brezilya’nın çeyrek
finalde Arjantin’i 2-1 mağlup ettiği
karşılaşmada oyuna girmeyen
Ronaldinho, yarı finalde Meksika’yı
2-0’la geçtikleri maçtaysa son
çeyrek saatte görev almıştı. Ronal-
dinho, Brezilya finalde Uruguay’ı
3-0 yenerken bumaçı da kenardan
seyretmekle yetindiyse de sonuçta
öyle ya da böyle 19 yaşında kariye-
rinin ilk büyük kupasını kazanmış
oluyordu.
Sadece altı gün sonrasındaysa
Ronaldinho yine Brezilya forma-
sıyla, bu kez FIFA Konfederasyonlar
Kupası’nda sahaya çıkıyordu.
Karşılarındaysa Almanya vardı.
Güçlü rakipleri önünde maça ilk
on birde başlayan Ronaldinho
90 dakika sahada kalırken rakip
filelere bir de gol bırakacak ve
Brezilya da maçı 4-0’lık etkileyici
bir skorla kazanacaktı. Brezilya,
bir sonraki karşılaşmada da ABD’yi
Ronaldinho’nun tek golüyle devirir-
ken, Yeni Zelanda ile oynadığı son
grupmaçını da 2-0 kazanıyor ve
yıldız oyuncu rakip filelere yine bir
gol bırakıyordu.
Bir sonraki aşama yarı finaldi ve
Brezilya’nın rakibi bu sefer diğer
grubun ikincisi Suudi Arabistan’dı.
Bu kez ortaya 8-2’lik akıllara zarar
bir skor çıkarken Ronaldinho da
hat-trick yaparak yine adından
çokça söz ettirmişti. Ne var ki bu
doludizgin gidiş finalde Meksika
karşısında son bulacak ve rakibine
4-3 mağlup olan Brezilya, turnuva-
dan ikincilikle ayrılacaktı.
Ronaldinho ise attığı altı golle hem
turnuvanın gol kralı olmuş hemde
en değerli oyuncusu seçilmişti.
Artık Avrupa’nın dev kulüpleri,
onu kadrosuna katabilmek için
büyük bir yarış içerisindeydi.
2000 sezonuysa, Ronaldinho’nun
artık Brezilya’nın kendisine dar
geldiğini açıkça haykırdığı bir sezon
olacaktı. Gremio formasıyla çıktığı
49 maçta 41 kez rakip fileleri
sarsmıştı. Aynı yılın Eylül ayındaysa
Ronaldinho, Brezilya Olimpik Millî
Takımı’yla Sydney Olimpiyatları’nda
boy gösterecekti. Ancak Sambacı-
lar çeyrek finalde, daha sonra altın
madalyayı da kazanacak olan
Samuel Eto’olu Kamerun’a
kaybedecekti.
Paris’e sürpriz transfer
2001 yazında artık Ronaldinho’nun
Avrupa’ya gelmesine kesin gözüyle
bakılıyordu. İlk etapta kendisiyle en
çok ilgilenen kulüpse Arsenal’di.
Ancak Birleşik Krallık’ta futbolcu-
larla ilgili çalışma izni prosedürleri-
nin çok katı olması, bu transferin
önünü tıkayacaktı. Premier Lig ihti-
98
99