Previous Page  110-111 / 140 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 110-111 / 140 Next Page
Page Background

lkenin Yunan işgaline son verme dem-

leriydi… Türkiye BüyükMillet Mecli-

si’nin 20 Temmuz 1922’de dördüncü kez

Başkumandanlık yetkisi verdiği Mus-

tafa Kemal Paşa’nın Büyük Taarruzun

hazırlıklarını yaptığı günlerde, 17 Tem-

muz 1922’de İstanbul’da dünyaya geldi

Halit Deringör. Onun doğumundan

13 gün sonra Türk ordusu büyük zaferi

kazanacak ve üzerinden 1 yıl geçmeden

Türkiye Cumhuriyeti kurulacaktı.

Genç cumhuriyetin her çocuğu gibi

mahalle aralarında futbola başlamıştı

Halit Deringör de. O dönemde yetenekli

oyuncular semtlerin toprak sahaların-

dan yetişmekteydi. Ama ne yetişme…

Halit Deringör’ün top koşturduğu semt

sahaları ve Haydarpaşa Lisesi, Fener-

bahçe’ye ikinci bir armağan daha

verecekti; Müzdat Yetkiner. Müzdat Yet-

kiner, Halit Deringör’ün sütkardeşiydi

ve bu ikili 1930’ların sonunda altyapı-

sına girdikleri Fenerbahçe’nin A takı-

111

Ü

mında 1942-43 sezonundan itiba-

ren de birlikte top koşturacaktı.

Sol açık Halit 1951’e, santrfor başla-

yıp çok farklı mevkilerde de görev

yapan Müzdat ise 1955’e kadar

sadece sarı-lacivertli forma için

akıtacaktı terlerini…

Halit ağabey, Fenerbahçe’nin

kapısından içeri nasıl girdiğini

şöyle anlatıyordu 1907 ÜNİFEB’e

verdiği röportajda:

“Çok ilginç bir hikâyedir bu. O za-

manlar Haydarpaşa Lisesi, Pertev-

niyal Lisesi, Boğaziçi Lisesi, Hayriye

Lisesi, Yüce Ülkü Lisesi gibi özel ve

resmi okullar arası bir turnuvada

maçlar yapılıyordu. 1939-42 yılları

arasında öğrenciydim. İki sene arka

arkaya şampiyon olduk, takımın da

kaptanıydım. Yöneticiler de izli-

yordu o turnuvaları. Tabiî bizi gör-

düler ve Fenerbahçe’ye çağırdılar.

Öyle bir şey ki, Fenerbahçe’yi

rüyalarımda bile düşünemiyorum

o zamanlar. O dönemde, şu anki

Fenerbahçe Stadı’nın olduğu yerin

etrafı siyah çitlerle örtülmüştü. Biz

de mahalle çocuklarıyla her maçta

o siyah çiti atlayıp içeri girerdik.

Bir gün, Zeki Rıza’nın futbolu

bırakacağı maçtı herhalde, yine

içeri atlamakla atlamamak ara-

sında düşünüyorum. Polis elinde

copla tam atlarken bana vurdu, ben

de can havliyle kendimi içeri attım.

İçeride de o sırada Fenerbahçe’nin

yedekleri kaçanları tutuyorlar.

Benimde arkamdan koşmaya baş-

ladılar ama tutamadılar. Ben de tri-

büne girdim. O an çocuk aklımla

kafama koydum ‘Ben bu büyük

futbolculardan daha hızlıyım, beni

yakalayamadılar, ben de futbolcu

olacağım’ dedim.”

B takımda oynamaya başladıktan

sonra A takıma girme hikâyesi de

çok çarpıcıdır. Yine kendi ağzından

dinleyelim:

“Fenerbahçe A takımının Beyoğ-

luspor ile maçı vardı. Ben de B

takımda oynuyordum. Devre ara-

sında beni çıkardılar ve ‘Haydi so-

yunma odasına’ dediler. Şaşırmış-

tım. Ayaklarım titreyerek ve

korkarak soyunma odasına indim.

“A takımda oynayacaksın’ dediler.

O zaman benimoynadığım sol açık

mevkiinde Büyük Fikret var. Dünya

çapında bir adam. ‘Onun olduğu ta-

kımda ben nasıl oynayacağım’ diye

düşündüm. Çünkü Büyük Fikret

benim rüyalarıma girerdi. Kendi

kendime ‘Onun ayakları çıksa da

benim ayaklarıma ilâve etseler’

diye düşünürdüm. O kadar gıpta

ederdim. Kadere bakın ki, o adamla

birlikte oynama durumuna gelmi-

şim. A takımınmaçında o sol açık,

ben de sol iç oynuyorum. İkinci

devrede ayağımın dışıyla Büyük

Fikret’e bir top yuvarladım. O da

depara kalktı. O anda ‘küüt’ diye bir

ses duydum. Meğer adalesi kop-

muş. Ondan sonra sol açıkmev-

kiine geçtimve 1951 yılına kadar

o mevkii hiç bırakmadım. Benim

kaderimi değiştiren olaydı bu.

Yoksa Büyük Fikret varken benim

orada oynamam imkânsızdı.”

İşte böyle başlar Halit Deringör’ün

Fenerbahçe’de bir efsaneye dönü-

şeceği günler. Tam 10 yıl hiç sakat-

lanmadan, formdan düşmeden 193

maçta sarı-lacivertli formayı

şerefle sırtında taşır ve 67 gole

imzasını koyar.

Futbola başladığı yılların ll. Cihan

Harbi’ne denk gelmesi ve bu hercü-

merçte uluslararası temaslara ara

verilmesi, Halit Deringör’ünmillî

formayla buluşmasını geciktirir.

Sonmaçını 1 Ağustos 1937’de oyna-

dıktan sonra uzunca bir mecburi

tatile giren Millî Takımımız, yakla-

şık 11 yıllık bir aradan sonra 23

Nisan 1948 günü Atina’da Yunanis-

tan karşısına çıkarken, ay-yıldızlı

on birimizde Halit Deringör de yer

alır. Panathinaikos Stadı’nda Cihat

Arman - Murat Alyüz, Vedii Tosun-

cuk - Selahaddin Torkal, Naci Öz-

kaya, Bülent Eken, Hüseyin Saygun

- Fikret Kırcan, Erol Keskin, Ahmet

Erol, Halit Deringör’den oluşan

kadromuz maçı Fikret Kırcan ile

oyuna sonradan giren Lefter

Küçükandonyadis ve Şükrü Güle-

sin’in golleriyle 3-1 kazanarak Millî

Hâkimiyet ve Çocuk Bayramı’na

mânâlı bir selamgönderir.

Halit Deringör, Millî Takım forma-

sıyla ilk golünü ise 28 Mayıs 1950’de

İran’la oynananmaçta atar.

İnönü Stadı’nda oynananmaçta

Turgay Şeren - Naci Özkaya, İsmet

Berberoğlu - Kamil Ekin, Galip

Haktanır (Melih Ilgaz), Muzaffer

Tokaç - İsfendiyar Açıksöz, Erol

Keskin, Reha Eken, Lefter Küçü-

kandonyadis, Halit Deringör (Bülent

Varol) kadrosundan oluşan takımı-

mız rakibini 6-1’le hezimete

uğratırken, 21. dakikada gelen

ikinci golümüzün sahibi Halit

Deringör’dür.

Halit ağabey, millî formayla ikinci

golünü ise sonmaçında İsrail’e atar.

Tarihler 1950 yılının 3 Aralık’ına

işaret etmektedir. Yaklaşık 1 ay

Parayı değil

Fenerbahçe’yi sevdi

110

Halit Deringör

Futbolcuların kulüpleriyle özdeşleştiği

devrin adamı olarak Fenerbahçe’de

başladığı futbol hayatını Fenerbahçe’de

noktaladı. İki kez önüne konulan servet

mesabesindeki teklifleri Fenerbahçe

aşkıyla reddetti. Sol açıkta fırtına gibi

estiği 10 sezonda 67 gol attı. ll. Cihan

Harbi hengâmesinde uluslararası

temasların sekteye uğraması sebebiyle

millî formayı beş kez giyebilen Halit

Deringör’ün omaçlarda da iki golü vardı.