Anadolu Kartalı
Atiker Konyaspor Tarihi
ehrin futboldaki arenası olan Atatürk
Stadyumu’nun karşısındaki Horozlu
ve Konevi Sitelerinin bulunduğu yere,
1910’lu yıllarda Çamlıbahçe deniyordu.
Askeri Lise ile Konya Lisesi’nin
talebeleri bu bahçede futbol maçları
yapıyordu. Çamlıbahçe’nin sahibi
onları kovunca futbol oynamak için
yanıp tutuşan Konyalı gençler, önce
Meram’a giden yolun Ordu Pazarı
civarındaki boş arsada, daha sonra da
Musalla’da şu an Emniyet
Müdürlüğü’nün bulunduğu yerde top
koşturdu. Sadece liseliler değil,
medrese talebeleri de futbol topunun
büyüsüne kapılmıştı.
Bu arada esnaf, vilayetteki memurlar
ve matbuat çalışanları da topa merak
sarınca futbolun ilk sinyalleri gelme-
ye başladı. Babalık Gazetesi’nin çalı-
şanları ve memurlar bir takım kurdu,
renkleri de sarı-kırmızı oldu. İsmi
‘Matbuat’ olarak bilinen bu ekip daha
sonra ülkenin en gözde takımlarından
biri olacak ve Konyaspor’un nüvesini
teşkil edecekti.
Matbuat takımının içinden Konya
futbolunun köklerini teşkil edecek
“birlik”, futbol aşkıyla yanıp tutuşan
“gençleri” çatısının altında buluştur-
du. 1922’nin Haziran ayında Konya
Gençlerbirliği adıyla yepyeni bir takım
kuruldu. Türkiye’de yeni bir takım
haline gelen Anadolu futbol birlikleri-
ne, şehirlerin isimleriyle birlikte
gençleri bir araya getiren takımlar
anlamında Gençlerbirliği isimleri
konuyordu. Konyalı futbolcular da
Gençlerbirliği’nde buluştu.
Babalık Gazetesi İdare Müdürü Halit
Kurşun, Başmürettip Nazım Ermeral,
PTT Memuru Münir Bey, Gazazade
Kadir, Mürettip Hüseyin ile Makinist
Selim, Gençlerbirliği’ne hayat veren
isimlerdi. Beşiktaş’tan esinlenerek
takımın renklerinin siyah-beyaz
olmasına karar verildi. Siyah-beyaz
renkli bu takımın bir de simgesi
olmalıydı. Yine Beşiktaş’tan esinlen-
diler ve Konya Gençlerbirliği’nin
amblemi hırçın bakışlı, kara bir kartal
oluverdi. Şükrü Bey’in muallim
mektebinde talebe olan kız kardeşi,
simli, parlak iplerle, eline iğneyi
alarak 12 tane kartal işledi. Matbuat
takımının tecrübeli denilebilecek
futbolcularının giydiği formaların
göğsüne bu kartal kondu.
Konya Gençlerbirliği yaklaşık bir yıl,
lise takımlarıyla maçlar yaparak
futboldaki varlığını sürdürdü. Ancak
1923’ün Temmuz ayında onlara çok
ciddi bir rakip çıktı. Orduda görev
yapan Rafet Çağlar, Milletvekili
Saffet Gürol, Şevki Ergun, Celal Vaner,
Nazım Buzcu, Seyfi Muşkara, Konya
Lisesi’nde beden eğitimi öğretmeni
olan Süreyya Ege ve Celal Ulusan bir
araya gelerek Konya’nın idman
yuvasını kurdu. Onlar da Galatasaray’ı
seviyordu ama yepyeni bir takım için
yeşil ve beyaz renkleri tercih ettiler.
Konya’da Gençlerbirliği’nin yanında
parlayan bir takım olduklarını göster-
mek için de amblem olarak büyük,
beyaz bir yıldız resmettiler. Kartala
karşı koyacak yıldızı, göğüslerinde
taşıdılar. Genelde düz yeşil forma
giydiler ve yıldızın yanında, Konya
İdmanyurdu’nun kısaltması olan
K, İ ve Y harflerini taşıdılar.
Gayrı resmi olarak kurulan bu iki
takım İdman Cemiyetleri İttifakı yani
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün
kurulmasının ardından tescil edildi.
Her şey bundan sonra başladı. Kısa
sürede yeşil ve siyah sevenler bu
takımların etrafında toplanmaya başla-
dı. Konya’da futbol sevgisi artıyor,
taraftarlık bilinci de yavaş yavaş yerle-
şiyordu. 1929’a kadar Gençlerbirliği,
İdmanyurdu ve lise takımları kendi ara-
larında maçlar yaptı. Bu arada şehirdeki
Fenerbahçe taraftarlarınca sarı-lacivert
renklerle, Selçukspor adında, yıllarca
isminden söz ettirecek bir takım kurul-
du. Musalla Mezarlığı yanındaki sahada
önemli bir rekabet başladı. 1950’lerde
toprak sahadan, yapımı tamamlanan
Atatürk Stadyumu’nun çim sahasına
geçilmiş, taraftarlar maçları daha kala-
balık gruplar halinde izlemeye başla-
mıştı. Takımlar, Türk futbolunun da
gelişmesine paralel olarak Konya dışın-
dan daha kaliteli futbolcuları
transfer etmeye başladı. 1965’in
ikinci yarısında ikinci ligde müca-
dele eden Konya İdmanyurdu, ilk
olarak Ankara Gençlerbirliği’nden
sağ açık İlhan’ı transfer etti.
Gençlerbirliği’nden Şevket
Yorulmaz, Beşiktaş’a transfer
olarak Süleyman Seba ile birlikte
uzun yıllar top koşturdu. “Yanda”
isminde Macar bir futbolcuya ben-
zediği için “Yanda Arif” olarak
bilinen Arif Sevinç, Galatasaray’da
oynadı. Şehrin yetiştirdiği en ünlü
futbolcularından biri de Sarı Mehmet
lakabıyla tanınan Mehmet Aktan’dı.
1960’lı yıllar Anadolu’da futbolun kade-
rinin değiştiği yılların başlangıcı oldu.
1964’te Orhan Şeref Apak başkanlığın-
daki Futbol Federasyonu, 13 takımlı
2. Profesyonel Futbol Ligi’ni kurdu. Bu
ligde Konya’dan da takım olmasını iste-
yen Apak, şehirdeki en büyük iki takı-
mın yöneticilerine birleşmelerini teklif
etti. Vali Ali Rıza Aydos, Orhan Şeref
Apak ve Beden Terbiyesi Genel Müdürü
Fikret Altınel’in iki yıl süren çabaları
yeterli olmadı ve ortak rengin hangisi
olacağı, efsane bina ve diğer mal varlık-
larının paylaşımındaki sorunlar nede-
niyle İdmanyurdu cephesi birleşmeye
karşı çıktı. Bunun üzerine Konya
Gençlerbirliği, federasyonun da deste-
ğini alarak kongreye gitti ve ismini
Konyaspor olarak değiştirdi. Artık daha
da güçlenen ve profesyonel olan
Anadolu Kartalı’nın keskin bakışlara
sahip iki başı vardı. Selçuklu Kartalı
artık onların arkasındaydı. Bir anlamda
gerçek tarih de burada başlıyordu.
Çimentospor ve Meramspor’un iltihak-
larıyla güçlenen Konyaspor, 1965
yılında 2. Futbol Ligi’ne katılıyordu.
Kulübün başkanlığına Gençlerbirliği’nin
22 yıl formasını giyen ve kaptanlığını
yapan Mehmet Ortaer getirildi.
Konyaspor’un profesyonel ligde
mücadele etmesi şehirdeki futbol
tutkunlarının siyah-beyazlılara daha
fazla ilgi göstermesini sağladı. Konya
İdmanyurdu, ezeli rakibin hızlı yükseli-
şine dur diyemeyince arkasından koş-
mayı tercih etti. İkinci Lig şansı artık
yoktu. Onlar da yine profesyonel olan 3.
Lig’e katılmak için girişimlerde bulundu
ve 1967’de bu istekleri gerçekleşti.
Konyaspor, 1965’te 2. Lig’deki ilk maçını
Samsunspor’la oynadı ve 1-0 mağlup
oldu. İlk yıllarda 2. Lig’de sıkıntı çeken
Konyaspor, 1968’de İdmanyurdu’nun da
bulunduğu 3. Lig’e düştü. Artık iki takım
da profesyoneldi ve aynı grupta müca-
dele edeceklerdi. Bu rekabet iki kulü-
bün 1981’deki birleşmesiyle ortak bir
güce dönüştü. Türkiye liglerinde
Konya’yı temsil edecek bu güçlü kulübe
Konya’nın tek takımı olduğu için
Konyaspor ismi verildi. Renk konusun-
da ise İdmanyurdu’nun isteği kabul
edildi ve siyah-beyaz aşkı sona erdi.
Bozkırın ortasındaki büyük ovada
yeşil-beyaz renkli bayraklar dalgalan-
maya başladı. İdmanyurdu’nun yıldızı-
nın yerine Konya’nın Anadolu Selçuklu
Devleti’ne başkentlik yapmasına saygı
gösterildi. Doğunun ve batının hâkimi
keskin bakışlı çift başlı kartal, futbolun
da hâkimi olmak için yeşil-beyaz renk-
lerin üzerinde amblem olarak duracaktı.
Kartalı çevreleyen tarımın ve buğdayın
sembolü başaklar da Konyaspor’u
yalnız bırakmadı. Peki bu yeni takımın
kuruluş tarihi ne olacaktı?
Konyasporlular iki kulübün de köklü
tarihini hatırlatması için amblemin altı-
na 1922 ya da 1965 yazılması gerektiğini
savundu. Ama kartalı kabul etmenin
ezikliğini yaşayan İdmanyurdu cep-
hesi, birleşme tarihini kuruluş tarihi
olarak kabul ettirdi. Artık efsanenin
resmi doğum tarihi 1981’di. Lâkin
sonraki yıllarda bu tarih 1922’ye
çekilecek ve amblemde de kuruluş
tarihi olarak 1922 yazacaktı.
1987-88 sezonuna Özkan Sümer’in
teknik direktörlüğünde giren
Konyaspor, profesyonel mücadele-
sinin 22’nci yılında bugünün Süper
Lig’i olan o dönemin 1. Ligi’ne yük-
seldi. Kötü bir sezon geçirdiği
1993’te 2. Lig’e düşen Konyaspor, 2002-
2003 yılında yeniden Süper Lig’e yük-
seldi. 2008-2009 sezonu sonunda gol
averajıyla 1. Lig’e düşen Konyaspor,
ertesi sezon yeniden yükseldiği Süper
Lig’den bir kez daha 1. Lig’e geri döndü
ve “asansör takım” hüviyetine bürün-
dü. 2012-13 sezonunda yeniden Süper
Lig’e çıkan yeşil-beyazlı takım, o sezo-
nu 11’inci sırada tamamladı. 2014-15
sezonunu sekizinci sırada bitiren yeşil-
beyazlılar, 2015-16 sezonunda ise tarihi-
nin en önemli başarısını elde ederek 19
galibiyet, 9 beraberlikle 66 puan topladı
ve Beşiktaş’la Fenerbahçe’nin ardından
üçüncü sırada yer aldı. İstikrarlı yükseli-
şiyle tarihinde ilk defa Avrupa kupaları-
na katılan Atiker Konyaspor, bu sezonu
da ilk kez finaline çıktığı Ziraat Türkiye
Kupası’nı kazanarak taçlandırdı.
22
23
Futbolla tanışması 1910’lara
uzanan Konya şehri,
kendi içinde yaşadığı rekabeti
1981’de birliğe çevirdi.
Süper Lig’e ilk olarak 1988’de
yükselen yeşil-beyazlılar,
en büyük başarısını
bu sezon Ziraat Türkiye
Kupası’nın sahibi olarak
elde etti..
Ş