Türkiye - Hollanda - page 32-33

Dünya futbolunda görsel açıdan Brezilya’nın yeri neyse
herhalde Avrupa futbolunda da Hollanda’nın yeri odur.
Hollanda futbolu dendiğinde hemen herkesin zihninde
savunmadan çok hücuma ağırlık veren, sürekli gole
odaklanan ve bu esnada izleyenlerin gözünü de bir hayli
okşayan bir futbol takımı canlanır. Lâkin bu görüntü
itibariyle benzediği Brezilya’ya kıyasla biraz kısmetsizdir
Hollanda. Dünya Kupalarında üç kez final oynadıysa da bu
maçların hepsinde sahadan boynu bükük ayrılmış,
Avrupa Şampiyonalarındaysa sadece bir kez gülebilmiştir.
Yine de kulüpler düzeyinde Hollanda takımlarının
toplamda altı kez Şampiyon Kulüpler Kupası/Şampiyonlar
Ligi, bir kez Kupa Galipleri Kupası ve dört kez de UEFA
Kupası kazandığı düşünülürse, Hollanda’nın Almanya,
İtalya, İngiltere, İspanya ve Fransa ile birlikte Avrupa
futbolunun en önde gelen altı ülkesinden biri olduğunu
(her ne kadar diğer beş ülkenin dünya şampiyonlukları
bulunsa da) iddia etmek abartı sayılmayacaktır.
Nereden nereye...
Aslında Hollanda’nın Avrupa ve hatta dünya futbolu
içerisinde böylesine önemli bir konuma gelmesi çok
eskilere uzanmıyor. Nitekim sadece yarım asır öncesinde
bile Hollanda, kıtanın vasat futbol ülkelerinden biri
konumundaydı. Şöyle özetleyelim... Hollanda’da ulusal
futbol federasyonu 1889’da kurulmuş, 1898’de ilk ulusal
şampiyona düzenlenmiş, 1899’da da Hollanda Kupası
oynanmaya başlamıştı. Ancak Hollanda Millî Takımı,
1974’te final oynadığı Dünya Kupası’na kadar sadece 1934
ve 1938’deki Dünya Kupalarına katılabilmiş, bunlarda da
daha ilk maçlarda rakiplerine (ilkinde İsviçre, ikincisinde
Çekoslovakya) yenilerek elenmişti. 1960’ta başlayan
Avrupa Şampiyonası’nda da ilk olarak 1976’da boy
göstereceklerdi.
Hollanda’nın 1970’lerden önce futbolda vasatı bir türlü
İstikrarın peşinde
Lüksemburg’a diş geçiremediği günlerle Dünya Kupası’nda final oynadığı günler arasında
sadece 10 yıl bulunan, bir başka Dünya Kupası finali sonrasında Avrupa Şampiyonası’nda
sıfır çekebilen Hollanda’nın futbol tarihi neredeyse hep böylesine iniş çıkışlarla dolu.
Hollanda Futbolu
aşamamasına dair en çarpıcı örnekse, 1964 Avrupa
Şampiyonası elemelerinde Lüksemburg tarafından 1-1 ve
1-2’lik skorlarla saf dışı bırakılmasıydı. Üstelik, iki ülke
arasındaki anlaşma gereği maçlardan biri Amsterdam,
diğeri de Rotterdam’da oynanmıştı.
Reynolds ve Michels etkisi
Hollanda futbolunun makûs talihini değiştiren kırılma
noktalarına gelinecek olduğundaysa iki tarihin altını
çizmek gerekir. 1915 yılı ve 1964-65 sezonu. 1915 yılının
önemi, İngiliz teknik adam Jack Reynolds’ın, Ajax’ın
başına geçtiği yıl olmasıdır. Bugün futbolla ilgili birçok
kaynakta, total futbolun tohumlarını eken kişi olarak
anlatılan Reynolds, 1915’ten 1947’ye kadar çeşitli
aralıklarla toplam 25 yıl Ajax’ı çalıştırmış ve görevde
olduğu süre içerisinde dönemin Orta Avrupa futbolundan
etkilenerek takımına savunmada ve hücumda toplu
olarak hareket etme anlayışını aşılamaya çalışmıştı.
Ancak Reynolds’ın yaptığı bir kıvılcım yakmaktan ibaretti
zira total futbolun öncülü niteliğindeki bu anlayış henüz
Hollanda futbolunun geneline sirayet etmemişti. Bu
noktadaki önemli kırılma noktasıysa 1964-65 sezonu
olacaktı. O sene hem saha kenarında Hollanda futbolunun
çehresini değiştirecek olan Rinus Michels, Ajax’ın başına
geçecek hem de mevzubahis değişimi saha içinde
yönetecek kişi olan Johan Cruyff da Ajax’ın A takımına
yükselecekti.
Michels’in Ajax’taki futbolculuk kariyerinin ilk senesi,
Jack Reynolds’ın yine bu kulüpteki son senesine denk
gelmekteydi. Birlikte tek bir sezon geçirmiş olsalar da
Reynolds’ın Michels üzerindeki etkisi büyük olmuştu ve
genç oyuncu, ilerde teknik adamlık yaparsa Reynolds’tan
öğrendiklerini geliştirerek uygulamayı da henüz o yaşında
kafasına koymuştu. Dolayısıyla Michels, 1965 yılının
başlarında, futbolu bıraktıktan yedi sene sonra Ajax’a
teknik direktör olarak döndüğünde de daha sonraları
“total futbol” olarak anılacak bu oyun
anlayışı üzerinde çalışmalara başlamıştı.
Happel’in Feyenoord mucizesi
Öte yandan Hollanda futbolundaki
kalkınmanın sadece Ajax, Michels ve Cruyff
üçgenini temel aldığını söylemek, dönemin
bir başka güçlü ekibi Feyenoord’a ve onun
Avusturyalı teknik adamı Ernst Happel’e
büyük haksızlık olacaktır. 1968 yazında
Avusturyalı teknik adama takımlarının yeni
patronu olmasını öneren Feyenoordlu
yöneticilerin bu teklifinin Happel tarafından
kabul edilmesiyle birlikte de Hollanda futbolu
tarihinde yeni bir döneme girilecekti. Happel
kendisine duyulan güveni boşa çıkarmak bir
yana görev süresi boyunca beklenenden
fazlasını da yaptı diyebiliriz. İlk sezonunda takımına bir
anda sihirli değnek dokundurmuşçasına etkili olan
Happel, ligde Feyenoord’u Ajax’ın üç puan önünde
şampiyonluğa taşırken kupada da finalde PSV
Eindhoven’ı geçerek ikinci zafere ulaşıyordu. Hollanda’nın
ilk büyük zaferi de Happel’in Feyenoord’undan geldi.
Happel’in ekibi finalde İskoç şampiyonu Celtic’i yenip
Hollanda’ya ilk Avrupa kupasını getirdi.
Ajax’ın ambargosu
Feyenoord’un böylesine büyük bir başarı elde etmesi,
Ajax’ı da adeta kamçılayacaktı. Ajax 1970-71 sezonunda
Celtic ve Atletico Madrid gibi favori takımları alt ederek
geldiği finalde sürpriz bir ekibi, Yunan şampiyonu
Panathinaikos’u devirmekte zorlanmayarak, üç sezon
sürecek Avrupa şampiyonlukları serisinin ilkini
başlatıyordu. Ajax 1972’de finalde Inter’i ve 1973’te de
Juventus’u devirerek üç sene üst üste Avrupa’nın en
büyüğü oluyor, Hollanda takımlarının Şampiyon Kulüpler
Kupası’ndaki şampiyonluk serisiyse dört sezona
çıkıyordu.
1973’te Cruyff’un Barcelona’ya transfer olması, Ajax’ın
Avrupa şampiyonlukları serisinin de sonu anlamına
geliyordu. Fakat artık Hollanda futbolu gözünü hedeflerin
en büyüğüne, Dünya Kupası’na dikmişti. Cruyff başta
olmak üzere Neeskens, Rensenbrink, Rep, Krol, Haan, van
Hanegem ve van de Kerkhof kardeşler gibi büyük
yıldızları kadrosunda barındıran Hollanda Millî Takımı’nın,
Ajax efsanesini de yaratan Rinus Michels önderliğinde,
Batı Almanya’da düzenlenecek olan 1974 Dünya Kupası’nı
kazanmasını bekleyenlerin sayısı hiç de az değildi.
Kıl payıyla kaçan dünya şampiyonlukları
Hollandalı futbolcular, özellikle turnuvanın ikinci tur
gruplarında bu beklentileri fazlasıyla karşılamış ve
Arjantin’i 4-0, Brezilya’yı da 2-0 mağlup ettikleri maçlarda
ortaya koydukları futbolla adeta bu dünyadan olmadıkları
33
32
1974 Dünya Kupası finalinde Almanya-Hollanda maçı
1...,12-13,14-15,16-17,18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31 34-35,36-37,38-39,40-41,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,...56
Powered by FlippingBook